GENEL - 05 Haziran 2018 Salı 10:00

Mevlevilik Kültürü Erzincan’da yeniden hayat buluyor

A
A
A
Mevlevilik Kültürü Erzincan’da yeniden hayat buluyor

Mevlevilik kültürü Erzincan’da yeniden can buluyor.

Mevlevilik kültürü Erzincan’da yeniden can buluyor.


Tübitak projesi kapsamında Erzincan Lisesi’nde üç yıldır yapılan bir proje ile Mevleviliğin yeniden hayat bulması hedefleniyor. Geçmişin izinde, eski Erzincan’da kurulmuş olan Erzincan Mevlevihanesini araştırmak, yeniden sembolik olarak canlandırmak, Mevlevihane’nin yerini tespit etmek ve Mevlevihanede yaşayan tarihi kişilikleri araştırmak amacıyla yürütülen projede, Konya dışında Anadolu’da yer alan nadir mevlevihanelerden biri olan Erzincan Mevlevihane’sini, gün ışığına çıkarmak hedefleniyor. Türk toplumunun asırlar boyu beslendiği tasavvufi öğeler, modern çağın ve modern çağ sonrasındaki post modern yapılanmanın evrelerinde hala varlığını sürdüregelirken, günümüz insanının yaşam serüveninde neden hala tasavvufa ihtiyaç duyduğunu anlamak ve araştırmak için çeşitli çalışmalarda bulunan proje ekibi, maddenin karşısında var olma mücadelesi veren günümüz insanının, elde ettiği tüm konfora ve teknolojiye rağmen manaya sığınışının bilinç düzeyine yansımalarını irdeleyerek, uyumakta ve dinlenmekte olan ölümsüz mevlevi kültürünün genç kuşakların dimağında yeniden can bulmasını hedefliyor. Bu amaca paralel olarak geçmişte aynı hislerle yolculuğa çıkan binlerce mevleviye ev sahipliği yapan Erzincan Mevlevihane’sinin, gelecek kuşaklara da ev sahipliği yapabilmesi için girişimlerde bulunuluyor. Proje Danışmanı ve Tasavvuf Vakfı Erzincan Temsilcisi Leyla Tuba Toptaş, 1939’daki büyük Erzincan depreminden önce Erzincan’da bir değil üç tane Mevlevihanenin olduğu sonucuna hayretle ulaştıklarını belirtirken, semanın evrensel dilinin ve neyin dingin çağırışının, Hz. Mevlana öncülüğünde birleştirici bir ivme kazandıracağı günümüz gençlerine , tasaffufun yüzyıllardır süregelen güçlü tesirlerini benimsetmek amacı ile proje kapsamında ney ve sema dersleri verdiklerini söyledi. Tasavvuf Vakfı Erzincan Temsilciliği, Erzincan Lisesi Tasavvuf Topluluğu ve Erzincan Üniversitesi Tasavvuf Topluluğu aracılığı ile daha çok gencin ney ve sema ile tanıştırılması için ücretsiz ney ve sema derslerine yaz boyu devam edilerek, gençlerin bağımlılıktan kurtarılıp manaya yönelmeleri hedefleniyor.


Proje Danışmanı LeylaTuba Toptaş yürütülen proje hakkında bilgi vererek “1939’daki büyük Erzincan depreminden önce Erzincan’da bir değil üç tane Mevlevihanenin olduğu sonucuna hayretle ulaştık. Amacımız başta internet ve madde bağımlılığına saplanan bir çok genç arkadaşımızı semanın ve neyin dinginliği ile tanıştırıp bu kötü alışkanlıklarından kurtarmak. Bu amaçla hedefimize ulaşmak adına karınca misali, dev ateşlere karşı birkaç damla da olsa su taşıyarak Erzincan Mevlevihanesinin son müntesiplerine vefa borcumuzu ödeyerek yeniden onların dinginliğine kavuşacak genç nesillerle mevleviliği tanıştırmak olacaktır.


