KÜLTÜR SANAT - 13 Haziran 2025 Cuma 15:21

Eğilmez: "Selçuklu ve Osmanlı Orta Doğu’ya geri gelecek"

A
A
A
Eğilmez: "Selçuklu ve Osmanlı Orta Doğu’ya geri gelecek"

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, terör devleti İsrail’in başındaki soykırımcı Netanyahu şimdi de yalanlarıyla Türk tarihini karalamaya çalıştıklarını ifade etti.


"Netanyahu son palavralarında, 19.yy da Yahudilerin yaşanan antisemitizm nedeniyle Osmanlı topraklarından kaçtığını ileri sürdü. Halbuki soykırımcının söylediğinin tam aksine tarih boyunca olduğu gibi, o dönemde de Yahudiler çeşitli bölgelerden gelip Türk Devletine sığınıyorlardı" diyen Doç. Dr. Savaş Eğilmez, "Yahudiler ile Türkler arasında özellikle Yahudiler açısından tarih boyunca çok özel bir ilişki olmuştur. Türkler, asırlar boyu Yahudileri büyük katliamlardan kurtarmıştır. 7.- 10. yy.’larda Hristiyanlar, Anadolu, Doğu ve Orta Avrupa’da büyük bir Yahudi avına girişmişlerdi. Yakaladıklarını işkencelerle öldürüyor, hayvanlara yem ediyorlardı. Yahudiler kimliklerini gizlemek zorunda kalıyor, Hıristiyanmış gibi yaşıyorlar, milliyetlerini ve dinlerini değiştirmek zorunda kalıyorlardı. Yahudi toplumu tarihlerinin en karanlık dönemlerinden birini yaşarken, 7.yy başında kurulup, kısa zamanda Kafkaslara ve Karadeniz’in kuzey düzlüklerine hakim olan Hazar Hakanlığı, Yahudileri için bir yaşam alanı olmuştur. Engin Türk hoşgörüsü ve adaleti, Yahudileri büyük bir katliamdan kurtarmıştır. Türk topraklarına gelebilenler özgürce dinlerini ve geleneklerini yaşamışlardı. Öyle ki, Hazarların hâkimiyetleri altına almış oldukları Yahudiler ve diğer kavimlere karşı gösterdiği hoşgörü politikası dünya literatürüne "Hazar Barışı (Latince Pax Khazarica)" adıyla altın harflerle geçmiştir" dedi.


"Sultan Süleyman 1556 tarihinde devreye girmiş"


Hazar Barışının yanı sıra Yahudi tarihinde Türk dostluğunu gösteren daha birçok olay olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, " Örneğin 11. yüzyılın sonunda başlayan ve 13. yüzyılın sonuna kadar devam eden haçlı seferlerinin her biri Yahudiler için büyük bir felaket olmuş ama Türk hakimiyeti altındaki topraklara kaçabilenler özgür ve güvenlik içinde yaşamaya devam etmişlerdir. Fatih Sultan Mehmed döneminde de Kuzey Mekadonya’da büyük bir baskı altında tutulan Yahudiler, Sultan’ın fermanıyla kurtarılmıştır. Yine 1470 yılında Avrupa’dan kaçan bir grup Yahudi koruma altına alınıp Türk topraklarına yerleştirilmiştir. Avrupa, 15.yy’ın sonunda yeni bir Yahudi katliamına giriştiği zaman, kurtarıcı olarak sahneye yine Türkler çıktı. II. Bayezid, İspanya ve Portekiz’de büyük bir katliam ve zulme maruz kalan Yahudilerden bir kısmını Türk topraklarına ulaştırıldı. Bu bölgelerden kaçmayı başaran Yahudiler de sorgusuz Türk topraklarına kabule dildi. Kanuni Sultan Süleyman saltanatında da İtalya’nın Ankona şehrindeki Yahudilere sahip çıkılmıştır. Papa IV. Paul’un talimatıyla bu şehirdeki Yahudiler hapsedilmiş, işkenceye maruz kalmış ve mallarına el konulmuştur. Sultan Süleyman 1556 tarihinde devreye girmiş ve bu Yahudiler kurtarılmıştır" şeklinde konuştu.


"Yafa Kapısı üzerine Türklerin hoşgörü mührü"


Kudüs surlarını yeniden inşa eden Kanuni Sultan Süleyman’ın, Yafa Kapısı üzerine Türklerin hoşgörü mührünü de vurduğunu anlatan Eğilmez, " Kapının üzerine "La İlahe İllallah İbrahim Halilullah" (Allah’tan başka ilah yoktur. İbrahim Onun dostudur.) yazılı bir kitabe yerleştirmiştir. Burada Osmanlı Sultanı, Kelime-i Tevhid yerine Kudüs’te yaşayan gayrimüslimleri incitmemek için her üç semavi dinin ortak peygamberi olan Hz. İbrahim’in ismini yazdırmayı tercih etmiştir. Lehistan’da mağdur durumda olan Yahudiler, 1568 yılında II.Selim’in girişimleriyle büyük bir katliamdan kurtarılmıştır. 1740-1780 yılları arasında Avusturya’da hüküm süren imparatoriçe Maria Theresia, başta Viyana olmak üzere Avusturya şehirlerinde yaşayan Yahudileri ülkeden sürgün etme kararı almış, bu durum Türk hükümetinin devreye girmesiyle engellenmiş ve imparatoriçe Yahudilerden özür dilemek zorunda kalmıştır. Osmanlı Devleti 1867 yılında da Sırbistan’da, 1872 yılında Romanya’da, zulme uğrayan Yahudileri, diplomatik girişimleriyle himaye altına almıştır" diye konuştu.


