POLİTİKA - 11 Temmuz 2025 Cuma 16:41

Başkan Albayrak’tan ESBAV iddianamesiyle ilgili 10 soru

A
A
A
Başkan Albayrak’tan ESBAV iddianamesiyle ilgili 10 soru

AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak, eski Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in kuruluşunda yer aldığı ve başkanlığını yaptığı Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı’na (ESBAV) kayyum atanması konusunda bir açıklama yaptı. Albayrak, Yılmaz Büyükerşen’e ve iddianamede adı geçen şahıslara 10 soru yöneltti.


Açıklamasında, kamu kaynaklarının bir aile etrafında toplandığına dair kapsamlı iddiaları gündeme taşıyan Başkan Albayrak, yaşanan iddialara ilişkin Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirket yapılarında şeffaflık çağrısında bulundu. 1978 yılından itibaren yaklaşık 15 yıl Anadolu Üniversitesi rektörlüğü yapmış, 18 Nisan 1999 tarihinden itibaren 5 dönem Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini üstlenen Yılmaz Büyükerşen’e ve iddianamede adı geçen şahıslara 10 soru yönelten Albayrak, açıklamasında şunları kaydetti:


"Anadolu Üniversitesi’nin milyonlarca lira geliri neden üniversitenin doğrudan kontrolü dışındaki vakıf ve şirketlere aktarılmıştır? ESBAV, EDEV, ETAM A.Ş., Tuna Turistik A.Ş. gibi yapılar aracılığıyla yüz milyonlarca lira değerindeki mal varlıkları nasıl ve hangi yöntemlerle Yılmaz Büyükerşen’in damadı Yavuz T.’nin de içerisinde bulunduğu bir aile etrafında toplanmıştır? Anadolu Üniversitesi parasıyla alınan Marmaris Turunç’taki yazlık misafirhane ve Alanya’daki lüks turistik bir otel, neden bugün şahsi kullanımda ve özel tasarruf altındadır? Neden üniversitenin kullanımında değildir? Kamu kaynağıyla alınmış mülklerin, özel şirketlere devredilerek sonrasında aile fertlerinin hisse sahibi yapıldığı bu sistematik yapı iddiaları "kamudan mala el koyma" modeli değil midir? Anadolu Üniversitesi’nin parasıyla kamulaştırılan arazilerin tapusu neden Yılmaz Büyükerşen’in başkanı olduğu ESBAV Vakfı’na geçirilmiştir? Ardından neden tekrar üniversiteye satılmıştır? Üniversitenin tüm Türkiye çapındaki açıköğretim sistemi için yapılan lojmanlar, sınav matbaaları, ulaşım, gibi harcamalar neden yalnızca ETAM A.Ş. üzerinden yürütülmüştür? Bu şirket bir para transfer merkezi midir? Belediye şirketlerinden elde edilen gelirler hangi gerekçeyle Mima İnşaat ve Art Mekan isimli aile şirketlerine aktarılmıştır? Belediyeye ait yüzlerce milyonluk mülk ve taşınmazın kontrolü neden birkaç aile bireyinin hissedar olduğu şirketlere bırakılmıştır? Sayıştay raporlarının 2019 yılı itibariyle tespit ettiği onlarca usulsüzlük neden dikkate alınmamış, bu konularda hangi adımlar atılmıştır? Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünden alınan belediye adına tescil edilmiş taşıtların listesine göre kamu adına tescilli olup belediye envanterinde yer almayan 96 araç nerede, kimlerin kullanımındadır?"



"Kent evi süreci kamu zararı mı doğurdu?"


Albayrak, "Bunlara ek olarak ayrıca, 2008’de başlayıp 2014’te tamamlanan Kent Evi ihalesinde yaşanan gecikmeler, iptaller ve ihale değişiklikleri nedeniyle kamu ne kadar zarara uğratılmıştır? Bu süreçte yüklenici firmaya ödemeler neden yapılmamış, hak edişler hangi gerekçeyle engellenmiştir? Sorumlular hakkında neden işlem yapılmamıştır? Bu işin sorumluları daha sonra ödüllendirilmiş midir? ESKİ’ye yapılan atamalarla siyasi veya kişisel ödül mekanizmaları mı işletilmektedir" ifadelerini kullandı.