Konya dışında, Anadolu"da tesis edilen dört-beş Mevlevî tekkesinden biri de onsekizinci yüzyılın sonlarına kadar mevcudiyetini Erzincan"da sürdürmüştür. Tarihî hâdiseler, Erzincan"ın Mevlevîlikle olan ilişkilerinden başka, bizzat Mevlânâ soyundan kimselerin burada ikâmet ettiğini göstermektedir. Nitekim Belh’ten efrâdıyla birlikte göçeden Mevlânâ"nın babası Bahâeddin Veled, Kâbe"yi ziyâret ettikten sonra Anadolu’ya girmiş, oradan Malatya yoluyla Erzincan’a gelmiştir. Bilindiği gibi Mevlânâ"nın en meşhur eseri Mesnevî"dir. 25000"i aşkın beyitten oluşan bu eserde, İslâm düşüncesi dörtbini aşkın âyet ve altıbini aşkın hadislerle yansıtılmıştır. Ney, âşıkların kulağına sûrun üfürülmesi gibidir, ölüleri diriltir. Mevlevî külâhı, devlet kuşudur, herkese nasip olmaz. İrfân kuşunun yuvasıdır, hikmet sırlarını içerir. Onu samimiyetle giyen karanlık gece nedir bilmez. Peygamberlerin övünç elbisesidir. Ney, âşıkların kulağına sûrun üfürülmesi gibidir, Mevlevîler, ma"rifetler mülkünün sâhibidirler. Her ilimde akranlarından üstün olup, şiirde eşleri yoktur. Bu uyumakta veya dinlenmekte olan ölümsüz kültürün genç kuşakların dimağında yeniden can bulması projemizin asli amacıdır.Çalışmamızda görülmüştür ki, Erzincan Mevlevîhânesi son postnişîni Kemahlı İbrahim Hakkı Efendi’den sonra Erzincan’da Mevleviler manevi olarak Hz. Mevlana’ya bağlılıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak bu gönül bağı, belirli bir Mevlevihanenin olmaması sebebiyle ferdi olarak devam ettirilmiştir. Projemizin amacı kapsamında, tıpkı yüzyıllar öncesinde olduğu gibi yeniden neylerin üflendiği ve sema çarkının atıldığı mistik bir ortam oluşturarak genç mevlevi topluluğunun temellendirilerek yeniden canlandırılıp yaşatılması elzemdir. Bu maksatla toplumumuzun asırlar boyu beslendiği tasavvufi ögeler, modern çağın ve modern çağ sonrasındaki postmodern yapılanmanın evrelerinde hala varlığını sürdüregelirken, yok olmaya yüztutmuştur. Günümüz insanının yaşam serüveninde neden hala tasavvufa ihtiyaç duyduğunu anlamak ve araştırmak için çeşitli çalışmalarda bulunduk. Ve dünyada bu kadar benimsenen ve hala orijinal olarak devam ettirilen bu çalışmaların, Anadolu Mevleviliğinin temellerinin atıldığı Erzincan’da da yeniden oluşturulmasını hedefledik. Okulumuzda oluşturduğumuz “Tasavvuf Topluluğu” nun temellerini atarak çeşitli araştırmalarla eski Erzincan Mevlevihanesinin izini sürdük. 1939’daki büyük Erzincan depreminden önce Erzincan’da bir değil üç tane Mevlevihanenin olduğu sonucuna hayretle ulaştık. Amacımız batda internet ve madde bağımlılığına saplanan bir çok genç arkadaşımızı semanın ve neyin dinginliği ile tanıştırıp bu kötü alışkanlıklarından kurtarmak. Bu amaçla hedefimize ulaşmak adına karınca misali, dev ateşlere karşı birkaç damla da olsa su taşıyarak Erzincan Mevlevihanesinin son müntesiplerine vefa borcumuzu ödeyerek yeniden onların dinginliğine kavuşacak genç nesillerle mevleviliği tanıştırmak olacaktır." dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul HAK-İŞ Taksim’de HAK-İŞ Konfederasyonu üyeleri, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Kazancı Yokuşu’na karanfil ve Taksim’e çelenk bıraktı. HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan, "Türkiye’nin bütün meydanları bizim meydanlarımızdır, bütün alanları bizim alanlarımızdır. Emekçilerin birlik, mücadelesinin sağlanması konusunda konfederasyonumuzun üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğiz" dedi. HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan ve beraberindeki grup, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle Taksim Kazancı Yokuşu’na geldi. 