SAĞLIK - 25 Ekim 2020 Pazar 11:26

Fil hastalığı hakkında uzmanlardan önemli uyarılar

A
A
A
Fil hastalığı hakkında uzmanlardan önemli uyarılar

Halk arasında “Fil Hastalığı” olarak bilinen “Lenfödem” hakkında uyarılarda bulunan Uzm.

Halk arasında “Fil Hastalığı” olarak bilinen “Lenfödem” hakkında uyarılarda bulunan Uzm. Dr. Nurhan Barutçu, “Vücudun çeşitli bölgelerinde görülebilen lenfödem, erken evrede tanımlanırsa tedavi süreci daha rahat ilerliyor” dedi.


Halk arasında “Fil Hastalığı” olarak bilinen “Lenfödem”, vücudun çeşitli yerlerinde şişlik veya ödem olarak göze çarpıyor. Genellikle yüz, el, kol ve bacak gibi organlarda görülen lenfödem; hastalarda ağrı, gerginlik veya sıkışma hissi uyandırıyor. Farklı nedenlere bağlı olarak görülebilen bu hastalık, gelişmiş ülkelerde daha çok meme kanseri ameliyatının ardından ortaya çıkıyor. Hastalığın erken evrede belirlenmesinin önemli olduğunu dile getiren Fizyomer Fizik Tedavi Merkezi Uzm. Dr. Nurhan Barutçu, “Vücudumuzda lenfatik sistem denilen bir damar ağı bulunmaktadır. Bu sistem vücudumuzdaki sıvı dengesini ayarlar, hücreleri temizler ve vücudumuzu hastalıklardan korur. Lenfatik sitemin taşıma kapasitesinin bozulduğu durumlarda veya lenfatik sıvının çok arttığı durumlarda vücudun çeşitli yerlerinde şişlikler meydana gelir. Bu şişliklerle giden tabloya ‘Lenfödem’ diyoruz. En sık görüldüğü hastalık, halk arasında ‘Fil Hastalığı’ olarak bilinen ve bacaklarda şişliklerle giden bir hastalıktır. Gelişmiş ülkelerde en sık sebebi, meme kanseri ameliyatı sonrasında görülen lenfödemdir. Yüz, el, kol, gövde, bacak ve ayaklarda görülebilir. Lenfödemin erken evrede tanımlanması bizim için önemlidir. Belirtileri; kolda şişlik, ödem, ağrı, gerginlik ve sıkışma hissidir. Ayrıca takılan yüzüğün sıkışması, kıyafetlerin dar gelmesi bilekliğin sıkması gibi belirtiler de görülebilmektedir” şeklinde konuştu.



“Obezite, lenfödem şişliğini etkilemektedir”


Fil hastalığının tedavi süreci hakkında bilgiler veren Uzm. Dr. Nurhan Barutçu, hastalığa sahip olan kişilerin dikkat etmesi gereken noktalara da değindi. Hastaların kilo kontrolüne dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Barutçu, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:


“Kompleks dekonjestif dediğimiz bir tedavi uyguluyoruz. Bu tedavide, özel eğitimli kişiler tarafından yapılan lenfödem masajı ve özel bir teknikle yapılan bandajlama tedavisi uygulamaktayız. Bu tedavi sonucunda yeterli iyileşme sağlanan hastalara ‘Bası giysisi’ önermekteyiz. Cilt yaralanmalarından, dar giysilerden kaçınılmalı, sigara içmemeli, etkilenmiş kolundan tansiyon ölçtürmemeli ve güneş yanıklarından korunmalıdır. Obezite, lenfödem şişliğini etkilemektedir. Bu nedenle hastalarımızın kilo kontrolü de önemlidir. Az yağlı ve tuzlu, bol lifli diyet önermekteyiz. Lenfödemli hastalarımız eğer kolda ağrı varsa, şişlik artıyorsa veya bir enfeksiyon belirtisi varsa doktora başvurmalıdır.”