"Şeffaflık istiyoruz"


Kamu adına, Eskişehir halkı adına sorduklarını anlatan AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak, "Kamu malları bugün nasıl oldu da bir ailenin mülkü haline gelmiştir? Yüzlerce milyonluk okul, otel, yazlık, arazi Hangi gelirle, hangi emekle, hangi hakla bu kişilerin üzerlerine geçmiştir? Bu sorular cevapsız kalmamalıdır. Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı’na (ESBAV) kayyum atanmasına dair hukuki sürecin ve devamındaki gelişmelerin Eskişehirli hemşehrilerimiz adına sonuna kadar takipçisi olacağımızı ifade etmek isterim" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" düzenlendi Van İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mide kanserine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" gerçekleştirildi. İpekyolu İlçe Kütüphanesi’nde düzenlenen seminerde, mide kanserinin risk faktörleri, erken tanının önemi ve korunma yolları ele alındı. Program kapsamında halka yönelik bilgilendirici sunumlar yapıldı. Programda endoskopi taramaları hakkında bilgilendirme yapılırken, seminere katılan muhtarlar ve vatandaşlar da merak ettikleri konular hakkında uzman hekimlerden bilgi alma imkânı buldu. Seminerde konuşan Van İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, halkla bire bir temas halinde olan muhtarların toplumun doğru şekilde bilgilendirilmesinde çok önemli bir role sahip olduğunu belirtti. İl Müdürü Op. Dr. Tosun, "Bu nedenle öncelikle muhtarlarımızı bilgilendirerek, onların halkla temasını artırmayı; vatandaşlarımızın bu kanser türüne yakalanmadan önce neler yapması gerektiğini ve hastalığa yakalanmış bireylerin nasıl takip edilmesi gerektiğini anlatmayı amaçlıyoruz. Bugün bu konuları, kıymetli hocalarımız bizlere aktaracak. Sizlerle birlikte bizler de bu eğitimden faydalanacağız. Van özelinde halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ve benzeri önemli konularda, paydaşlarımızla birlikte eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. "Sıcak çay masum çıktı" Bölgeye özgü mide kanseri risk faktörlerinden bahseden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrah Prof. Dr. Sabahattin Çelik ise "Mide kanseri için araştırdığımız birkaç faktör vardı. Bunlardan ilki otlu peynir, tuzlu balık, sıcak çay ve tandır maruziyetiydi. Bu çalışmada sıcak çay masum çıktı; bu faktörle ilgili herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi. Ancak otlu peynirin günlük 150 gramdan fazla tüketilmesinin kanser riskini iki kat artırdığı belirlendi. Bu çalışma, birçok dergide yayımlandı" diye konuştu. Genel Cerrah Dr. Ezgi Sönmez’in sunumuyla devam eden seminer, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Kızıltan, Dr. M. Salim Demirci ve Radyasyon Onkolojisi Uzman Dr. İlyas Anıl Kılınç’ın yöneltilen soruları yanıtlamasıyla sona erdi. Seminere İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, akademisyenler, uzman hekimler, sağlık personeli ve muhtarlar katıldı.
Muğla Menteşe’de çocuklar İngilizceyi eğlenerek öğreniyor Muğla Menteşe’de faaliyet gösteren Uluslararası Gençlik Merkezi, çocukların dil gelişimine ve akademik başarılarına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği İngilizce Konuşma Kulübü ve Akademik Destek programını başarıyla tamamladı. Menteşe Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü bünyesindeki Uluslararası Gençlik Merkezi, çocuklara yönelik örnek bir eğitim çalışmasına imza attı. Program iki temel sütun üzerine inşa edildi: Pratik iletişim becerileri ve okul müfredatına uyumlu akademik destek. Konuşma kulübü etkinliklerinde çocuklar; oyunlar, grup çalışmaları ve günlük hayat senaryolarıyla İngilizceyi teoriden pratiğe döktü. Bu etkinliklerle öğrencilerin Kelime dağarcıklarının zenginleştirilmesi, Doğru telaffuz alışkanlığı kazanmaları, Yabancı dilde özgüvenli iletişim kurmaları sağlandı. Programın diğer ayağında ise öğrencilerin okul derslerindeki