GÜNDEM - 30 Temmuz 2025 Çarşamba 11:16

101 yaşındaki Ayşe nine yıllara meydan okuyor

A
A
A

Gaziantep’in Nizip ilçesinde yaşayan 101 yaşındaki Ayşe Uğur, ilerlemiş yaşına rağmen sağlıklı haliyle adeta yıllara meydan okuyor.

1925 yılında Nizip’in kırsal Salkım (Hıyam) Mahallesi’nde dünyaya gelen, biri kız 8 çocuk annesi ve 150 torunu olan 101 yaşındaki Ayşe Uğur, ilerleyen yaşına rağmen sağlığıyla dikkat çekiyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında dünyaya gelen Ayşe Uğur, yaşlılığın getirdiği fiziksel zorluklar nedeniyle yürümekte zaman zaman güçlük çekse de, ciddi sağlık sorunu bulunmadan hayatına devam ediyor.

Çocukları ve torunları hiç yalnız bırakmıyor

Geniş ve kalabalık bir aileye sahip olan Ayşe Uğur’un 8 çocuğu, 150 torunu ve 50’ye yakın torunlarının da çocukları bulunuyor. Torununun torununu da gören Ayşe Uğur’u çocukları ve torunları hiç yalnız bırakmıyor. Doğup büyüdüğü köyünde hafızası ve bilinci yerinde yaşamını sürdüren Ayşe Uğur’un eşi 23 yıl önce vefat etti. 23 yıldır köyde kalan oğlu ve geliniyle birlikte yaşayan Ayşe Uğur, ilerleyen yaşına rağmen çoğu ihtiyacını kendisi karşılıyor. Dinç görünümü ve neşesi ile köyün en sevilenlerinden birisi olan Ayşe Uğur, 101 yaşında olmasına rağmen herhangi bir sağlık sorunu olmayan Ayşe Uğur, günlük ihtiyaçlarını kendi başına karşılamaya çalışıyor.

101 yaşındaki Ayşe nine yıllara meydan okuyor

İbadetlerini hiç aksatmıyor

İlerlemiş yaşına rağmen hayata sımsıkı sarılarak asırlık bir çınar ağacı gibi ayakta duran Ayşe Uğur, gününü daha çok ibadet ederek geçiriyor. Çocukluğundan bu yana oruç ve namaz gibi ibadetlerini hiç aksatmayan Ayşe Uğur, gün boyu bir taraftan elinde tespih çekerken, bir taraftandın da pencereden dışarıyı izliyor. Beslenmesine de çok önem veren, doğal ve organik olmayan ürünleri hiç tüketmeyen Ayşe Uğur, süt, bal, pekmez, reçel, yumurta, tereyağı ve yoğurt gibi doğal ürünlerle beslendiğini söyledi. 101 yaşında olmasına rağmen hiçbir hastalığının olmadığını ifade eden Uğur, genç yaşından itibaren hazır gıda yerine doğal gıdalar tüketmeye dikkat ettiğini, erken yatıp erken kalktığını söyledi.

"Sabah kahvaltımı aksatmam"

Evde kendi hazırladığı gıdaları tükettiğini, yoğurt mayaladığını, bol bol sebze ve meyve yediğini ifade eden Uğur, "Sabah kahvaltımı yaparım. Canım ne isterse onu hazırlarım. İkindiye kadar evden çıkmam ama ikindi sonrası serin havada evin önüne çıkıp gölgede oturuyorum. Çünkü havalar çok sıcak. Sıcağa da pek fazla dayanamıyorum. Her zaman doğal beslendim. Sebze ve meyvelerimiz kendi ürünümdür" dedi. Çocukluk ve gençlik yıllarına olan özlemini dile getiren Ayşe Uğur, "Eski dönem bu dönemden iyiydi. Eskiden küçükbaş hayvanlarımız vardı. Tavuklarımız vardı. Ürünlerimizi kendimiz hazırlardık. Fakat şu an eski dönemden pek fazla bir şey kalmadı" şeklinde konuştu.

