SAĞLIK - 08 Ekim 2019 Salı 12:31

Altını ıslatma nedeni; derin uyku

A
A
A
Altını ıslatma nedeni; derin uyku

Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, derin uykuda olan çocuklar da altını ıslatma durumunun sık gerçekleştiğini söyledi.

Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, derin uykuda olan çocuklar da altını ıslatma durumunun sık gerçekleştiğini söyledi.


Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, “Enürezis, 5 yaşına girmiş bir çocuğun herhangi bir organik bozukluğa veya hastalığa bağlı olmaksızın en az 3 ay süreyle haftada 2 kez gerçekleşen alt ıslatması durumudur. Bir çocuğun idrar yapma alışkanlığını kazanması, mesane kaslarının ve sinirlerinin yeterince olgunlaşması ile ilgilidir. Normal gelişim sürecinde olan bir çocuğun 3-4 yaşına kadar idrar tutabilmeyi öğrenmesini bekleriz. Çocuk, gündüz idrar kontrolünü 2-3 yaşlarında, gece idrar kontrolünü ise 3-4 yaşlarında kazanır. Ancak ebeveynin çocuğu ile iletişimi, bağlanma ilişkisi, ebeveyn tutumları, tuvalet eğitiminin erken verilmesi çocuğun ruhsal gelişimine zarar verirken mesane kaslarının olgunlaşmasını da olumsuz etkiler ve çocuk 4 yaşını geçmiş olmasına rağmen altını ıslatmaya devam edebilir. Örneğin ebeveyn; çocuğuna cezalar veriyorsa, ev içinde katı kurallar koyuyorsa, çocuğuna hiç vakit ayırmıyorsa, çocuğuna hoşgörü ve şefkat ile yaklaşmıyorsa, anne baba arasında sürekli çatışma durumu varsa ve tuvalet eğitimine geçmek için acele ederek çocuğu da bu konuda zorluyorsa, çocuğunun alt ıslatması olasıdır. Bunların yanı sıra ailenin aşırı koruyucu tutumu, kalıtımsal yatkınlık, ailede can kaybı ve buna benzer travmatik durumlar gibi pek çok etken de çocukta enürezis gelişmesine yol açabilir. Örneğin; tek çocuklu bir ailede çocuğa gösterilen aşırı ilgi neticesinde çocukta becerilerin gelişmesi ve idrar kontrolü gibi önemli alışkanlıkların kazanılması gecikebilir. Öte yandan hiçbir ruhsal sebebe bağlı olmaksızın alt ıslatma nedeni ebeveynin de kendi çocukluğunda bu problemi yaşamış olmasıyla ilgili olabilir. Ya da ruhunda derin yaralar oluşturan ölüm, kaza, göç, savaş ya da bir deprem gibi doğal afet çocukta travma etkisi oluşturarak alt ıslatmasına neden olabilir” dedi.


Psikolog Yahşi, enürezis yani alt ıslatmanın 2 tip olarak görüldüğünü belirterek şöyle sıraladı:


“Mesanedeki sinir ve kas kontrolünün gelişmesindeki gecikmeden kaynaklanan ve doğumdan itibaren ara vermeden devam eden enürezis birincil tip olandır. İkincil tip ise; tuvalet eğitimini tamamlayıp en az 6 ay ile 1 yıl süren ve idrar kontrol kazanımından sonra yeniden başlayan alt ıslatma durumudur. Birincil tip enürezis, fiziksel ve ruhsal sebepler içermeyen genellikle derin uyku ve kalıtımsal yatkınlığın gözlendiği alt ıslatmadır. Yapılan araştırmalarda enüretik çocukların yani alt ıslatan çocukların yüzde 75nin anne ya da babasının da alt ıslatma problemi yaşadığı öğrenilmiştir. İkincil tip enürezis ise; yeni bir kardeşin doğumu, yeni bir eve taşınma, erken dönemde uzun süreli kreşe başlama, boşanma, travma ya da korkunun neden olduğu bazı ruhsal gerginlik durumlarında ortaya çıkan alt ıslatmadır.”


