GENEL - 17 Eylül 2017 Pazar 10:41

Erzurum’un son saracı

A
A
A
Erzurum’un son saracı

Osmanlı döneminde önde gelen ve günümüzde yok olmaya yüz tutmuş mesleklerden saraçlık son demlerini yaşıyor.

Osmanlı döneminde önde gelen ve günümüzde yok olmaya yüz tutmuş mesleklerden saraçlık son demlerini yaşıyor. Erzurum’un son saraç ustası olarak bilinen Abdülhamit Akbulut, 37 yılını verdiği dede ve baba mesleğini sürdürmeye gayret ediyor.


Ulaşımın binek hayvanlarla sağlandığı yıllarda gözde mesleklerden sayılan saraçlık günümüzde adeta yok olmaya yüz tutuyor. Bir diğer yandan gelişen teknolojinin hızına direnemeyen eyer ve semercilik olarak da bilinen meslek, ustalarını birer birer yitirdi. Erzurum’da mesleğin son erbabı olarak bilinen 57 yaşındaki Abdülhamit Akbulut dededen ve babadan gelen mesleğini devam ettirmeye çalışıyor. Sipariş üzerine eyer üretimi ve tamiratı yapan Akbulut, bir eyer için bir gün boyunca emek veriyor. Mesleğinde yetişen çırak olmadığı için dükkanında işini tek başına yapan saraç, mesleğinin tarihe karışmasından endişe duyuyor.


Yıllar öncesinde babasıyla birlikte çalışırken kendi tabiriyle kolay para kazanma hevesiyle kuyumculuğa ve oto elektrikçiliğine yönelen ve bu serüvenini 11 yılın sonunda noktalayan Akbulut, “Ben 1968’de yani 8 yaşındayken babamın yanında bu mesleğe başladım. Bir süre çalıştıktan sonra amcam beni ‘Bu meslek yarın bir gün bitecek, çökecek sen gel oto elektrikçisi ol teknolojiye yönel’ dedi. Beni oto elektrikçisine çırak verdi. Gittim 5 yıl orada çalıştım daha sonra ayrıldım. Bir süre sonra da kuyumculuğu önerdiler. Biraz daha temiz iş diye karar verdim çalışmaya başladım. 8 sene sonunda kalfalık dönemine geçince kuyumculuğu da bıraktım” diye konuştu.


Babasının vasiyetini dinledi


Meslek ve hayat hikayesini anlatan Abdülhamit Akbulut, duygu dolu anlar yaşadı. 11 yıl sonunda tekrar babasının yanına döndüğünü belirten Akbulut, “Babamın yanına döndüğümde babam bana vasiyet etti ki; ‘Oğlum sen gittin tekrar döndün geldin. Diğer o yaptığın işler insanı aç bırakır ama meslek aç bırakmaz insanı. Benim sana vasiyetim olsun bu. Ben öldükten sonra da bu mesleği bırakma’ ben de elin yanında ağa olana kadar babamın yanında hizmetkar olurum dedim.”


“Önlem alınmazsa meslek kaybolacak”


8 yaşından beri saraçlık yapan Akbulut, “Ben daha öncesinde farklı mesleklerde de çalıştım ancak dede ve baba mesleğim saraçlığa gönül verdim. Şimdi nerdeyse tekiz yetişen kimse yok. Meslek böyle giderse önümüzdeki yıllarda kaybolup gidecek. Biz şu anda saraçlığı sürdürmeye çalışıyoruz ama hiç çırak yetiştiremiyoruz. Devlet desteği gibi konularda destek bekliyoruz. Gün gelecek ki bu meslek kaybolup gidecek. Şimdiden önlem alınmazsa eğer meslek kaybolacak” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Sungurlu’da KKKA eğitim semineri düzenlendi Çorum’un Sungurlu ilçesinde, baharın gelmesi ve havaların ısınması ile ortaya çıkan ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığına sebep olan kene ısırmalarına karşı vatandaşlar uyarıldı. Sungurlu Devlet Hastanesi’nde görevli Uzm. Dr. Mustafa Akıncı tarafından Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden Korunma Yolları temalı eğitim düzenlendi, seminer sonrasında hasta ve hasta yakınlarına farkındalık oluşturmak amacıyla danışma biriminde stant açıldı. Konuya ilişkin olarak hastane başhekimliğinden yapılan açıklamada, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden korunmak için tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir" denildi. Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası) kene olup olmadığını kontrol etmesi istenilen açıklamada, "Yapılan kontrollerde kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır. Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almalıdır " ifadeleri kullanıldı. Kene tutunan kişiler kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri konusunda da ikaz edilen açıklamada, "Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır" bilgileri verildi.