GENEL - 26 Mart 2012 Pazartesi 15:49

PROF. DR. ÖVGÜN AHMET ERCAN, MUŞ`TAKİ DEPREMİ DEОERLENDİRDİ

A
A
A
PROF. DR. ÖVGÜN AHMET ERCAN, MUŞ`TAKİ DEPREMİ DEОERLENDİRDİ

Muş`ta meydana gelen 5,0 şiddetindeki depremi değerlendiren Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, "Oluşan bu küme depremlerin, yaklaşık 6,2-6,4 büyüklüğünde olacak bir depremin doğum sancıları olup olmadığını bilemiyoruz. Ne var ki bu olasılık göz ardı edilmemelidir" dedi.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Baş Danışmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Muş`un Bulanık ilçesi Sultanlı Beldesinde meydana gelen depremi değerlendirdi. Ercan, artçı depremciklerin en az 12 gün sürmesinin beklendiğini ifade ederek, "22 Şubat 2011 Salı günü de Muş Bulanık ilçesinde 4 ile 4,6 arasında, ardı ardına 7 tane öncüsü olan bir deprem olmuştu. Bulanık, Kuzey Anadolu Kırığının Karlıova ile Van Gölü arasındaki uzantıda yer alır. Deprem üreten Bulanık Kırığı, Murat Irmağı-Karasu kavşağı ile
Bulanık Gölü arasında 20 km boyu olup geçmişte M=5,2+1982; M=6,3+1903 depremlerini üretmiştir. Bugün olan depremler Van Gölün kuzey-batısında olup, eğer kırık boyuna bakılırsa, M=6,4`den daha büyük bir deprem üretme olasılığının az olduğu görülmektedir. Bu bölgeyi geren yer kabuğu güçleri karmaşık olduğundan çoğu kırık Kuzey Anadolu Kırığı doğrultusuyla uyumlu iken, odaktan 30 km Doğuda yer alan sol atımlı Malazgirt kırığı kuzey-doğu yönelimli olup 1907`de M=6,3`lük deprem üretmiştir. Murat ırmağının
depremlerle 15 km`lik atım kazanmış olması bu bölgede geçmişte 6`dan büyük depremlerle sınandığını göstermektedir" dedi.
Son dönemde ardı ardına Ağrı`da 4,1, Van`da 7,2, Bitlis`te 4,1, Muş`ta 5,0 olan depremlere bakıldığında tüm bunların Van Gölü`nü çevreleyen depremler olduğuna işaret eden Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, şunları söyledi:
"Buradan çıkarılan apaçık yorum şudur ki, şu ya da bu nedenle Van Gölü ile çevresi gergindir. Muş ili batıda Kuzey Anadolu Kırığı etkisinde iken, doğusu, Muş bindirmesinin sıkıştırması altındadır. Bu bölge, 19 yıldır büyük deprem üretememektedir. Hemen komşu Malazgirt`te 5,7+1012; 5,5+1892; 6,3+1907; 6,7+1903 depremleri olmuştur. Muş`ta son 100 yıl içinde depremleri şunlardır; ilde depremlerin yineleme aralığı 20 ile 40 yıldır. Son olan büyük deprem ise 1966`da Varto`da çok yıkıcı olan Varto Depremidir.
Bu bölgeyi gerek kırıklar; Kuzey Anadolu ile Bingöl-Karakoçan Kırığı, Muş ( K 80° D ) Bindirmesi ile Doğu Anadolu Kırığı, Kavakbaşı Kırığı, Malazgirt ( K 85° B ) ile Süphan ( K 60° D ) Kırıklarıdır. Son 110 yıldır ilde olan yıkıcı depremler ile her ilçenin deprem çekince şöyledir. Malazgirt (1) 5,7+1012; 5,5+1892; 6,3+1907; 6,7+1903, Aktuzla (1), Karahasan (1), Nurettin (1), Varto (1) 5,9+1946; 5,6; 4,0; 6,9; 6,2; 6,1+1966, Çaylar (1), 4,1+2010,Karaköy (1), Muş İçi (1) 4,0+1962, Kızılağaç (1), Mercimekkale
(1), Bulanık (1) 5,0+2012, 4,1+2011, 5,2+1982; 6,3+1903, 4,5+2011 Erentepe (1), Karaağıl (1), Hasköy (1), Korkut (1)."
