GENEL - 26 Kasım 2019 Salı 16:02

ESOGÜ ESKAM’dan ’Bilinçli Kadınlar Güçlü Yarınlar’ etkinliği

A
A
A
ESOGÜ ESKAM’dan ’Bilinçli Kadınlar Güçlü Yarınlar’ etkinliği

Birleşmiş Milletler (BM) “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” dolayısıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Kadın Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ESKAM) tarafından “Bilinçli Kadınlar Güçlü Yarınlar” temasıyla etkinlik düzenlendi.

Birleşmiş Milletler (BM) “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” dolayısıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Kadın Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ESKAM) tarafından “Bilinçli Kadınlar Güçlü Yarınlar” temasıyla etkinlik düzenlendi.


ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki etkinlik ESOGÜ Onkoloji Hastanesi arkasındaki alanda günün anısına fidan dikimi gerçekleştirilmesi ile başladı. Sonrasında ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi fuaye alanında Ressam Derya Öngün Köse’nin eserlerinden oluşan “Bunu Hak Etmiyorum” konulu resim sergisinin açılışı yapıldı.


Etkinlikte konuşan ESOGÜ ESKAM Müdürü Doç. Dr. Elif Gürsoy, BM Genel Kurulu’nun 1999 yılında 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” ilan ettiğini belirterek, bu çerçevede her yıl 25 Kasım’da tüm dünyada çeşitli etkinlikler düzenlenerek kadına yönelik şiddet konusunun gündeme getirildiğini ve böylece konuyla ilgili farkındalık yaratılmaya çalışıldığını söyledi. Kadına yönelik şiddetin çok boyutlu bir insan hakları sorunu olduğunu, kadın cinayetlerinin ise geleneksel ahlak anlayışı temelli ortaya çıkan şiddetin en uç noktası ve sözün bittiği yer olduğunu dile getiren Doç. Dr. Elif Gürsoy, kadınların sırf cinsiyetlerinden dolayı ayırımcılığa uğradığını, haklarının ihlal edildiğini ve hatta yaşam haklarının ellerinden alınabildiğini kaydetti. Türkiye tarafından da imzalanan BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)’nin, taraf ülkelere kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı gerekli yasal düzenlemeleri yapma ve şiddeti ortadan kaldıracak uzun ve kısa vadeli çözümler getirme sorumluluğu getirdiğini belirten Doç. Dr. Elif Gürsoy, ülkemizin maalesef kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda dünya ülkeleri arasındaki yerinin iyi olmadığını ve şiddetle ayrımcılığın boyutlarının artmakta olduğunu söyledi. Doç. Dr. Elif Gürsoy, yasaların uygulanmasında yaşanan sorunlar ve kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda bilinçlenmenin ve zihniyet değişikliğinin istenilen düzeyde gerçekleşememesinin bu durumun en önemli sebepleri olduğunu kaydetti. Bu konuda en önemli görevin üniversitelere ve eğitimcilere düştüğünü vurgulayan Doç. Dr. Elif Gürsoy, üniversitelerin ve akademisyenlerin geleceğin toplumunu oluşturacak olan genç neslin yetişmesinde, toplumu aydınlatmada ve toplumun çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasında sorumlulukları bulunduğunu söyledi. Doç. Dr. Elif Gürsoy 25 Kasım’ları düzenlemek zorunda kalmayacağımız bir dünyaya ulaşmamız temennisiyle konuşmasını tamamladı.


ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Şenocak, kadınlara yönelik şiddetin genel olarak fiziksel şiddet, cinsel şiddet, duygusal şiddet ve ekonomik şiddet olmak üzere 4 grupta toplandığını belirtirken, yapılan araştırmaların kadınların özellikle cinsel ve fiziksel şiddete maruz kaldıklarını gösterdiğini söyledi. Kadına yönelik şiddetin fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan yıkıcı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kemal Şenocak, şiddet uygulayan kişilerin kadınların yakınları olmasının ise ortaya çıkan yıkımı daha da artırdığını kaydetti. Kadına yönelik şiddetin gerek dünyada gerekse ülkemizde çözüm bekleyen en önemli sorunlardan biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kemal Şenocak, her yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde düzenlenen etkinliklerle kadına yönelik her türlü şiddetin gündeme gelmesi, tartışılması ve farkındalık yaratılması ve çözüm önerilerinin paylaşılmasının sağlandığını söyledi. Ülkemizde kadın haklarını korumak ve kadına yönelik şiddeti önleye yönelik gelişmeler olmasına ve çeşitli kanun ve yönetmeliklerin uygulamaya konmuş olmasına rağmen sorunun çözümünün istenilen düzeyde olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Kemal Şenocak, halen şiddetin her türünün ve ölümlerin önüne geçilemediğini kaydetti.