"Yahudiler yok olup gidecekti"


1908 tarihinde II. Meşrutiyetin ilanından sonra Yemen vilayetine muhtariyet verilirken, orada yaşayan Yahudilerin durumunun muhafaza edilmesini garanti altına alındığını anlatan Eğilmez, "Kurtuluş savaşı sırasında, İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilince, buradaki Yahudiler, İstanbul’a gidebilmek için yunanlı gemiciler ile anlaşmıştı. Fakat Yunanlılar, Yahudileri aldatıp onları İstanbul yerine yunan adalarına bırakmıştır. Açlık ve sefalet içinde olan Yahudiler, dönemim çok zor şartlarına rağmen Kızılay tarafından kurtarılmış ve İstanbul’a ulaştırıldı Yahudi tarihçi Eliyahu Kapsali (1483-1555) Osmanlı tarihi üzerine yazdığı İbranîce eserde Türklere mesihî bir misyon yükleyerek, Türkler için şu ifadeleri kullanmıştır; "Tanrı, bizleri Türkleri vesile kılarak kurtarmasaydı, Yahudiler yok olup gidecekti. Yahudiler merhamet ve şefkat dolu bu güzel ülkede (Türkiye) güvenli bir sığınak buldular. Tanrı, Yahudilere merhamet eden ve onlara iyi davranan Türkleri mukaddes kılsın. Türkler, kendileri gibi büyük ve muhteşem sultanlara sahiptir."


"Selçuklu ve Osmanlı Bölgeye Geri Gelecek"


Tarih boyunca Yahudiler için tam anlamıyla süper kahraman olan Türklerin bu tutumları hiçbir zaman karşılık bulmadığını anlatan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, sözlerini şöyle sürdürdü, "Bu büyük iyiliklerin karşılığında, İsrail her fırsatta Türklere karşı düşmanca politikalar içinde olmuştur. Bunun en bariz örneği, terör örgütü pkk yı desteklemesi ve kendisi gibi bebek katili olan bu örgüte sahip çıkmasıdır. Aslında Türkler bu topluluğa koruyup kollamasının sebebi, bunların Yahudi olması değildir. Bu koruma durumu, Türklerin kültürel değerlerinde önemli bir yer tutan merhamet ve hoşgörü duygularının hareket geçmesiyle gerçekleştirmiştir. Nitekim Türk devlet geleneğinin temellerinden biri, ihtiyacı olan birey veya topluluklara ırk ve din ayrımı yapmaksızın yardım etme ve onları koruma ilkesidir. İsrail’in en büyük korkusu Selçuklu ve Osmanlı’nın devamı güçlü bir Türk Devleti. Katil İsrail bunu her fırsatta anlatıyor. Ama korkunun ecele faydası yok. Eninde sonunda Selçuklu ve Osmanlı bölgeye geri gelecek"


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Kar ve soğuğa rağmen Ağrı Kadın Futbol Takımı’ndan 4 gollü galibiyet TFF Kadınlar 2. Ligi’nde mücadele eden Ağrı Kadın Futbol Takımı, yoğun kar yağışı ve dondurucu soğuklara rağmen sahasında Kahramanmaraş Anadolu Spor Kadın Futbol Takımı’nı 4-1 mağlup etti. Ağrı’da dünden itibaren etkili olan kar yağışı nedeniyle Vali Lütfü Yiğenoğlu Stadı karla kaplandı. Maçın oynanabilmesi için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Spor Hizmetleri Müdürü Cemil Budak koordinesinde sabah erken saatlerde başlatılan çalışmalarla saha zemnindeki kar kütlesi temizlendi. Yaklaşık 3 saat gecikmeli başlayan karşılaşma, olumsuz hava şartlarına rağmen oynandı. Kar yağışının ardından etkisini artıran dondurucu soğuk, futbolcuları zorladı. Karşılaşma boyunca sahadaki oyuncular kadar yedek kulübesindeki futbolcular da soğuktan korunmak için battaniyelere sarıldı. Zorlu hava şartlarında oynanan mücadelede ev sahibi ekip, oyunun kontrolünü elinde tutmayı başardı. Ağrı Kadın Futbol Takımı’na galibiyeti getiren golleri İrem, Esma, Müjde ve Hasret (penaltıdan) kaydetti. Konuk ekip Kahramanmaraş Anadolu Spor Kadın Futbol Takımı’nın tek golü ise birinci yarıda geldi. Karşılaşmayı Şeker Fabrikası Müdürü Kürşat Erdoğan, Gençlik ve Spor İl Müdürü Ahmet Çelebi, Ticaret Borsası Başkanı Ömer Yıldırım ve Ağrı 1970 Spor Kulübü Asbaşkanı Tekin Yuşan tribünden takip etti. Maçın ardından açıklamada bulunan Ağrı Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Önder Tunay, zorlu şartlara rağmen sahada mücadeleyi bırakmayan futbolcularını tebrik etti. Tunay, hava koşullarının oyunu zorlaştırdığını ancak takımının gösterdiği performanstan memnun olduğunu ifade etti. Futbolcular ise karşılaşma sonrası yaptıkları açıklamada, havanın çok soğuk olduğunu ancak sahadan galibiyetle ayrıldıkları için mutlu olduklarını dile getirdi.