EĞİTİM - 24 Kasım 2025 Pazartesi 15:32

Prof. Dr. Nilgün Özdamar ’Yapay Zekâda Yükselen Kadın Liderler Programı’na seçildi

A
A
A
Prof. Dr. Nilgün Özdamar ’Yapay Zekâda Yükselen Kadın Liderler Programı’na seçildi

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Özdamar, yapay zekâ alanında kadın liderliğini desteklemeyi amaçlayan uluslararası Rising Woman Leaders in AI-Yapay Zekâda Yükselen Kadın Liderler Programına seçilerek önemli bir başarıya imza attı.


British Council tarafından desteklenen ve Henley Business School liderliğinde yürütülen program, Koç Üniversitesi, Thames Valley AI Hub (TVAI), Moka United ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Bölümü iş birliğiyle gerçekleştiriliyor. Programın içeriğine ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Özdamar, "Program kapsamında İngiltere’den alanında uzman mentorlarla eşleştiriliyor; liderlik, iletişim, proje geliştirme ve strateji gibi konularda eğitim alıyoruz. Türkiye’den yaklaşık 15 kadın seçildi ve katılımcılar farklı disiplinlerden akademisyenler ile profesyonellerden oluşuyor. Program Nisan 2026’ya kadar sürecek. Şu anda iletişim becerileri ve profesyonel yazım üzerine eğitimlere başladık; önümüzdeki haftalarda mentor eşleşmeleri gerçekleştirilecek" dedi.



"Yapay zekâ tabanlı video içerikleri ve AI üniversite modeli dikkat çekti"


Programa kabul sürecine ilişkin konuşan Prof. Dr. Özdamar, "Uzun süredir sosyal medyada yapay zekâ tabanlı video içerikleri üretiyorum. Bir konferans için hazırladığım videoyu daha etkileyici hâle getirmek istememle başlayan bu süreç zamanla kendi avatarımı oluşturduğum, sesimi klonlayarak entegre ettiğim ve farklı yapay zekâ araçlarını bir araya getirdiğim bir yapıya dönüştü. Bugün farklı temalarda AI destekli eğitim videoları ve farkındalık içerikleri hazırlıyorum. Tüm bu çalışmaların yanı sıra, Haziran’da Litvanya’da tamamladığım yapay zekâ tabanlı üniversite modeli üzerine yüksek lisans tezim de mülakat sürecinde büyük ilgi gördü ve programa kabul edilmemde önemli bir rol oynadı" ifadelerini kullandı.



"Hedefim, üniversitelerde dijital dönüşümü yapay zekâ ile bütüncül bir modele dönüştürmek"


Kabul edildiği projeler ve gelecekte yapacağı çalışmalar hakkında bilgi veren Özdamar, sözlerine şöyle devam etti:


"Program kapsamında, yapay zekâ tabanlı video içerik üretim sürecimi ileri bir aşamaya taşımayı ve farklı generatif yapay zekâ tasarım araçlarını stratejik ve karşılaştırmalı bir yaklaşımla analiz ederek yeni nesil öğrenme materyalleri geliştirmeyi hedefliyorum. Bu doğrultuda yakın dönemde AI destekli mini dersler ve mikro-öğrenme modülleri tasarlamayı planlıyorum. Aynı zamanda, toplumsal fayda üretmeyi amaçlayan projelerime de devam ediyorum. Örneğin, şu sıralar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında yapay zekâ destekli bir şarkı ve farkındalık videosu üzerinde çalışıyorum. Bunun yanı sıra, kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla öğrencilerimle birlikte geliştirdiğimiz AI destekli afiş tasarımlarından oluşan bir sergi hazırlığı yürütüyoruz. Kısaca özetlemek gerekirse, tüm bu çalışmalarımın ortak paydasını yapay zekânın dönüştürücü gücünü hem kurumsal hem toplumsal bağlamda görünür kılmak oluşturuyor. Araştırma çabalarım ise yükseköğretimde dijital dönüşümün AI temelli modellerle nasıl sürdürülebilir, ölçülebilir ve yenilikçi biçimde uygulanabileceğine odaklanmaktadır."



"Kadınların yapay zekâ alanında daha görünür olması kritik önemde"


Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Özdamar, kadınların yapay zekâ alanındaki varlığına dikkat çekerek, "Yapay zekâ alanında önemli katkılar sunan çok sayıda güçlü kadın olmasına rağmen, bu katkıların görünürlüğü hâlâ hak ettiği düzeyde değildir. Oysa teknoloji tarihine baktığımızda, bilgisayar biliminin temellerini atan Ada Lovelace ve ilk elektronik bilgisayar ENIAC’ı programlayan altı kadın matematikçi gibi öncü isimler, bu alanın gelişiminde kritik roller üstlenmişlerdir. Günümüzde de Fei-Fei Li, Joy Buolamwini, Timnit Gebru gibi araştırmacılar yapay zekâda etik, adalet, insan-merkezlilik ve bilimsel yenilik bağlamında çığır açıcı çalışmalar yürütmektedir. Buna rağmen kadınların yapay zekâ ekosistemindeki görünürlüğünün sınırlı olması, kapsayıcı ve eşitlikçi bir teknoloji geleceği için önemli bir sorundur. Bu nedenle Yapay Zekâda Yükselen Kadın Liderler Programı, kadın liderliğini ulusal ve uluslararası ölçekte güçlendirmeyi ve yeni kuşak kadın araştırmacıların önünü açmayı amaçlayan önemli bir adımdır. Bu dönüşümde aktif rol almak ve kadınların görünürlüğünü artırmak benim için çok değerli" diye belirtti.