Kadına yönelik her türlü şiddetin dünyada ve ülkemizde en önemli insan hakları ihlalleri arasında yer aldığını belirten Prof. Dr. Kemal Şenocak, bu konuda birçok uluslararası sözleşme ve ulusal mevzuatımızın olmasına rağmen mevzuatın uygulanmasında eksiklikler bulunduğunu ancak en önemli şeyin bilinçli bir topluma duyulan ihtiyaç olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kemal Şenocak bu nedenle böyle etkinliklerin kadına yönelik şiddetle ilgili farkındalık oluşturma ve insanları bilinçlendirme açısından çok önemli olduğunu dile getirerek, etkinliğin düzenlenmesine emeği geçen herkese teşekkür etti.


Açılış konuşmalarının ardından ESOGÜ Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Serdar Körük “Partner Şiddeti” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Partner şiddetinin fiziksel, cinsel, psikolojik ya da ekonomik nitelikli olabileceğini dile getiren Arş. Gör. Serdar Körük, çeşitli bireysel ya da sosyal faktörlerin partner şiddetini ortaya çıkarabildiğini söyledi. Arş. Gör. Serdar Körük fiziksel şiddete maruz kalınması durumunda polis, jandarma, Alo 183 Kadın, Çocuk, Engelli, Aile Danışma Hattı ya da Mor Çatı gibi dayanışma merkezlerinden destek alınabileceğini söyledi. Arş. Gör. Serdar Körük sunumunu, bir ilişkide her iki tarafın da ödediği bedeller ile kazandığı ödüllerin yakın olmak zorunda olduğunu vurgulayarak tamamladı.


Daha sonra ESOGÜ ESKAM Müdürü Doç. Dr. Elif Gürsoy “Güç ve Şiddet” başlıklı bir sunum yaptı. Doç. Dr. Elif Gürsoy BM Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne göre kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin, bir kadına sırf kadın olduğu için yöneltilen ya da oransız bir şekilde kadınları etkileyen şiddet olduğunu söyledi. Erkek egemen anlayışta erkeğin elinde ekonomik, ataerkil, toplumsal cinsiyet rollerine dayalı, siyasi ve toplumsal statüye dayalı gücün bulunduğunu belirten Doç. Dr. Elif Gürsoy, bu güç kaynaklarının kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisini örneklerle anlattı. Toplumsal cinsiyet rollerinin pekiştirilmesinde medyanın gücüne de değinen Doç. Dr. Elif Gürsoy; televizyon dizileri, çizgi filmler, yazılı basın, masal kitapları ve ders kitaplarının içerdikleri mesajın erkek egemen anlayışı pekiştirir nitelikte aynı olduğunu kaydetti. Konuşmasında sözlü şiddete de vurgu yapan Doç. Dr. Elif Gürsoy, hiçbir verisi olmayan sözlü şiddetin yani küfür kültürünün geleneksel toplumdan beslendiğini ifade etti. Toplumdaki erkeklik anlayışı değişmeden şiddetin bitmeyeceğini dile getiren Doç. Dr. Elif Gürsoy, kadına yönelik şiddet sorununun çözülebilmesi için önce bunun bir sorun olduğunun kabul edilmesi ve sonra da bunun nedenlerinin iyi kavranması gerektiğini söyledi.


