YEREL HABERLER - 27 Mart 2012 Salı 09:28

EОİTİMSEN NEVŞEHİR İL TEMSİLCİSİ AHMET ÇELİK

A
A
A
EОİTİMSEN NEVŞEHİR İL TEMSİLCİSİ AHMET ÇELİK

Sen Nevşehir İl Temsilcisi Ahmet Çelik, 4+4+4 eğitim sisteminde ısrar eden AK Parti iktidarının sendikal alanı da kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek istediğini, bütün enerjisini örgütsüz, tepkisiz ve itaatkar bir toplum yaratmak için harcadığını söyledi.
KESK`e bağlı Eğitim-Sen Nevşehir İl Temsilcisi Ahmet Çelik yaptığı açıklamada, AK Parti Hükümetinin, kamuoyunu uzunca bir süredir meşgul eden ve yoğun tepkilere neden olan yasal düzenlemeleri 27 Mart Salı gününden itibaren TBMM genel kurul gündemine getirme kararı aldığını hatırlattı. Gerek çocukların ve ülkenin geleceğini yakından ilgilendiren 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi, gerekse sendikal alana yönelik önemli değişiklikler içeren düzenlemelerle ilgili olarak bugüne kadar yapılan bütün itirazların iktidar tarafından yok sayıldığını kaydeden Çelik, sendikaların ve bu düzenlemelerden doğrudan etkilenecek olan toplumun geniş kesimlerinin görüşlerinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını vurguladı. Çelik ``Attığı her adımda sadece kendi siyasal çıkarlarının hesabını yapan hükümetin, bu tavrının yasa tasarılarının Meclis genel kurulunda görüşülmesi sırasında da süreceği anlaşılmaktadır. Her kademesi paralı hale getirilip piyasalaştırılarak emekçi, yoksul halk kesiminin çocukları için bir nevi kesintili halde olan mevcut eğitim sisteminin çözülmemiş yüzlerce sorunu bulunduğu bilinmektedir. Yıllardır öğretmen, derslik, bina açığını gidermeyen, ırkçı, gerici, anti demokratik ders müfredatının değiştirilmesi için kılını kıpırdatmayan AK Parti iktidarı, 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi ile yaşanan sorunları çözmek yerine daha karmaşık hale getirmektedir. Halkın büyük bir bölümünün ve bilim insanlarının kaygılarının giderilmediği bir ortamda, tamamen `rövanş alma` zihniyeti üzerinden yapılacak bir yasal düzenlemenin başta çocuklarımız olmak üzere bu topluma yarar sağlamayacağı açıktır.`` dedi.
AK Partinin, tüm toplumu olduğu gibi, sendikal alanı da kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek istediğini, bütün enerjisini örgütsüz, tepkisiz ve itaatkar bir toplum yaratmak için harcadığını ifade eden Eğitim-Sen Temsilcisi Ahmet Çelik, birkaç gün içerisinde TBMM Genel Kurulunda görüşülecek olan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı ve 4688 Sayılı yasada değişiklikler öngören yasa tasarısı ile mücadeleci sendikaların etkisizleştirilmek istendiğini kaydetti.
Toplu İş İlişkileri Yasası ile sendikal hareketin işkolu, işyeri ve işletme barajları ile kuşatıldığını söyleyen Ahmet Çelik, Ekonomik Sosyal Konsey üyesi konfederasyonlara üye sendikalar dışındaki bağımsız sendika kurulmasını engellemek için yüzde 3 işkolu barajı getirildiğini, grev yasakları ve anti demokratik düzenlemelerin ise büyük ölçüde korunduğunu belirtti. Benzer bir durumun 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu`nda yapılacak değişikliklerde de yaşandığını kaydeden Çelik,12 Eylül referandumundan bugüne kadar geçen 18 aylık sürede bu yasada değişikliklerin yapılmasının bekletildiğini ve yasa tasarısının aylarca Bakanlar Kurulu`nda, komisyonlarında bekletilmesi sonucunda Cumhuriyet tarihinde ilk defa, kamu emekçilerinin 4 aydır zamsız maaş almak zorunda bırakıldığını vurguladı.
