SAĞLIK - 08 Temmuz 2025 Salı 13:05

Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenocak: "Halı sahada spor yapılmasını önermiyorum"

A
A
A
Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenocak: "Halı sahada spor yapılmasını önermiyorum"

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Şenocak, son yıllarda halı saha ve futbol sahalarında kalp krizlerinde artış olduğuna dikkat çekti.


Prof. Dr. Şenocak, ani ölümlerin arkasındaki sağlık sorunlarını tek tek ele alarak, özellikle yüksek eforlu spor yapanların kalp kontrollerine önem vermeleri gerektiğini ifade etti. Prof. Şenocak, ’Halı Sahalarda Spor Yapılmasını kesinlikle önermiyorum! Yüksek eforlu spor yapan herkesin, yaşı ne olursa olsun kalp tetkiklerini yaptırması gerekiyor’’ dedi.


"Yaş ne olursa olsun, halı sahada spor yapılmasını önermiyorum"


Halı saha maçlarında ve futbol oyunlarında gençlerin aniden düşerek hayatını kaybetmesine, sigara ve stresinde kalp krizini tetiklediğine dikkat çeken Prof. Dr. Şenocak, "Efor sırasında kalp kasıldıkça koroner arterlere baskı yaparak öldürücü ritim bozuklukları ya da kalp krizine neden olabiliyor. Halı sahaya gidenlerin kendi yaş grupları ile değil, 50 yaşındaki birey karşısındaki 20 yaşındaki gençle birlikte top oynuyor. Halı sahaya giderek spor yapmalarını kesinlikle önermiyorum. Bunun yanı sıra, koroner arterlerin kasın içinden geçmesi de riski artıran faktörlerden biridir. Özellikle dikkat edilmesi gereken başka bir durum ise maling sağ koroner arter sendromudur. Bu sendrom, kalbin sağ tarafını besleyen koroner arterlerin normal yerinden çıkmayıp, sol tarafından çıkması ve aort ile pulmoner arter arasından geçmesidir. Efor sırasında bu iki ana damar şişer ve koroner arterin üzerine baskı yapar. Bu durum, kalbe kan gitmemesine yol açarak ani ölümle sonuçlanabilir. Hastalar, efor sonrası ani ölümle karşılaşabiliyor. Yüksek eforlu spor yapan herkesin, yaşı ne olursa olsun kalp tetkiklerini yaptırması gerekiyor. Halı saha maçı sırasında ani ölümler sadece kalp krizine bağlı olarak görülmemektedir. Olgunun bilmediği bir kalp kapak darlığı, kalp kapaklarında çökme, kalp kaslarında doğuştan büyüme, kalp deliği, sağ kalpte genişleme, ritim bozukluğu, antibiyotik ya da alerji ilaçlarına bağlı gelişen ölümcül ritim bozukluğu ve guatr gibi saymakla bitmeyecek sebepler de ani ölüme neden olabilir. Halı saha maçı bittikten sonra kutlama amaçlı baklava ya da başka tatlılar yemek yerine vücudun sıvı ve tuz ihtiyacını yerine koyacak besinlerin tercih edilmesi de çok önemlidir" dedi.


"Sıcak hava kalp ritminizi bozar, Su içmeyi ihmal etmeyin"


Sıcak havalarda dikkat edilmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hüseyin Şenocak, "Sıcak havalarda vücut ısısını düşürmek için gelişen terleme ile vücudumuzdan çok fazla sıvı ve elektrolit kaybı olur. Buna bağlı tansiyon düşer ve kalbimiz bunu kompanse etmek için çok hızlı atmaya başlar. Bu durum, koroner damar hastalığı olan kimselerde kalp krizi ve ciddi ritim bozukluklarını tetikler. Bol, bol su tüketilmesini tavsiye ediyorum. Sıcak havalara paralel olarak artan nem oranı, kalp hastaları üzerinde ciddi tehditler oluşturur. Sıcak havalarda vücudun ısısını sabit tutmaya çalışan ciltteki kan dolaşımı, kalbi zorlar. Terleme nedeniyle ortaya çıkan sıvı kaybı nedeniyle kan akışkanlığı azalır ve bu durum da kalbi bir kez daha fazla efor sarf etmeye iter. Bu durum sağlıklı insanlarda sorun oluşturmazken kalp sorunu olanlarda yüksek tansiyon, ritim bozukluğu ve kalp krizine neden olabilir. Aşırı sıcaklarda terlemeyle oluşan sıvı kaybının yerine konulması için bol su içmek yaşamsal öneme sahip. Özellikle sıcaklığın en fazla olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında, kesinlikle su içmeyi ihmal etmeyin. Kişinin kilosuna göre değişmekle birlikte, yaz aylarında günde 2,5-3 litre su tüketilmesi gerekir.


