EKONOMİ - 12 Haziran 2019 Çarşamba 10:33

Erzurum’da motorlu kara taşıtı sayısı arttı

A
A
A
Erzurum’da motorlu kara taşıtı sayısı arttı

Erzurum’da Nisan 2019 döneminde trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtı sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1.

Erzurum’da Nisan 2019 döneminde trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtı sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1.44 oranında artış kaydetti. Bölge illeri içinde araç varlığı bakımından 3’üncü sırayı alan Erzurum’un taşıt sayısı bölge toplamında yüzde 15.43’lük oran gösterdi. İlde bin kişiye düşen araç sayısı 156.4 olarak kaydedildi.


TÜİK ERZURUM VERİLERİ


Erzurum’da trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtı sayısının 119 bin 997, otomobil sayısının ise 59 bin 300 olduğu açıklandı. 2018 yılının nisan ayına göre motorlu kara taşıtı sayısı yüzde 1.44, otomobil sayısı yüzde 1,35, kamyonet sayısı yüzde 1.24, traktör sayısı ise yüzde 2,42 oranında artış gösterdi. İlde bin kişiye düşen motorlu kara taşıtı sayısı 156.4, otomobil sayısı ise 77.3’e yükseldi.


ERZURUM NİSAN 2019 VERİLERİ


2019 yılı Nisan ayı ölçeğinde Erzurum trafiğine 59 bin 300 otomobil, 2 bin 846 minibüs, bin 183 otobüs, 27 bin 24 kamyonet, 5 bin 860 kamyon, 2 bin 840 motosiklet, 725 özel amaçlı taşıt, 20 bin 219 traktör olarak toplam 119 bin 997 aracın kayıtlı olduğu bildirildi. Araç toplamı içinde otomobil varlığı oranı yüzde 49,4 oldu.


2019 BÖLGESEL VERİLER VE ERZURUM


TÜİK verileri üzerinden Doğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği(DOSİAD) tarafından gerçekleştirilen analizlere göre, Erzurum’da 119 bin 997, KUDAKA istatistik Bölgesi illerinde 195 bin 242, Kuzeydoğu Anadolu İstatistik Bölgesi illerinde 321 bin 287, Doğu Anadolu Bölgesi illerinde 777 bin 544 motorlu kara taşıtı trafiğe kayıtlı bulunuyor.


OTOMOBİL VARLIĞI VE ERZURUM


TÜİK 2019 Mart dönemi motorlu kara taşıtları iller dağılım sonuçlarına göre; Erzurum’da 59 bin 300, KUDAKA istatistik Bölgesinde 94 bin 436, Kuzeydoğu Anadolu İstatistik Bölgesi illerinde 126 bin 371, Doğu Anadolu Bölgesi illerinde toplam 342 bin 394 otomobil trafiğe kayıtlı durumda. Erzurum’un otomobil varlığının bölge toplamındaki payı ise yüzde 17.31 oldu.


TRAKTÖR VARLIĞI BÖLGESEL SONUÇLAR


TÜİK Mart 2018 verilerine göre Erzurum’da 20 bin 219, KUDAKA İstatistik Bölgesi illerinde 30 bin 817, Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesi illerinde 75 bin 251, Doğu Anadolu Bölgesi illerinde ise 137 bin 881 traktör trafiğe kayıtlı. Bölge illeri içinde en yüksek sayıda traktör varlığına sahip il 24 bin 728 araçla Malatya olurken, Erzurum 20 bin 219 traktörle ikinci sırada yer alıyor.


BÖLGE İLLERİ TAŞIT SAYISI DAĞILIMI


TÜİK verilerine göre, Ağrı’da 32 bin 607, Bingöl’de 17 bin 399, Bitlis’te 22 bin 641, Elazığ’da 125 bin 236, Erzincan’da 59 bin 7511, Erzurum’da 119 bin 997, Hakkari’de 9 bin 419, Kars’ta 45 bin 820, Malatya’da 174 bin 354, Muş’ta 34 bin 337, Tunceli’de 9 bin 335, Van’da 79 bin 30, Ardahan’da 19 bin 474, Iğdır ’da 28 bin 144 motorlu kara taşıtı trafiğe kayıtlı bulunuyor.


BÖLGE İLLERİ OTOMOBİL SAYILARI


Nisan 2019 ölçeğinde, Ağrı’da 9 bin 636, Bingöl’de 7 bin 704, Bitlis’te 7 bin 922, Elazığ’da 71 bin 435, Erzincan’da 28 bin 439, Erzurum’da 59 bin 300, Hakkari’de 2 bin 166, Kars’ta 11 bin 956, Malatya’da 93 bin 153, Muş’ta 9 bin 63, Tunceli’de 3 bin 506, Van’da 27 bin 771, Ardahan’da 3 bin 901, Iğdır ’da 6 bin 442 otomobil trafiğe kayıtlı.


TRAFİĞE KAYITLI ARAÇ SAYISI 23 MİLYONU AŞTI


Trafiğe kayıtlı araç sayısı Nisan ayı sonu itibarıyla 23 milyon 8 bin 927 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 Nisan dönemi motorlu kara taşıtları verilerini açıkladı. Buna göre; Nisan ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam 23 milyon 8 bin 927 adet taşıtın yüzde 54,2’sini otomobil, yüzde 16,4’ünü kamyonet, yüzde 14,1’ini motosiklet, yüzde 8,2’sini traktör, yüzde 3,7’sini kamyon, yüzde 2,1’ini minibüs, yüzde 1’ini otobüs, yüzde 0,3’ünü ise özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.