Prof. Dr. Nilgün Özdamar ’Yapay Zekâda Yükselen Kadın Liderler Programı’na seçildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya 16 ilçenin muhtarları Sapanca Gölü için tek ses oldu: "Sanayinin değil yaşamın kaynağıdır" Sakarya ve Kocaeli’de yaşayan milyonlarca insanın içme suyu kaynağı olan ve her geçen gün çekilmeye devam eden Sapanca Gölü için Sakarya’nın 16 ilçesinin muhtarlar dernek başkanları döviz ve pankartlarla tek ses oldu. Sakarya ve Kocaeli’de milyonlarca insanın içme suyu kaynağı olan Sapanca Gölü, son 65 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Her gün santim santim çekilen göl seviyesi kritik noktayı da geçerek 28.59 seviyesine düştü. Göldeki ciddi çekilme sebebiyle Sakarya’nın 16 ilçesinin muhtarlar dernek başkanları ellerinde döviz ve pankartlarla gölün karşı karşıya kaldığı tehditlere dikkat çekmek gayesiyle bir araya geldi. "Sapanca Gölü, yalnızca bölgenin değil tüm ülkenin ortak doğal mirasıdır" Muhtarlar adına konuşan Sapanca Muhtarlar Derneği Başkanı Barış Yıldız, "Gölün doğal dengesi bozulmakta ve su seviyesi her yıl daha da düşmektedir. Bu durum hem bölgenin ekosistemini hem de yüzbinlerce insanın su güvencesini tehdit etmektedir. Sapanca Gölü sanayinin değil yaşamın kaynağıdır. Gölün taşıma kapasitesi üzerinde yapılan su kullanımı, bilimsel uyarılara rağmen devam etmektedir. Sapanca’nın suyu endüstriyel büyümenin, kısa vadeli çıkarların aracı olamaz. Sapanca Gölü, yalnızca bölgenin değil tüm ülkenin ortak doğal mirasıdır ve korunması bir tercih değil zorunluluktur. Bizler, Sapanca Gölü’nün kuraklıktan, yanlış su politikalarından ve sanayi baskısından korunması için gölün su kullanımında şeffaflığın artırılmasını, sanayide göl suyunun kullanımının kısıtlanmasını, alternatif su kaynaklarının oluşturulmasını, ekosistemi tehdit eden uygulamaların durdurulmasını ve bilimsel verilere dayalı sürdürülebilir bir su yönetim planı oluşturulmasını talep ediyoruz" dedi. "Doğanın sahibi yoktur, sadece koruyucuları vardır" Yıldız, konuşmasını şöyle tamamladı: "Bugün ’Sapanca Gölü hepimizindir’ diyoruz; çünkü doğanın sahibi yoktur, sadece koruyucuları vardır. Bugün ’susarsak göl susar’ diyoruz; çünkü bu sessizliğin bedelini gelecek nesiller ödeyecek. Kamuoyunu, STK’ları, yetkili kurumlarımızı ve tüm vatandaşlarımızı Sapanca Gölü’nün korunması için birlikte hareket etmeye davet ediyoruz."
Sakarya 16 ilçenin muhtarları Sapanca Gölü için tek ses oldu: "Sanayinin değil yaşamın kaynağıdır" Sakarya ve Kocaeli’de yaşayan milyonlarca insanın içme suyu kaynağı olan ve her geçen gün çekilmeye devam eden Sapanca Gölü için Sakarya’nın 16 ilçesinin muhtarlar dernek başkanları döviz ve pankartlarla tek ses oldu. Sakarya ve Kocaeli’de milyonlarca insanın içme suyu kaynağı olan Sapanca Gölü, son 65 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Her gün santim santim çekilen göl seviyesi kritik noktayı da geçerek 28.59 seviyesine düştü. Göldeki ciddi çekilme sebebiyle Sakarya’nın 16 ilçesinin muhtarlar dernek başkanları ellerinde döviz ve pankartlarla gölün karşı karşıya kaldığı tehditlere dikkat çekmek gayesiyle bir araya geldi. "Sapanca Gölü, yalnızca bölgenin değil tüm ülkenin ortak doğal mirasıdır" Muhtarlar adına konuşan Sapanca Muhtarlar Derneği Başkanı Barış Yıldız, "Gölün doğal dengesi bozulmakta ve su seviyesi her yıl daha da düşmektedir. Bu durum hem bölgenin ekosistemini hem de yüzbinlerce insanın su güvencesini tehdit etmektedir. Sapanca Gölü sanayinin değil yaşamın kaynağıdır. Gölün taşıma kapasitesi üzerinde yapılan su kullanımı, bilimsel uyarılara rağmen devam etmektedir. Sapanca’nın suyu endüstriyel büyümenin, kısa vadeli çıkarların aracı olamaz. Sapanca Gölü, yalnızca bölgenin değil tüm ülkenin ortak doğal mirasıdır ve korunması bir tercih değil zorunluluktur. Bizler, Sapanca Gölü’nün kuraklıktan, yanlış su politikalarından ve sanayi