101 yaşındaki Ayşe nine yıllara meydan okuyor

"Yumurta, süt ve yoğurdu ağırlık veriyorum"

Kendi yetiştirdiği ürünlerin yanı sıra yöresel ürünleri tükettiğini ve beslenmesine çok dikkat ettiğini belirten Uğur, "Bal ve pekmezim her zaman var. Eti kavurur dolaba koyarım, canım istediği zaman çıkarır yerim. Reçel kaynatırım. Kavrulmuş, haşlanmış etim her zaman var. Çük şükür her şeyim var. Her hangi bir hastalığım yok. Benim ne şekerim ne kolesterolüm ne de tansiyonum yok. Yediklerim bana dokunmaz. Uykum düzenlidir. Yumurta, süt ve yoğurdu elimden geldiğince hep yerim. Şu anda çok şükür kendimi idare ediyorum. Yiyebildiğim her şeyden tüketiyorum" şeklinde konuştu. 101 yaşında olmasına rağmen namazlarını hiç aksatmadığını ve Ramazan’da orucunu tuttuğunu ifade eden Ayşe Uğur, "Sürekli tespih çekerim, dua ederim. İbadetlerimi her zaman yaparım, hiç aksatmam. Uyumadan önce ve uykudan kalktıktan sonra her zaman duamı yaparım" ifadelerini kullandı. Çocuklarını ve torunlarını sevdiğini belirten Ayşe Uğur, aile ilişkisine, birlik ve beraberliğe çok önem verdiğini de sözlerine ekledi.

101 yaşındaki Ayşe nine yıllara meydan okuyor

"Annem hep doğal beslenir"

Ayşe Uğur’un en küçük oğlu 55 yaşındaki Nisan Uğur ise, "Annemi her hafta ziyaret ederiz. Kendisini asla yalnız bırakmayız. Ne ihtiyacı varsa karşılarız. Annem ihtiyaçlarını bize söyler, bizde alırız. Her hafta köye annemi ziyarete gelirim. Annem 101 yaşına girdi. Annemim doğal ve organik yiyecekleri tükettiği için bu yaşa geldiğine inanıyorum. Ailemizin en büyüğü 75 yaşında, ailenin en küçüğü olarak ben 55 yaşındayım. Annem her zaman doğal yiyeceklerle beslenir. Bu zamana kadar doğal beslendi ve sağlığına çok dikkat eder. Annemin şu anda her hangi bir hastalığı yok. Annemin şekeri, kolesterolü ve tansiyon gibi her hangi bir rahatsızlığı yok" dedi.

