GENEL - 27 Mart 2012 Salı 20:13

BAKAN ŞAHİN`DEN TERÖRE TEPKİ

A
A
A
BAKAN ŞAHİN`DEN TERÖRE TEPKİ

Gaziantep Emniyet Müdürlüğü`ne 81 araç bağışlayan hayırseverlere, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin`in de katıldığı törende teşekkür belgesi verildi.
Şehitkamil Kültür Merkezi`nde düzenlenen tören saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı`nın okunmasıyla başladı. Törende bir konuşma yapan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Türkiye`nin dünden daha başarılı olduğunu ve yarına hazırlandığını belirtti. Geçen hafta içerisinde Cudi Dağı`nda terör örgütüne yönelik olarak düzenlenen ve 6 şehidin verildiği operasyonla ilgili ayrıntılı bilgiler veren Bakan Şahin, "7 gün önce, bu ülkeyi bölmek, bu milleti parçalamaktan başka bir niyeti ve gayesi olmayan bir
terör örgütü ekibinin istihbaratına dayalı olarak, onları eğer teslim olurlarsa sağ almak üzere, olmayacaklarsa da zararsız hale getirip kontrol altına almak üzere çıktıkları 2 bin metrenin üzerindeki yükseklikteki Cudi Dağı`nın karlı tepelerinde takip görevine gittiler, jandarma ve polisimiz birlikte gittiler. Ve jandarmamız yaralandı, polisimiz yaralandı. 3, 4, 5 derken, 6 aslan gibi yiğidimizi orada şehit verdik" dedi.
"Orası hayatın soğuk yüzüyle bilinen bir yer. Orada hayatın ölümle buluştuğu soğuk yüzünü gördük. Ama orası aynı zamanda eksi 15 dereceydi, Gaziantep gibi sıcak veya muktedir bir havası yoktu oranın. Yani hem iklim olarak soğuk hem gerçek olarak soğuk bir gerçekle orada karşılaşıldı" diyen Bakan Şahin, şöyle devam etti:
"Size bir sahneyi anlatmak isterim. Önce 3 arkadaşımız şehit oldu orada, polisimiz. Bir kaç tanesi yaralandı. Yaralılarımız ateş menzilindeydi teröristin. Bu biliniyordu. Ama diğer arkadaşları, yaralı arkadaşlarını ateş menziline aldırmadan inadına giderek kurtarmanın mücadelesini verdiler. Ve değerli Gaziantepliler, aziz milletim; diğer 3 polisimiz yaralı arkadaşlarını kurtarmak için, tüm tedbirlerini almış olarak, çelik yelekleri çelik miğferleri üzerlerinde, silahları ellerinde, malzemeleri üzerinde
teçhizatıyla oraya müdahale ederken, yaralı uğruna 3 hilal daha battı o gün ve 6`ya çıktı şehit sayımız. Yaralıları kurtardık, yaralıları kurtarmak için 3 şehit daha verdik. İşte iman dedik, inanç dedik, bu milleti bu ülkeyi koruma azmi ve heyecanı dedik, işte orda yaşadık. Geçen çarşamba günü yaşadık. Nevruz günü yaşadık. Güya bayram günü. Bayramı bize kutlatmıyorsunuz diyenlerin de gürültülerini dinledik, dinliyoruz. Soruyorum; 21 Mart Nevruz Bayramı, nevruz yeni gün demek yani baharın ilk günü. Kıştan
çıkıldığı bahara merhaba denilen gündü o gün. Bugünler de öyle. Peki nasıl yeni bir gün bu? Yeni kalaşnikofların yeni biksilerin yeni kanasların polise askere doğrultulduğu gün mü nevruz günü sizin kitabınızda? Yetmedi, Cizre`de uzun namlulu silahla, kalaşnikofla 20 Mart günü akşamı orada, nevruz gününde, nevruz kutlamasında, polise tarama yaparak mı kutlama mıdır sizin kitabınızda, sizin törenizde. Varsa kitabınız varsa töreniz. Olamaz böyle bir şey zaten. Peki, soruyoruz; Sizin kitabınızda nevruz
günü, İstanbul`da otobüs duraklarını yakmak mıdır? Halkın bindiği, yağmur yağdığı zaman sığındığı otobüs duraklarını yakmak mıdır, nevruz? Dükkanları talan etmek midir, nevruz? Bayram bu mudur sizin kitabınızda? Önüne gelene hedef gözetmeden ateş etmek midir nevruz? Öldürmek midir nevruz, yaşatmak mıdır bayram? Biz Anteplisi, Türkiyelisi, hepimiz, hep birlikte 75 milyon, yaşamaktan ve yaşatmaktan yanayız. Ama birilerinin kitabı, bayramı öldürmekten yanaysa da, şunu bilsinler ki, şu bilinsin ki; 75
milyonun vakur ve sessiz yığının silahına da gerek yok, yumruğuna da gerek yok, sadece birer tükürüğü bu 75 bin haini yok etmeye yeter ve yetecektir."
