YEREL HABERLER - 25 Mayıs 2017 Perşembe 15:08

Özel Ümit Hastanesi’nden kayyım açıklaması

A
A
A
Özel Ümit Hastanesi’nden kayyım açıklaması

Özel Ümit Hastanesi yönetimi, hastaneye kayyım atandı iddiaları ile ilgili bir açıklama yaptı.

Özel Ümit Hastanesi yönetimi, hastaneye kayyım atandı iddiaları ile ilgili bir açıklama yaptı.


Eskişehir Özel Ümit Batıkent Hastanesi’nde düzenlenen toplantıda açıklamayı Özel Ümit Hastaneleri Yönetim Kurulu adına Dr. İbrahim Zubaroğlu yaptı. Zubaroğlu, anonim şirketi statüsünde 49 ortağa sahip hastanede, bir soruşturma kapsamında 14 hissedarlarının yüzde 24 oranındaki hisseye geçici tedbir konduğu, söz konusu yüzde 24 hissenin temsil yetkisinin soruşturma süresince TMSF’ye verildiğini aktardı. Dr. İbrahim Zubaroğlu, açıklamasında bu doğrultuda hasta kabul ve sağlık hizmetleri sunulmasında hiçbir değişiklik bulunmadığını, hastanelerinin işleyişini olumsuz şekilde etkileyecek bir karar ya da idari işlemin söz konusu olmadığının altını çizdi.



TMSF tarafından şirketin yönetimine kayyım atanması söz konusu değildir


Zubaroğlu açıklamasını şöyle sürdürdü;


“Özel Ümit Sağlık Merkezi A.Ş. olarak içinde bulunduğumuz günlerde şirketimiz ve sağlık kurumlarımız hakkında bazı basın kuruluşlarında yayınlanan haberler nedeni ile bilgilendirme amaçlı bir açıklama yapma gereği duymuş bulunmaktayız. Özel Ümit Sağlık Merkezi 1997 yılından beri özel sağlık alanında çalışmaktadır. On yıldan bu yana anonim şirket statüsüne geçen kurumumuz Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türk Ticaret Kanununun ilgili mevzuatına göre sürekli olarak denetlenmektedir. Denetimler; verilmekte olan sağlık hizmetinin nitelik ve niceliğini kapsadığı gibi, şirket bilançoları nezdinde para akışları, mal varlığı, sermaye durumu gibi mali ölçütleri de kapsamaktadır. Bugüne kadar yapılan denetimlerde hiçbir olumsuz husus saptanmamıştır. Anonim şirket statüsünde olan kuruluşumuz halen tümünün mesleği hekimlik olan 49 ortağa sahiptir. Şirketimize 23 Mayıs 2017 günü Eskişehir İkinci Sulh Ceza Hâkimliğinden bir tebligat yapılmıştır. Tebligatta, 14 hissedarımız hakkında bir soruşturma yürütülmekte olduğu ve soruşturma tamamlanıncaya kadar isimleri anılan kişilere ait toplam yüzde 24 oranındaki hisseye geçici tedbir konduğu, söz konusu yüzde 24 hissenin temsil yetkisinin soruşturma süresince TMSF’ye verildiği bildirilmiştir. Tebligatta başta yönetim kurulu olmak üzere şirketin yetkili kurulları için herhangi bir kısıtlayıcı karar yoktur ve şirket yasal olarak seçilmiş olan yönetim kurulunca yönetilmeye devam etmektedir. Yani; TMSF tarafından şirketin yönetimine kayyım atanması söz konusu değildir, işlem sadece yüzde 24 oranındaki azınlık hissesinin temsili içindir.”



