- 15 Temmuz 2020 Çarşamba 13:59

Şehitler için 150 metre uzunluğundaki bayrakla zirveye tırmandılar

A
A
A
Şehitler için 150 metre uzunluğundaki bayrakla zirveye tırmandılar

Erzurum’da bir grup amatör sporcu 150 metre uzunluğundaki Türk bayrağıyla Palandöken’deki 2 bin 800 rakıma tırmandı.

Erzurum’da bir grup amatör sporcu 150 metre uzunluğundaki Türk bayrağıyla Palandöken’deki 2 bin 800 rakıma tırmandı. Sporculara gönüllü bisikletçiler pedal çevirerek eşlik etti.


15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü münasebetiyle Gençlik Hizmetleri İl Müdürlüğünün koordinesinde yaklaşık 100 amatör sporcu, 150 metre uzunluğundaki Türk Bayrağıyla Palandöken’de bulunan 2 bin 800 rakımına tırmandı. Oteller bölgesinden başlayan yürüyüşe her yaştan sporcu katıldı.


150 metre uzunluğundaki Türk bayrağını sırtlayan sporcular, nefes nefese zirveye ulaştı. Burada Türk bayrağıyla hilal ve yıldız oluşturan sporcular tekbir getirerek şehitler için dua etti. Etkinlik Kuran-ı Kerim okunmasıyla son buldu.


Ayrıca sporculara sosyal medyadan organize olan yaklaşık 30 bisikletçi de eşlik etti. Gönüllü bisikletçiler kent merkezinden 2 bin 800 rakıma pedal çevirdi.


Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Yakutiye Gençlik Müdürü Zülküf Yılmaz, “4 yıl önce bugün haince bir plan yapılmıştı. Halkımız bu hain plana karşı güçlü bir şekilde karşı durdu. Bizlerde gençlerimizle birlikte şehitlerimizi anmak için böyle bir yürüyüş düzenledik. Bayrağımız 150 metre uzunluğunda toplam 80-100 kişi aralığındayız. Zirvede şehitlerimiz için dualar edeceğiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.