Oluşan bu küme depremlerin, yaklaşık 6,2-6,4 büyüklüğünde olacak bir depremin doğum sancıları olup olmadığının bilinmediğini anlatan Ercan, bu olasılığın göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Ercan, "Muş ilinin yer-yapı-deprem davranış özelliklerine bakıldığında, bu bölgede göçmeler 5,7 büyüklüğünden sonra başlamaktadır. Valilikçe Muş başta olmak üzere, köy, bucak, ayrıca mezralarda M=7,2 ye dayanamayacak konutların belirlenerek, yerine dayanıklı konutların yapılması, çadır, ölü torbası, yiyecek
biriktirmekten daha gerçekçi olacaktır. Türkiye`de bir kişinin depremden ölmesinin ekonomiye verdiği dokunca 1 milyon dolardır. Oysa ölmemesi için deprem öncesi yapılması gereken yatırım yalnızca 5 bin dolardır" ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Bilecik, 9 bin yıl öncesine ve Batı Anadolu’nun en eski yerleşim yeri unvanına sahip Bilecik İl Kültür ve Turizm Müdürü Serkan Bircan, Müzeler Günü dolayısıyla kutlama mesajında, "Bahçelievler Neolitik kazı çalışmalarında bizleri 9 bin yıl öncesine ve Batı Anadolu’nun en eski yerleşim yeri unvanını almamıza bunun yanında İnhisar’da Gedikkaya İn Mağarası kazı çalışmalarında ise günümüzden 16 bin 500’lü yıllara uzanan zengin bir tarih geçişinin olduğu aşikârdır" dedi. Bilecik İl Kültür ve Turizm Müdürü Serkan Bircan, Müzeler Günü’nü kutlayarak, "Dünya kültür mirasının korunması ve müzeciliğin tanıtılması amacıyla ICOM (Uluslararası Müzeler Birliği) tarafından tüm dünyada her yıl 18 Mayıs Müzeler Günü olarak kutlanmakta olup, buna bağlı olarak farklı etkinlikler ile Müzeler Günü kutlanmaktadır. Bu yıl Milletlerarası Müzeler Konseyi (ICOM) ana tema olarak ‘Müzelerde Eğitim ve Araştırma’ belirlenmiştir. Eskiden müzelerimiz içinde bulundurduğu esere teşhir-tanzim ve depoculuk yapmaktaydı. Dünyada ve ülkemizde her alanda olduğu gibi müzecilik alanında da baş döndürücü gelişmeler yaşanmaktadır. En önemli değişme de artık müzelerimiz halkın eğitimi ulusal ve uluslararası konferansların, seminerlerin yapıldığı çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerin düzenlendiği sergilerin açıldığı, bilimsel kazı ve yayınların yapıldığı toplumumuza yön veren eğitim ve kültür merkezleri haline gelmiştir" dedi. "Günümüzden 16 bin 500’lü yıllara uzanan zengin bir tarih geçişinin olduğu aşikârdır" İl Müdürü Bircan açıklamasının devamında, "İlimiz tarihi zenginliği zengin kültürel mirası ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan kadim bir şeyi olmasından dolayı önemli bir konum ve stratejik durumdadır. Yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntular ve akademik bilimsel çalışmalar doğrultusunda yakın zamanda milattan önce 3000’li yıllara dayanan uzanan bir tarihe geçmişinin bilinirliliği varken son yapılan bilimsel ve arkeolojik kazı çalışmalarında şehrimizin tarihi Bahçelievler Neolitik kazı çalışmalarında bizleri 9 bin yıl öncesine ve Batı Anadolu’nun en eski yerleşim yeri unvanını almamıza bunun yanında İnhisar’da Gedikkaya İn Mağarası kazı çalışmalarında ise günümüzden 16 bin 500’lü yıllara uzanan zengin bir tarih geçişinin olduğu aşikârdır. Dirilişin, kuruluşun ve kurtuluşun şehri olarak tanımladığımız gazi şehir Bilecik’te şu an Kültür ve Turizm Bakanlığımıza bağlı Söğüt ve Bilecik Müze Müdürlüğü bununla birlikte Bozüyük Belediyesi ve Bilecik Belediyesi’ne ait 2 önemli şehir müzemiz hizmet vermektedir" ifadelerine yer verdi.