baskısından korunması için gölün su kullanımında şeffaflığın artırılmasını, sanayide göl suyunun kullanımının kısıtlanmasını, alternatif su kaynaklarının oluşturulmasını, ekosistemi tehdit eden uygulamaların durdurulmasını ve bilimsel verilere dayalı sürdürülebilir bir su yönetim planı oluşturulmasını talep ediyoruz" dedi. "Doğanın sahibi yoktur, sadece koruyucuları vardır" Yıldız, "Bugün ‘Sapanca Gölü hepimizindir’ diyoruz; çünkü doğanın sahibi yoktur, sadece koruyucuları vardır. Bugün ‘susarsak göl susar’ diyoruz; çünkü bu sessizliğin bedelini gelecek nesiller ödeyecek. Kamuoyunu, STK’ları, yetkili kurumlarımızı ve tüm vatandaşlarımızı Sapanca Gölü’nün korunması için birlikte hareket etmeye davet ediyoruz" diye konuştu.
Mersin Seçer: "Mersin’i çok daha muhteşem bir kent yapacağız" Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin’e yönelik hem yerel hem merkezi yatırımların sürdüğünü belirterek, "Mersin’i çok daha muhteşem bir kent haline getireceğiz" dedi. Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile eşi Mersinden Kadın Kooperatifi Başkanı Meral Seçer, 5 Aralık Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını kazanmasının 91. yılı dolayısıyla düzenlenen programda, kentte görev yapan kadın muhtarlarla bir araya geldi. Eski Gülnar Oteli Gastronomi ve Yöresel Ürün Konağında gerçekleşen programda, kadınların siyasette ve yönetimde güçlenmesinin önemine dikkat çeken Başkan Seçer, Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının birçok ülkeden önce verildiğini hatırlatarak, bu adımın cumhuriyet tarihinin en önemli devrimlerinden biri olduğunu söyledi. Mersin’de belediye ve muhtarların bir aile gibi çalıştığının altını çizen Seçer, hizmet üretirken siyasi ayrım yapılmadığını, dilinin ise her zaman ’kardeşçe ve kapsayıcı’ olduğunu vurguladı. Mersin’in çok kültürlü yapısına değinen Seçer, kentin tüm renklerini barış içinde bir arada tutmayı önemsediklerini ifade ederek, belediyenin sosyal politikalara özel bir önem verdiğini belirtti. Kentte gelir dağılımındaki eşitsizliğe dikkat çeken Seçer, sosyal destek bütçesinin göreve geldiklerinden bu yana katlanarak arttığını söyledi. Evde Bakım, Evde Yemek, Mahalle Mutfakları, Halk Kart, ambulans ve onkoloji servisi gibi desteklerin devam edeceğini ifade eden Seçer, ihtiyaç sahibi vatandaşlara yönelik çalışmaların muhtarların katkısıyla daha etkili yürüdüğünü dile getirdi. "Mersin’e ve ülkemize sahip çıkacağız" Eğitimin önemine dikkat çeken Seçer, Büyükşehir Belediyesinin yıllık 120 -130 bin gıda kolisi desteği sunduğunu, kurs merkezlerinde yaklaşık 8 bin 500 öğrencinin eğitim aldığını aktardı. Muhtarlara ’Teksin Çağrı Merkezi’ni aktif kullanma çağrısında bulunan Seçer, Mersin’e yönelik hem yerel hem merkezi yatırımların sürdüğünü söyledi. Büyükşehir Belediyesi olarak muhtarlarla birlikte Mersin’i daha iyi noktalara taşımanın gayreti içinde olmaya devam edeceklerini belirten Seçer, "Herkes görevini gayet iyi yapıyor ve böyle çalışmaya devam edeceğiz. Mersin’i çok daha muhteşem bir kent haline getireceğiz. Mersin hızla daha güzel oluyor ve bundan sonra daha da güzel olacak. Mersin’e hem bizim hem de merkezi yönetimin yatırımları var. Havaalanı geldi, otoban tamir ediliyor, çok söylemiştik bunu, hummalı bir çalışma var. Mersin’e ve ülkemize sahip çıkacağız" ifadelerini kullandı. Mersinden Kadın Kooperatifi Başkanı Meral Seçer de kadınların siyasette ve karar mekanizmalarında daha fazla yer alma zorunluluğuna vurgu yaptı. Muhtarların toplumdaki temsil gücünün önemine değinen Meral Seçer, kooperatifleşme konusunda kadın muhtarlara destek vermeye hazır olduklarını söyledi. Programda söz alan kadın muhtarlar ise Büyükşehir Belediyesinin hizmetlerinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, Başkan Seçer’in yönetimiyle birlikte geçmişte var olan ’kadından muhtar olmaz’ algısının kırıldığını söyledi.