GÜNDEM - 07 Temmuz 2025 Pazartesi 10:58

Çadırda civcivlerle zorlu yaşam

A
A
A

Aydın’dan küçük motosikletiyle Eskişehir’e gelen ve cami avlusuna kurduğu çadırda yanındaki çok sayıda civcivle birlikte yaşayan Ali Eriş, diyabet ve hipertansiyon hastası olmasına rağmen 2000 yılından beri sokaklarda yaşadığını anlattı.

Denizli’de uzun yıllar boyunca kasaplık yapan 53 yaşındaki Ali Eriş, soğuk ortamda yapmak zorunda olduğu mesleğini 9 yıl önce geçirdiği akciğer hastalığı nedeniyle bıraktı. Geçimini sağlayabilmek için şehrin çeşitli noktalarında ayakkabı boyacılığı yapmaya başlayan Eriş, geçtiğimiz günlerde küçük motosikletine çadırını ve eşyalarını yükleyip, hayvanlarını da kutuya koyup Aydın’dan Eskişehir’e yola çıktı. Seyahati sırasında sıkça yolda kalması nedeniyle Eskişehir’e ancak 20 günde ulaşabildiğini kaydeden Eriş, şu anda kalacak bir yeri olmadığı için sokaklarda yatıp kalktığını belirtti. Gündüz olduğunda eşyalarını toplayıp kent merkezinde civcivleriyle birlikte dolaşan Ali Eriş, ortaya çıkarttığı ilginç görüntüler ile dikkat çekti.

Çadırda civcivlerle zorlu yaşam

"Normalde kasabım ama yıllarca hayvan kesmedim çünkü ben onlara kıyamam"

Aydın, Nazilli, Denizli ve Afyonkarahisar’dan geze geze geldiğini ifade eden Ali Eriş, "Aşağı yukarı 1 hafta Afyonkarahisar’da kaldım. Oradan güzelim şehre Eskişehir’e geldik. Buraya 50 CC’lik motosikletle ulaştım. Yatak, yorgan, çadır ve bu hayvanlarla beraber seyahat ettim. 20 günden beri yollardayız. Buraya yazları ziyarete geliyorum. Denizli’de ayakkabı boyacılığı yapıyordum, ama normalde kasabım ve yıllarca hayvan kesmedim. Çünkü ben onlara kıyamam, o yüzden hep et sıyırdım. Damlarda ve besihanelerde büyüdüm. Çocukların hayvan sevgisinden mahrum kalmaması için gittiğim yerlerde kendi adıma hayvan alırım ve sevdiririm. Kuzu, keçi, ördek ve tavşan olur, hiç fark etmez. Burada tekin ördeği, damat civcivi ve makine civcivi var. Yakında, Afyonkarahisar’dan tavşanlar geliyor. Güzel bir grup oluşuyor. Amacım, bir besihane veya bir müstakil ev bulup bugün dışarıda hayvanları okşattığımız gibi güzel bir yerde bunu yapmak. Hayvanları bölüm bölüm kümeslere ayırarak ’Ali Babanın Çiftliği’ni kurmak, çocuklara öyle bir yerde müzikler eşliğinde hayvan okşatmak istiyorum. Bu dünyada en güzel şey, hayvan sevgisiyle çocukları sevindirmek. Onları sevindirmek bizim mutluluğumuz" şeklinde konuştu.

Çadırda civcivlerle zorlu yaşam

"Ben bu hayvanları sattığım zaman tekrar almam gerekir, o yüzden satmıyorum"

Yanında dolaştırdığı hayvanları satmadığını ifade eden Eriş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Satılık değil, satmıyoruz. Satan mekanlarımız var, vatandaşı oraya gönderiyoruz. Bunlar okşamalık. Ben onu sattığım zaman tekrar hayvan almam gerekiyor. Ayrıca, onlar kaçmazlar. Bana alıştılar, beraber yatıp kalkıyoruz. Porsuk’ta suya koyuyoruz, yemliyoruz. Onlar benim hayat arkadaşım gibi oldu. Onları ben çok seviyorum, hayvanları çok seviyorum. İnsanları da seviyorum ama hayvan sevgisi biraz fazla."

