EĞİTİM - 18 Ekim 2020 Pazar 11:21

Atatürk Üniversitesi’nde akademik başarı

A
A
A
Atatürk Üniversitesi’nde akademik başarı

Atatürk Üniversitesi’nden iki bilim insanı, dünyanın en etkili bilim insanları arasında yer aldı.

Atatürk Üniversitesi’nden iki bilim insanı, dünyanın en etkili bilim insanları arasında yer aldı.


Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Hollanda’da görev yapan bilim insanları tarafından hazırlanan dünyanın en etkili bilim insanları listesi, Plos Biology Dergisinde yayımlandı.


Bilimsel makale sayısı, atıf sayısı, yazar sırası gibi değişkenlerden oluşan ve kompozit indikatör bilimsel etki endeksi kullanılarak 22 anabilim dalı ve 176 alt bilim dalında hazırlanan "Dünyanın En Etkili 100 Bin Bilim İnsanı" listesinde Atatürk Üniversitesi de yer aldı.


Hazırlanan listeye göre; Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Gülçin Türkiye’deki akademisyenler arasında 6. sırada, Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Meyve Yetiştirme ve Islahı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Ercişli ise 86. sırada yer aldı.


Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sezai Ercişli, 1989 yılından beri Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde Öğretim görevlisi olarak çalıştığını belirterek, “Ana çalışma branşım meyvecilik. Daha da alt grup olarak yabani yenilebilir meyve türleri üzerine çalışmalar yapıyorum. Yabani meyve türlerinin özellikle Morfoloji, Biyokimyasal ve Moleküler karakterizasyonu konusunda uzun yıllara dayanan çalışmalar yapıyorum. Bu çalışmalarda özellikle Çoruh Vadisi çok büyük önem taşıyor. Üniversitemizin geçmişten beri bizlere sunduğu geniş imkanlarla çok sayıda çalışmalar yürüttüm. Bu çalışmaların büyük bir kısmı uluslararası dergilerde kabul edildi. Bir üniversitenin değerlendirmesinde dünyanın en etkili yüz bin akademisyeni arasında yer aldım. Türkiye’de de bu listede 195 akademisyen bulunmaktadır. Türkiye’den bu listeye giren 195 akademisyen içerisinde 86’ncı sırada yer aldım. Yine meyvecilikle ilgili yaptığım çalışmaların bir kısmı Osmanlılar dönemi Anadolu’daki meyvelerin Balkan ülkelerine taşınmasıdır. Bu konuda yaptığım moleküler çalışmalarla Osmanlılar tarafından Balkanlara meyvecilik kültürünün götürüldüğünü ispat ettik. Yine bu çalışmalar dünyanın prestijli dergilerinde yayınlandı” dedi.


Başta ABD olmak üzere 30’a yakın ülkede farklı laboratuarlarda çalışmalarda bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Sezai Ercişli, “Yurt dışında yaklaşık olarak 60 akademisyen ile çalışma fırsatı buldum. Halen bu akademisyenlerle iletişim halindeyiz. Bu iletişim aynı zamanda da Atatürk Üniversitesi’nin uluslararası çalışmalarda tanıtımına sebep oluyor. Üniversitemiz araştırma yapanlara büyük ölçüde destek sağlıyor. Üniversitemizin en büyük farkı çalışan akademisyenleri ciddi anlamda desteklemiş olmasıdır. Çalışmalarımda son 4 yıl rektör yardımcılığı olarak görev yaptım. Özellikle bölge çiftçimize meyvecilik konusunda önemli katkılarda bulunuyorum. 1996 yılında ahududu bitkisini Erzurum’a ben getirdim. Yetiştiricilik olarak Oltu ilçesinde başlattık. Ahududu bitkisini tüm yöremizde görme imkanı sağladık. Bölgemizde yedi veren bir çeşittir. Bunları görmek elbette gurur vericidir. Bölgemizde yüze yakın çilek bahçeleri kurulmasına yardım ettik. Yöre çiftçilerine modern çilek yetiştirme konusunda yardımlarımız oldu. Yine bodur elma ve kiraz bahçelerinin kurulmasına vesile olduk. Yine bir başka konumuz olan yöre çiftçilerine meyve ağaçlarının aşılanması ve budanması konusunda yardımlarımız oldu. Organik çalışmaların devamlılığında yardımlarımız oldu” diye konuştu.


Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. İlhami Gülçin ise ayrıca Türkiye Bilimler Akademisi üyesi olarak da görev yaptığını belirterek, “Doktora çalışmalarım boyunca temel konular üzerine oldu. Bitkilerde biyolojik aktivite, bunun yanı sıra biyolojik aktivite içerisinde en etkili aktivitelerden birisi olan Antoksantin üzerine çalışmalar yaptık. Bu çalışmanın en önemli bölümü ısırgan otunun bu konuda ki etkinliğini kanıtladık. Bilimsel literatüre kazandırdık. Çalışma grubumla iki temel alanda çalışmalar sürdürdük. Birincisi Türkiye’de endemik bitki ve gıda amaçlı kullanılan bitkilerin kapasitelerin belirlenmesi konusudur. İkinci temel konu ise bazı global hastalıklarla ilintili enzimlerin invision çalışmalar üzerinedir. Çalışmalarımız bir çok dergilere kapak oldu. Antioksidan aktiviteler çalışmalar dünyada son zamanlarda üzerinde durulan çalışma alanlarından birisidir. Türkiye ayağına ilk bizler girdik. Doktora çalışmamız bu yöndeydi. Yüzlerce çalışmalarda bitkilerin özlerini belirledik. Yine bazı hastalıklarla ilintili enzimlerle ilgili çalışmalar sürdürdük. Kanser hastalığı, alzaymır hastalığı gibi, birçok global hastalıkta innovatör hastalıklar gibi. Sentetik ilaçlar gibi ilaçların birçoğunun istenmeyen yan etkileri oluşur. Birçok hastalığa bitki çalışmaları konusunda yardımlarımız oldu” diye konuştu.


Ülkemizin çok zengin bitki örtüsüne sahip olduğunu ifade eden Prof. Dr. İlhami Gülçin, “Özellikle Doğu Anadolu Bölgesinin bitki florasına ait birçok bitkinin Antoksantin potansiyelini belirledik. Etkili olarak maddelerin profillerini ortaya koyduk. Çalışmalarımızın ikinci ayağında ise dünya çapında birçok insanın acı çektiği birçok hastalığın enzimlerine yönelik çalışmalarımız oldu” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Açıldığında protokol camisi olacaktı, 7 yılda tamamlanamadı İzmir Konak’ta bulunan ve yapımına 2017’de başlanılan Nevvar Salih İşgören Ulu Cami’nin inşaatı aradan geçen 7 yılda tamamlanamadı. Ege Bölgesi’nin en büyük protokol camisi olması planlanan ibadethanenin inşaatı uzun süredir yerinde sayarken, bölge esnafı yetkililerin duruma el atarak bir an önce caminin tamamlanmasına destek olmalarını istedi. İzmir’in Konak ilçesi Mersinli bölgesinde 14 bin metrekarelik alanda yer alan Nevvar Salih İşgören Ulu Cami’nin yapımına, Nevvar Salih İşgören Vakfı tarafından 2017 yılında başlandı. 43 metre kubbe genişliğinin yanı sıra 92 metre uzunluğunda 4 minareye sahip, Osmanlı ve modern mimari izlerini taşıyan caminin 2022’de ibadete açılması hedefleniyordu. Ancak Ege Bölgesi’nin en büyük protokol camisi olması planlanan 15 bin kişi kapasiteli camide uzun süre önce inşaat çalışmaları durdu. Yapılan onca masrafın ve milli servetin ziyan olduğunu belirten bölge esnafı, yetkililerin duruma el atarak caminin tamamlanmasına destek olmaları gerektiğini söyledi. “Diyanet İşleri Başkanlığının bir an önce bu camiyi bitirmesini istiyoruz” Kaba inşaatı 2019 yılında tamamlanan camiyle ilgili görüşlerini dile getiren bölge esnaflarından 37 yaşındaki Zeynel Akçam, “Buranın 2017 yılında temeli atıldığında bölge esnafı olarak çok sevinmiştik. Neden çok sevindik; dibimizde bir cami olsun istedik. Burada bize en yakın cami 500 metre ileride. Biz çok uğraştık burası yapılsın 5 vakit namazımızı kılalım orada ama bir türlü nedense tamamlanamadı bu cami. Nevvar Salih İşgören Vakfı’nın projeyi bitirmiş olduğunu öğrendik sonradan. Esnaflar olarak Diyanet İşleri Başkanlığının bir an önce bu camiyi bitirmesini istiyoruz. Müslüman bir ülkede yaşayan vatandaşlar olarak bu camiyi böyle görünce vicdan azabı çekiyoruz. 2020 yılında Diyanet’e ‘bu cami neden tamamlanmıyor’ içerikli dilekçe yazdım, cevap gelmedi. Bölge esnafı olarak bu caminin bir an önce tamamlanmasını istiyorum” dedi. Caminin aynı zamanda bir yaşam alanı olarak tasarlanması, içerisinde sosyal donatı alanları, konferans salonları, kütüphaneler, etüt merkezleri gibi birçok bölümün olması planlanıyordu. 2017 yılında yapımına başlanılan ve 2022 yılında ibadete açılması planlanan Ulu Cami üzerinden geçen 7 yılda tamamlamadı.