SAĞLIK - 12 Haziran 2019 Çarşamba 13:18

Dermal dolgular ile gençleşin

A
A
A
Dermal dolgular ile gençleşin

Dr.

Dr. Metehan Özgür, dermal dolgular hakkında bilgi verdi.


Medikal Estetik Hekimi Dr. Metehan Özgür, Medikal Estetik ’in tüm dünyada belki de en yüksek hızla gelişen tıp alanını olduğunu ifade ederek, “Gerek teknolojik gelişmelerin her geçen güne yeni bir tedavi fırsatı oluşturması, gerekse konvansiyonel bir perspektifin tedavi etkinliğini ve çeşitliliğini sürekli geliştirmesi cerrahi dışı estetik uygulamalarının hayatımızdaki payını sürekli arttırmaktadır. Dermal dolgu uygulamaları da medikal estetikte çok büyük bir yer kaplamaktadır. Yüz anatomisinin ve orantısının değerlendirilmesinde enjektabl dolgular yoluyla orantısızlığı, asimetriyi ve yaşlanmayı düzeltmeyi amaçlıyoruz. Unutulmamalı ki hiçbir yüz tam olarak simetrik değildir. Doğada gözümüze güzel gelen birçok şey “altın oran”a sahiptir biz bunun farkında olmasak da beynimiz altın orana uygun olan nesneleri daha iyi algılar ve güzel bulur. Dolgularla, yüzümüzün oranını doğadaki altın orana uygun hale getirmeyi hedefliyoruz. Yaşlanma ile beraber yüzümüzdeki yağ dokusu azalır, azalan yağ dokusunun destekleyici etkisi ortadan kalktığında da yerçekiminin etkisi ile sarkmalar baş gösterir. Dolgular basit bir şekillendirmenin yanı sıra azalan yağ dokusunu yerine koyan hacimlendirmeyi sağlayan destek elemanları olarak da kullanılır. Ayrıca su tutup, cildin kaybettiği nemi dengeleyici özellikleri vardır. Dolguların en yaygın endikasyonları alın, şakaklar, elmacık kemikleri, nazolabial katlantılar, üst ve alt dudak, kukla çizgileri, alt çene ve yanak şekillendirme ve tabi ki genel olarak hacimlendirmedir” dedi.


Dolguların bir sınıflama çeşidi Biyo-çözünür olan yani zamanla kaybolan ve biyo-çözünür olmayan yani kalıcı dolgular olarak iki şekilde olduğunu belirten Dr. Özgür, “Daha sağlıklı olduğunu düşündüğüm, bizim günümüzde daha sık olarak kullandığımız dolgular biyo-çözünür olan dolgulardır. Dolguların içeriğinde “hyalüronik asit” vardır. Hyalüronik Asit tüm vücut dokularında bulunan ve yaşamsal aktiviteleri gerçekleştiren bir bileşendir. Cildin yaşlanmasını engellemek için hyalüronik asit seviyesini düzende tutmak önemlidir. 30’lu yaşlarla birlikte cildin hyalüronik asit üretimi giderek yavaşlar, cildin kolajen yapısının bozulmasının ana sebebi, kolajeni destekleyen hyalüronik asit stokunun azalmasıdır. Yaşlanmaya bağlı olarak, çeşitli faktörler ile birlikte üst derideki hyalüronik asit seviyesi düşer ve neticede cilt yaşlanır, incelir. Bu incelme ile cildin nemi azalır, esnekliği ve gerginliği kaybolur. Yaşlanma etkilerinin geciktirilmesi, kırışıklık görünümünün azaltılması, ciltteki sarkmaların önlenmesi, güneş ve diğer çevresel olumsuzluklara karşı cildin korunması gibi önemli konularda hyalüronik asit büyük rol oynar” ifadelerini kullandı.