Bakan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her şeye rağmen, bütün gerçeklere rağmen, bileceğiz biliyoruz. Biz her şehit verdikçe, daha çok vatanımız olduğu düşüncesindeyiz ve inancındayız. Her şehit kanının düştüğü bu vatan toprağı daha çok vatan oluyor bizim için, daha çok seviyoruz, daha çok sahipleniyoruz ve bu Türkiye` yi çekemeyen, gelişen Türkiye`yi çekemeyenlerin maşası olan, taşeronu olan bölücü ve yıkıcı örgütlerin farkında olarak biz büyümeye devam edeceğiz. Gelişmeye devam edeceğiz. Kalkınmaya devam edeceğiz. Üretmeye devam edeceğiz.
Üleşmeye, paylaşmaya devam edeceğiz ve öyle bir memleketi inadına gerçekleştireceğiz, Daha da gerçekleştireceğiz ki; fakirin zenginden şikayetçi olmadığı, memurun amirinden şikayetçi olmadığı, hastanın doktorundan şikayetçi olmadığı, herkesin birbirinden memnun olduğu, mutlu olduğu bir ülkeyi biz inadına daha çok yapmanın çabası ve gayreti içerisinde olacağız, oluyoruz. İşte bölücü ve yıkıcıları da bu kahrediyor. Bu onları çıldırtıyor. `Ya, biz bir taraftan uğraşıyoruz, fırsatını bulursak bombalıyoruz,
öldürüyoruz, yaralıyoruz, ama ne oluyor bu Türkiye`ye...` İhracat şampiyonu, Antep`e, Urfa`ya, Diyarbakır`a ne oluyor. Millet kendine geliyor, halen herkes inadına vatanını seviyor, inadına birbirini seviyor. Milli birlik ve kardeşlik duygusu içerisinde yarınlara yürüyüşümüzü gördükçe çılgına dönüyorlar. Biz de diyoruz ki; siz ne yaparsanız yapın, biz sizinle olan gündemi takip ediyoruz, onun tedbirini alıyoruz. Onun görevlileri işinin başında ve onlar yalnız değil. 75 milyon da görevinin başında. Ve biz
sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz. Sizi size rağmen bu ülkede hayatı, bu ülkede başarıyı hep birlikte gerçekleştireceğiz ve yakalayacağız. Yapıyor muyuz, yapıyoruz. Yapacak mıyız, yapacağız. Daha fazlasını yapmaya var mıyız? Türkiye olarak varız ve iddia ediyoruz; bu yüzyıl, bu zaman da bizim. Sadece mekana değil zamana da talibiz. Zamanın mekanın ekseninde kutsal topraklarda doğmuş insanlar olarak dedelerimizden aldığımız inanç, azim ve heyecanla, mirasla, düşünce mirasımız ve maddi mirasla her şeye
rağmen, bizi kıskananlara rağmen, yolumuza yolculuğumuza devam edeceğiz. Var mısınız?"
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıfltulduğu gün mü nevruz günü sizin kitabınızçlar, 550 civarında minibüs ve 200 civarında zırhlı araç alımı yaptıklarını kaydederek, "Yetişemediğimiz hizmetlerde de polisinin, milletinin ve devletinin yanında olan vatandaşlarımız devreye giriyor. Gaziantep`te de polisinin, milletinin ve devletinin yanında olan vatandaşlarımız 81 araçla örnek bir kampanyaya imza attılar. Teşkilatım adına emeği geçenlere teşekkür ediyorum" dedi.