Etkinlik oyuncu-sunucu Ceyda Düvenci’nin ESOGÜ öğrencileri ile gerçekleştirdiği söyleşi ile sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Yunusemre’de kırsal kalkınma ve kooperatifçilik masaya yatırıldı Yunusemre Belediyesi ile Yunusemre Kent Konseyi tarafından düzenlenen ’Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Çalıştayı’nda, kırsal alanların güçlendirilmesi, yerel üretimin desteklenmesi ve kooperatifçiliğin sürdürülebilirliği ele alındı. Kırsal kalkınmanın güçlendirilmesi ve kooperatifçilik anlayışının sürdürülebilir bir zeminde ele alınması amacıyla Yunusemre Belediyesi ile Yunusemre Kent Konseyi iş birliğinde ’Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Çalıştayı’ düzenlendi. Yunusemre Belediyesi Muradiye Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen çalıştaya; Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Mesut Doğan, Manisa Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Yılmaz Usta, CHP Yunusemre İlçe Başkanı Yalçın Arcak, MAYEB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balkan, Yunusemre Kent Konseyi Başkanı Bektaş Kılınç, belediye meclis üyeleri, konuşmacılar ve çok sayıda üretici katıldı. Mustafa Pala’nın sunumlarını yaptığı çalıştayda belgesel gösterimi gerçekleştirilirken, "Yeniden Sürdürülebilir Kooperatifçilik" başlıklı panelle program devam etti. Çalıştayda; kırsal alanlarda sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, yerel üretimin desteklenmesi ve kooperatifçiliğin güçlendirilmesine yönelik görüş ve öneriler paylaşıldı. Zeyrek ve Durbay anıldı Çalıştayda konuşan Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, kırsal kalkınmayı temel alan bir bakış açısına sahip olduklarını vurguladı. Balaban, göreve geldikten sonra Yuntdağı bölgesindeki 37 köyün kırsal mahalle statüsüne dönüştürüldüğünü hatırlatarak, kooperatif çalışmalarının önünün açıldığını ve belediye imkanları doğrultusunda desteklerin süreceğini ifade etti. Konuşmasında hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek ile Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ı da anan Balaban, "Ferdi Başkanımızı altı ay önce, Gülşah Başkanımızı ise kısa bir süre önce kaybettik. Acıları hala yüreğimizde. Her ikisini de saygı ve sevgiyle anıyoruz" dedi. Çalıştay, katılımcıların değerlendirmeleri ve karşılıklı görüş alışverişinin ardından sona erdi.
Bursa İş Sanat Anadolu Sergileri İznik’te düzenlendi Türkiye İş Bankası İznik Şubesi’nde sergilenen "Mavinin Sırları" seçkisi usta sanatçıların çiniden ilham aldıkları eserleri bir araya getirdi. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan yapılan tematik seçkileri sanatseverlerle buluşturan Anadolu Sergileri’nin 2025 yılındaki son durağı, 20-21 Aralık’ta Bursa’nın İznik ilçesi oldu. Osmanlı çini sanatının merkezlerinden İznik’teki İş Bankası şubesinde sergilenen "Mavinin Sırları" seçkisinde Şerif Renkgörür, Şevket Dağ, Feyhaman Duran, Selahattin Teoman, Zeki Fındıkoğlu, Nazlı Ecevit, İbrahim Çallı, Melahat Üren, Söbütay Özer, Hulusi Mercan gibi sanatçılar çini motiflerden ilham alan kompozisyonlarına Füreya Koral’ın üçlü yuvarlak panosu eşlik etti. Çininin Türk resim sanatındaki yansımalarına odaklanan sergide, sanat tarihçisi ve eleştirmen Nazlı Pektaş eserler hakkında ziyaretçilere bilgi verdi. Ziyaretçilerin büyük bir ilgiyle izlediği sergide çocuklara yönelik sanat atölyesi de düzenlendi. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin öğrenme programlarının düzenli faaliyetlerinden biri olan Anadolu Sergileri ilk altı ayında 6 bini aşkın sanatsevere ulaştı. İbrahim Çallı’nın eserlerini Çal ilçesindeki izleyicilerle buluşturan seçkiyle başlayan Anadolu Sergileri, Hocalar ve Öğrenciler (Milas), Mavinin İzinde (Gelibolu), Büyük Zafer (Kocatepe), Aşina Yüzler (Antakya), Çarşı-Pazar (Midyat) ve Ege Havası (Edremit) gibi farklı seçkileri sanatseverlere sundu. MarCom, Sardis, Toplumsal Fayda Ödülleri ve İstanbul Marketing Awards platformlarının farklı kategorilerinde ödüllere layık görülen Anadolu Sergileri, 2026 yılında da ortak kültürel mirasın doğduğu topraklarda bugünün kuşaklarıyla buluşturmayı sürdürecek. Anadolu Sergileri’nin Ocak ayındaki durağı Mersin’in Pozcu ilçesindeki Türkiye İş Bankası şubesi olacak.