Eğitim-Sen Nevşehir İl Temsilcisi Ahmet Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
``4688 sayılı yasada yapılmak istenen değişiklikler kamu emekçileri sendikal hareketini tamamen yandaş sendikalar üzerinden şekillendirmek üzerine kurgulanmıştır. Hatırlanacağı üzere, daha yasa tasarısı hazırlıkları sürerken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bu kurguyu zaten açık bir şekilde itiraf etmişti. İktidarlarına oy toplamak için, 12 Eylül referandumunda boy boy gazete ilanı veren, il il dolaşan yandaş konfederasyon dışında kimseyi dikkate almayacaklarını açıklayan Arınç`ın herkese ileri demokrasi dersi verdiği açıklamalar hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Bugün geldiğimiz noktada, yandaş konfederasyonu dışındakileri azarlayarak `oturun oturduğunuz yerde her şey benim ve yandaşımın istediği gibi olacak` diyen Arınç`ın açıklamalarında karşılığını bulan, `ucube` demenin bile övgü sayılacağı bir yasa tasarısı ile karşı karşıyayız. Biz KESK olarak, sendikal hak ve özgürlüklerimizi yok sayan bu yasa tasarısı hakkında söylenebilecek her şeyi söyledik. Bulunduğumuz her ortamda, Üçlü Danışma Kurulları dâhil, katıldığımız tüm toplantılarda görüşlerimizi ifade ettik. Bunun için, kamu emekçilerinin hak ve özgürlüklerini yok sayan, bizi kapı kulu olarak gören zihniyetin aynen devam ettirildiği bu tasarı hakkında detaya girmeyeceğiz. Sadece şu kadarını söylemekle yetinelim. Geçmişte olduğu gibi bugün de, `Oturun oturduğunuz yerde` diyenlerin talimatıyla hareket edenler olabilir. Ancak biz KESK olarak, bugüne kadar kimsenin emriyle ve talimatıyla hareket etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Tüm kamu emekçilerinin ortak faydası yerine, şahsi menfaatlerinin peşinde koşarak, nokta kadar çıkarları için virgül kadar eğilenlerden olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Kamu emekçileri sendikal hareketinin bu ülkedeki kurucusu ve sözcüsü olan konfederasyon olarak bizim talimat alacağımız tek yer kamu emekçilerinin örgütlü gücüdür. Hak verilmez alınır ilkesinin rehberliğinde sürdürdüğümüz fiili ve meşru mücadelemizin yarattığı ortak değerlerler bu örgütlü gücün temel dayanağıdır. Tam da bu nedenle, grev hakkımızın yasal güvence altına alınmadığı, örgütlenmenin önündeki engellerin korunduğu, tamamen anti demokratik yöntemlerle belirlenen Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti ve Hakem Kurulu gibi `toplu görüşme` düzeninden bile geri olan değişiklikleri onaylamamızı kimse bizden beklemesin. Siyasi iktidar, bugüne kadar defalarca yaptığı gibi, oldu-bittiye getirmeye çalıştığı bu yasa düzenlemelerinde de toplumun genel çıkarından çok, kendi siyasal çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. Başbakan`ın `hangi dilden anlıyorlarsa o dilden` ifadesinde anlamını bulan şiddet dili ve en demokratik tepkilere bile tahammül edememe durumunu birlikte değerlendirdiğimizde birilerinin AKP hükümetine yetkilerinin sınırsız olmadığını hatırlatması gerektiği açıktır.``
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler Denizli’de sergilendi DENİZLİ (İHA) – Denizli’de UNESCO’nun ilan etmiş olduğu Uluslararası Dünya Türk Dili Ailesi Günü kutlamaları kapsamında ‘Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler’ sergisi düzenlendi. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu koordinasyonunda düzenlenen "Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler" sergisinin açılışı, İnsan ve Toplum Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Beyazıt ile Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nergis Biray tarafından gerçekleştirildi. Etkinlikte Türkler tarafından kullanılan ilk alfabe olan Köktürk alfabesinden günümüze kadar tarih boyunca kullanılan ve Türk devlet ve topluluklarının kullandıkları Latin ve Kiril alfabelerine kadar bütün alfabeler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün "Türk milleti demek, Türk dili demektir. Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin." sözünün yazıldığı poster eşliğinde sergilendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programın açış konuşmasını Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nergis Biray gerçekleştirdi. Açış konuşmasının ardından İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları 3. sınıf öğrencisi Merve Aksakal "Türklerin Kullandığı Alfabeler" adlı sunumunu gerçekleştirdi. Sunumun ardından Türk dünyasının çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler ülkelerinin yöresel dans gösterilerini sergiledi. Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü öğrencisi Sholpan Bakhyt Kyzy Adilkhanova Özbekistan ve Karakalpakistan’ın, Danagul Khauyg Moğolistan’ın yöresel danslarını; Kazakistan Şakerim Üniversitesinden gelen Erasmus değişim programı öğrencileri Yenglik Mukhtar, Meruyert Altynbek, Dilnaz Sayatova, Arsen Serikuly, Shynggys Almat, Shakhnaz Kuanyshbayeva, Symbat Akataikyzy Kazakistan’ın geleneksel oyunu olan Kara Jorga’yı sergiledi. Serikbol Dolda tarafından ise Kazakistan’ın millî çalgısı olan dombıra ile müzik dinletisi gerçekleştirildi.
