- 13 Aralık 2017 Çarşamba 10:51

Siber zorbalık her geçen gün artıyor

A
A
A
Siber zorbalık her geçen gün artıyor

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof.

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Akbulut, her geçen gün artan ’Siber zorbalık’ sonucu ortaya çıkan savunmasızlık ve yaralanma gibi durumların önlem alınmadığı takdirde ciddi problemlere yol açacağını dile getirdi.


Siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak ve kasıtlı olarak savunmasız bir birey ya da gruba zarar verme biçimi olarak tanımlanıyor. Öfke dolu kırıcı mesajlarla alay etme, sataşma, tehdit etme gibi davranışlar bu zorbalığa örnek gösterilirken sahte hesaplarla özel bilgileri ele geçirme ya da bunları yaymaya çalışmak gibi durumlarla da sıkça karşı karşıya kalınıyor. Bu kapsamda Samsung Electronics Türkiye ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) da sosyal medya üzerinden ’Siber Zorba Olma’ farkındalık hareketini başlatıyor.



"Çocuk ve ergenleri daha çok etkileyen bir risk türü"


Konuyla ilgili bilgiler veren Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Akbulut, siber zorbalığa e-posta, cep telefonu, kısa mesaj ile internet ortamındaki paylaşımlar ile maruz kalındığını belirtti. Güncel bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle siber zorbalık için başvurulan araçların çeşitliliği artmakta olduğunu aktaran Prof. Dr. Yavuz Akbulut, "Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Araştırma Projesi raporunda Avrupa’daki kurbanlık ortalaması yüzde 6, Türkiye ortalaması ise yüzde 3 olarak gösterilmişti. Ülkemizde siber zorbalık oranlarının yüzde 20’lerde olduğunu öne süren bazı çalışmalar da yayınlandı. Farklı ülkelerde gerçekleştirilen çalışmalarda yüzde 3’ten yüzde 50’lere kadar değişen oranlarla karşılaşıyoruz. Gerek siber zorbalığın ne olduğuna dair algı ve tanımlardaki farklılıklar, gerekse siber zorbalık oranlarını incelemek için kullanılan yöntem ve ölçeklerin farklılığı bu geniş aralığın nedenlerinden bir tanesi. Ayrıca ülkeler arasındaki altyapı ve erişim farklılıkları siber zorbalık oranlarını etkileyebiliyor. Siber zorbalığa maruz kalma ile depresyon, düşük benlik saygısı, korku, üzüntü, hayal kırıklığı, utanç ve benzeri sorunlar arasında önemli bir ilişki bulunduğu görülüyor. Siber zorbalık sonucu ortaya çıkan savunmasızlık ve yaralanma gibi duygusal sorunlar, yerinde ve zamanında önlemler alınmadığında akademik ve sosyal alanda da ciddi problemlere yol açabiliyor. Örneğin, Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Araştırma Projesi’nde siber zorbalığa maruz kalmanın diğer çevrimiçi risklere nazaran daha az karşılaşılan; ancak çocuk ve ergenleri daha çok etkileyen bir risk türü olduğu belirtiliyor” ifadelerini kullandı.



"Siber zorbalığa karşı çocuk ile iletişim önemi büyük"


Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Akbulut, siber zorbalığa maruz kalanlarda kişilik değişimi, içe kapanma, kızgınlık, gerginlik, internet kullanımı sonrası hüzün ya da öfke gibi birçok sonucu olabileceğini söyledi. Akbulut, şunları söyledi;


