GENEL - 13 Temmuz 2018 Cuma 10:49

Denizi olmayan şehre yelken kupası getirdiler

A
A
A
Denizi olmayan şehre yelken kupası getirdiler

Eskişehirli Yerken Yelken ekibi kendi imkanlarıyla katıldıkları yelken yarışlarında, denizi olmayan Eskişehir’e ilk kupasını getirdi.

Eskişehirli Yerken Yelken ekibi kendi imkanlarıyla katıldıkları yelken yarışlarında, denizi olmayan Eskişehir’e ilk kupasını getirdi.


Her hafta kendi imkanları ile Eskişehir’den İstanbul’a antrenman yapmak için giden ekip emeklerinin karşılığını girdiği yarışlarda kupalar ile alıyor. Yarışmalara tamamen kendi imkanlarıyla hazırlanan sıra dışı yelken ekibi, başarılarıyla duyanları hayrete düşürüyor. Daha önce katıldığı yarışmalarda önemli başarılara imza atan Eskişehirli yelkenciler, yıllardır yelken sporuyla uğraşan kulüpler arasından sıyrılarak Güney Marmara Kupası’nda 1’inci oldu. Bozkıra yelken kupası getiren ekip, farklı iş alanlarında çalışan sporculardan oluşuyor. Yakaladıkları başarıdan ve bu kupanın Eskişehir için öneminden bahseden Yerken Yelken ekip üyesi Ayhan Oskaylar, “Marmara’da Trilye‘den başlayan ve Bandırma’da adaları dönerek, 21 saat gibi zorlu bir süreçten sonra yıllarca bu sporla uğraşmış profesyonel ekipler arasından 1’incilik kupasını Eskişehir’e getirdik. Çok uzun yıllar bu sporla uğraşan ekipler karşısında başarılar elde ettik. Gittiğimiz yerlerde yarışırken sponsorlu ekipler yanında yalnızca kendi imkanlarımız ile yarışıp, kiraladığımız tekneyle başarılar elde ettik. Eskişehir’imizde bozkırın ortasından çıkıp bu alanda başarılar elde ettik. Bu başarılardan sonra ekibimize İstanbul, İzmir, Antalya gibi illerden antrenman teklifleri geldi” şeklinde konuştu.



“Bazı spor dallarına destek ve yardım yok”


Öte yandan, desteklenmeleri halinde çok daha iyi yerlere gelebileceklerini söyleyen Yerken Yelken ekip üyesi Ayhan Oskaylar, “Eskişehirliler hem şanslı hem şanssız. Bazı spor dallarına destek ve yardım yok. İnsanlar bu faaliyetlerini kendi imkanları el verdiği kadar yapabiliyor. Mesela bizim yarıştığımız tekneye daha iyi bir yelken takımı olsa daha iyi dereceler yapabiliriz” ifadelerini kullandı.