Tamamen doğal olarak üretilen dolguların kalıcılığı, kişiden kişiye değişmekle beraber, ortalama bir buçuk sene olduğunu kaydeden Dr. Özgür “Hastaların ihtiyaçlarına ve tıbbi teşhise yönelik algıları düşündüğümüzden çok daha farklıdır. Bunun bir önemli nedeni hastaların genellikle aynada karşı açıdan bakarken gözlemcilerin (doktor dahil) onlara değişik açılardan bakmasıdır. Pozisyon ve açılardaki farklılıklar hem hastalar hem de doktorlar için estetik ihtiyaçların önceliklendirilmesinde farklılıklara yol açmaktadır. Her hasta özeldir bu yüzden, standart bir işlem yerine, kullanılacak dermal dolgunun çeşidi ve miktarı her hastanın ihtiyacına göre muayene sırasında özel olarak analiz edilmelidir. Bu muayene esnasında hastamızın ne istediğini anlayıp, hasta ile beraber karar veriyor, yol haritasını beraber çiziyoruz. Aynı yüzde farklı bölgelere farklı özellikle ve miktarda dolgularla kişiye özel çalışılması çok önemlidir. Bunun yanı sıra Botulinum Toksin ve Mezoterapi uygulamaları ile kombine tedavilerle daha verimli sonuçlar elde edilecektir. Dolayısıyla bize çok sorulan “Şu bölgeye ne kadar miktarda dolgu uygulanmanması gerekir?” sorusunun muayene edilmeden, görmeden, analiz edilmeden ezbere cevaplanması doğru değildir. Lütfen unutmayalım ki güzellik ve estetik algısı kesinlikle görecelidir, içinde yaşadığımız çağa, coğrafyaya ve bunların oluşturduğu kültürel yapıya ve de en önemlisi kişinin kendisine göre farklılık gösterir. İşte bu yüzden her insan özeldir. Yalnız unutulmaması gereken önemli bir nokta var ki ;Tüm medikal estetik uygulamaları, Tıp Fakültesi mezunu, anatomi bilen, kamu sağlığını koruma bilincine ve komplikasyon yönetimi becerisine sahip tıp doktorları tarafından yapılmalıdır” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kayseri Üniversitesi Filistin halkının yanında Kayseri Üniversitesi tarafından Filistin halkına destek etkinliği çerçevesinde ’Gazze’deki Soykırıma Dur De’ yürüyüşü gerçekleştirildi. Cuma namazının ardından 15 Temmuz Merkez Kampüsü yanındaki camiden başlayan yürüyüşe üniversite senatosu, öğrenciler, akademik ve idari personel katıldı. ’Filistin Halkının Yanındayız’ pankartı ve sloganlar eşliğinde üniversitenin ana nizamiyesi önüne kadar yapılan yürüyüş sonrası yapılan basın açıklamasında Kayseri Üniversitesi Öğrencisi Mehmet Ali Kilci, Kayseri Üniversitesi öğrencileri olarak, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı lanetlediklerini söyledi. 7 Ekim’den bu güne İsrail tarafından Gazze’de uygulanan soykırımın dünyanın gözü önünde aralıksız devam ettiğini kaydeden Kilci; "Türkiye başta olmak üzere birkaç ülkenin barış çabaları haricindeki tüm devlet yönetimlerinin vicdanları kararmış ve akılları tutulmuş vaziyettedir. Batılı ülkelerin dillerinden düşürmedikleri, özgürlük, insan hakları, barış ve demokrasi kavramlarının, öldürülenler Müslüman olduğunda, yine kendileri tarafından içlerinin nasıl boşaltıldığını bir kez daha ibretle ve öfkeyle takip ediyoruz. ABD’de soykırıma dur diyen vicdan sahibi üniversite öğrencilerinin ve akademisyenlerin tavrı insanlık ve demokrasi adına bir umut ışığı yakmıştır. Ancak öğrenciler tarafından yapılan insani, vicdani ve barışçıl eylemlerin polis zoruyla