performanslarını artırmaya yönelik çalışmalar yürütüldü. Dil bilgisi, okuma-anlama ve kelime pekiştirme seanslarıyla öğrencilerin okuldaki sınav başarılarına doğrudan katkı sunuldu. Bireysel ihtiyaçlara göre yapılan yönlendirmeler sayesinde çocuklar, zorlandıkları konuları uzmanlar eşliğinde aşma fırsatı buldu. Gençlik Merkezi yetkilileri, erken yaşta yabancı dil öğreniminin kişisel gelişimdeki kritik rolüne dikkat çekerek şunları kaydetti: "Çocuklarımızın yabancı dile karşı olumlu bir tutum geliştirmesi en büyük önceliğimiz. Eğlenceli ve etkileşimli yöntemlerle hem derslerine destek oluyor hem de dünya ile iletişim kurabilecekleri bir kapı aralıyoruz. Bu tür gelişim odaklı projelerimiz önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek "ifadesi kullanıldı.
Samsun 800 milyonluk umut, depresyon riski taşıyor Yılbaşı ikramiyesi beklentisiyle kurulan hayallerin psikolojik zararlarına dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, "İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. Umut satın almak, küçük gibi görünse de çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir" dedi. Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin 800 milyon TL olarak belirlenmesini ve bunun insanların psikolojisine etkisini değerlendiren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, ikramiyenin çıkmaması durumunda bazı kişilerin ruh halinde ümitsizlik ve yoğun hayal kırıklığı yaşanabileceğini söyledi. "Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor" Dr. Taşdemir, "Piyango bileti satın almak, altında ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel nedenleri olan bir davranış biçimidir. İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. İnsanlar istatistiksel olarak o paranın kendilerine çıkma ihtimalinin farkındadırlar. Umut satın almak küçük görünse bile çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. İnsanlar bu umudu ucuza satın aldıkları için bir hayal kuruyorlar. Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor. ’Bu bilet bana çıkarsa borçlarımı öderim, yeni bir iş kurabilirim, çevremdeki insanların hayatını değiştirebilirim’ gibi hayal kurmak insanları mutlu edebiliyor. İnsanlar, ’almayacağım bilete ikramiye çıkarsa’ diye kaçırma korkusuyla da yöneliyorlar. Bundan dolayı birçok insan hayal kırıklığına uğruyor" diye konuştu. "Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir" İkramiyenin çıkmamasının herkeste aynı etkiyi oluşturmadığını belirten Taşdemir, "Aslında birçok insanda o ikramiyenin çıkmaması derin bir hayal kırıklığı oluşturmuyor. O biletin üstüne kurduğu hayaller boşa gittiğinde ilk başta derin bir iç çekiş ve hayal kırıklığı yaşayabilir. Birçok insan bunu mantıkla onarır. ’Zaten bana çıkma ihtimali çok düşüktü, hayırlısı böyleymiş’ diye düşünebilir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir. Bardak dolmuştur ve taşmak için son bir damlayı bekliyordur. Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir. Bu, insanların çok azında görülen bir durumdur" şeklinde konuştu. "Umut ile bağımlılık arasındaki çizgi çok ince" Yoksulluk süresi uzadıkça insanların risk algısının değişebildiğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Taşdemir, "Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça, maalesef başka bir çıkış yolu ümidi insanların zihninde kalmıyor. Birikim veya çalışma ile bu gidişatı değiştiremeyeceklerini düşünüyorlar. Kısa bir yoldan çıkış arayışına giriyorlar. Bu durum, insanların bu umuda sıkı sarılmasına sebep olabiliyor. Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça onların risk algıları da değişebiliyor. ’Battı balık yan gider’ misali ’son parayı da buna harcayayım’ diye düşünebilirler. İkramiye çıkmayınca diğer bilet tarihini bekleyerek, ’bu sefer olmadı ama bir dahaki sefere olabilir’ diyerek boş bir ümide tekrar kapılabilirler. Umutla bağımlılık arasındaki kısa çizgi budur" ifadelerini kullandı.