Gaziantep Valisi Erdal Ata da, güvenlik hizmetlerinin toplum yaşamı için vazgeçilmez olduğunu ifade ederek, "Emniyet teşkilatımız, yasalarla belirlenen görevini layıkıyla yerine getiriyor. Bu görevini yerine getirirken de halkın desteğine ihtiyacı vardır. Bu kapsamda başlatılan kampanya kapsamında 1 milyon 808 bin TL toplandı ve 62`si merkezde, 19`u ilçelerde olmak üzere toplam 81 yeni araç alındı. Bu yeni araçlarla birlikte toplamda araç sayımız 503`e ulaştı. Kampanyaya destek verenlere teşekkür
ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Emniyet Müdürü Süleyman Oğuz, Gaziantep halkına en iyi hizmeti verme amacında olduklarını ifade etti.
Konuşmaların ardından kampanyaya destek veren kişi ve kurum temsilcilerine İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve protokol üyeleri tarafından teşekkür plaketi verildi. Vali Erdal Ata da, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar`a hediye takdim etti. Gaziantepli muhtar Ökkeş Titiz ise yanında getirdiği Türk Bayrağı`nı İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin`e verdi.
Tören sonunda ise kampanya kapsamında alınan 81 aracın hizmete alımı gerçekleştirildi. Açılış kurdelesini kesen Bakan Şahin, bir aracın anahtarını da sorumlu polis memuruna takdim etti. Polis memuruyla birlikte araca binen ve aracı test eden Bakan Şahin, araçtan anons ederek emeği geçenlere bir kez daha teşekkür etti. Emniyet kemerini takarak bindiği araçla bir tur atan Bakan Şahin, Gaziantep`teki programının ardından Adana`ya hareket etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitimce ekonomiye etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen sempozyumda dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitim ve ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkileri disiplinlerarası bakışla anlatıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu tarafından "Yeni Medya, Yeni Pazarlama: Dijital Çağın Dinamikleri" başlığıyla çevrim içi bir sempozyum düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya yaptı. Dijital çağda üniversitelerin rolünü Rektör Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Günümüz çağında yeni medya etkileşimin ve hızın merkezde olduğu yeni bir iletişim kültürüdür. Bu kültür düşünme biçimlerimizi, üretim anlayışımızı ve ekonomik ilişkilerimizi etkilemektedir. Bu noktada üniversitelerin temel sorumluluklarından biri de geçmişin birikimini dijital çağın gereklilikleriyle harmanlayabilen, değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirmektir. Bu sempozyum öğrencilerimizin dijital dönüşümü akademik ve uygulamalı boyutlarıyla değerlendirmesine, güncel gelişmeleri alanın uzmanlarından takip etmesine ve üniversite-sektör-toplum etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır" dedi. Dijitalleşmenin medya, eğitim ve ekonomiye etkileri Sempozyumun oturum başkanlığını Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptı. Prof. Dr. Bulunmaz, "Dijital Medya ve Kültürel Dönüşüm" başlıklı değerlendirmesinde yeni medyayı ve gelişim sürecini anlatarak dijital platformların toplumsal değerler ve kültür üzerindeki dönüştürücü rolünü ele aldı. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Yasemin Bilişli, "Yapay Zekâ Çağında Influencer Ekonomisi: Dijital Güvenin Anatomisi" başlıklı sunumunda influencer ekonomisinin evriminin yapay zekâ destekli içerik üretimiyle yaşadığı dönüşümü aktardı. Bağımsız araştırmacı Dr. Hakan Öngören, "Yeni Eğitim ve Dijital Vatandaşlık" başlığı altında dijitalleşen dünyada eğitim modellerinin değişimini, dijital vatandaşlık bilincini, 21. yüzyıl becerileri ve öğretmenin rolünü anlattı. "Yapay Zekâ Pazarlaması" konusunda Iğdır Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Armutcu, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri ve otomasyon uygulamalarının günümüz pazarlama anlayışını nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıkladı. Son olarak Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Nazlıcan Dindarik ise "Dijital Dönüşüm Çağında Akıllı Lojistik ve Tedarik Zinciri: Yeni Medyanın Etkileri" başlıklı konuşmasında yeni medya ve dijital teknolojilerin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde getirdiği yeniliklerin akıllı sistemlerde sunduğu katkılara dikkat çekti. Dijital çağın dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir bakış sunan sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
