GÜNDEM - 27 Ağustos 2025 Çarşamba 09:43

Eskişehirli çiftçinin alın teri kuraklığa ve yüksek maliyetlere yenik düştü

A
A
A

Eskişehir Yeşil Sakarya Yaş Sebze ve Meyve Üreticiler Birliği Başkanı Süleyman Buluşan, son yıllarda yaşanan kuraklık sorunu, kuyularda su seviyesinin alarm verici boyutlara inmesi ve artan maliyetler sebebiyle büyük zorluklar yaşadıklarını söyledi.

Yurt genelinde son birkaç yıldır beklenen yağışlar gerçekleşmiyor. Hava sıcaklıkları da mevsim normalleri üzerinde seyrederken, birçok şehirde su rezervleri her geçen gün azalıyor. Eskişehir Yeşil Sakarya Yaş Sebze ve Meyve Üreticiler Birliği Başkanı Süleyman Buluşan, kuraklığın kendilerine nasıl sorun oluşturduğunu anlattı. 2025 yılının çok zorlu geçtiğini söyleyen Buluşan, kuyulardaki su seviyesinin alarm verici boyutlara ulaştığını ve bu durumun üretimi durma noktasına getirdiğine dikkat çekti. Artan maliyetlerin ise özellikle sebze üreticilerine ciddi sıkıntılar yaşattığını belirten Buluşan, acil önlem alınmazsa tarım sektörünün gelecekte tehlikeye gireceği konusunda uyarıda bulundu.

Eskişehirli çiftçinin alın teri kuraklığa ve yüksek maliyetlere yenik düştü

"2025 yılı üretici için çok büyük sıkıntı oldu"

Sakintepe bölgesinde çiftçilik yapan Süleyman Buluşan, "2025 sezonunun son ürünlerini toprakla buluşturmaktayız. 2025 yılının başından beri üreticilerimizin sıkıntısı, başta kuraklık olmak üzere fiyatlarda sorun yaşıyoruz. Üreticimiz dikmiş olduğu fidelerin birçoğunu sürmek zorunda kaldı. Üretici marulu sürmek zorunda kaldı. Maydanoz biçilemediği için satılamadı. Bu yüzden 2025 yılı üretici için çok büyük sıkıntı oldu" dedi.

Eskişehirli çiftçinin alın teri kuraklığa ve yüksek maliyetlere yenik düştü

"Her bölgede 3-4 metre su kaldı, üretim yapılamayacak hale geldi"

Şu anda kuyularda su kalmadığını ifade eden Buluşan, "Yer altı suları çekildi, yağmur yağmıyor. Aşağı yukarı her bölgede 3-4 metre kadar su kaldı. Yüzeydeki sular gitti, yeraltı suları tamamen kesildi. Çoğu bölgede şu anda su yok. Üretim yapılamayacak hale geldi. Biz yazı bitiremedik daha. Yaz çok kötü başladı, çok kötü gidiyor. Üretim için aslında çok bolluk oldu. Yani tüketici için güzel bir şey oldu diyebiliriz ama maalesef üretici için çok büyük sıkıntı oldu. Şu anda üretici fide, işçilik ve elektrik parasını ödemekte çok zorlanıyor" şeklinde konuştu.

Eskişehirli çiftçinin alın teri kuraklığa ve yüksek maliyetlere yenik düştü

"Bizim ürettiğimiz ürün tarlada 10 lira, pazarda ve markette ise 30-40 lira"

Bu mevsimde özellikle sebze üreticisine destek olunması gerektiğinin altını çizen Buluşan, sözlerine şöyle devam etti:

"Şu anda baktığımızda sudan dolayı mısır da aynı durumda. Üreticiye teşvikler verilmeli ve mevcut teşvikler iyileştirilmelidir. Mesela bizim tarlaya şu an diktiğimiz fidenin maliyeti 10 lira. Karnabaharın bir tanesinin bana maliyeti 10 lirayken, kilosunu 20 liraya satamayacağız. Bu çok büyük bir problem. Özellikle hal yasası bir an evvel uygulamaya girmeli. Çünkü bizim ürettiğimiz ürün tarlada 10 lira, pazarda ve markette ise 30-40 lira. Herkesin maliyeti masrafı vardır ama biz üretenler en çok masrafa sahip olan kişileriz. Bu nedenle üretim durma noktasında."

Eskişehirli çiftçinin alın teri kuraklığa ve yüksek maliyetlere yenik düştü

"Özellikle gençlerimizi teşvik etmek zorundayız"

Üreticinin, ğlanlı üretim ve planlı pazar ile desteklenmesi gerektiğini dile getiren Süleyman Buluşan, "2026 kışına bu şekilde rahat girebiliriz. Planlı üretim, planlı pazar olmadığı takdirde bir bakmışsın için ürün çok, bir bakmış için ürün yok olur. Biz tarımı seviyoruz, üretmeyi seviyoruz. Üretmeye devam etmek zorundayız. Bizden sonraki nesiller, gençler bunu yapma taraftarı değil. Onun için bu düşünceden vazgeçip, üreticimizi desteklemeli özellikle gençlerimizi teşvik etmek zorundayız. Sadece destek verip de çekilme değil, üreticinin ürettiği ürünün pazarlamasına varıncaya kadar üretici örgütler vasıtasıyla üreticilerin alın terinin verilmesi lazım" ifadelerini kullandı.