“Ben geç kaldım ama başkalarının erken gitmesini tavsiye ediyorum”


Ameliyat sonrasındaki tedavi sürecinde lenfödeme yakalanan ve bir süredir tedavi gören Filiz Kılıç, erken tanının çok önemli olduğunu söyledi. Hastalığın görüldüğü kolunun bir anda şişmeye başladığını ifade eden Kılıç, “9 ay önce rahatsızlandım ve ameliyat oldum. Ondan sonra kemoterapi ve ışın tedavisi gördüm. Işın tedavisi bitmeden 1 hafta önce kolum şişmeye başladı. Bu yüzden fizik tedaviye geldim. Şimdilik güzel sonuç alıyoruz. Belirti gösteren hastaların erken teşhis için bir an önce doktora gitmesi gerekiyor. Ben biraz geç kaldım ama başkalarının erken gitmesini tavsiye ediyorum. Uymam gereken şeyler var. Ağır kaldırmamam ve kolumu yormamam gerekiyor. Ömür boyu bu kısıtlamalarım var” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Nazilli Etnografya Müzesi’ne ziyaretçi akını Nazilli’nin tarihi ve kültürü açısından önemli bir potansiyele sahip Etnografya Müzesi, 18-24 Mayıs Müzeler Haftası’nda 10 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Kuva-yi Milliye kahramanlarından Demirci Mehmet Efe tarafından 1930 yılında otel olarak inşa ettirilen, 1952 yılında Ankara Palas Oteli olarak kullanılan ve 2010 senesinde restore edilerek müze halini alan Nazilli Etnografya Müzesi ziyaretçi akınına uğradı. Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden Ünlü Yazar Yusuf Atılgan’ın romanından uyarlanan Anayurt Oteli’nin çekildiği ve inşasının ardından bir dönem vergi dairesi, karakol ve konut olarak kullanılan müze yıl içerisinde binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. 18-24 Mayıs Müzeler Haftası dolayısıyla vatandaşların özellikle yoğun ilgi gösterdiği müzede Milli Mücadele Dönemi’ne ve Sümerbank Basma Fabrikası’na ait eserler yer alıyor. Şehirlerinin kimliğinin korunması ve tarihin yaşatılması için müzelerin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Belediye Başkanı Dr. Ertuğrul Tetik; "Öncelikle bu önemli haftada özellikle öğrencilerimizin tarihe tanıklık etmesi için müzemize gezi düzenleyen öğretmenlerimize teşekkür etmek istiyorum. Çünkü tarihin anlatılması kadar yerinde görülmesi de çok önemli. Nazillimizin en önemli noktalarından biri olan dönemin Ankara Palas Oteli, Etnografya Müzemiz birbirinden kıymetli eserlere ev sahipliği yapıyor. Milli Mücadele Dönemi’nin eserleri ile Sümerbank Basma Fabrikası’na ait basmaların yer aldığı müzemizin daha da zenginleşmesi için yüzlerce eser bağışlandı. Bu noktada büyük bir duyarlılık örneği gösteren halkımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Bizler tarihimizin korunması, zenginleştirilmesi ve gelecek nesillere en güzel şekilde aktarılması için çalışacağız" dedi.
Antalya Antalya Şehir Hastanesi’nde ilk obezite cerrahisi Antalya Şehir Hastanesinde ilk obezite cerrahisi gerçekleştirildi. Diyabet ve hipertansiyonu olan 29 yaşındaki hastaya Sleeve Gastrektomi (tüp mide) ameliyatı yapıldı. Ameliyatın 3. gününde olan hasta şifa ile taburcu edildi. Operasyonu başarıyla gerçekleştiren Opr. Dr. Aydın Dinçer ve Opr. Dr. Hasan Özkan hastayı şifa ile taburcu ettikleri için çok mutlu olduklarını belirttiler. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada Obezitenin birçok hastalığa neden olabilecek vücutta aşırı yağ birikimi olduğuna dikkat çekilerek obezite aşırı dengesiz ve yanlış beslenme alışkanlıklarının yanı sıra hareket azlığı, hormonal bozukluklar, genetik hastalıklar gibi etkenler de bulunduğu kaydedildi. Obezitenin tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunun altı çizilen açıklamada tedavi edilmemesi durumunda şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp hastalıkları, kanser, inme gibi birçok hastalığa neden olabileceği bilgisi paylaşıldı. Obezitenin tedavisinde hormon tedavisi, endoskopik yöntemler (mide balonu) ve cerrahi tedavilerinin mevcut olduğunu belirtilen açıklamada, Obezitenin cerrahi tedavisinin uygulanması için hastanın durumunun belirlenmiş kriterler çerçevesinde Endokrinoloji ve Genel Cerrahi branş hekimleri tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.Obezitenin medikal ve cerrahi tedavisi hastanemizde başarı ile gerçekleştirilebilmektedir" denildi.