ve kaba kuvvetle bastırılmaya çalışılması, kendini sözde demokrasi havarisi olarak gören ABD’nin demokratik değerlerinin iflası anlamına gelmektedir. Bugün tüm dünya; özgürlük, demokrasi ve insan hakları gibi evrensel kavramların Siyonist sermaye tarafından nasıl manipüle edildiğini çok acı bir tecrübeyle öğrenmiştir. Kayseri Üniversitesi öğrencileri olarak, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı lanetliyoruz. ABD ve diğer batılı ülkelerde üniversite öğrencilerinin barışçıl eylemlerine yapılan müdahaleleri kınadığımızı net bir şekilde ifade ediyoruz. 15. yüzyılın ikinci yarısında İspanya’da, 20. yüzyılda Almanya’da ve Bosna Hersek’te yaşanan soykırımlarda din, dil, ırk fark etmeksizin mazlumun yanında yer alan aziz Türk Milletinin fertleri olarak bugün de mazlum Gazze’nin yanında olduğumuzu açık şekilde ilan ediyoruz. Yeryüzünün vicdan sahibi tüm insanlarını, soykırımın durdurulabilmesi adına harekete geçmeye davet ediyoruz” dedi. Masum Filistin halkının yanında olduklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa da, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı şiddetle kınadıklarını belirterek, Filistin halkına destek vermek için yapılan yürüyüşe katılanlara teşekkür etti.
Samsun Rektör Ünal: “Hamas neyse Kuva-yı Milliye ve Misak-ı Milli oydu” ı Milli oydu, Kuva-yı Milliye oydu. Hamas neyse Filistin’deki mücadele neyse Kurtuluş Savaşı da oydu” dedi. OMÜ Öğrenci Toplulukları tarafından Filistin halkına destek için ‘İnsanlık İçin Yürüyoruz’ etkinliği düzenlendi. Cuma namazının ardından OMÜ Kampüs Camisi’nde toplanan öğrenciler ve öğretmenler buradan tekbirler eşliğinde Filistin direniş çadırlarının bulunduğu OMÜ Yaşam Merkezi’ne kadar yürüdüler. “Gazze’de yaşananlar sadece Gazzelilerin değil, bizim imtihanımız” Filistin’de yaşanan zulme sessiz kalınmaması gerektiğini ifade eden Rektör Yavuz Ünal, “Gazze’de yaşananlar sadece Gazzelilerin değil, bizim imtihanımız. Aciziz, aciz kaldık. Ancak ulaşmakta, onlara yardım götürmekte aciz kaldık. Ancak buradan vereceğimiz sesin onlar için ruh olacağını, onları güçlendireceğini, dünyanın geleceğinde hala Müslümanların bir ümit olduğunu ortaya koyan bir hakikat, bir ses, bir duruş. Bu nedenle bu direnişi, bu duruşunuzu kaybetmeyin. Bu duruşunuzu protestolarla, bu duruşunuzu özellikle de ürünlere karşı yapılacak olan boykotlara, onlara menfaat sağlayan, onların çıkarını, onların dünyadaki üstünlüğünü ifade eden her şeye karşı karşıt olarak bu duruşun sürdürülmesi gerekiyor. Aksi takdirde önce kaybeden Müslümanlar olacak, arkasından da bütün insanlık kaybedecek. İnsanlık kıyamete kendisini zorluyor artık, kıyameti hazırlıyor” diye konuştu. “Hamas neyse Kuva-yı Milliye ve Misak-ı Milli oydu” Hamas’ın verdiği mücadeleyi Kurtuluş Savaşı’na benzeten Rektör Ünal, “Bu senaryo aslında bugün yaşanmıyor. Bizim milletimizin Kurtuluş Savaşı’nda yaşandı. Hamas’ın bugün terör örgütü olarak ilan edilmesi için bütün dünyada çaba harcanıyor. Hamas neyse Misak-ı Milli oydu, Kuva-yı Milliye oydu. Hamas neyse Filistin’deki mücadele neyse Kurtuluş Savaşı da oydu. Bugün Kurtuluş Savaşı’nı yaşayan bir millet eğer Hamas’ın mücadelesini anlamayacaksa, Hamas’a destek veremeyecekse çok konuşacak