Çadırda civcivlerle zorlu yaşam

Yaklaşık 25 yıldır sokaklarda kalıyor, hastalıklarını tedavi ettiremiyor

Şehir içerisinde ilginç görüntüler oluşturan o adam, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine zorlu yaşam mücadelesini de anlattı. Şeker ve hipertansiyon hastası olduğunu belirten Ali Eriş, günlerdir Ömür Camii çevresine kurduğu çadırda yaşamını sürdürmeye çalıştığını söyledi. Ayrıca, yaklaşık 25 yıldır evsiz olduğunu ifade eden Eriş, marketlerin çöpe attığı tarihi geçmiş ürünlerle karnını doyurduğunu dile getirdi. Zorlu bir dönemden geçtiğinden aktaran çaresiz adam, özellikle tedavi olmak konusunda büyük sıkıntılar çektiğinden bahsetti.

Çadırda civcivlerle zorlu yaşam

"Marketlerin çöpe attığı ürünler arasından sağlamlarını çıkarıp yiyorum"

Ömür Camii’nin önünde kurduğu çadırda yaşam şartlarını anlatan Ali Eriş, "Evimiz yok. Göründüğü gibi bu çadır evimiz. İnşallah bir gün evimiz olur. Zor bir hayat. Marketler tarihi geçen ürünleri çöpe atıyorlar, sağlamlarını içlerinden çıkarıp yiyorum. Hayvanları da o şekilde besliyorum. Ben bu şehri seviyorum, beğeniyorum. Her sene olduğu gibi rahatsızlığım için geldim. Şeker, tansiyon hastasıyım. Burada hayat buluyorum. Serin memleket, insanı iyi. Yıllarca Aydın’da oturdum. Zamanında miras evimiz vardı, satıldı. Dayılarım, annemin kardeşleri, zamanından herkes hissesini aldı. Hanımdan ayrıldı ayrılalı, yani aşağı yukarı 2000’den beri sokaklardayım. Vücut zaman zaman ateş yapıyor, kolay değil. Sağlığıma dahi baktıramıyorum. Şu anda özellikle şeker ve hipertansiyonum var. Tansiyon biraz yüksek. Tedavi olmakta zorlanıyorum. Kimseye kendimi acındırmak istemiyorum ama durumum bu, insanlar duyarlı olsunlar. Düşmez kalkmaz bir Allah, bu hayatta kimin ne olacağı belli olmaz. Çok zor bir dönemdeyim. Derler ya, ’Mayasız yoğurt tutmuyor.’ Ben bir türlü tutturamadım. Direniyorum ama zorlanıyorum, olmuyor" ifadelerini kullandı.