Bisiklete binerek, yüzerek, yürüyüş yaparak spor yapın’


"Spora asla ara vermeyin. Ancak güneş ışınlarının yeryüzüne en dik geldiği 11.00-16.00 saatleri arasında, aşırı terlemeye yol açarak kalbi yoracağı için açık havada spor yapmayın. Sporu akşam saatlerine erteleyin. Sağlıklı yaşam için bisiklete binerek, yüzmeye yaparak, yürüyüş yaparak günlük spor aktivitelerinizi tamamlayabilirsiniz."


"Sağlıksız beslenme, kalp için önemli bir risk"


Beslenmenin de önemine vurgu yapan Prof. Dr. Şenocak, ’’Akşam yemeklerinizi hafif yiyeceklere atıştırın kesinlikle yemek yemeyin. Kalp için önemli risk beslenme şekli ve aktivite, hareketsizlik, sigara önemli faktör ise sağlıksız beslenme şeklidir. Sadece karbonhidratla beslenme değil, yağlı gıdalarla beslenmeniz zararlı olabilir. Eşit düzeyde almak gerekiyor, zararlı olabilir. Vücut ısısının ayarlanabilmesi için vücut yüzeyine yakın atardamarların iç organlara nazaran daha çok kanlanmaları gerekir. Yemek yedikten sonra dolaşımdaki kanın önemli bir miktarı sindirim sistemiyle ilgili organların kanlanması için kullanılır. Bu nedenle kan dolaşımının cilde yönlendirilmesi için sindirimi kolay besinler tüketilmesi gerekir. Sindirim sistemini yormamak için sık sık ve az miktarda yemek yemeli, yine sıvı kaybını azaltmak için sulu besinleri tercih etmelisiniz. Zeytinyağlı gıdalar, sebzeler ve meyvelerin sindirimi nispeten daha kolay olur" diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Burası ’Bodrum’ değil Diyarbakır Diyarbakır’ın Eğil ilçesindeki evlerin tek plan rengi, "Bodrum evlerini" andırmasıyla dikkat çekiyor. Türkiye’nin önemli turizm bölgelerinden olan Bodrum’daki gibi bembeyaz evler, tatil bölgesinin şıklığını aratmıyor. 22 bin 346 kişi nüfusu olan Eğil, Asurlular, Romalılar, Bizanslılar, Abbasiler Büyük Selçuklu Devleti, Nisanoğulları Beyliği, Akkoyunlular, Safeviler, Urartular, Medler, Büyük Tigran, Slevoklar ve Persler gibi birçok medeniyetin hüküm sürdüğü bir ilçe olarak biliniyor. İlçede, Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen Hz. Zülkifl ve Hz. Elyasa peygamberlerinin kabirleri yer alıyor. İlçedeki evler, tek plan halinde beyaz renkte olmasıyla "Bodrum evlerini" andırmasıyla dikkat çekiyor. Sokakların desenli çalışmalarla süslenmesiyle ilçe, Bodrum’u hatırlatıyor. Eğil Belediye Başkanı Fırat Seydaoğlu, ilçenin birçok medeniyete ev sahipliği yapmış şirin bir ilçe olduğunu söyledi. Şirinliğini de bu beyaz evlerden, resimlerden aldığını belirten Başkan Seydaoğlu, "Bizden önceki dönemlerde evlerin tamamı beyaza boyanmıştı. Birde sokak boyamaları vardı, bu kadar yoğunlukta değildi. Biz göreve geldikten sonra boyama faaliyetlerini biraz daha artırdık. Eğil, Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen Hz. Zülkifl ve Hz. Elyasa birebir kabirlerinin olduğu mübarek bir ilçe. İnanç turizmi anlamında yaklaşık 1 milyon ziyaretçi sayısına ulaşmakta. Bazen bu sayı artmakta" dedi.
Bursa Dünyada 300 milyar dolarlık pazara ulaşırken, Türkiye’de denetimi yok Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YUCİTA) Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu, coğrafi işaret tescilli ürünlere ilişkin denetim yönetmeliği çıkarılması gerektiğini belirterek, "Bu konu Türkiye için çok önemlidir. Coğrafi işaretler iyi bir sistemle Türkiye’yi ayağa kaldıracak potansiyele sahiptir. Bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi sağlıklı bir denetim olmalı. Coğrafi işretler enstitüsü kurulması lazım" dedi. Tekelioğlu, yaptığı açıklamada, coğrafi işaretlerin küresel bir olgu olduğunu belirterek, dünya genelinde 300 milyar dolarlık satış değerine ulaştığını kaydetti. Avrupa