"Eğitimcilerle ve uzmanlarla bu davranış değişiklikleri hakkında sürekli iletişim halinde olunmasında yarar var. Ailelerin güvenli internet ile ilgili altyapı önlemleri hakkında bilgi sahibi olması gerekiyor. Çocuğun özel hayatını ve bireysel sınırlarını ihlal etmeden, karşılıklı diyalog içerisinde siber dünyadaki paylaşımlarını gözlemlemeye çalışmakta yarar var. Ayrıca çocuk kurban olmasa bile çevresindeki zorbalık örneklerinden haberdar olabiliyor. Bu bağlamda sağlıklı bir etkileşim, bu tatsızlıkların önüne geçmede de büyük önem taşıyor. Bu tür saldırılara maruz kalmadan önce alınacak bazı önlemler var. Sanal âlemde özel bilgilerin paylaşılmaması, tanınmayan kişilerin arkadaş olarak eklenmemesi, profilin herkese açık tutulmaması, provoke edici içeriklerin paylaşılmaması gibi. Eğer bir zorbalık gerçekleşirse saldırganı görmezden gelme, engelleme ya da zorbalığın gerçekleştiği ortamdan kaçınma gibi davranışlar, yaygın olarak başvurulan başa çıkma stratejileri arasında gösteriliyor. Saldırılara karşılık verilmemesi, zorbalık örneklerinin ve kanıtlarının saklanarak velilere ve gerekirse yetkili mercilere bildirilmesi önem taşıyor. Ancak yardım alma ve büyüklerle bu tür sorunları paylaşma bağlamında ciddi eksiklikler var.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli "Sizi umreye götüreceğiz" yalanıyla vatandaşları 10 milyon TL dolandırdıkları iddia edilen şüpheliler: "Asıl mağdur biziz" Umre ziyaretine gitmek isteyen 412 kişiyi 10 milyon TL dolandırdığı iddia edilen turizm acentesi sahibi ve aracı şahıs tutuklandı. İlk ifadesi ortaya çıkan acente sahibi, "Vatandaşların uçuşlarının ertelenmesinden kaynaklı bütün ekip arkadaşlarımız ve bize güvenen insanlar mağdur olmuşlardır. Uçuş firması yetkilileri yerine biz gözaltına alındık" dedi. Romanlar Konfederasyonu Başkanı Ahmet Çokyaşar’ın (53) sahibi olduğu turizm acentesinin Kocaeli, İstanbul, Bursa, Sakarya, Balıkesir, Düzce gibi illerde umre ziyaretine gitmek isteyen yaklaşık 412 kişiyi yaklaşık 10 milyon TL dolandırdığı iddia edildi. Umreye gitme tarihinin geçmesi üzerine vatandaşlar şüphelilerle irtibata geçerek polis şikayette bulundu. Sakarya’da camide müşteriler ile yapılan toplantı sırasında Çokyaşar ve 4 şüpheli Sakarya’da gözaltına alındı. İfadesi alınan 5 şüpheli savcılık tarafından serbest bırakılmasına karar verildi. Ancak Bursa’da da yapılan şikayetler üzerine Bursa Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla Ahmet Çokyaşar ve aracı olduğu iddia edilen Ersoy Y. (50) serbest bırakılmadan gözaltı süreçleri devam etti. Diğer 3 şüpheli ise serbest bırakıldı. "Asıl mağdur olan biziz" Sakarya’dan SEGBİS aracılığıyla Bursa 2. Sulh Ceza Hakimliği’ne bağlanan şüpheliler, "Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık" suçundan ifade verdi. Suçlamaları kabul etmeyen Ahmet Çokyaşar, "Asıl mağdur olan taraf biziz, firma iki kere uçuşlarımızı iptal etti. Bilgiyi aldığımız an itibari ile emniyete suç duyurusu yaptık. Uçakları ertelenen yolcularımız ile görüşmek için Sakarya’ya gittik. Aynı suçtan dün Sakarya’da serbest bırakılmıştık ancak Bursa’daki vatandaşların yine suç duyurusunda bulunması üzerine 3 gündür gözaltına olduğumuz için müşterilerimizle irtibata geçemedik. Uçuş firması yerine bizler bugün buradayız. Vatandaşların uçuşlarının ertelenmesinden kaynaklı bütün ekip arkadaşlarımız ve bize güvenen insanlar mağdur olmuşlardır. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için serbest kalmamız gerekmektedir. Uçuş firması yetkililerinin acil olarak gözaltına alınmasını talep etmekteyiz. Asıl bizler dolandırıldık. Bu olaydan dolayı çok üzgünüm, sizlerden yardım talep ediyoruz, biz bu sorunu çok kısa zamanda çözecek pozisyondayız. Öncelikle serbest bırakılmayı talep ederim” diye konuştu. "Biz tüm ücretleri uçuş firmasına yatırmıştık" Çokyaşar’ın savunmasına katılan müdafisi Av. Nurcan Özlen, "Müvekkilimiz uçuşların iptal edildiğini 30 Nisan tarihinde öğrenmiştir, bu haberi alır almaz firma hakkında şikayetçi olduk. Firma sahibi hem Sakarya’da yürütülen soruşturmada hem de Kocaeli’de yürütülen dosyada şüpheli konumundadır. Biz tüm ücretleri uçuş firmasına yatırmıştık. Müvekkilimin dolandırıcılık kasti söz konusu değildir. Aksine biz mağduruz” şeklinde konuştu. "Umreyi iyi bildiğim için insanlar benimle gelmek istedi" 29 senedir kamu personeli olarak görev yaptığını söyleyen Ersoy Y., "Ben de umreye gidecektim, orayı iyi bildiğim için insanlar benimle gelmek istedi. İnsanlar umreye gideceğimi duyunca beni arayarak, ‘Birlikte gidelim’ dediler. 12 kişi bana para verdi, ben de parayı yatırdım fakat Umre’ye gitmemize 2 gün kala uçuş firması uçuşun iptal olduğunu bildirdi. İtibarımdan dolayı bu 12 kişinin parasını hemen ödemek istiyorum yeter ki serbest kalayım. Öncelikle serbest bırakılmayı talep ederim, hakimliğiniz aksi kanaatte ise adli kontrol hükümlerinin uygulanarak serbest bırakılmamı talep ederim” ifadelerini kullandı. "Ersoy umreye gitmek istemeyenlerin paralarını geri iade etmiştir" Ersoy Y. müdafisi Av. Gizem Dirbisoğlu ise "Müvekkilim daha önce de bu turizm firması ile umreye gitmiştir. Ersoy umreye gitmek istemeyenlerin paralarını da geri iade etmiştir. Müvekkil mağdur durumdadır, tutuklanması ağır bir tedbir olacaktır. Fazla şikayetçi olduğu için herkes para verdiğini iddia etmiştir ancak müştekinin gerçeğe aykırı beyanları ile müvekkilin tutuklanması hakkaniyete aykırı bir durum olacaktır. Turizm firmasının yetkilisini müvekkilim vatandaşlara bildirmiştir, kendisi sadece aracıdır. Ersoy Y., bir kuruş dahi kar sağlamadan vatandaşların parasını turizm firmasına yatırmıştır. Maddi menfaat yoktur” dedi. İfadelerinin ardından 2 şüpheli, "Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.