Türk adaletine olan güvenimiz tamdır


Türk adaletine olan güvenlerinin tam olduğunu kaydeden Dr. İbrahim Zubaroğlu, “Ülke olarak içinden geçmekte olduğumuz olağan dışı koşullarda tüm kurumların devlet ve milletin bekası için özenle hareket ettiğine inanıyoruz, süreci yürütecek olan yüce Türk adaletine olan güvenimiz de tamdır. Bu süreçte şirketimiz gerekli tüm merciler ile tam bir işbirliği içinde olacak, prosedürün bir an önce tamamlanması için üzerine düşen görevleri eksiksiz ve hızlı bir şekilde yerine getirecektir. Saygıdeğer Eskişehir halkı, Eskişehir’in yarattığı bir değer olan ve 20 yıldır Eskişehir’e hizmet vermekte olan kurumumuz; 50’yi bulan çok ortaklı yapısı, 750’yi aşan personeli, Batıkent Hastanesi, Vişnelik Hastanesi ve Tıp Merkezi ile şehrimizin önde gelen sağlık kuruluşlarından biri niteliğindedir. Bu doğrultuda hasta kabul ve sağlık hizmetleri sunulmasında hiçbir değişiklik bulunmadığını, hastanelerimizin işleyişini olumsuz şekilde etkileyecek bir karar ya da idari işlemin söz konusu olmadığını önemle yinelemek isteriz. Bu süreçte, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, kentimizin desteğini yanımızda bulacağımızı biliyor ve sağlık hizmeti vermeye devam edeceğimizi ifade etmek istiyoruz” diye belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Dr. Topaloğlu: “Günümüz sözde deistleri sorumluktan kaçtığı için dini reddediyor” Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Taha Topaloğlu, günümüz sözde deistlerinin sorumluktan kaçtığı için dini reddettiğini açıkladı. İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi Kurma ve Koruma Vakfı (İMVA) tarafından “Deizm nedir Ne değildir” konulu konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Dr. Hüseyin Taha Topaloğlu, deizm tarihçesi, dünyadaki ve Türkiye’deki deizm akımlarıyla ilgili bilgiler verdi. Dr. Topaloğlu, Türkiye’de son 15 yıldır dine karşı en önemli itirazlardan biri olan deizmin Allah’ı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, evreni bir Allah’ın yarattığına inanmakla beraber yaratıcının evrene hiçbir müdahalesi olmadığını ve olmayacağını savunarak vahyi reddettiğine dikkat çekti. Batı’da gerçekleşen Rönesans ve Reform döneminde ortaya çıkan deizmin önce İngiltere’de (İngiliz Aydınlanması) taraftar bulduğunu sonrasında ise Kıta Avrupası ve Amerika’da kabul edilir hale geldiğini anlatan Dr. Topaloğlu, “Deizm, hiçbir zaman büyük kitlelerin inanç şekli olmamasıyla birlikte daha çok bilim adamları, filozoflar ve siyasetçilerin Tanrı inancı olarak kabul edilebilir dedi. Deistlere göre deneyim ve tecrübenin yegane bilgi edinme kaynağı olduğunu anlatan Topaloğlu, “İnsanın bilgi edinme kapasitesi kainatın var oluşu ve işleyişi ile alakalı hakikate erişebilecek noktadadır. İnsanoğlu kendisine ve doğaya dair tecrübeler ışığında şu sonuca varmıştır ki evren mükemmel derecede düzenlidir; belirli kanunlar vardır (doğa yasaları) ve bu kanunlar istisna kabul etmeyecek şekilde kainatta işler. Bu sebeple evren rasgele varlığa gelmemiştir; yani bir var edicisi bulunmaktadır. Bu varlığa Tanrı adı verilir. Deistlere göre Allah evrene bir defada yaratmıştır ve işleyişine karışmaz. Çünkü doğa yasalarının istisnasız bir şekilde işlemesi var olmaya başladığı andan itibaren evrenin içinden veya dışından bu işleyişe müdahalenin mümkün olmaması anlamına gelmektedir. Deistlerin en baştan kurulmuş ve mükemmel bir şekilde işleyen bir saat olarak nitelendirdiği yaratılmışlar alemi düşüncesi onların vahiy, Nübüvvet, vahyedilmiş ahlaki kurallar, dua, mucize gibi kavramları reddetmelerine sebep olmuştur. Bu kavramların dinin temel kurumları olduğu göz önüne alındığında onların dini kabul etmedikleri açık bir şekilde görülebilir” ifadelerini