SAĞLIK - 23 Aralık 2019 Pazartesi 13:06

Fobi nedir? Fobi türleri nelerdir?

A
A
A
Fobi nedir? Fobi türleri nelerdir?

Psikolog Fundem Ece Kaykaç, fobi türleri hakkında bilgi verdi.

Psikolog Fundem Ece Kaykaç, fobi türleri hakkında bilgi verdi.


Dünya Danışmanlık Merkezi Kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, “Fobi kelimesi, Eski Yunancadaki Phobos (panik/terör) kelimesinden gelir. Phobos, Yunan mitolojisinde korku tanrısına verilen isimdir. Fobi, insanın hissettiği ileri düzey ve mantığa dayanmayan korku biçimidir. Kişi, korktuğu varlığın aslında korku duyması gerekmeyen bir şey olduğunu bilmesine rağmen kendine engel olamayarak korkmaya devam eder. Fobi yaşayan insanlara fobik denir. Fobi yaşadıkları anda kalp ritminde hızlanma, baş dönmesi, göz kararması, terleme ve benzeri tepkiler görülebilir. Toplumun yaklaşık yüzde 8 - yüzde 18’inde herhangi bir fobi bulunur. Fobiler, erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülür. Fobiler çeşitli nedenlere dayanabilir. Olayı yaşamak, travmatik bir deneyime maruz kalmak ya da maruz kalan biriyle karşılaşmak kişinin fobi sahibi olmasına neden olabilir. Nöratik korkular da fobi halinde dışsallaştırılabilir. Psikolojik danışmanla konuşmak, fobilerinizin üstesinden gelmenize yardımcı olabilir. Bazı insanlar korktukları şeyi yok sayarak ya da meditasyon yaparak da fobilerinin üstesinden gelebilmektedir” dedi.


Psikolog Kaykaç, en sık görülen fobiler hakkında şu bilgileri verdi:


“Glossofobi: Topluluk önünde konuşma korkusu. Nüfusun yüzde 75’ini etkilediğine inanılır. Bazıları konuşmadan önce/konuşma sırasında ufak bir gerginlik yaşasa da bazıları ciddi panik ve korkuya maruz kalır. Bir tür sosyal fobidir. Toplum önünde konuşmak zorunda kalındığında terleme, yüksek tansiyon, kuru ağız, baş ağrısı, mide bulantısı, panik hissi, toplum önünde konuşma endişesi vs.


Klostrofobi: Kapalı alan korkusu. Latince claustrum (kapalı bir yer) ve Yunanca phobos kelimelerinden gelir. Nüfusun yaklaşık yüzde 7sinin klostrofobiye sahiptir. Klostrofobik insanlar genellikle asansör, camsız bir oda ya da uçakta bulunmaktan korkarlar. Bazı klostrofobikler boğazlı kazak giymenin de onları rahatsız ettiğini belirtmiştir. Baş dönmesi, bayılma, küçük ya da kalabalık bir alanda bulunmaktan korkma, aşırı solunum, titreme, boğulma hissi vs.


Akrofobi: Yükseklik korkusu. Yunanca acron (yüksek) ve phobos kelimelerinden gelir. Yükseklik korkusuna sahip insanlar hız trenlerinden, cam asansörlerden hatta yürüyen merdivenlerden bile korkabilirler. Akrofobi, kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha yaygın. Yüksek bir yerde bulunulduğunda çömelme ve yere yakın olma hissi, felç olmuş gibi hissetme, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, baş ağrısı vs.


Sosyal Fobi/Anksiyete: Toplumsal ortamlarda yargılanmaktan, negatif eleştiri almaktan, reddedilmekten, ilgi odağı olmaktan korkmak. Sosyal anksiyete bozukluğuna sahip kişiler yabancılarla konuşurken, topluluk içinde konuşurken, herhangi bir yere girerken, insanların önünde yemek yerken ya da konuşma başlatırken zorluk yaşayabilirler. Kas gerginliği, hızlı kalp atışı, mide sorunu, nefes alamama, vücut dışı hissi vs.


Araknofobi: Örümcek, böcek, akrep ve diğer eklem bacaklı hayvanlardan korkmak. Bazı aşırı durumlarda araknofobik kişiler örümcek ağı gördüklerinde bile tepki gösterebilirler. Araknofobik kişiler kamp, dağcılık, yürüyüş ve benzeri sporları yapamayabilirler. Kontrolü kaybetme hissi, panik hissi, boğulma hissi, hızlı kalp atışı, nefes alamama, titreme, terleme, baş dönmesi vs.


