GENEL - 02 Haziran 2020 Salı 09:56

Gaziantepliler lokantalara koştu

A
A
A
Gaziantepliler lokantalara koştu

Korona virüs salgını sonrası başlayan normalleşme süreciyle birlikte gastronomi kenti Gaziantep’te de lokanta ve restoranlar kapılarını iki buçuk ay sonra açtı.

Korona virüs salgını sonrası başlayan normalleşme süreciyle birlikte gastronomi kenti Gaziantep’te de lokanta ve restoranlar kapılarını iki buçuk ay sonra açtı. Lokantalara akın eden vatandaşlar özellikle beyran yedi.


Korona virüs salgını sonrası Türkiye genelinde normalleşme süreci başladı. Normalleşme sürecinin başlamasıyla beraber gastronomi kenti Gaziantep’te de lokantalar ve restoranlar kapılarını açtı. Yaklaşık iki buçuk ay sonra kapılarını açan gastronomi kentindeki lokantalarda, kebap ve beyran gibi pek çok lezzeti özleyen vatandaşların yoğunluğu yaşandı.


Kentte, sosyal mesafe kuralına uygun masa düzeni uygulamasına geçen restoranlar, girişlerde de müşterilerin ateş ölçümlerini yapıyor. Çalışanların maskesiz ve eldivensiz yemek ve servis yapmasına ise izin verilmiyor.


Gastronomi kenti Gaziantep’te yıllardır lokanta işleten Sakıp Usta Kebap-Beyran Salonu işletmecisi Ahmet Çadır, "Korona virüs salgını tedbirleri nedeniyle yaklaşık iki buçuk aydır kapalıydık. Bu süreçte Gaziantepliler kebap ve beyran gibi bu şehre özgü lezzetleri çok özlemişti. Tabi biz de müşterilerimize hizmet etmeyi çok özledik. Normalleşme sürecinin başlamasıyla sabahları erken saatlerde kapılarımızı açtık. Tüm tedbirleri aldık. Sosyal mesafeye uygun olarak ateş ölçümleri yapıp müşterilerimizi ağırlamaya başladık" dedi.



En çok beyran özlendi


Vatandaşların koronavirüs sürecinde en çok beyranı özlediğini de belirten Çadır, "Salgın nedeniyle kapalı olduğumuz dönemde vatandaşlar en çok beyranı özledi. Kebap çeşitlerimiz de çok özlendi tabi ama beyran doğal şifa kaynağı olduğu için daha çok özlendi. O yüzden sabahın erken saatlerinden itibaren vatandaşlarımız beyran yemeye geldi" ifadelerini kullandı.



Vatandaşlar erken saatlerde beyran yemeye geldi


Aylar sonra lokantaların açılmasıyla beyran yemeye geldiğini söyleyen bir vatandaş ise salgın sürecinde lokantalar kapalı olduğu için beyran yemeği çok özlemiştik bugün lokantalar açılır açılmaz gelip beyran yedik. Çok özlemişiz. İnşallah bir daha böyle bir süreç yaşanmaz. Burada da salgın nedeniyle güzel tedbirler alınmış. O yüzden gönül rahatlığıyla gelip yemeğimizi yedik" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.