İstanbul Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Eskişehir bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin 4. Uluslararası Etkinliği gerçekleştirildi Eskişehir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından açılış toplantısıyla başlayan bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin (En İyi Bal İçin Hijyen, Ambalaj ve Üretim Standartlarını AB Seviyesine Getirme) uluslararası toplantısı, İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. Geçtiğimiz nisan ayında başlayan proje; Fransa (Compigne), İtalya (Agrigento), İtalya (Bari), İspanya’nın (Barselona) mesleki eğitim kurumları ve sektörel katılımcıların arasındaki işbirliğini güçlendirdi. Projenin, Avrupa Birliği genelinde bal üretimi, hijyen ve ambalaj standartlarının uyumlaştırılmasına katkıda bulunmayı amaçladığı belirtildi. Projenin İspanya ayağında saha ziyaretleri ve pratik öğrenme faaliyetleri Toplantının ilk günü, İspanya ev sahibi kuruluş tarafından koordine edilen saha tabanlı öğrenme faaliyetlerine ayrıldı. Katılımcılar, Sant Antoni de Vilamajor bölgesinde, Montseny Doğal Parkı olarak bilinen dağlık bir alanda bulunan yaklaşık 300 arı kovanına sahip bir arılığı ziyaret etti. Bu ziyaret, arıcılıkta kalite kontrol ve kraliçe arı üretiminde iyi uygulamaları gözlemleme ve profesyonel arıcı ile tüm proje ortakları arasında sürdürülebilir üretim yöntemleri hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı sağladı. Proje katılımcıları öğleden sonra, Tarragona ilindeki El Perell’da bir arıcılık kooperatifini ziyaret ederek bal paketleme tesisinin teknik incelemesini gerçekleştirdi. Katalonya’da ki en büyük balmumu üretim tesisi de ziyaret edildi. Ayrıca, İspanya’da arıcılığın tarihi gelişimine ve sosyo-ekonomik önemine dair bilgiler sunan Arı Ürünleri Müzesi’ne de gidildi. Bu faaliyetler, ortak ülkeler arasında akran öğrenimini ve iyi uygulamaların aktarımını destekledi. Uluslararası toplantılar ve bilgi alışverişi İkinci ve üçüncü günlerde, Barselona’daki Generalitat de Catalunya’da proje toplantıları ve eğitim oturumları düzenlendi. Tüm ortaklar önceden hazırlanmış bir gündeme dayalı olarak, arı sağlığı, hastalık önleme, üretim standartları ve arıcılıkta ekonomik sürdürülebilirlik konularına odaklanan sunumlar gerçekleştirdi. Bu oturumlar katılımcıların ulusal uygulamaları karşılaştırmalarına, ortak zorlukları belirlemelerine ve Avrupa düzeyinde yenilikçi ve aktarılabilir çözümleri tartışmalarına imkan sağladı. Toplantı sırasında, ev sahibi kurumu temsilen Rosa Altisent Rosell, Erasmus+ projelerinin kurumsal işbirliğini, karşılıklı öğrenmeyi ve uzun vadeli ortaklıkları teşvik etmedeki önemini vurguladı. Ayrıca gelecekte benzer girişimlere devam etme konusundaki ilgisini dile getirdi. Eskişehir İl Tarım ve Ormancılık Müdürü ve Proje Yetkilisi Yüksel Çil, Erasmus+ işbirliğinin katma değerini ve projenin hem AB Üye Devletleri hem de ortak ülkeler için somut çıktılarının önemini vurguladı. Projenin arıcılık sektöründe kapasite geliştirme, inovasyon ve kalite iyileştirmeyi desteklemedeki rolüne dikkat çekildi. Sonuçlar ve yaygınlaştırma Uluslararası toplantı, proje ortakları arasındaki işbirliğini başarıyla güçlendirdi, mesleki yetkinlikleri artırdı ve bal üretimi ve kalite standartlarına yönelik ortak yaklaşımların geliştirilmesini destekledi. Faaliyetler sırasında elde edilen bilgiler, proje sonuçlarının yerel, ulusal ve Avrupa düzeylerinde yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacağı belirtildi. Programın sonunda, ev sahibi kurum tüm katılımcılara katılım sertifikaları verdi. Toplantı, bestHONEY projesi sonuçlarının gelecekteki işbirliğine ve yaygınlaştırılmasına yönelik iyi dilek ve temennilerle sona erdi.