İstanbul Sancaktepe’de sosyal tesislerde kalite ve uygun fiyat bir arada Sancaktepe Belediyesi, ilçe genelinde hizmet veren sosyal tesisleriyle vatandaşlara kaliteli, modern ve bütçe dostu imkanlar sunmaya devam ediyor. Belediye bünyesinde faaliyet gösteren Samandıra Sosyal Cafe, Sarıgazi Sosyal Cafe, Koru Park Sosyal Cafe, Paşaköy Sosyal Tesisi, Yenidoğan Sosyal Tesisi, Hanımeli Sosyal Tesisi ve Aydos Sosyal Tesisi ve Kasaba Sosyal Cafe; göz kamaştıran mimarileri, şık dekorasyonları ve profesyonel kadrolarıyla ilçe sakinlerine keyifli bir sosyal ortam sağlıyor. Türk ve Dünya mutfaklarından özenle hazırlanan geniş menü seçenekleriyle dikkat çeken sosyal tesisler, kaliteli hizmeti uygun fiyatlarla buluşturarak haftanın her günü vatandaşların uğrak noktası haline geliyor. Sancaktepe Belediyesi, mevcut tesislerin yanı sıra yeni yatırımlarla da sosyal alanlarını genişletiyor. Bu kapsamda 2 Sosyal Cafe’nin inşaat çalışmaları hızla devam ederken, her iki tesisin de yakın zamanda hizmete açılarak ilçe halkına yeni sosyal mekanlar kazandırması hedefleniyor. Başkan Alper Yeğin’den vatandaşlara davet Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin, sosyal tesislerin her kesime hitap eden yapısıyla ilçenin sosyal yaşamına değer kattığını belirterek yeni yılla birlikte değişen konsepti ile vatandaşları tesisleri ziyaret etmeye davet etti. Başkan Yeğin, mesajında şu ifadeleri kullandı: "Belediyemizin sosyal tesisleri, kaliteli hizmeti uygun fiyatlarla bir araya getirerek vatandaşlarımızın aileleriyle birlikte keyifli vakit geçirebileceği nezih mekanlar sunuyor. Modern yapıları, zengin menüleri ve güler yüzlü hizmet anlayışıyla Sancaktepe’mize yakışan bir standart oluşturduk. Tüm komşularımızı sosyal tesislerimizi ziyaret etmeye, bu güzel ortamın tadını çıkarmaya davet ediyorum."
Bolu Bolu’da geliştirilen yapay zeka sistemi, gizli kalp krizi riskini ortaya çıkarıyor Bolu’da düzenlenen sağlık etkinliğinde yapay zeka ile vatandaşların kalp yaşını hesaplayan Kardiyolog Dr. Esad Çekin, obezite, sigara ve kalp krizinden ölümlerde Türkiye’nin Avrupa zirvesinde yer aldığına dikkat çekti. 40 yaşındaki bir kişinin 60 yaşında bir kalbe sahip olabileceğini belirten Dr. Çekin, "Halkın bilinçlenmesi şart. Yapay zeka destekli erken tanı ile kalp hastalıklarını önleyebiliriz" diye konuştu. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi topluluklarından Genç Yeryüzü Doktorları Topluluğu öğrencileri, alışveriş merkezinde "Sağlık Sokağı" adıyla bir etkinlik düzenledi. Öğrenciler etkinlikte; meme kanseri ve diğer kanser türleri, akılcı ilaç kullanımı, ağız ve diş sağlığı hastalıkları ile sigara bırakma konularında vatandaşlara bilgilendirme yaptı ve çeşitli testler uyguladı. Tıp, Diş Hekimliği ve Sağlık Bilimleri fakültelerinde eğitim gören öğrenciler, vatandaşların sağlıkla ilgili sorularıyla yakından ilgilendi. Etkinlik alanında, ailelerin danışmanlık aldığı sırada çocukların vakit geçirebilmesi amacıyla çocuk masası kuruldu. Bu alanda psikoloji bölümü öğrencileri çocuklarla ilgilendi. Bunun yanı sıra il genelinde farklı noktalarda yapay zeka sistemiyle kalp taraması yapan Kardiyolog Doktor Esad Çekin, bu kez yapay zeka destekli sistemle vatandaşların kalp yaşını ölçtü. Sağlık Sokağı etkinliğine; Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Doç. Dr. Oruç Yunusoğlu ile Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) Doktoru