kullandı. “Deizmin ortaya çıkışına Hıristiyanlığın inanışları ve politikaları sebep oldu” Her düşüncesinin ortaya çıkmasına sebep olan etkenler olduğuna vurgu yapan Dr. Hüseyin Taha Topaloğlu, “Deizmin ortaya çıkışına Hritstiyanlığın inanışları ve politikaları sebep olmuştur. Fizik, biyoloji, astronomi ve kimya gibi doğa bilimlerindeki gelişmeler insanoğluna kilisenin öğretilerinin yanlışlığını göstermiştir. Bu tür bilgilerin kilise öğretileriyle çelişmesi kilisenin engizisyon mahkemeleri aracılığıyla insanlara zulmetmesine sebep olmuş ve bilimsel bilgiyi göz ardı etmesiyle sonuçlanmıştır. Bununla birlikte kilisenin cennetten arsa satması gibi istismar teşebbüsleri ve baskıcı siyasetleri de deizmin ortaya çıkmasına neden olan hadiseler olarak görülebilir” şeklinde konuştu. Türkiye’deki deizm tartışmaları Türkiye’deki deizm tartışmalarıma da değinen Dr. Topaloğlu, şunları kaydetti; “Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’nin gündemine giren deizm tartışmaları ise özelde imam-hatip lisesi öğrencilerinin genelde ise Türk toplumunun dindarlıktan uzaklaştığı iddiasıyla ortaya çıkmıştır. İbadetlerden ve dini kurumlardan uzaklaşan gençliğin deizme yöneldiği kabulü toplumda ve ilmi çevrelerde kabul görmüş; üzerine çok sayıda makale, sunum, çalıştay ve tartışma düzenlenmiştir. Ancak günümüzde şahit olunan dinden uzaklaşma ancak bir yaratıcının olduğunu kabul etme iddiasının ortaya çıkma sebeplerine baktığımızda, bu durumun deizm ile aynı şey olmadığını söylemek mümkündür. Günümüz sözde deistleri bireyselleşme arzusu, mevcut siyasi ortama tepki, teknolojik gelişmeler olumsuz sonuçlarından olan manipülasyon ve spekülasyona karşı makul rehberlik ve destek imkanlarını bulamama ve en önemlisi sorumluluğu reddetme sebebiyle dini reddetmektedirler. Hemen görülebileceği gibi deizm ve günümüz dindar olmama durumu arasında bir özdeşlikten söz edilemez. Sonuç olarak günümüz deizm tartışmalarının büyük oranda hatalı bir benzetmeden kaynaklandığı söylenebilir. Ancak ortada bir sorunun olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bu soruna dair çözüm önerileri ise deizmi tartışmak ve onu çürütmeye çalışmak değil; günümüz sorunlarına çareler üretmektir” Konferansta Karaman’da düzenlenen "Genç Sada Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması Türkiye finalinde ikinci olan Hafız Muhammed Emir Gökmen İMVAK tarafından ödüllendirildi. İMVAK Yönetim Kurulu üyesi Ali Ilıca tarafından tam altın hediye edildi. Konferansa İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Bulut, İMVAK Başkanı Sait Kömürcü ve davetliler katıldı.
Bilecik Bilecik’in Fethi’nin 725. yıldönümü kutlandı Bilecik’te, Osmanlı Devleti’nin kurucuları Şeyh Edebali ve Osman Gazi’yi anma ile şehrin fethinin 725’inci yılı etkinlikleri gerçekleştirildi. Cumhuriyet Meydanı’ndan Bursa Büyükşehir Belediyes Tarihi Mehteran Takımı kortejde Eskişehir Odunpazarı Mehteran Takımı ve Bursa Kılıçkalkan Ekibi eşliğinde başlayan ’Fetih yürüyüşü, Şeyh Edebali Türbesi Yerleşkesi’nde tamamlandı. Yürüyüşe Bilecik Valisi Şefik Aygöl, Milletvekili Halil Eldemir, AK Parti Bilecik İl Başkanı Serkan Yıldırım, Bilecik Cumhuriyet Başsavcısı Burak Olgun, İl Jandarma Komutanı Albay Ferdi Erbakıcı, kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı. Şeyh Edebali Türbesi yerleşkesindeki fethi kutlamaları saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Kura’an-ı Kerin okunmasının ardında, Doç. Dr. Refik Arıkan ’Bilecik’in Fethi’ konulu konferans verdi. Mehteran ve kılıç kalkan gösterilerin ardından, Kayı Alpleri tarafından Söğütten Şeyh Edebali Türbesine getirilen Türk Bayrağı ve toprak Bilecik Valisi Şefik Aygöl’e teslim edildi. "Bilecik Osmanlıdır, Bilecik Osman Gazidir" Doç. Dr. Refik