Ofidiyofobi: Yılan korkusu. Kişiler canlı yılanların haricinde yılan resimlerinden, videolarından, sesinden ve hatta ‘yılan’ kelimesinden bile korkabilirler. Araştırmalara göre insanların üçte biri ofidiyofobiye sahiptir. Bazen herpetofobi (sürüngen korkusu) olarak da adlandırılabilir. Bazı insanlar yılan şeklindeki şeylerden de korkabilirler. Terleme, hızlı kalp atışı, nefes alamama, titreme, baş dönmesi vs.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm Erzurum’da Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (MTAL)’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağlandı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edildi. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini altını çizdi. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: "Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi" Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: "Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi."
İzmir Jandarma Genel Komutanlığının "Savaşçı Yarışması" başladı Jandarma Genel Komutanlığı’nın en seçkin birliklerini bir araya getiren ve bu yıl ilk kez düzenlenen "Savaşçı Yarışması", Foça Jandarma Komando Eğitim Komutanlığında düzenlenen görkemli bir törenle başladı. Açılış töreninde, Türkiye’nin dört bir yanından gelen Jandarma Komando Özel Harekât (JÖH) ve Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı (JÖAK) personeli, vatan savunmasındaki kararlılıklarını bu kez yarışma sahasına taşımak üzere saf tuttu. "Bu yarışma, terörle mücadeleye doğrudan katkı sağlayacaktır" Törenin açılış konuşmasını gerçekleştirilen Foça Jandarma Komando Eğitim Komutanı Tümgeneral Uğur Ertekin, organizasyonun sadece bir müsabaka değil, stratejik bir tecrübe aktarım merkezi olduğunu vurguladı. Tümgeneral Ertekin, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:"Bu yarışma; JÖAK ve JÖH taburlarımız dahil olmak üzere toplam 27 tabur komutanlığımızın bir araya geldiği devasa bir tecrübe paylaşım platformudur. Burada sergilenecek her taktik ve paylaşılacak her tecrübe, teröristle mücadele harekatımıza doğrudan katkı sağlayacaktır." "Disiplinle yazılır tarihteki her zafer" Konuşmasında disiplin ve milli irade vurgusu yapan Tümgeneral Ertekin, vatan şairinin "Nizâm-ı âlem için kurban olur her nefer, Disiplinle yazılır tarihteki her zafer!" dizelerini hatırlatarak, personelin sergileyeceği özverinin aziz milletin sarsılmaz iradesini temsil ettiğini belirtti. Ertekin, personelin sahadaki çeviklik ve cesaret sınavından Jandarma Genel Komutanlığı’na yaraşır bir başarıyla çıkacağına olan inancını dile getirerek, "Kılıcınız keskin, yolunuz açık olsun" sözleriyle konuşmasını tamamladı. "Muharebe kabiliyeti ve unsur başarısı test edilecek" Yarışmanın teknik detaylarına ilişkin bilgi veren Jandarma Üsteğmen Ahmet Beraç ise JÖH ve ilgili diğer unsurların katılımıyla icra edilen bu zorlu süreçte personelin; fiziksel kondisyonu, çevikliği ve muharebe ortamında görev icra edebilme kabiliyetinin test edileceğini belirtti. Beraç, değerlendirmelerde personelin bireysel başarısının yanı sıra unsur başarısının da temel kriter olarak göz önünde bulundurulacağını ifade etti. "İlk gün: stratejik brifing ve kura heyecanı" Açılış töreninin ardından program, yoğun bir faaliyet takvimiyle devam etti. Sabah oturumunda gerçekleştirilen "Bilgilendirme Brifingi" ile yarışmacı unsurlara teknik detaylar ve parkur kuralları aktarıldı. Öğleden sonraki bölümde ise heyecan seviyesi artarak devam etti. Yarışmacı birlikler; "Hızlı ve Sütreli", "Sıcak Temas" ve "Büyük Kapışma" olarak adlandırılan üç özel parkurun tanıtımı için sahaya indi. Tanıtım faaliyetlerinin hemen ardından, takımların yarışma sıralamasını belirleyen kritik kura çekimi gerçekleştirildi. "Elit birlikler sahada" Toplam 27 taburdan 216 kahraman personelin katılım sağladığı organizasyon, 26 Aralık 2025 tarihine kadar devam edecek. Beş gün sürecek olan bu zorlu süreçte birlikler, hem fiziksel dayanıklılıklarını hem de taktiksel zekalarını en üst seviyede sergileyecek. Yarışma, ilk parkur mücadeleleriyle hız kazanacak.