1977 yılında Taksim’de 1 Mayıs’ta hayatını kaybedenlerin anısına buraya karanfil bırakan grup, daha sonra Taksim Meydanı’na yürüyerek çelenk bıraktı. Burada açıklamalarda bulunan HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan, “1977 yılının 1 Mayısı’nda bazı hain planlar sonucu meydandaki emekçiler bu yokuştan aşağıya giderken önlerine çıkartılan kamyon bu alanı kapatmış, emekçilerin büyük bir bölümü ezilerek hayatlarına son verilmiştir. Bu acı ve hala faillerinin bulunamadığı 1 Mayıs 1977 katliamının hesabının sorulamaması hepimizi üzmektedir. HAK-İŞ olarak her yıl bu meydanda, bu yokuşta 1 Mayıs’ta kaybettiğimiz kardeşlerimizi anmak, onlara yapılanların hesabının sorulmasını bir kez daha hatırlatmak üzere buraya geliyoruz. Burada önce anmamızı yapacağız. Karanfillerimizi bırakıp, sonra anıt önüne çelengimizi koyup Kocaeli’deki miting alanımıza gideceğiz. Emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak tekrar hatırlatıyorum, emekçilerin birlik, mücadelesinin sağlanması konusunda konfederasyonumuzun üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi. Taksim Meydanı’nda da konuşan Arslan, “Bugün bütün meydanları Taksim Meydanı, bütün alanları 1 Mayıs alanı olarak gördüğümüz için uzun zamandır Türkiye’nin her bölgesinde birlik, mücadele ve dayanışma gününü bir şölen havasında gerçekleştirmekteyiz. HAK-İŞ olarak bugün Türkiye’nin bütün meydanlarında emek hareketinin sorunlarını bir bir ortaya koyup, çözümler talep eden bütün emekçilerle dayanışmamızı bir kez daha ifade ediyoruz. Türkiye’nin bütün meydanları bizim meydanlarımızdır, bütün alanları bizim alanlarımızdır” ifadelerini kullandı.
Düzce Etkili iletişimin temeli dinlemek DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Senem Çolak Yazıcı, yüz yüze iletişimde başarılı olmanın en temel unsurlarından birisinin, iyi konuşmacı olmanın yanı sıra, iyi bir dinleyici olmak ve bunu karşı tarafa gösterebilmek olduğuna bildirdi. Düzce Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi ile Eğitim Fakültesi iş birliğinde düzenlenen “Kariyerimi Planlıyorum” eğitim serisinin üçüncüsü olan “Etkili İletişim Teknikleri” başlıklı program, çevirim içi olarak gerçekleştirildi. Programda, Dr. Öğretim Üyesi Senem Çolak Yazıcı, insanların günlük hayatlarının büyük bir çoğunluğunu çevreleri ile iletişim kurarak geçirdiğini, ancak gerçekleşen iletişimin bir kısmının karşı tarafta etkili olmadığını dile getirerek, katılımcılara etkili iletişim kurmak için gerekli olan unsurlar hakkında detaylı bilgiler aktardı. Etkili iletişimde iletişimin temelinin dinlemek olduğuna değinen Yazıcı, özellikle yüz yüze iletişimde başarılı olmanın en temel unsurlarından birisinin, iyi konuşmacı olmanın yanı sıra, iyi bir dinleyici olmak ve bunu karşı tarafa gösterebilmek olduğuna vurgu yaptı. İyi bir dinleyici olmanın özelliklerine değinerek beden dili, göz teması, vücut dili ve hareketlerin de iletişimdeki önemine dikkat çeken Senem Çolak Yazıcı, iletişim türlerinin yanında etkili iletişim kurmada uygulanabilecek yöntemler ile etkili iletişimde dikkat edilmesi gereken hususlardan söz etti. Günlük hayatta karşılaşılan sorunlardan örnek veren Yazıcı, katılımcılardan gelen soruları yanıtlayarak sözlerini sonlandırdı.