Emir Erten - Yüksel Gazi Yumlu

Çadırda civcivlerle zorlu yaşam

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl Bingöl Üniversitesi’nde 2026, ‘Üretim Yılı’ ilan edildi Bingöl Üniversitesi, 2026 yılını ‘Üretim Yılı’ ilan ederek eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerinde yeni bir vizyonun kapılarını araladı. Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Çelik, Basın Konseyi ile tanıtım ofisinde bir araya geldi. Toplantıya Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Abdurrahman Gül, Prof. Dr. İbrahim Yasin Erdoğan, Genel Sekreter Prof. Dr. Veysel Turan ile Kurumsal İletişim Koordinatörü Öğr. Gör. Dr. Ferhat Korkmazcan’ın yanı sıra Bingöl Basın Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Hakim Bayraktar ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Rektör Çelik, toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, Bingöl Üniversitesi’nin bilimsel bilgi üretimini, katma değere dönüştürmeyi ve toplumsal faydayı önceleyen bir anlayışla yoluna devam ettiğini belirterek, 2026 yılının üniversite genelinde "Üretim Yılı" olarak ilan edildiğini duyurdu. Çelik, bu kapsamda akademik birikimin sahaya yansıması, projelerin somut çıktılara dönüşmesi ve üniversite-sanayi-toplum iş birliğinin güçlendirilmesinin hedeflendiğini ifade etti. Üretim Yılı kapsamında Bingöl Üniversitesi bünyesindeki tüm akademik ve idari birimlerde kapsamlı çalışmalar yürütülecek. Dekanlıklar, müdürlükler, meslek yüksekokulları, araştırma merkezleri ve koordinatörlükler; üretime dayalı projeler, uygulamalı çalışmalar ve yenilikçi faaliyetlerle sürece aktif katkı sunacak. Rektör Prof. Dr. Erdal Çelik, 2026 Üretim Yılı’nın Bingöl Üniversitesi’nin kurumsal gelişimine ivme kazandıracağını ve bölgesel kalkınmaya önemli katkılar sağlayacağını vurguladı.
Bursa Osmangazi Belediyesi’nden kadın sağlığına farkındalık paneli Gerçekleştirdiği etkinliklerle toplum bilincini artırmayı amaçlayan Osmangazi Belediyesi, farkındalık paneliyle kadın sağlığının önemine bir kez daha vurgu yaptı. Alanında uzman isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen panelde, kadın sağlığına ilişkin pek çok başlık ele alınarak katılımcılara kapsamlı bilgiler aktarıldı. Osmangazi Belediyesi, Osmangazi Kent Konseyi Kadın Meclisi ile birlikte Şadırvanlı Han’da kadın sağlığına yönelik anlamlı bir panele ev sahipliği yaptı. Psikolojik Danışman Berrak Damla Karaca, Uzman Diyetisyen ve Uzman Fizyoterapist Sümeyye Şükran Özkeleş ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fatma Serra Sezer’in konuşmacı olarak yer aldığı panele, Osmangazi Belediyesi Başkan Vekili Hamiyet Baysal Arıkarslan, Osmangazi Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Kadın Meclisi olarak her ay gerçekleştirdikleri genişletilmiş toplantılarda farklı bir konuyu ele aldıklarına işaret eden Osmangazi Kent Konseyi Kadın Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Ayşe Simge Demir Okuroğulları, düzenlenen panelde farklı dallarda uzman görüşleriyle, farklı bakış açılarıyla kadın sağlığı üzerine konuştuklarını paylaştı. Kadınların bedenleriyle ilgili yaşadıkları doğal sürecin yıllar boyunca yanlış algılar ve tabularla gölgelendiğine dikkat çeken Psikolojik Danışman Berrak Damla Karaca, "Kadın bedeninde düzenli olarak yaşanan bu sürecin sadece bir rahatsızlık ya da olumsuz bir durum gibi görülmesinin ne kadar yanlış olduğunu burada anlatıyoruz. Bunun bir döngü olduğu, vücudun okuryazarlığının öğrenildiğinde ne kadar rahat geçilebileceği, sakin olunması gerektiğine dayalı bilgilendirme yapmak istiyoruz. Kadın bedeni sistematik bir şeydir. O sistemi okursanız, ne istediğini, neye ihtiyacı olduğunu algılarsanız her şey çok daha rahat olabiliyor" diye konuştu. Uzman Diyetisyen ve Uzman Fizyoterapist Sümeyye Şükran Özkeleş de, özellikle adet düzensizlikleri gibi konularla çok sık karşılaştıklarını dile getirerek, beslenme ve fizyoterapi ile bu durumun kontrol altına alınabileceğine işaret etti. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fatma Serra Sezer ise gerçekleştirdiği sunumda kadın sağlığının anatomik yapısıyla birlikte vücut sağlığı hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Panelin ardından Osmangazi Belediyesi Başkan Vekili Hamiyet Baysal Arıkarslan, katılımcılara çiçek takdiminde bulunulurken, konuşmacılar etkinliği gerçekleştiren Osmangazi Belediyesi’ne teşekkürlerini sundu.