Birliğinde ise 100 milyar avroluk bir satış rakamının olduğunu dile getiren Tekelioğlu, "Özellikle gıda krizleri ve kovid pandemisi nedeniyle küresel olgu haline dönüştü ve çok hızlı gelişiyor" dedi. Coğrafi işaretli ürünlerin korunması gerektiğini, tescilin sahtelerinden koruduğunu vurgulayan Tekelioğlu, şöyle konuştu; "Tescil, tüketicileri de üreticileri de koruyor. Tüketicileri yönlendiriyor ve haksız rekabeti önlüyor. Yasa tescil sahibinin haklarını belirtiyor ama görevlerini belirtmemiş. O nedenle tesciller alındıktan sonra sertifikalar duvarlara asılıyor. Özdenetim, üretenin, üreticinin iyi niyetli dürüst şekilde kurallara göre üretmesidir.  Dış denetim ise son derece önemlidir. AB kriterlerine göre akredite olmamış donanımlı bağımsız özel sertifikasyon kuruluşları tarafından yapılır. Türkiye’de bu konuda maalesef mesafe alamadık. Tarım ve Orman Bakanlığı gıda meddelerinden sorumlu ama 30 yıldır coğrafi işaretlerle ilgili denetim yönetmeliği çıkarılamadı." Türkiye’de özellikle denetimle ilgili eksikliklerin bulunduğunu, yasal boşluk giderilmediği için tescilli ürünlerde katma değer oluşturulamadığını belirten Tekelioğlu, "1800 tescilden 5-10’u AB’dekiler gibi çalışıyor. Kaliteli ürünler ve bunları korumamız lazım.  Yönetişimle ilgili yasal boşluklar giderilmelidir" dedi. Coğrafi işaret tescilli ürünlere ilişkin denetim yönetmeliği çıkarılması gerektiğini dile getiren Tekelioğlu, "Türkiye için çok önemlidir. Coğrafi işaretler iyi bir sistemle Türkiye’yi ayağa kaldıracak potansiyele sahiptir. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir potansiyel yok. Bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi sağlıklı bir denetim olmalı. Ayrı müstakil bir kurumun olması lazım. Coğrafi işretler enstitüsü kurulması lazım" diye konuştu.
Yozgat Yağmur, soğuk demeden enstrümanını çalıyor Yozgat’ta yaşayan Ersin Aşık, sokak müziği yaparak çocukluktan gelen yeteneğiyle sanatını birleştiriyor. İstanbul’da yaşarken Yozgat’a taşınma kararı alan ve hayatını 22 yıldır Yozgat’ta sürdüren Aşık, şehrin farklı noktalarında akordeon çalıyor. Ailesinin sorumluluklarını da omuzlayan Aşık, gayretiyle takdir topluyor. 17 yaşında özel ihtiyaç sahibi çocuğu bulunan Ersin Aşık, eşinin oğluyla ilgilendiğini, kendisinin de müziği ile evine destek olduğunu belirtiyor. "Bu dirayetle aşamayacağımız engel kalmayacağını düşünüyorum" Yozgat halkından çok destek gördüğünü ifade eden Aşık, "Ben bu işi çocukluğumdan beri yaptığım için kar kış yağmur hiç fark etmeden belirli müsaadeleri talep ederek yapıyorum. İşimi severek yapıyorum, kendi ayaklarının üzerinde durması çok güzel bir şey. Bu dirayet ve kuvvetle aşamayacağımız engel kalmayacağını düşünüyorum" dedi. "Allah’a şükürler olsun bir gayretim var" Bazen Kayseri’ye gidiyorum, Yozgat’ta eski Askerlik Şubesi önünde, İstanbul’da Beyoğlu, Pendik’te müzik yaptığım oluyor. Kışın hep buralardayım. Sanatımı burada icra ediyorum. Çok olumlu geri dönüşler alıyorum. Bir duyarlılık var. Yaptığımız hiçbir işten erinmememiz lazım. ‘Benim işim yok, çalışamıyorum’ dememek lazım. Eşim epilepsi hastası, çocuğum otizmli. Sabit bir işe girdim. İşe gitmem gereken saatte eşimin bayıldığını gördüğüm oldu, çocuğumu okuluna hazırlamam gerekti. Ben de en iyi çözümün bu işi yapmak olduğunu düşünerek evliliğimin ilk başından beri hatta çocukluğumdan beri evimi kontrol açısından iyi oluyor. ‘Geç kaldın’ diyenim yok, Allah’a şükürler olsun bir gayretim var. Bir insan farklı bir iş yapıyor olabilir ama herkesin bir hikayesi vardır. Amirinden memuruna kadar bütün vatandaşlarımıza sevgilerimi saygılarımı gönderiyorum" şeklinde konuştu.