Arıkan ’Bilecik’in Fethi’ konulu konferansında, "Bilecik toprakları tarihte kurduğumuz en büyük devletin hayat bulduğu bereketli bir coğrafyadır. Bilecik Osmanlıdır, Bilecik Osman Gazidir. Bu havari Sevrin yırtıldığı, Yunan’ın durdurulduğu bir umut coğrafyasıdır. Bilecik Cumhuriyettir. Bu bağlamda Bilecik kuruluşun ve kurtuluşun şehridir ve bunu en fazla hak eden şehirdir. Bir devlet yıkılırken yenisini hemen tesis eden eşsiz bir millettir. İşte bu hasretleri 727 yıl önce bugün yeniden doğuşu müjdeleyip, bir imparatorluğa kapı araladı" dedi. Bilecik Valisi Şefik Aygöl ise "Bizler de bugün Bilecik’imizin Türk toprağı olması İslam beldesi olmasının 725’inci fethinin yıldönümünü sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu ifade ederim. Biz bu şehri anlatırken bu şehrin başta dirilişin, kuruluşun ve kurtuluşun şehri diye ifade ediyoruz. Gençlerimiz şunu bilemeli ki biz kuruluş derken neyi ifade ediyoruz. Biz kuruluş derken Söğüt’te 400 çadırdan oluşan bir beyliğin sonra dünyanın 3’te birine hükmeden ama bugünkü dünyanın hüküm anlayışın tam zıttına adaleti götüren, hizmet götüren, anlayışı götüren bir ecdadın kurulduğu toprakları ifade ediyoruz. Bilecik böyle topraklar, kuruluşun torakları, huzurun dünyaya yayıldığı topraklar. Ayrı yeten gençlere şunu da ifade etmek isterim ki kurtuluşun şehri diyoruz. Niye kurtuluşun şehri diyoruz1918’de özellikle kurtuluş mücadelesinde, istiklal harbinde malumunuz bütün Bilecik ve köylerinde ev, ev üstüne bırakmadan, taş, taş üstüne bırakmadan hepsini yıktı. Nüfusumuzun 18 binden 4 bine kadar düştüğü, nüfusumuzun 4’te 3’ünün katledildiği bir mücadelen sonra, gençlerimize şunu da ifade etmek istiyorum arkamızdaki camiyi yıkmamışlardı. İnönü muharebeleri, Metris tepe, İskân tepe oralarda ciddi mücadeleler yapıldı. Bu şehir aynı anda istiklal harbinin sonrada kuruluşun vesilesi olan şehirlerden biri. Onun için bu memleketle, bu vatandaşlarımızla, bu milletle, Bileciklilerle gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum" dedi. Konuşmaların ardından Fetih duası ve Fetih selası okunmasıyla program son buldu.
Nevşehir Modifiyeli araç tutkunları buluştu Nevşehir’de düzenlenen etkinlikte, modifiyeli araç sahipleri ve tutkunları bir araya geldi. Farklı renk ve modellerde araçların sergilendiği etkinlikte birbirinden ilginç araçlar, özellikleriyle görücüye çıktı. Nevşehir’in Gülşehir ilçesinde düzenlenen ’1.Modifiye Fest’; modifiyeli araçlar festivali yaklaşık 750 araç ve sahipleri ile meraklılarını bir araya getirdi. Gülşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğe, farklı kentlerden gelen sürücüler, birbirinden ilginç modifiyeli araçlarıyla katıldı. Oyuncaklarla süslenenlerin yanı sıra, ses sistemlerinin, görücüye çıktığı etkinliğe, gençler oynayarak renk kattı. Nevfest Dernek Başkanı Ekrem Varol yaptığı açıklamada, “Nevşehir’de güzel bir organizasyon yapmak için burada toplanıyoruz. Türkiye’nin birçok ilinden yaklaşık 700-800 aracımız geldi. Burada ayrıca 2 bin kişiye yakın yaya topluluğumuz var. Nevşehir’i ve Kapadokya’yı en güzel şekilde temsil etmeye çalışıyoruz” dedi. Amasya’dan festival için Nevşehir’e geldiklerini söyleyen Amasya Tunik Başkanı Talip Yeniçeri de; “Nevşehir’de düzenlenen bu festivale Türkiye’nin birçok ilinden gelerek destek veriyoruz. Amacımız modifiyeyi iyi bir şekilde tanıtmak” şeklinde konuştu. Yıllardır bu tür organizasyonlara katıldığını söyleyen Alparslan Uysal da Konya’dan ekip olarak geldiklerini söyledi. Festivalde yapılan desibel yarışlarında da Türkiye rekoru kırıldı. Festivale Mersin’den katılan Samet Topal’ın kullandığı araç 169.9 desibel ile yeni bir rekora imza atmış oldu. Festivalde ayrıca güzellik ve basıklık yarışmaları da düzenleniyor.