Sivas BİLSEM öğrencileri dereceyle döndü Sivas İl Milli Eğitim Müdürü Necati Yener, Kayseri’de düzenlenen Ortaokul ve Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasında önemli başarılara imza atan Sivas BİLSEM ve Buruciye BİLSEM öğrencilerini tebrik etti. Kayseri’de düzenlenen Ortaokul ve Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasında derece elde eden Sivas Bilim ve Sanat Merkezi ile Buruciye Bilim ve Sanat Merkezi öğrencileri, Sivas İl Milli Eğitim Müdürü Necati Yener’i ziyaret etti. Öğrencilere, okul idarecileri ve danışman öğretmenleri de eşlik etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Yener, bir süre öğrenci ve öğretmenlerle sohbet ederek bölge yarışması hakkında bilgi aldı. Bölge finalinde Sivas BİLSEM öğrencilerinin; matematik alanında 2 birincilik, biyoloji alanında birincilik, teknoloji tasarım alanında birincilik ve ikincilik, biyoloji alanında birincilik, kimya alanında üçüncülük, değerler eğitimi alanında ikincilik, sosyoloji alanında birincilik, yazılım alanında ikincilik ve üçüncülük, kimya alanında üçüncülük derecelerini elde ederek toplam 13 ödül kazandıkları belirtildi. Buruciye BİLSEM öğrencilerinin ise Türk Dili ve Edebiyatı alanında birincilik, değerler eğitimi ve coğrafya alanlarında birincilik, Türkçe alanında ikincilik, biyoloji ve psikoloji alanlarında ikincilik, sosyoloji alanında üçüncülük derecelerini alarak toplam 7 ödül kazandıkları kaydedildi. Öğrencileri ve başarılarında pay sahibi olan öğretmenleri tebrik eden Yener, öğrencilere çeşitli hediyeler takdim ederek başarılarının devamını diledi.
Şırnak Şırnak’ta "Güçlükonak Doğa, Kültür ve Su Sporları Festivali" düzenlendi Şırnak Valiliği ve Güçlükonak Kaymakamlığınca düzenlenen "Güçlükonak Doğa, Kültür ve Su Sporları Festivali" sona erdi. Güçlükonak kara yolu 25. kilometresi Dicle Nehri kenarı Ali Dino Kasrı mevkiinde yapılan festival programında konuşan Güçlükonak Kaymakamı Ökkeş Furkan Karakurt, amaçlarının ilçenin güzelliklerini tanıtmak olduğunu söyledi. İlçeyi anlatmayı, tanıtmayı kendilerine vazife bildiklerini belirten Kaymakam Karakurt, bunlardaki tek amaçlarının ilçenin muhteşem doğasını güçleri yettiği ölçüde ülkenin her yerinde bulunan insanlarına göstermeye çalışmak ve onları bu doğal güzelliğe davet etmek olduğunu ifade etti. Karakurt, "Desteklerinden dolayı Vali Cevdet Atay başta olmak üzere tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum" dedi. Konuşmaların ardından Türkiye Hava Federasyonuna bağlı pilotlar yamaç paraşütü, Beytüşşebap Kata Rafting ve Doğa Sporları rafting, Bingöl Genç Murat Aslanları Spor Kulübü ise kano gösterisi sundu. Doğaseverlerin katıldığı etkinlik renkli gösterilere sahne oldu. Su sporları için geldiklerini belirten Rukiye Çeçen, "Rafting, kano ve paraşüt etkinliklerini izledik. Buraya gelen herkes hem pikniğini yaptı hem etkinliği izledi. Bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Şırnak’ın doğal güzelliklerini dünyaya tanıttığını belirten doğasever Ayhan