İstanbul Kağıthane’ye yeni sosyal ve sportif tesis kazandırılıyor Kağıthane Belediyesi, Yeşil Vadi Bisiklet ve Yürüyüş Yolu ile entegre şekilde planlanan yeni sosyal ve sportif tesisi ilçeye kazandırıyor. Yaklaşık 8 dönümlük alan üzerinde inşa edilen Yeşil Vadi 4. Etap projesiyle Kağıthane’ye yeni yeşil alanlar ve modern spor sahaları ekleniyor. Proje kapsamında basketbol sahası, voleybol sahaları ve padel sahasının yanı sıra yürüyüş yolları, sosyal tesis, çocuk oyun alanları ve 43 araç kapasiteli otopark yer alıyor. Tesisin, her yaştan vatandaşın spor yapabileceği ve sosyal yaşamını sürdürebileceği şekilde planlandığı belirtildi. Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin, Yeşil Vadi’nin ilçenin önemli yaşam alanlarından biri haline geldiğini ifade ederek, yeni etapla birlikte spor ve dinlenme alanlarının artırıldığını kaydetti. Öztekin, vatandaşların modern tesislerde vakit geçirebileceğini, çocukların ise güvenli oyun alanlarında eğlenebileceğini belirtti. Projenin yakın zamanda tamamlanarak hizmete açılması hedefleniyor. Yeşil Vadi 4. Etap’ın tamamlanmasıyla birlikte bölge sakinleri; spor sahaları, yürüyüş alanları, çocuk oyun alanları ve sosyal donatılarıyla planlanan yeni bir sosyal ve sportif tesise kavuşmuş olacak. Kâğıthane Belediyesi, proje ile ilçenin yeşil alan kapasitesini artırmayı, vatandaşlara nitelikli spor ve dinlenme alanları sunmayı amaçlıyor.
İstanbul Türkiye e-ticarette seviye atladı: "Dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" Türkiye’de e-ticaret sektörü, dijital dönüşümle birlikte yalnızca büyüme değil, yönetim kalitesi odaklı yeni bir döneme giriyor. BirFatura CEO’su İbrahim Bayır, Türkiye’nin e-ticarette nicelikten çok nitelik kazandığını belirterek, "Türkiye e-ticarette sadece büyümüyor, olgunlaşıyor" dedi. Son 5 yılda Türkiye’de e-ticaret, satış hacminin ötesinde işletme yönetimi ve operasyonel kalite açısından önemli bir dönüşüm yaşadı. Sektörde rekabeti artık yalnızca satış adetleri değil; yönetim becerisi, müşteri deneyimi ve dijital altyapı belirliyor. BirFatura CEO’su İbrahim Bayır, Türkiye’nin e-ticareti doğru yöneten bir ülke olduğunu vurguladı. Pandemi döneminde hızla artan e-ticaret alışkanlıklarının, bugün işletmelerden daha profesyonel bir yönetim anlayışı talep ettiğini belirten Bayır, başarının yalnızca sipariş sayısıyla ölçülmediğine dikkat çekti. Bayır, "Hızlı teslimat, şeffaf müşteri hizmetleri, sorunsuz iade süreçleri ve dijital entegrasyon rekabetin ayrılmaz parçaları haline geldi. Hız başlangıçtı. Kalite ve yönetim becerisi artık oyunun kurallarıdır" dedi. 13 milyon e-fatura kesildi Kasım 2025 kampanya döneminde BirFatura üzerinden 13 milyonun üzerinde e-fatura kesildiğini açıklayan Bayır, geçen yıl aynı dönemde bu rakamın yaklaşık 10 milyon seviyesinde olduğunu ifade etti. Bu artışın e-ticaret hacmindeki büyümeyi gösterdiğini belirten Bayır, aynı zamanda işletmeler üzerindeki operasyonel yükün de ciddi şekilde arttığını vurgulayarak, "Kasım ayı adeta bir stres testidir. Dijital altyapısı sağlam olan işletmeler bu dönemde öne çıkıyor" diye konuştu. Müşteri deneyimi ve güven ön planda Türkiye’de e-ticaret tüketicisinin daha bilinçli ve seçici hale geldiğini ifade eden Bayır, müşterinin artık yalnızca ürünü değil, hizmeti ve güveni satın aldığını söyleyerek, "Markaya bağlanan müşteri, o markayı büyütür. Uzun vadeli başarı, sadakat oluşturan işletmelerin olacak" ifadelerini kullandı. "Dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" E-ticarette verinin en değerli unsur haline geldiğini kaydeden Bayır, doğru veri takibinin tedarik planlamasından nakit akışına, pazarlama verimliliğinden ürün stratejilerine kadar birçok alanı doğrudan etkilediğini ifade ederken veri odaklı yönetimin rekabet avantajı sağladığını da aktardı. Türkiye e-ticaretinin artık yalnızca iç pazara değil, bölgesel rekabete odaklandığını dile getiren Bayır, "Türkiye e-ticarette sadece büyümüyor; olgunlaşıyor. Bu dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" derken Türkiye’nin güçlü üretici altyapısı, genç nüfusu ve artan e-ticaret deneyiminin bu hedef için önemli avantajlar sunduğunu belirtti.