YEREL HABERLER - 08 Mart 2012 Perşembe 11:11

UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUĞU YAŞAYAN ÇOCUKLAR DİKKAT

A
A
A
UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUĞU YAŞAYAN ÇOCUKLAR DİKKAT

Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Alerji Uzmanı Doç. Dr. Ayhan Söğüt uykuda solunum bozukluğu yaşayan çocuklara dikkat edilmesi gerektiğini belirterek özellikle uykuda yaşanılan horlamaların çoğu kez bir hastalığın sebebi olabileceğini ifade etti.
Genellikle 3-6 yaş grubunda görülen ve uykuda solunum kesilmesi, ağzı açık uyuma ve horlama belirtisi veren uyku apne sendromu çocuklarda da ortaya çıkabiliyor. Uykuda solunum bozuklukları çocukların ders başarısını, okul, çevre ve ailedeki sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorun olarak görülüyor. Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Alerji Uzmanı Doç. Dr. Ayhan Söğüt de uykuda solunum bozukluklarının nedenleri ve uygulanan tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
“BİRÇOK NEDENİ OLABİLİR”
Uykuda solunum bozukluğu hastalığının nedenlerini sıralayan Doç. Dr. Söğüt: “Özellikle çocuklarda bademcik ve geniz eti büyüklüğü en önemli neden olarak görülürken bunun yanında alerjik nezle, aşırı kilo, tiroid bezinin yetersiz hormon salgılaması, burun kemiğinde eğrilik, yüz ve kemik gelişimindeki farklılıklar, genetik olarak tabir edilen Down Sendromu gibi hastalıklar ve nörolojik hastalıklar uykuda solunum bozukluğunun nedenleri olarak gösterilebilir.” dedi.
“BELİRTİLERİ İYİ GÖZLEMLEMEK GEREKİR”
Hastalığın ilk evresinde yaşanan belirtilerin iyi gözlemlenmesi gerektiğini belirten Doç Dr. Söğüt, hastalığın belirtilerini ise şöyle sıraladı: “Nefes alıp verme güçlüğü, uykuda nefes durması, iç çekme, horlama, anormal yatış pozisyonları, ağız açık uyuma, ağız kuruluğu, uykuda aşırı terleme, uyurgezerlik, sık kabus görme, uykuda idrar kaçırma, sıkça üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme, uykuya dalma güçlüğü, uykuda sık uyanma, hırçınlık, kalp yetmezliği ve hipertansiyon hastalığın belirtileridir.”
“HORLAYAN ÇOCUĞA DİKKAT EDİN”
Doç. Dr. Söğüt, yaptığı açıklamada özellikle 3 ila 6 yaş arası çocuklarda görülen uykuda solunum bozukluğunun erişkinlerde de kendini gösterdiğine dikkat çekerek; “Ebeveynler özellikle çocukların uyku düzenini iyi takip etmelidirler. Çocuğun uykuda horlaması göz ardı edilen bir durum olmamalı. Horlamalar bir hastalığın belirtisi olabilir. Bu nedenle horlayan her çocuğun mutlaka doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir.” diye konuştu.
“UYKU SORUNU DERSLERİ DE ETKİLİYOR”
Uykuda solunum bozukluğu hastalığının akabinde oluşan horlamaların çocukların sağlıklarını tehlikeye attığı gibi gün içindeki yaşantılarını, büyüme-gelişmelerini ve öğrenimlerini de etkileyebileceğini ifade eden Doç. Dr. Söğüt sözlerine şöyle devam etti: “Yeterli miktarda uyku çok önemlidir. Bundan dolayı, uykuda yaşanan problemler basit sorunlar olarak düşünülmemelidir. Uykuda solunum bozukluğu sonucunda bağışıklık sistemi bozulur, vücut enfeksiyonlara karşı daha duyarlı hale gelir. Sonuçta da günlük performans, gelişim ve zihinsel aktiviteler olumsuz yönde etkilenir. Uyku esnasında üst solunum yollarında yaşanan tıkanmalar, dilin geriye kaymasına ve solunumun bir kaç saniye de olsa durmasına neden olmaktadır. Solunumun durması özellikle çocuklarda tehlikeli boyutlara ulaşabilmektedir. Çocuk solunum için daha çok çaba sarf ettiğinden uykuda bölünmeler ve iç çekmeler gözlenmektedir. Uyku bölünmeleri, çocukların gündüz yaşantılarında uykulu gezinmelerine, asabi olmalarına, iştahlarının kesilmelerine ve dikkat eksikliğine neden olmaktadır. Bu dikkat eksikliği de özellikle okul seviyesindeki çocukların derslerine olumsuz etki yapar. Bilimsel çalışmalar çocuklarda bademcik ve geniz eti büyümesine bağlı uyku bozukluklarının dikkat azalmasına, sözel ve hafızaya dayalı yeteneklerde belirgin azalmalara neden olduğunu ortaya çıkarmıştır.”
“GELİŞİM BOZUKLUĞUNA DA NEDEN OLUYOR”
Uykuda solunum bozukluğu konusunda pek çok bilimsel araştırması bulunan Doç. Dr. Ayhan Söğüt horlayarak uyuyan ve uykusunda solunum bozukluğu yaşayan çocukların gelişimlerinde de önemli negatif izlenimler gözlemlendiğine vurgu yaparak şunları dile getirdi: “Uykuda solunum bozuklukları sorunu yaşayan çocuklarda uykuda oksijen seviyesinin düşmesine bağlı olarak yüz, çene ve ağızda yapısal bozukluklar gibi ciddi gelişim bozuklukları da ortaya çıkabiliyor. Bu çocuklarda gece büyüme hormonu daha az salgılanıyor. Çocuklar gün içinde hiperaktif davranışlar sergiledikleri için kilo artışı ve boy uzamasında da yeterli gelişim mümkün olmuyor.”
“TEDAVİDE BAZEN CERRAHİ MÜDAHALELER GEREKEBİLİR”
Uykuda solunum bozukluğu hastalığının göz ardı edilebilecek bir hastalık olmadığına vurgu yapan Söğüt, “Bu hastalığın tedavisinde bazen cerrahi müdahalelere yönelinmektedir. Bu yönelim bize hastalığın ciddi bir tavrının olduğunu da kanıtlamaktadır. Tedavi yöntemlerinden bazılarına değinecek olursak çocukların önemli bir kısmında uykuda solunum bozukluğundan kaynaklanan büyümüş bademcikler ve geniz eti cerrahi müdahalelerle alınmakta. Yine alt veya üst çenenin küçük olması, yüksek damak gibi yüz kemiklerinin gelişim bozuklukları ortodontik tedavi yöntemleri kullanılarak sorunun giderilmesi amaçlanmaktadır. Tüm bunların yanı sıra çocukların ve yetişkinlerin beslenmelerine dikkat etmeleri ve uykuda sağ yana yatış pozisyonunda olmaları da önem taşımaktadır” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.