NİSAN AYI VERİLERİ


Nisan ayında 54 bin 322 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Nisan ayında trafiğe kaydı yapılan toplam 54 bin 322 taşıt içinde otomobil yüzde 55,1 ile ilk sırada yer aldı. Bunu sırasıyla yüzde 25,4 ile motosiklet, yüzde 11,4 ile kamyonet, yüzde 4,6 ile traktör takip etti. Taşıtların yüzde 3,5’ini ise minibüs, otobüs, kamyon ve özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.


AYLIK EDĞİŞİM


Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 7,5 azaldı. Nisan ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 7,5 azaldı. Bu azalış otomobilde yüzde 8,5, minibüste yüzde 44,7, otobüste yüzde 22,6, kamyonette yüzde 18,2, motosiklette yüzde 1,1 olarak gerçekleşti. Kamyonda yüzde 10,7, özel amaçlı taşıtlarda yüzde 59, traktörde ise yüzde 5,2 artış oldu.


YILLIK DEĞİŞİM


Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 44,2 azaldı. Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısında yüzde 44,2 azalış gerçekleşti. Bu azalış otomobilde yüzde 45,7, minibüste yüzde 76,5, otobüste yüzde 56,7, kamyonette yüzde 50, kamyonda yüzde 60,9, motosiklette yüzde 28,5, traktörde ise yüzde 56 olarak gerçekleşti. Özel amaçlı taşıtlarda yüzde 95,3 artış oldu.


TOPLAM TAŞIT SAYISI


Trafikteki toplam taşıt sayısı Ocak-Nisan döneminde 143 bin 6 adet arttı Ocak-Nisan döneminde 213 bin 541 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, 70 bin 535 adet taşıtın ise trafikten kaydı silindi. Böylece trafikteki toplam taşıt sayısı 143 bin 6 adet arttı.


DEVİR


Nisan ayında 661 bin 504 adet taşıtın devri yapıldı. Devri yapılan toplam 661 bin 504 adet taşıt içinde otomobil yüzde 70,8 ile ilk sırada yer aldı. Otomobili sırasıyla yüzde 16,3 ile kamyonet, yüzde 5 ile motosiklet, yüzde 3 ile traktör takip etti. Nisan ayında devri yapılan taşıtların yüzde 4,9’unu ise minibüs, otobüs, kamyon ve özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.


LPGLİ ARAÇ


Trafiğe kayıtlı LPG’li otomobil oranı yüzde 37,7 oldu. Nisan ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 12 milyon 475 bin 682 adet otomobilin yüzde 37,7’si LPG, yüzde 37,2’si dizel, yüzde 24,7’si benzin yakıtlı olup, yüzde 0,1’i elektrikli veya hibrittir. Yakıt türü bilinmeyen otomobillerin oranı ise yüzde 0,3’tür.


SİLİNDİR HACİMLERİ


Trafiğe en fazla 1501-1600 motor silindir hacimli otomobillerin kaydı yapıldı. Ocak-Nisan döneminde trafiğe kaydı yapılan 125 bin 510 adet otomobilin yüzde 38,1’i 1501-1600, yüzde 27,2’si 1401-1500, yüzde 16,8’i 1301-1400, yüzde 11,3’ü 1300 ve altı, yüzde 5,4’ü 1601-2000, yüzde 1’i 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.


RENK


Trafiğe en fazla beyaz renkli otomobillerin kaydı yapıldı. Ocak-Nisan döneminde trafiğe kaydı yapılan 125 bin 510 adet otomobilin yüzde 53,4’ü beyaz, yüzde 23,6’sı gri, yüzde 7,2’si siyah ve yüzde 5,6’sı kırmızı iken yüzde 10,2’si diğer renklerdedir.


HİBRİT VE ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLER TRAFİKTE YOĞUNLAŞIYOR


Hibrit ve elektrikli otomobiller, Türkiye’de hızla sayılarını artıyor. 2017 yılında trafiğe kayıtlı hibrit ve elektrikli otomobil sayısı bin 685 iken, 2019 yılı Nisan itibariyle bu sayı 8 bine yaklaşmış durumda.


Hibrit ve elektrikli otomobiller, Türkiye’de görünürlüğünü artırıyor. Her geçen gün sayısını artıran bu otomobiller, trafikte sıkça yol almaya başladı. 2017-2019 dönemlerinde Türkiye elektrikli ve hibrit otomobil sayılarındaki artışlar yüzde 300’lere dayandı.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Nisan ayı ‘Motorlu Kara Taşıtları’ istatistiklerine göre Türkiye’de hibrit otomobil sayısı 2017 yılında bin 685 iken 2018 yılında yüzde 218 artarak 5 bin 367 oldu. Trafiğe kayıtlı hibrit otomobil sayısı 2019 yılında ise yüzde 47 artarak 7 bin 903 olduğu görüldü. Verilere göre yakıt türü bilinmeyen 38 bini aşkın otomobilden de bu kategoriye ekleme olabileceği varsayılırsa, rakam 10 bine göz kırpıyor.


Türkiye’de toplamda trafiğe kayıtlı otomobil sayısı 12 milyon 475 bin 682 iken bunların 3 milyon 81 bin 42’si benzinli, 4 milyon 638 bin 810’u dizel, 4 milyon 708 bin 815’i LPG’li, 7 bin 903 elektrikli ve hibrit otomobil bunların yanısıra yakıt türü bilinmeyen araçların sayısının 38 bin 512 olduğu görüldü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."