- 24 Kasım 2017 Cuma 17:26

Öğretmenler Günü Anadolu Üniversitesi’nde de coşkuyla kutlandı

A
A
A
Öğretmenler Günü Anadolu Üniversitesi’nde de coşkuyla kutlandı

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen “24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlaması” Öğrenci Merkezi Salon 2016’da gerçekleştirildi.

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen “24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlaması” Öğrenci Merkezi Salon 2016’da gerçekleştirildi. Kutlamaya Rektör Prof. Dr. Naci Gündoğan, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çoşkun Bayrak, çok sayıda öğretim elemanı ve öğrenci katıldı.


Kutlamanın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Naci Gündoğan “Günümüzde insanlık yeni yüzyılın çok hızlı değişimlerine tanık olmaktadır. Bilim ve teknoloji alanındaki bu hızlı değişim ve gelişmeler, yeni buluşlar sosyal yaşamda da köklü değişikliklere neden olmaktadır. Özellikle son yıllarda dünyada görülen hızlı sosyal değişim toplumsal kurumları olduğu kadar, insan davranışlarını da temelden etkilemektedir. Bilgi ve iletişim teknolojisinde yaşanan değişmeler, özellikle bilginin önemini arttırmış bunun sonucunda da bilgiye ulaşmak ve bilgiyi kullanmak eğitim sistemlerinin öncelikleri haline gelmiştir. Kuşkusuz eğitimde yükselen değer olarak bilginin önem kazanması, bilginin gerçek sermaye ve zenginlik oluşturan başlı bir kaynak olarak kabul edildiği bilgi toplumu kavramını ortaya çıkarmıştır” ifadelerini kullanarak, bilgi toplumunda ülkelerin temel amaçlarının hızlı değişimlere ayak uyduracak bireyler yetişmek olduğunu söyledi.


“Eğitimin gelişmesinin temel unsuru öğretmenlerdir”


Konuşmasının devamında eğitim kurumlarının toplumun ihtiyaçlarına yanıt verdiği sürece yaşayacağına değinen Prof. Dr. Gündoğan konuşmasına şu sözlerle devam etti:


“Eğitimde gelişimi sağlayan en temel öğelerinden birisinin öğretmen olması, eğitim alanında yapılacak düzenlemelerin de nitelikli öğretmen yetiştirmekten geçtiğini gösterir. Bu kapsamda, öğretmenlerin gerek hizmet öncesinde, gerekse hizmet içerisinde nitelikli bir şekilde geliştirilmesi ve öğretmen yetiştiren üniversitelerle öğretmeni istihdam eden Milli Eğitim Bakanlığı’nın en önemli görev ve sorumluluklarından biridir. Bu görev ve sorumluluklardan hareketle Anadolu Üniversitesi 1982 yılında öğretmen eğitiminin üniversite düzeyine çıkarılmasıyla, gerek örgün gerek uzaktan eğitim yoluyla, öğretmen eğitimine önemli katkılar sunmaktadır. Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tuttuğu bilim meşalesini yeni kuşaklara aynı ışıkla öğretmenlerimiz götürecektir. Sözlerime son verirken tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. Aynı zamanda Başta Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Eğitim Fakültesi’nin ve Anadolu Üniversitesi’nin bugüne gelmesinde emeği geçen hocalardan ebediyete intikal edenlere Yüce Mevla’dan rahmet diliyorum.”


“Öğretmenlik mesleği sadece okulda değil, yaşamın her alanında vardır”


Öğretmenler Günü’nün önem ve anlamından bahseden Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çoşkun Bayrak “ Öğretmenlik bilgi mesleğinden daha çok, erdem, duygu ve ilke mesleğidir. Özellikle öğrencinin öğretmeni olmak hepsinden önemlidir. Öğretmenlik yalnızca derslikte, okulda değil, yaşamın her anında erdemi, özgürlüğü, kültürü ve bağımsızlığı işlemektir. Geçmişini, özünü yetenek ve kabiliyetlerini bilen, yaşadığı zamanın farkında olan öğretmen adaylarını yetiştirmek eğitim fakültelerinin birinci görevidir. Mevcut değerler çerçevesinde, herhangi bir sistemde meydana gelen sorunun çözümü eğitim sistemine yüklenmekte ve değerli öğretmenlerimizin üstüne yıkılmaktadır. Ancak sadece sorun eğitim sisteminde ya da öğretmenlerde değil, paydaşların kendi sorumluluklarını yerine getirmemelerinden de kaynaklanmaktadır. Eğitim sistemlerinin çözümü, ancak diğer sistemlerin çözümlenmesiyle düzelebilir hale gelecektir “ ifadelerini kullanarak, öğretmenlere ve öğretmen adaylarına her zaman ihtiyacın olduğunu dile getirdi.


Konuşmaların ardından Eskişehir Meşk Derneği ve Eğitim Fakültesi’nin düzenlediği müzik ve dans gösterileri izleyenlere sunuldu. Gösterilerinin ardından öğrenciler öğretmenlerine çiçek ve hediyelerini takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.