bir şey kalmıyor demektir. Onları en iyi anlayacak, onlara en güçlü sesi verecek, en güçlü desteği verecek ve veren liderimizden en alttaki vatandaşımıza kadar herkesin gönlünün Gazze’de olduğunu, gönlünün Filistin’de olduğunu, gönlünün özgür, bağımsız ve dünyaya insanlık dersi veren bir Filistin devletiyle sonuçlanana kadar bu mücadelenin süreceğini ima etmek, ikaz etmek, ilan etmek gerekiyor. Bu nedenle Ondokuz Mayıs Üniversitesi olarak biz baştan itibaren durduğumuz yerde durduk, hala aynı yerdeyiz” şeklinde konuştu. “Tepki sadece Siyonist İsrail’e değil, biri silahı veren diğeri de tetiği çeken” Tepkilerin İsrail ile sınırlı olmadığına da değinen Ünal, “Bu hareketin Batıda özellikle intifada olarak tanımlanması kampüslerde harekete geçmesi açıkçası bizim ümidimizi artırdı. İsrail’i, soykırımcı, lanetlenen bir milletin temsilcisi olarak İsrail’in çocuk, kadın, yaşlı, mağdur, hiçbir şeye bakmaksızın katlettiği, katlederken soykırım gerçekleştirdiği ve bunun yanında en güçlü bir şekilde destek verdiğini ilan eden Amerika’nın bu süreç içerisinde yer alan Batı’nın bütün ülkelerinin aynı safta görünmesi gerekiyor. Hiç birisinin birbirinden farkı yok. Birisi tetiği çeken, öbürü silahı veren. Dolayısıyla buradaki tepkinin sadece Siyonist İsrail olarak algılanması gerekiyor. Buradaki Siyonist İsrail’in havuzuna su taşıyan, onun gücüne güç katan, onun itibarını güçlendiren ne varsa varlık olarak, güç olarak, imkan olarak ne varsa tamamının kısıtlanması, tamamının üzerine gidilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Etkinlik, katılımcıların bir süre slogan atmasının ardından sona erdi.
Sinop Sinop’ta Engelliler Haftası etkinliği Sinop’ta Engelliler Haftası coşkuyla kutlandı. Sinop Hükümet Meydanı’nda düzenlenen etkinliğe Sinop Valisi Dr. Mustafa Özarslan, İl Jandarma Komutanı J. Kd. Alb. Ferhat Kuran, İl Emniyet Müdürü Tarıkhan Çetiner, protokol üyeleri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Çelenk töreni sonrası günün anlam ve önemine ilişkin açıklamalarda bulunan Sinop Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Zeki Yıldırım, “Ülkemizde ve Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerde her yıl 10-16 Mayıs arası Engelliler Haftası olarak kutlanmaktadır. Hafta boyunca engellilerin sorunları tartışılır, topluma kazandırılmaları konularında çalışmalar yapılır. Toplumda farkındalık oluşturmak, onlara gerekli desteği vermek, onların da hakları olduğunu bilerek yaşamak hepimizin sorumlulukları arasındadır. İnsanlar birbirlerinden farklı olsa da eşit haklara sahiptir. Engelli ve özel bireylerimizin ihtiyaç ve sorunlarını sevgi ve anlayışla ele alıp soyutlamadan, ötekileştirmeden, bütünüyle aramızda olduklarını her daim hissettirmemiz gerekmektedir. Kurumlarımızın verilerine göre ülkemizde çeşitli engellere sahip beş milyonu aşkın vatandaşımız bulunmaktadır. Bu sayının yaklaşık bir milyon beş yüz binini çocuklar oluşturmaktadır. Aileleriyle birlikte ele aldığınızda engellilik konusu 85 milyonluk nüfusumuzun yaklaşık 35 milyonunu çok yakından ilgilendiriyor. Toplumda farkındalık oluşturmak, onlara gerekli desteği vermek, onların da hakları olduğunu bilerek yaşamak hepimizin sorumlulukları arasındadır” dedi.