Alt ıslatmada, çocuk eğer mutlu ve uyumlu bir çocuk ise ve aile içinde huzurlu bir ortamda büyüyorsa endişeye kapılmaya gerek olmadığını ifade eden Psikolog Yahşi, “Çünkü alt ıslatma ile birlikte çocuk, davranışlarında ve ruhsal uyumunda bozukluk göstermiyorsa burada derin uyku ya da kalıtımsal yatkınlıktan söz edebiliriz. Zira ilaçla tedaviye direnç gösteren alt ıslatmalarda, çocuk başka uyumsuzluk belirtileri gösterebilir. Bunlar; kekemeliklerin, uyku bozukluklarının, tiklerin, dışkı kaçırmaların, yalan söyleme ve çalma gibi çeşitli davranış bozukluklarının birlikte görüldüğü durumlardır. Hangi tip enüretik çocuk olursa olsun ailelerin çocuğuna göstereceği hoşgörülü ve empatik yaklaşımı, bu problemi çözebilecek en önemli adım olacaktır. Alt ıslatma problemini daha kısa sürede ve sağlıklı şekilde çözebilmek aslında çocuğa gösterilen tutumlarla ilgilidir. Aile çocuğa karşı ne kadar ılımlı, sevecen ve olağan şekilde yaklaşırsa, problem de o denli sağlıklı ve hızlı çözüme ulaşabilir. Şayet aile; problemi, çocuğunu azarlayıp aşağılayarak çözmeye çalışıyorsa bilinmesi gerekir ki; ailenin gösterdiği bu tutum ancak problemin şiddetini artırırken çocuğa da aşağılık ve suçluluk duygusu yükler. “Yine mi altını ıslattın, kaç kere dedim sana tuvaletini tut diye, tuvaletini tutmayı bir öğrenemedin gitti, inadına mı yapıyorsun sen, bıktım her sabah çarşafını değiştirmekten, arkadaşların öğrendi bir sen öğrenemedin, bak kim altına kaçırıyor senin gibi” şeklinde söylenen her söz, çocuğun alt ıslatma şiddeti artırır ve çocuğun benlik saygısı oluşumuna kalıcı zararlar verir. Eğer ki ebeveynin 5 yaşını geçmiş ve hala altını ıslatan çocuğu varsa, asla yapmaması gereken şey; çocuğunu rencide etmemesidir. Yapacağı şey çocuğa sevgisini hissettirmesi ve klinik psikologdan vakit kaybetmeden yardım alması gerektiğidir” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Peşindeki polisin üzerine motosiklet süren sürücüye 38 bin lira para cezası Antalya’nın Alanya ilçesinde trafik güvenliğini tehlikeye sokan ve kendisini takip eden motorize polisin üzerine motosikletini süren sürücünün yaptığı yanına kalmadı. Sürücüye 38 bin 968 lira para cezası uygulandı. Olay, 26 Nisan günü Alanya çevre yolunda meydana geldi. Çevre yolunda trafiği tehlikeye atacak şekilde seyreden bir motosiklet sürücüsünün peşine motosikletli trafik polisi takıldı. Trafik polisi motosikletli sürücüye yaklaşıp dur ihtarında bulundu. Motosikletli sürücü, polisin ihtarını dikkate almayarak motosikleti polisin üzerine doğru sürdü. Trafik polisi ile motosiklet sürücüsü arasında metrelerce süren kovalamaca, yol ayrımında motosikletli sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybedip düşmesiyle sona erdi. Yapılan kontroller sonucunda yakalanan şahsa ehliyetsiz araç kullanmak, tescil plakasız araç kullanmak, ters yönden araç kullanmak, tehlikeli şekilde birden fazla kez şerit değiştirme, kask takmamak ve dur ikazına uymamak maddelerinden toplam 38 bin 968 TL cezai işlem uygulandı. Trafik polisi ile motosikletli sürücünün kovalamaca anları ise o esnada yolda olan başka bir otomobildeki yolcunun cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Cep telefonu kamerasına yansıyan görüntülerde polisin sürücüyü takibi ve sürücünün trafik polisinin üzerine hamle yaptığı anlar da görüntülere yansıdı.
İzmir Denizde ‘İzmir Ekonomi’ rüzgarı İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Yelken Takımı, 14 üniversiteden 27 takımın katılımıyla gerçekleşen 13’üncü Jimmy Key Universail Yelken Yarışlarına damgasını vurdu. Urla’da gerçekleşen yarışmada, ‘IRC A1’ ve ‘Destek 4’ kategorilerinde zirveye adını yazdıran İzmir Ekonomili gençler, genel sıralamada da birincilik elde etti. Bu yıl erkek basketbol ve kadın voleybol takımıyla İzmir bölge şampiyonu olan İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ), başarısını yelkene de taşıyarak spora damgasını vurdu. Farklı bölümlerde okuyan 15 öğrenci ve 1 mezun olmak üzere toplam 16 kişiden oluşan İEÜ Yelken Takımı, yıl boyunca büyük özveriyle yaptığı düzenli çalışmaların karşılığını aldı. Urla’da gerçekleşen yarışmada, ‘IRC A1’ ve ‘Destek 4’ kategorilerinde zirveye adını yazdıran İzmir Ekonomili gençler, genel sıralamada da birincilik elde etti. İEÜ Spor Koordinatörü Murat Palalı, üniversite olarak sporda unutulmaz bir dönem geçirdiklerini söyledi. Birçok branşta kupaya ulaşarak İzmir