İstanbul Yılbaşı öncesi sahte alkol uyarısı Tadı, kokusu ve rengi etil alkolle birebir aynı olan metil alkol, vücuda girdiği andan itibaren sessizce öldürüyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, sahte alkole karşı yılbaşı öncesi hayati uyarılarda bulundu. Yılbaşı döneminde alkol tüketiminin artmasıyla birlikte, piyasaya sürülen sahte içkiler yeniden gündeme geldi. Özellikle metil alkol içeren ürünler, ilk saatlerde belirti vermeden ilerleyip kalıcı körlük ve ölüme kadar uzanan ağır tablolara neden olabiliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, vatandaşları hayati risklere karşı uyardı. İlk belirti gözlerde ortaya çıkıyor Sahte alkol olarak bilinen metil alkolün, halk arasında tüketilen etil alkolden tamamen farklı ve son derece tehlikeli bir madde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocabora, metil alkolün vücutta metabolize edilemediğini belirtti. Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle vücutta formik asit adı verilen toksik bir maddenin biriktiğini söyledi. Bu maddenin özellikle sinir hücrelerinin enerji üretimini bozduğunu ifade eden Prof. Dr. Kocabora, "Metil alkol zehirlenmesinde ilk bulgular genellikle gözlerde ortaya çıkar. Kişiler, alkolü tükettikten sonra kendilerini bir süre iyi hissedebilir ancak yaklaşık 12 ila 24 saat içinde görme bulanıklığı, görmede sislenme ve ışık hassasiyeti gibi şikâyetler başlar" dedi. Bu belirtilere dikkat Görme şikayetlerinin ilerleyen süreçte merkezi sinir sistemini de etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kocabora, yürüme bozukluğu, konuşma güçlüğü ve bilinç bulanıklığı gibi ciddi nörolojik tabloların da gelişebileceğini belirtti. Erken müdahale edilmediği takdirde görme kaybının kalıcı körlüğe kadar ilerleyebileceğini söyleyen Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle şüpheli alkol tüketimi sonrası ortaya çıkan en ufak görme değişikliğinde bile vakit kaybetmeden acil sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini vurguladı. "Katil alkol" tüm organlarda hasara yol açıyor Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Göral, alkolün başlı başına sağlık açısından önerilmediğini vurgulayarak, özellikle yılbaşı dönemlerinde piyasaya sürülen sahte alkolün çok daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Metil alkolün, halk arasında "katil alkol" olarak anıldığını belirten Prof. Dr. Göral, bu maddenin sanayide kullanılan, insan sağlığı açısından hiçbir faydası olmayan son derece toksik bir kimyasal olduğunu söyledi. Metil alkolün vücuda alındıktan sonra formaldehit ve formik aside dönüştüğünü ifade eden Göral, bu maddelerin hücresel düzeyde yaygın hasara yol açtığını ve neredeyse tüm organları etkilediğini dile getirdi. Ayırt edilemiyor Metil alkolün etil alkolden görünüş, koku ve tat açısından ayırt edilemediğini vurgulayan Prof. Dr. Göral, bu durumun insanların kolayca kandırılmasına neden olduğunu söyledi. Ucuz olması nedeniyle piyasaya sürülen sahte alkolün, birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açtığını belirten Prof. Dr. Göral, "Bu durum sadece bir sağlık sorunu değil, açıkça insan hayatıyla oynanan bir cinayettir" dedi. Metil alkol zehirlenmesinde belirtilerin hemen ortaya çıkmayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Göral, kişilerin ilk saatlerde kendilerini iyi hissedebileceğini ancak 6-8 saat sonra ya da ertesi gün gün bulantı, kusma, karın ağrısı, karaciğer iltihabı, sarılık, pankreas yetmezliği ve solunum yetmezliği gibi hayati risk taşıyan tabloların gelişebileceğini söyledi. Prof. Dr. Göral, bu nedenle özellikle sahte alkol riskinin olduğu dönemlerde alkol tüketiminden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladı. Tüm vücudu zehirliyor Metil alkolün, etil alkol yerine kullanılan ancak temizlik maddeleri ve antifriz üretiminde yer alan son derece zehirli bir madde olduğuna dikkat çeken Acil Tıp Uzmanı Dr. Temizkan, bu maddenin vücutta toksik etki gösterdiğini ve ölümcül sonuçlara yol açabildiğini söyledi. Metil alkol zehirlenmesinin en tehlikeli yönlerinden birinin, belirtilerin geç ortaya çıkması olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Temizkan, sahte alkolden korunmanın tek yolunun alkolün yalnızca bilinen, güvenilir ve denetimli satış noktalarından temin edilmesi olduğunu vurguladı. Temizkan, kaçak ve kaynağı bilinmeyen alkol tüketiminin her zaman bu tür zehirlenme risklerini barındırdığına dikkati çekti.
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."