İbrahim Koçyiğit

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa CBÜ en iyi 20 üniversite arasına girdi Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan 2025 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu’nda elde ettiği göstergelerle dikkat çekici bir başarıya imza atarak ilk 20 üniversite arasında yer aldı. Rapora göre Manisa Celal Bayar Üniversitesi, olumlu sonuçlanan patent oranı en yüksek üniversiteler arasında Türkiye genelinde 3. sırada konumlandı. TEKNOFEST, TÜBİTAK, TÜBA ve benzeri kurumlar tarafından düzenlenen yarışmalara katılımda gösterdiği performansla da öne çıkan Manisa Celal Bayar Üniversitesi, en yüksek takım sayısına ulaşan üniversiteler arasında 11. sırada yer aldı. Erişilebilirlik envanter sayısı açısından öne çıkan üniversiteler arasında da yer alan Manisa Celal Bayar Üniversitesi, bu alanda 16. sıraya yükselerek kapsayıcı ve erişilebilir üniversite hedefi doğrultusunda yürüttüğü çalışmaların somut ve ölçülebilir bir karşılığını elde etti. Bu sonuç, erişilebilirlik çalışmalarının yalnızca belirli merkezlerle sınırlı kalmadığını; ülke genelinde yaygınlaşan bir farkındalık ve uygulama alanı bulduğunu ortaya koyarken, üniversitenin bu alandaki yatırımlarının eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirdiğini ve toplumsal kapsayıcılık hedeflerine doğrudan katkı sağladığını gösterdi. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Rektör Prof. Dr. Rana Kibar, elde edilen başarının üniversitenin ortak emeğinin bir sonucu olduğunu vurgulayarak, "YÖK 2025 İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda üç ayrı göstergede ilk 20 üniversite arasında yer almak, Manisa Celal Bayar Üniversitesi olarak doğru bir akademik ve kurumsal strateji izlediğimizin önemli bir göstergesidir. Eğitim-öğretimden araştırma ve projelere, sürdürülebilirlikten öğrenci odaklı çalışmalara kadar geniş bir yelpazede ortaya koyduğumuz bu başarıda, akademik ve idari personelimizin özverili çalışmaları ile öğrencilerimizin dinamizmi büyük rol oynamıştır. Üniversitemizi daha ileriye taşıyacak nitelikli çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Elde edilen bu sonuçlarla Manisa Celal Bayar Üniversitesi, ulusal ölçekteki konumunu güçlendirirken; bilimsel üretim, proje geliştirme ve erişilebilirlik alanlarında hedeflediği vizyonu kararlılıkla sürdürdüğünü bir kez daha ortaya koydu.
Erzurum Doğu Ekspresi Erzurum’da mola verdi Son yıllarda oldukça fazla ilgi gören ve biletleri aylar öncesinden tükenen Turistik Doğu Ekspresi, bu yılki ilk kış seferinin Erzurum durağında dört saatlik mola verdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürlüğü Turistik Doğu Ekspresi, 2025-2026 dönemi ilk seferine başladı. Ankara Tren Garı’ndan bu sezonun ilk seferine başlayan Turistik Doğu Ekspresi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katıldığı törenle uğurlanmıştı. Turistik Doğu Ekspresi bölge turizmine ve ekonomisine önemli katkılar sağlıyor ve geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Turistik Doğu Ekspresi’ne katılımın yoğun olduğu belirtiliyor. Erzurum’da dört saatlik mola Her yıl yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi gören Turistik Doğu Ekspresi, 2025-2026 sezonunda da yolcularına Doğu Anadolu’nun doğal ve kültürel zenginliklerini keşfetme imkanı sunması hedefleniyor. Turistik Doğu Ekspresi kapsamında tren; Erzincan, Erzurum, Sivas ve Kars gibi önemli duraklarda planlı molalar veriliyor. Yaklaşık 1.360 kilometrelik güzergahta, duraklamalar dâhil yaklaşık 33 saat süren bu özel yolculuk boyunca misafirler; karla kaplı dağlar, derin vadiler ve tarihi yapılar eşliğinde unutulmaz manzaralara tanıklık ediyor. Bu yılın ilk seferi olması nedeniyle Erzurum Garı’nda bir karşılama programı yapıldı. Trenden inen yolculara karanfil verildi, Erzurum Halk Oyunları ekibi gösteri yaptı, yolculara ayran aşı çorbası, kadayıf dolması, kahve ve çay ikramı yapıldı. Tren Erzurum Garı molasının ardından seferini tamamlamak üzere son durağı olan Kars yönüne doğru hareket etti. Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Yer, Turistik Doğu Ekspresi yolcularını Erzurum’da en iyi şekilde misafir etmek için çaba harcadıklarını söyledi. Gençlere çekilişle Doğu Ekspresi turu 8 adet konforlu yataklı vagondan ve 1 adet yemek vagonundan oluşan Turistik Doğu Ekspresi, tren başına 160 yolcu kapasitesiyle hizmet sunuyor. Böylece yeni sezonda 10 bin 800 seyahat tutkununa, Anadolu’nun büyüsünü yaşatma imkanı sağlanacak. Doğu Ekspresi; Ankara-Kars yönünde Erzincan’da 2 saat 30 dakika, Erzurum’da 4 saat; Kars - Ankara yönünde ise İliç’te 3 saat, Divriği’de 2 saat 30 dakika ve Sivas’ta 3 saat duruşlarla, yolcularına şehirlerin tarihini, kültürünü ve lezzetlerini tanıma fırsatı veriyor. Ayrıca, popülerliği giderek artan Turistik Doğu Ekspresi’ni gençlerin deneyimlemesine imkân sağlamak üzere U-FEST kapsamında çekilişler gerçekleştiriliyor, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde öğrenim gören öğrenciler de bu eşsiz yolculuğu ücretsiz olarak hediye ediliyor.
Ordu HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: "Terörsüz Türkiye süreci yeni ve çok daha avantajlı bir süreç" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, ‘Terörsüz Türkiye’ projesini desteklediklerini belirterek, sürecin geçmişe kıyasla daha avantajlı olduğunu söyledi. Arslan, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) süreçte üstlendiği rolün, Türkiye açısından son derece kıymetli olduğunu vurguladı. Genel Başkan Mahmut Arslan, Ordu’da bir otelde düzenlenen programda, ‘Terörsüz Türkiye’ projesine dair açıklamalarda bulundu. Terörsüz Türkiye projesinin ülke gündeminin önemli başlıklarından biri olduğunu ifade eden Arslan, "Bu süreç hepimizi hem heyecanlandıran hem de zaman zaman endişeye ve tereddüde düşüren bir süreçtir. Ancak mevcut tabloya baktığımızda, bu sürecin geçmişe göre çok daha avantajlı olduğunu görüyoruz" dedi. "Çözüm süreci provokasyonlarla yarım kaldı" HAK-İŞ’in 2013 yılında başlatılan çözüm sürecinde aktif rol aldığını hatırlatan Arslan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyarak yola çıkılan çözüm süreci maalesef provokasyonlar nedeniyle yarım kaldı. Amerika ve Batı’nın müdahaleleri, PKK ve uzantılarının bu oyunlara gelmesi süreci akamete uğrattı" diye konuştu. "Bölge halkı terörden en çok zarar gören kesim" Çözüm sürecinde ‘akil insanlar’ heyeti kapsamında Doğu Anadolu Bölgesi’nde görev aldıklarını dile getiren Arslan, "Üç ay boyunca bölge halkıyla birebir çalıştık. O dönem de gördük ki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşlarımız terörden en çok zarar gören kesim oldu. Terör örgütünün baskısı nedeniyle insanlar özgürce yaşayamadı, bu da ülkemize büyük kayıplar yaşattı" ifadelerini kullandı. "MHP’nin bugünkü rolü sürecin başarısı açısından kıymetli" Mevcut sürecin en önemli avantajlarından birinin siyasi tablo olduğunu belirten Arslan, "Özellikle geçmişte çözüm sürecine itiraz eden ve bugün bu sürecin başlatıcıları arasında yer alan Milliyetçi Hareket Partisi’nin rolünün farklı bir noktada olması, Türkiye açısından son derece kıymetlidir. Bu durum sürecin başarıya ulaşması için önemli bir fırsattır" dedi. "TBMM’nin inisiyatif alması önemli bir kazanım" Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) süreçte aktif rol üstlenmesini de önemli bir avantaj olarak değerlendirerek, "O günlerde en çok yapılan eleştiri, Meclis’in devre dışı bırakılmasıydı. Bugün ise TBMM’nin terörsüz Türkiye konusunda inisiyatif alması çok önemli bir kazanımdır. Neredeyse bir siyasi parti hariç, tüm partilerin komisyonda yer alması son derece değerlidir" şeklinde konuştu. "Bu fırsatı kaçırmamalıyız" Komisyona katılmayan siyasi partilerin endişelerinin de saygıyla karşılanması gerektiğini belirten Arslan, "Katılmayan partilerin Türkiye için endişe duyması ve görüşlerini dile getirmesi de kıymetlidir. Esas olan, komisyondaki yapının büyük çoğunluğunun bu süreci desteklemesidir. Bence buradan bu fırsatı kaçırmamamız gerekiyor" diyerek sözlerini tamamladı.