Ekonomi’nin farkını gösterdiklerini ifade eden Palalı, “Öğrenci dekanlığımız bünyesinde faaliyetlerine devam eden; sağlık, kültür ve spor müdürlüğümüz, tüm öğrenci kulüplerimizi desteklediği gibi yelken takımımıza da sene boyunca önemli katkılar sağladı. Takımımızda milli sporcularımız da var; ayrıca takımımızdaki öğrencilerimize üniversitemiz tarafından yelkenle ilgili kapsamlı eğitimler verildi. Uzun süredir çalışmalarımızı belirli bir plan ve program dahilinde sürdürdük. Takım halinde kenetlendik. Çok güzel bir arkadaşlık ortamı oluştu. Tüm bunlar da bize başarıyı getirdi. Önce basketbol, ardından da voleybolda bölge şampiyonu olduk. Futbolda üçüncülüğe ulaştık. Bu başarılara yelkenin de eklenmesi üniversitemize çok yakıştı. Bu başarının sahibi öğrencilerimizdir. Kendilerini gönülden kutluyorum, üniversitemize yaşattıkları gurur için teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Erzincan Baharda sık görülen 5 cilt hastalığı Dermatoloji Uzmanı Dr. Elif Yiğit, cilt hastalıklarına güneşten yayılan zararlı UV ışınlarının sebep olduğunu ifade etti. Dr. Yiğit, bahar aylarının gelmesi ile birlikte sıcak yüzünü iyiden iyiye gösteren güneşe karşı dikkatli olunup tedbir alınmazsa beraberinde bazı cilt hastalıklarını da getirebildiği söyledi. Yiğit, “Cilt hastalıklarına güneşten yayılan zararlı UV ışınları sebep oluyor” dedi. Özellikle bahar aylarında görülme sıklığı artan cilt hastalıkları hakkında bilgiler veren Dr. Elif Yiğit, bu sorunların en başında ise güneş alerjisi ve kurdeşenin yer aldığını kaydetti. Dr. Yiğit, bahar aylarında sık görülen 5 cilt hastalığını şu şekilde açıkladı: Güneş alerjisi Güneş alerjisi, cildin güneşin zararlı ışınlarına gösterdiği bir reaksiyon. Belirtileri genellikle kaşıntılı kızarıklık, kabarıklık ve isilik şeklinde ortaya çıkıyor. Ancak şiddetli güneş alerjisi; kurdeşen, sulu kabarcıklar, şişlik şeklinde de kendini gösterebiliyor. Polimorf ışık reaksiyonu, iltihaplı ve kaşıntılı cilde neden olan aktinik prurigo, kronik aktinik dermatit ve güneş ürtikeri (solar ürtiker) olarak birçok çeşidi bulunuyor. Bu durumda etkin bir şekilde güneşten korunmak alınacak ilk ve en önemli tedbir oluyor. Kurdeşen (Ürtiker) Araştırmalar, her dört kişiden birinin yaşamı boyunca en az bir kez ürtiker geçirdiğini gösteriyor. Ürtikere en çok baharla birlikte polenlerin artması sebep oluyor. Deriden kabarık, basmakla solan, etrafı kızarık, sınırları belirgin ve kaşıntılı döküntüler ürtikerin belirtileri olarak öne çıkıyor. Bu döküntüler 24 saat içinde kayboluyor ve vücudun başka yerlerinde tekrar çıkıyor. Ancak belirtiler hastaları özellikle geceleri daha çok rahatsız ediyor ve yaşam kalitelerini olumsuz etkiliyor. Şiddetli kaşıntılar kimi zaman dayanılmaz boyutlara ulaşabiliyor. İleri durumlarda göz kapağı ve dudaklarda şişlikler meydana gelebiliyor, bunun sonucunda da acil müdahale edilmesi zorunlu bir hal alıyor. Mantar enfeksiyonları Bulaşıcı bir deri enfeksiyonu olan ve yaygın olarak görülen mantar, vücuda giren organizmaların yerleştiği bölgelerde sulu veya kuru deri, kaşıntı ve kızarıklık şeklinde kendini belli ediyor. Özellikle şeker hastalarının ayaklarında ortaya çıkan mantar hastalığının ihmal edilmemesi gerekiyor. Mantarlara bağlı deri hastalıkları sıcak ve nemli ortamlarda daha fazla görüldüklerinden kişisel temizliğe özen göstermek, hasta kişilerle temastan kaçınmak, sentetik olmayan ayakkabılar giyinmek ve kıyafet seçiminde pamuklu giysileri tercih etmek önem taşıyor. Alerjik deri hastalıkları Bahar aylarında atopik egzama, alerjik rinit (saman nezlesi) ve astım hastalığı olan kişilerde alerjik cilt hastalıklarının gelişme ihtimali de fazlasıyla artıyor. Bu dönemde özellikle polenlerden, alerjiyi tetikleyen gıdalardan, ev tozu ve stresten mümkün olduğunca kaçınılmasının yanı sıra uzman bir hekimden de yardım alınması gerekiyor. Güneş lekeleri Baharın gelişiyle birlikte artan güneş ışınlarına maruz kalan bölgelerde deri döküntüleri, koyu lekeler ve güneş yanıkları görülebiliyor ayrıca ciltte kırışıklık oluşumunun bir sonucu olarak erken cilt yaşlanması meydana gelebiliyor. Bunların yanı sıra ileriki yıllarda deride kötü huylu tümörler (kanser) dahi gelişebiliyor. Bu nedenle bahar aylarında zararlı güneş ışınlarına maruz kalmamak için güneşin cilde ulaşmasını engelleyecek kıyafetler giymek ve gerekirse çok faktörlü güneş kremi kullanmak önem kazanıyor.