YEREL HABERLER - 31 Mart 2012 Cumartesi 15:50

DARENDE BEKİR ILICAK MYO`DA KAYNAŞMA TOPLANTISI

A
A
A
DARENDE BEKİR ILICAK MYO`DA KAYNAŞMA TOPLANTISI

Malatya`nın Darende ilçesinde bu yıl eğitim öğretime başlayan Bekir Ilıcak MYO tarafından ilçe halkı ile tanışma ve kaynaşma yemeği düzenlendi.
Toplantıya Kaymakam Mehmet Aktaş, Belediye Başkanı İsa Özkan, DASEV Başkanı Nazım Turgut, MYO Müdürü Doç.Dr. Hakan Erkuş, DASEV üyeleri, ilçe esnafı, daire müdürleri ve MYO personeli ile öğrenciler katıldılar. Bekir Ilıcak MYO Müdürü Doç. Dr. Hakan Erkuş "18 derslik 16 öğretim üyesi ofisi 2 adet 200 kişilik konferans ve toplantı salonu, 2 adet bilgisayar laboratuarı, kütüphane, 300 kişilik yemek salonu ve tam teşekküllü mutfak bulunmaktadır. Gıda ve Optisyenlik olmak üzere 2 bölümde eğitime devam
etmekteyiz. Önümüzdeki yıl ise Harita Kadastro ile Elektrik ve İnşaat bölümlerine öğrenci almak için çalışmalarımız devam etmektedir" dedi. DASEV Başkanı Nazım Turgut, " Bizler elimizden geldiğince bu okulun yapımına katkıda bulundu, ben okulumuzu bir ağaca benzetiyorum bizler ağacı diktik sizler de onun uzun yıllar yaşaması için katkıda bulunmalısınız" dedi
Belediye Başkanı İsa Özkan, "Okulumuzun bugün İnönü Üniversitesi binaları içerisindeki en güzel binalardan biri olduğunu belirtmek isterim. Bugün yapmamız gereken ise okulumuza sahip çıkmak daha da geliştirmek için çaba sarf etmektir. Ayrıca okulumuz mezunlarına bir yerde iş garantisi sunmaktadır Sayın Ilıcak ailesi okulumuzdan kendi iş alanları ile ilgili bölümlerden mezun olacaklara iş konusunda yer vereceklerdir" ifadelerini kullandı.
Kaymakam Mehmet Aktaş, "İlçeye geldiğimde bir yükseköğretim kurumunun olmadığını görünce üzülmüştüm, fakat zamanla gelişen bir hemşeri hareketi ve Darendelilerin özünde olan hayırseverlik duygusu bu okulu meydana getirmiştir. Sayın Bekir Ilıcak Beye ve DASEV Vakfına ve duyarlı Darendelilere teşekkür ediyorum. İnşallah bu okul her geçen gün kapasitesini artıracak ve Darende bir eğitim merkezi haline gelecektir" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.