YEREL HABERLER - 20 Ekim 2016 Perşembe 16:01

ŞEHİRDER’den Başsavcı Bingül’e Erzurum fermanı

A
A
A
ŞEHİRDER’den Başsavcı Bingül’e Erzurum fermanı

Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği Başkanı Murat Ertaş ve yönetim kurulu üyeleri Erzurum Bölge Adliyeler Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Bingül’e nezaket ziyaretinde bulundu.
Geleneksel tabyalara yürüyüş programının yapıldığı Aziziye Destanı’nın 139.yıl dönümü öncesi II. Abdülhamit’in Erzurum ahalisine hitaben bizzat kaleme aldığı fermanını kurumlara hediye ederek konuya dikkat çekmek istediklerini söyleyen ŞEHİRDER Başkanı Murat Ertaş, bu düşünceyle Başsavcı Ünal Bingül’ü makamında ziyaret edip Erzurum Fermanı’nı takdim etmekten onur duyduklarını ifade etti.
Bölge Adliyeler Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ünal Bingül de ŞEHİRDER’in ziyaretinden ve fermanın kendisine armağan edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, kadim bir şehir olarak bütün bir bölgenin merkezi konumundaki Erzurum’un Türk tarihinde ve istiklalinde muallâ bir yere sahip olduğunu, 139 sene evvel 93 Harbi’nde de Anadolu’nun kilidi olma sorumluluğunu askeri ve ahalisiyle ziyadesiyle gösterdiğini söyleyerek 9 Kasım tabyalar yürüyüşünün milli birlik ve beraberlik, vatan şuuru adına ülkemizin içinden geçtiği hassas süreç dikkate alındığında bu sene daha bir anlam taşıdığını belirtti. Ayrıca Başsavcı Bingül, Erzurum’da şehir ve kültür bilincine ettiği hizmetler, verdiği katkılardan dolayı ŞEHİRDER yönetimini tebrik ederek, başarılarının devamını diledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Yağmurlu havalarda ıslanmak istemeyen depremzede Meriç’in sesini duyan sağlıkçı Havva’dan afetzede aileye sıcak yuva Hatay’da depremin ilk günlerinde enkaz altındaki vatandaşları yaşatmak amacıyla görev alan sağlıkçı Havva Aydanur Ertuğrul, yağmurlu havada bir daha ıslanmak istemeyen 9 yaşındaki Meriç Altunay ve ailesini sıcak yuvasına kavuşturmayı başardı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay yerle bir olmuş, 25 bine yakın insan vefat etmişti. Afetin ilk saatlerinden itibaren Türkiye’nin dört bir yanından kurtarma ekipleri ve sağlık çalışanları bölgeye yardıma koşmuştu. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgedeki afetzede vatandaşları hayata tutundurmak için mücadele etti. Sağlık personeli Ertuğrul, depremin yaralarını sarmak için kurucusu olduğu Ülkem Kitap Okuyor Derneği aracılığıyla afet bölgesine 21 çadır okul açtı ve 7 bin 700’den fazla öğrenciye 100 binden fazla kitap ulaştırdı. ATT Ertuğrul, depreme Antakya ilçesi Karaali Mahallesi’nde yakalanan 9 yaşındaki Meriç Altunay ve ailesinin isteği üzerine afetzede aileye yuva yapabilmek için çalışma başlattı. Dernek aracılığıyla Altunay ailesine ev yaptırmayı başaran Ertuğrul, 2 odası ve 1 salonu olan evi Altunay ailesine teslim etti. "Yeterli maddi destek sağladığında yıl sonuna kadar 12 ev yapmayı istiyoruz" Ülkem Okuyor Derneği olarak 2’nci evi teslim ettiklerini ifade eden Ertuğrul, "Depremin 37’nci gününde çadır okul açmıştık. Bugün ev yaptığımız öğrencimiz de o çadır okula gelen ilk öğrencilerimizden biriydi. Talent ve Meriç okulu açtığımızda koşa koşa gelmişti. Bu enkazlar bir gün kalkıp Hatay normale dönecek dememize neden oldular. Biz 2 aydır ev yapıyoruz. Öğrencilerimiz ve depremzede çocuklarımızın yaşam koşullarını düzeltmeye dert edindik. Çadırda ve barakada yaşayan öğrencilerimize ev yaparak hak ettikleri yaşamları sürmelerini istiyoruz. Bu depremden en çok çocuklar etkilendi. 15 aydır baktıklarında enkaz görüyorlar. Çadırda yaşıyorlar. Deprem üzerine oyunlar kuruyorlar. O yüzden buradaki çocukların daha iyi yaşam koşullarından yaşamaları için emek veriyoruz. ‘Ülkem Okuyor Derneği’ olarak ev yapmaya devam edeceğiz. Haftaya 4 ve 5’inci evlerimizin temelini atacağız. Durmadan yorulmadan Hatay’daki son çocuğun yüzünü güldürene kadar güldürmeye devam edeceğiz. Yeterli maddi destek sağladığında yılsonuna kadar 12 ev yapmayı istiyoruz” dedi. "Yeni evim için çok heyecanlıyım ve çok mutluyum" Yeni evlerine kavuşan anne Esmeray Altunay, "Depremde evimiz yıkıldı. Çok kötü bir durumdaydık. Havva abla çocuklara mont ve ayakkabı getirmişti. Okula çağırdı. Oğlum Meriç’in doğum günüydü. O esnada Havva ablayı tanıdım. Eşimle beraber çadırdan suları dışarı atmaya çalışıyorduk. Ellerimiz, ayaklarımız ve çocuklar berbat bir haldeydi. Çocuklar sırılsıklamdı. Çocukların ayaklarında ne ayakkabı ne de çorap vardı. Yeni evim için çok heyecanlıyım. Çok mutluyum" ifadelerini kullandı.