Babat, "İki gündür Güçlükonak Doğa, Kültür ve Su Sporları Festivalindeyiz. Dün 250 kişilik grupla birlikte Akdizgin köyünden apartman mağaralarına 20 kilometrelik doğa yürüyüşü gerçekleştirdik. Bende bir doğasever olarak katıldım. Bu doğa harikası parkurda videolar çekip sosyal medya hesaplarımda paylaşarak Şırnak’ımızın güzel doğasını dünyaya tanıtıyorum. Bu şekilde Şırnak’ımızın doğa turizmine açılmasını çok istiyoruz. Bugün burada yamaç paraşütü, rafting ve kano etkinliği gerçekleştirdik. Böyle etkinliklerin çoğalmasını istiyoruz. Şırnak’ımızın gerçekten turizme kazandırılması gereken müthiş bir doğası var. Şırnak’ımızın bir doğa turizm merkezi haline getirilmesini istiyorum" şeklinde konuştu. Bingöl’den gelen rafting takımı antrenörü Arif Kaya, "Rafting ikinci kademe antrenörüyüm. Kaymakam beyin daveti ile Bingöl’den geldik. Güzel bir alan var, çok güzel bir organizasyon yapılmış. Bu tür doğa etkinliklerinin tekrar edilmesi lazım. Bu sporu yaparken insan huzur buluyor, stres atıyor. Bizi güzel karşılayan halkımıza teşekkür ederiz" diye konuştu. Etkinliğe, Cizre Kaymakamı Nazlı Demir, Silopi Kaymakamı Cihat Koç, Gençlik ve Spor İl Müdürü Abdullah Ayar, Güçlükonak Belediye Başkanı Selahattin Aktuğ, Fındık Belde Belediye Başkanı Abdulselam İmre, doğaseverler, sporcular ve vatandaşlar katıldı.
Aydın Söke’de yöresel lezzetler yarışacak Söke, zengin gastronomi mirası yeni bir heyecan yaşayacak. Söke Tarih Araştırmaları ve Kültür Değerlerini Koruma Derneği’nin projesi Söke Belediyesi ile diğer ilgili kurumların iş birliğiyle hayata geçiyor. İlk kez düzenlenecek olan gastronomi yarışmasında; Söke’nin eşsiz lezzetlerinden olan Kulak Çorbası, Şevketi Bostan, Kulak Tatlısı ve Çalkama yemekleri mücadele edecek. 3 Mayıs tarihine kadar yarışmaya katılmak isteyenler, Kaymakamlık binası karşısında bulunan Makro Bilgi İşlem Bürosu’na şahsen gelerek ve form doldurarak başvurularını yapabilecek. Açılış töreni, Söke Belediyesi’ne ait restoranın bulunduğu Latmos Çarşı içinde gerçekleşecek. 11 Mayıs 2024 Cumartesi günü gerçekleşecek olan açılış ve yarışma etkinliğinde, Söke’nin yerel markalarının katılacağı mini bir gıda fuarı da düzenlenecek. Yarışmada dereceye giren toplam 12 kişiye yarım, çeyrek ve gram altın hediye edilecek. Yarışma ile ilgili detaylı bilgilere ‘Söke Yemekleri’ adlı sosyal medya sayfasından ulaşabiliyor. Söke’nin yöresel lezzetleri ile birlikte yemek kültürünün de tanıtımına katkı sağlayacak olan yarışmanın jürisinde önemli isimler yer alacak. Uluslararası Gurme ve Şef Haldun Tüzel, Araştırmacı Şef Ahmet Güzelyağdöken, Kuşadası Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı Aydın Sürer gibi Gastronomi dünyasının önde gelen isimlerinin de yer alacağı etkinliğe tüm vatandaşlar davet edildi. Söke Tarih Araştırmaları ve Kültür Değerlerini Koruma Derneği’nin projesi Kaymakamlık, Milli Eğitim, Söke Belediyesi, Söke Ticaret Borsası, Söke Ticaret Odası, Söke Lokantacılar Odası gibi kurumları paydaş olarak buluşturuyor.