Eskişehirli yelken ekibi Güney Marmara kupasını kazandıktan sonra "Eskişehir’i çok seveceksin" yazılı pankart açarak renkli görüntüler sergiledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Siirt Siirt’te yapılıyor, İstanbul, İzmir, Mersin’de yoğun talep görüyor Siirt’te peynir sezonunun başlamasıyla birlikte yayla peynirine talep arttı. Vatandaşlar kilolarca koyun peynirini alarak kış hazırlığı yapmaya başladı. Siirt’te yapılan yayla peynirinin İstanbul, İzmir ve Mersin’de yoğun talep gördüğü belirtildi. Her yıl ilkbahar mevsimiyle birlikte göçerler tarafından yaylalarda üretilen Siirt’in yöresel peyniri, bu yıl da tezgahlardaki yerini aldı. Peynir sezonunun başlamasıyla birlikte satışların arttığını belirten peynirci Ahmet Toprakçı, "Peynir göçer peyniridir. Kışlık peyniri burada satıyoruz ve herkes kış için peynir alıyor. Kimi 50, 100, 150, 200 kilogram peynir alıyor. Bizim Siirt peyniri meşhurdur. Hepsi koyun peyniridir, göçerlerindir. Çemikari Pervari tarafından geliyor. Tabi şimdi havalar daha sıcak olmamış ama 20 gün 1 aya kadar bütün peynir satılıp biter" dedi. "İl dışından çok yoğun talep var" İl dışından da peynire yoğun talep olduğunu söyleyen Toprakçı, "İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya, Mersin’e her yere gidiyor bu peynir. Bizim peynir bir numara çok kalitelidir. Kışlık herkes alıyor bunu. Biz de burada satıyoruz. Yayladan gelen peyniri biz buradan satıyoruz. Kışlık peyniri bazıları yer altına koyuyorlar, bazıları ise soğuk hava deposuna koyuyorlar. Şu anda kilosu 130 TL ama yaz ilerledikçe 200 TL’ye kadar da çıkabilir’’ şeklinde konuştu. Peynir almaya gelen Yasin Toprak, "Peyniri her sene alıyoruz. Market peyniri yenmiyor. Yazın alıp kışın yiyoruz. Fiyatı da 130 TL uygundur. Bu taze peynirdir. 20 veya 25 kilo alıyoruz. Yazın alıyoruz, kışın tüketiyoruz’’ diye konuştu.
İstanbul “Türkiye’deki üniversitelerin 73’ü kurumsal akreditasyona sahip” Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından düzenlenen “Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı” Ankara’da gerçekleştirildi. Kongrenin açılış konuşmasını yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Türkiye’deki üniversitelerin 73’ünün kurumsal akreditasyona sahip olduğunu bildirdi. Özvar, 2027’ye kadar üniversitelerin tamamına yakınının akreditasyon sürecini tamamlamasını beklediklerini söyledi. Ana teması "Yükseköğretimde Kalitenin İçselleştirilmesi ve İyileştirilmesi" olan konferansın amacı, yükseköğretimde kalite güvencesi alanındaki bilimsel gelişmeleri, yenilikleri, deneyimleri ve farklı bakış açılarını bir araya getirmek olan “Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı” düzenlendiği Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde tamamlandı. Türkiye’den ve dünyadan birçok bilim insanını, ulusal ve uluslararası akreditasyon kuruluşları temsilcilerini bir araya getiren kongrede yükseköğretimin geleceği tartışıldı, bildiriler sunuldu. Kongrenin açılış konuşmasını yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Türkiye’deki üniversitelerin 73’ünün kurumsal akreditasyona sahip olduğunu bildirdi. Özvar, 2027’ye kadar üniversitelerin tamamına yakınının akreditasyon sürecini tamamlamasını beklediklerini söyledi. “Yetkilendiren 24 ulusal ve 13 uluslararası akreditasyon kuruluşu var” Program bazındaki akreditasyonların YÖKAK tarafından yetkilendirilen 24 ulusal ve 13 uluslararası akreditasyon kuruluşu tarafından yürütüldüğünü hatırlatan Özvar, “Mevcut durumda yükseköğretim sistemimizde akreditasyondan geçen programların sayılarının artmasını beklediğimizi ifade etmek isterim" diye konuştu. “En önemli konulardan biri öğrencilerin beklentileri” Konferansın açılış konuşmacılarından bir diğeri ise Avrupa Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Birliği (ENQA) Başkan Yardımcısı Doris Herrmann oldu. Herrmann, “Avrupa’da eğitim standartlarını ve yönergelerimizi güncelliyoruz. Eğitimde reformlar yapacağız. 2027 yılında yeni eğitim standartlarını yayınlamayı amaçlıyoruz. Mayıs ayında Avrupa eğitim bakanları Tiran’da toplanıyor. Yükseköğretim alanında 2030 yılına kadar yaşanacak gelişmeler hakkında bilgilendirileceğiz. Altı çizilen en önemli konulardan biri, üniversite öğrencilerinin beklentileri, yaşantıları ve sosyal hayatları” şeklinde konuştu. “Gerçek performanslar daha doğru şekilde değerlendirilebilir” Kongreye “Yükseköğretimde Kalitenin Tamamlayıcı Haritası: Eksik Veriler ve Değerlendirme Stratejileri” başlıklı, İstanbul Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Volkan Öngel ile hazırladığı bildiri ile katılan akademisyen Dr. Gözde Bozkurt, Yükseköğretim Kalite Kurulu resmi internet sitesinde paylaşılan Gösterge Değerlendirme Raporunu inceledi. Üniversitelerde eksik veriler olduğu sonucuna varan Bozkurt, “Eksik veriler dikkate alınarak daha etkili ve bilgi temelli kararlar alınabilir. Bu da Yükseköğretim kurumlarının gerçek performanslarını daha doğru bir şekilde değerlendirmesine ve kaliteyi artırmak için daha etkili stratejiler geliştirmesine yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı. Kongrede ayrıca kurumsal akreditasyon almaya hak kazanan üniversitelerin rektörlerine ise belgeleri teslim edildi. Akreditasyon belgelerini İstanbul Beykent Üniversitesi adına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kazım Sarı aldı.