Songül Ekmen Kurtoğlu da katılarak bilgilendirme masalarında vatandaşlarla bir araya geldi. "Yapay zekanın desteğini de kullanabiliyoruz" Geliştirdiği yapay zeka sisteminin, kalp rahatsızlıkları olabilecek insanlarda teşhis yöntemi olarak kullanılabildiğini aktaran Kardiyolog Doktor Esad Çekin, "Maalesef ülke olarak Avrupa’da her şeyde birinci sıradayız. Obezitede Avrupa birincisiyiz. Sigara içme oranlarında Avrupa birincisiyiz. Şeker hastalığında Avrupa birincisiyiz. Tabii tüm bunların sonucu olarak maalesef kalp krizi kaynaklı ölümlerde de Avrupa birincisiyiz. Eurostat verilerine göre yüzde 10,8 ile kalp krizi kaynaklı ölümlerde Avrupa birincisi sırasındayız. Tabii bu bize şunu gösteriyor; Toplum sağlığı açısından yapmamız gereken belki de en öncelikli şey, bu kalp hastalıklarını yönetebilmek, kalp krizlerine karşı farkındalık oluşturabilmek diye düşünüyorum. Bunun için yapacağımız iki tane çözüm var. Birincisi, erken tanı imkanlarını artırmamız lazım. Burada artık eskisinden çok daha güçlüyüz. Yapay zekanın desteğini de kullanabiliyoruz. Yapay zeka destekli tanı metotlarıyla kalp hastalıklarını çok erken dönemde tespit edip önleme imkanımız olabiliyor. İkincisi ise belki de en önemlisi, toplumsal düzeyde farkındalığı artırmamız lazım diye düşünüyorum. Yani halkın da bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor" şeklinde konuştu. "Kalp Yaşı isimli uygulamayı geliştirdik" Kardiyolog Doktor Esad Çekin, yeni geliştirdiği yapay zeka sistemini İHA’ya anlattı. Çekin yaptığı açıklamada, "Bu amaca hizmet etmesi için Kalp Yaşı isimli uygulamayı geliştirdik. Kalp yaşı şu demek; Hiçbir hastalığı olmayan kaç yaşında birisiyle sizin kalp riskiniz eşit demektir. Aslında 10 yıllık kardiyovasküler risk sınıflamasına dayanır ama bir insana kalp riskinin yüzde 3, yüzde 5 deyince bir anlam ifade etmeyebilir. Ama onun yerine ‘kalp yaşın 50-60’ gibi ifade edersek, insanlara işleyerek önlem almaya motive edici olabiliyor. Gerçekten 40 yaşında birisi, hiç farkında olmadan 60 yaşında bir kalple yaşıyor olabilir. Keza tam tersi de mümkün. İşte biz bu kalp yaşı 60 olan kişiye, ‘Bak, yanlış yoldasın, bunları değiştirmen lazım. Kalp yaşını 40’a indirmemiz lazım’ dediğimizde çok daha tesirli oluyor. Nitekim ben de son birkaç haftadır kendi polikliniğimde Kalp Yaşı uygulamasını kullanıyorum ve hastalardan da çok güzel geri dönüş alıyorum. Hayatlarına dokunabiliyoruz. Onları hayat tarzını değiştirmek üzerine motive edebiliyoruz. Günün sonunda bizim en büyük amacımız insanları motive etmek, onlarda bir farkındalık oluşturmak diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. "İnsan, damarları kaç yaşındaysa aslında o yaştadır" Kalp Yaşı uygulamasının insanları korkutmaktan ziyade korumak amaçlı olduğunu vurgulayan Esad Çekin, "Kalp Yaşı uygulaması da işte bu yüzden korkutmak amaçlı değil, korumak amaçlı kullanılabilecek bir araç. Tıp fakültesinde öğrendiğimiz çok meşhur bir söz vardır; İnsan, damarları kaç yaşındaysa aslında o yaştadır, diyoruz. Takvim yaşını geriye alamayız ama kalbimizi gençleştirebiliriz. Bu nedenle farkındalık oluşturmamız lazım diye düşünüyorum" dedi. "Esad hocamdan memnunum" Esad Çekin’e bir yıldır tedavi olduğunu ve memnun olduğunu dile getiren Zafer Gülsal da Sağlık Sokağını ziyaret etti. Gülsal yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; "Esad hocamla yaklaşık bir sene önce genel bir kontrolde tanıştım. Kan tahlili ve EKG çekiminden sonra benim durumumu ciddi görerek acil bir anjiyo istedi. Anjiyodan sonra da 3 tane damarımın tıkalı olduğunu ve 3 tane stent taktığını ama bir damara müdahale edilmediğini onu da bir sene sonra yapacağını söylemişti. Çok şükür şu an stentlerden sonra iyiyim geçen hafta bir anjiyo daha oldum Esad hocam sayesinde şu anda durumum gayet iyi. Esat hocamdan memnunum"