İstanbul Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: “Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon dolar olarak belirledik” Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kuruluşu toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Toplamda 170 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusumuz, 1,2 trilyon doları aşan ticaret hacmimiz ve müşterek zengin kültür mirasımız, büyük atılımlarımızı gerçekleştirmek için sağlam bir temel teşkil etmektedir” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu toplantısına katılım gösterdi. Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen toplantının ikinci oturumunda konuşan Yılmaz, “Bu tarihi açılışın gerçekleşmesinde payı olan kardeş Türk devletlerinin tüm değerli temsilcilerini yürekten tebrik ediyorum. Sözlerimin başında sizlere Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en kalbi selamlarını ve kutlama dileklerini iletiyorum” dedi. “Teşkilatımızın, uluslararası arenada görünürlüğü her geçen gün artmaktadır” 1992’de "Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri" olarak başlattığımız sürecin ilerlemesiyle bugün tam teşekküllü bir teşkilata sahip olmaktan onur duyduğunu belirten Yılmaz, “Türk Devletleri Teşkilatları güçlü bağlarımızın üzerinde yükselen Teşkilatımızın, uluslararası arenada görünürlüğü ve etkinliği de her geçen gün artmaktadır. Müşterek çabalarımız sayesinde aile meclisimiz, kurumsal yapısını sağlamlaştıran, uluslararası arenada takip edilen ve üçüncü ülkelerin işbirliği yapmak istediği güçlü ve saygın bir teşkilat haline gelmiştir. Hedefimiz, Türk dünyasını her alanda güçlendirmek ve farklı sınamalar karşısında daha dayanıklı hale getirmektir. Toplamda 170 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusumuz, 1,2 trilyon doları aşan ticaret hacmimiz ve müşterek zengin kültür mirasımız, büyük atılımlarımızı gerçekleştirmek için sağlam bir temel teşkil etmektedir. 2002 yılına baktığımızda üye devletlerimizin 558 milyar dolar ihracat yaptıklarını görüyoruz” ifadelerini kullandı. “Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon dolar olarak belirledik” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılında Türk Yatırım Fonu’nun kurulmasına yönelik niyetlerini ortaya koyduğuna değinen Yılmaz, “2021 yılında ise üye devletlerin ilgili Bakanlıklar Türk Yatırım Fonu’nun Kuruluş Anlaşmasını nihai hale getirmekle görevlendirilmiştir. Üye devletlerimizin ilgili Bakanlıkları son iki yıldır, Kuruluş Anlaşmasını nihai hale getirmek üzere çalıştılar. Uzun dönem üzerinde çalışılan Türk Yatırım Fonu’nun (TYF) Kuruluş Anlaşmasının Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Olağanüstü Ankara Zirvesi’nde devlet başkanlarımızın himayesinde imzalanmış olması bu süreci taçlandıran somut ve tarihi bir adım olmuştur. Kuruluş Anlaşmasının, üye devletlerimizin yüce Meclislerinde onaylanmasının ardından açılış gününe ulaşmış bulunuyoruz. Fon’dan beklentimiz, Türk coğrafyasının daha müreffeh yarınları için ekonomik gelişmesine en yüksek katkıyı sunacak şekilde destek olması ve finansal sürdürülebilirliğini korumasıdır. Ortak kimliğimizi, devletlerin eşitlik prensibine dayanarak geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu noktadan hareketle Türk Yatırım Fonu ’Eşit Sermaye Katkısı ve Eşit Oy’ ilkesiyle kurulmuştur. Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon ABD dolar olarak belirledik. Bu sermaye tabanı; etkili projeler, güçlü kurumsal yapı ve şeffaf iş modeliyle birlikte, diğer yatırımcıları çekerek daha da artacaktır. Özellikle, diğer uluslararası ve bölgesel kalkınma kuruluşlarının ve özel sektörün kaynaklarının mobilize edilmesini öngörüyoruz. TYF, uluslararası ve ulusal finans ve kalkınma kurumlarının yanı sıra ticaret odaları ve özel kuruluşlarla da işbirliği içerisinde faaliyet gösterecektir” ifadelerine yer verdi. “Fonun şeffaf ve sonuç odaklı olarak faaliyet göstereceğinden de eminiz” Geçtiğimiz yıl Türk Devletleri Teşkilatı’nın Astana Zirvesinde İstanbul’un 2025 yılında Türk dünyası finans merkezi olarak ilan edildiğini söyleyen Yılmaz, “İstanbul Finans Merkezi (İFM), İstanbul’un bölgesinde ve dünyada uluslararası bir finans merkezi olmasına katkı sağlayacaktır. Tüm bu özellikleriyle ve avantajlarıyla İstanbul TYF’ye şüphesiz ki güç katacak ve gerek Türk dünyasına gerekse Fon’a yatırımcı çekilmesinde önemli katkılar sunacaktır. Fon’un üye ülkelerin kalkınma ihtiyaçlarına azami düzeyde cevap verecek şekilde, şeffaf ve sonuç odaklı olarak faaliyet göstereceğinden de eminiz. Türk Yatırım Fonu’nun faaliyetlerine başlaması, ülkelerimiz arasında daha fazla ekonomik iş birliği ve bütünleşmeye yönelik yolculuğumuzda tarihi bir mihenk taşını temsil etmektedir. Fon, halklarımız arasındaki birlik ve iş birliğinin ve ekonomik ilişkilerimizi derinleştirmeye yönelik kararlılığımızın önemli bir sembolüdür. Fonu, gelecek nesillere umut ve refah aşılayan bir başarı öyküsü haline getirmek için kararlılıkla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. TYF’nin kuruluş sürecinde tüm üye ülkeler tarafından gösterilen çabaları takdirle karşılıyoruz. TYF Başkanı Sayın Bağdat Amreyev’in bu konudaki her daim özverili çalışmalarını özellikle vurgulamak istiyorum. Huzurlarınızda kendisine şükranlarımı sunuyor, muvaffakiyetler diliyorum” dedi. Toplantı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Türk Yatırım Fonu Başkanı Bağdat Amreyev’in imzaladığı anlaşmayla sona erdi.