Emir Erten

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir 6 gündür kayıp olan öğretmeni bulmak için çalışmalar devam ediyor Eskişehir’de 6 gündür kayıp olan 51 yaşındaki Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı, bulmak için AFAD Eskişehir İl Müdürlüğü koordinesindeki 40 kişilik ekip, havadan ve Porsuk Çayı’nın içinde arama çalışmalarını sürdürüyor. Eskişehir’de 6 gün önce kaybolan Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı arama çalışmaları devam ediyor. Öğretmenin son görüldüğü yer olan Porsuk Çayı’nın Gökmeydan Mahallesi kısmında Eskişehir İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü’nden 9, Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi’nden (OBAK) 5, Dorlion Arama Kurtarma’dan (DAK) 4, MEB Arama ve Kurtarma Birimi’nden (AKUB) 5, Şişecam’ın Acil Vaka Ekibi (SAVE) 4, itfaiyeden 6,Tepebaşı Arama Kurtarma (TAK) 5 ve Sivil Arama Kurtarma Derneği’nden (SARTEM) 2 çalışan olmak üzere toplam 40 kişilik ekiple aramalar, öğretmenin kaybolmasının 6’ıncı gününde devam etti. Havadan dron ve su da ise hem ekiplerin girmesi hemde botlarla yapılan aramalar sabah saatlerinde başladı. Ankara’dan ve Bursa’dan getirilen özel burunlu köpeklerin işaret ettiği yerde arama çalışmaları yoğunlaştı. Ekiplerin kıyı taraması da sürüyor. Tuncay Arslan’ın yakınlarının da çalışmaları yakından takip ettiği bölgede gözlendi. AFAD Eskişehir İl Müdürü Aslan Mehmet Coşkun çalışmaları sahada koordine edip yakından takip ediyor.
Kahramanmaraş MADO’dan "Salep Manifestosu" MADO, Anadolu’nun kadim lezzetlerinden biri olan salebe yönelik yaklaşımını "Salep Manifestosu" ile kamuoyuyla paylaştı. Manifestoda salebin bir içeceğin yanı sıra, kültürel miras, doğaya saygı ve sürdürülebilir üretim vurgusu öne çıktı. MADO tarafından yapılan açıklamada, salebin Anadolu’nun bin yıllık topraklarında, Torosların eteklerinde yetişen orkide köklerinden elde edildiği hatırlatılarak, her fincanın bu coğrafyanın belleğini taşıdığı ifade edildi. Salebin geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran bir sembol olduğuna işaret edildi. Kültürel miras olduğu da vurgulandı. Manifestoda, MADO’nun salebi yalnızca bir ürün değil, kültürel bir miras olarak ele aldığı belirtildi. Bu kapsamda Türkiye’de tescilli salep yetiştiriciliği yapan ilk markalardan biri olunduğu, kendi tarlalarında üretim yapıldığı ve orkide koruma ile yaygınlaştırma projelerinin yürütüldüğü kaydedildi. Salep üreticilerine alım garantisi sunularak sürdürülebilir tarımın desteklendiği aktarıldı. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştirildiği, Salep çalıştayları ve farkındalık programlarıyla üreticiler, öğrenciler ve kamuoyunun bilgilendirildiği ifade edildi. "Katkısız ve sürdürülebilir üretim" Doğallık ve saflık başlığı altında, ürünlerde katkı maddesi ve sentetik aroma kullanılmadığı belirtilirken, salep orkidesinin doğadaki dengesini korumak amacıyla kontrollü kök kullanımı ve sürdürülebilir hasat uygulamalarının hayata geçirildiği bildirildi. Manifestoda, gerçek salebin sabır ve ustalık gerektirdiği vurgulandı. MADO üretim sürecinde geleneksel yöntemlerin çağdaş tekniklerle birleştirildiği, her aşamanın deneyimli ustalar tarafından denetlendiği belirtildi. Salep kıvamı ve aromasının nesiller boyu korunan orijinal MADO reçetesiyle sağlandığı, bu bilgi birikiminin usta-çırak eğitim programlarıyla aktarıldığı kaydedildi. MADO’nun salebi yalnızca kış mevsimiyle sınırlamadığına dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’de soğuk salep ürününü ilk kez ticarileştiren marka olduğu hatırlatıldı. Soğuk salep ve incirli, Antep fıstıklı, Türk kahveli gibi yeni çeşitlerle genç neslin damak zevkine hitap edildiği ifade edildi. "Her Mevsim Salep" vizyonu doğrultusunda global lansmanlar gerçekleştirildiği bildirildi. MADO, Salep Manifestosu kapsamında salebi çeşitlendirmeyi, geliştirmeyi ve yeniliklerle zenginleştirmeyi sürdüreceğini açıkladı. Soğuk salep çeşitleri ve farklı tat kombinasyonlarıyla salebin geleceğin içeceği haline getirilmesinin hedeflendiği belirtilirken, salebin Türk mutfak kültürünün evrensel elçisi olarak dünyaya tanıtılacağı vurgulandı. Orkide koruma ve sürdürülebilirlik konusunda da daha kapsamlı adımlar atılacağı ifade edildi.