GÜNDEM - 24 Kasım 2025 Pazartesi 12:31

43 yıllık bakır ustası mesleğin sona ermesinden korkuyor

A
A
A
43 yıllık bakır ustası mesleğin sona ermesinden korkuyor

Gaziantep’te 43 yıldır bakırcılık yapan Mustafa Üzümcü, mesleğin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Çocuk yaşta başladığı bakırcılığı severek yaptığını belirten Üzümcü, "Bu iş artık son demlerini yaşıyor. Arkadan yetişen kimse kalmadı" dedi.


Gaziantep’te kale altında 43 yıldır mesleğini icra eden 59 yaşındaki Mustafa Üzümcü, eleman yetiştiremediklerini söyledi. Küçük yaşta ailelerin çocuklarını bir ustanın yanına çırak olarak verdiğini, kendisinin de bu şekilde mesleğe başladığını anlatan Üzümcü, günümüzde çırak bulmanın imkansız hale geldiğini vurguladı. Antep’e özgü oyma ve nakışlı bakır işçiliğinin dünyada tek olduğunu ifade eden Üzümcü, teknolojiye direnerek işlediği bakırların sonunun gelmesinden korktuğunu söyledi. Bakır işleme sürecinin tamamen el emeğine dayandığını belirten Üzümcü, mesleği icra etmek için elaman gerektiğini ifade etti.



"Mesleğimiz güzel ama artık son dönemlerini yaşıyor"


Mesleğe nasıl başladığını anlatan usta Üzümcü, "O zamanlar meslek seçme şansımız yoktu. Aileler çocuklarını bir ustanın yanına çırak olarak verir, meslek öyle öğrenilirdi. Biz de aynı şekilde başladık. İlkokulu, ortaokulu bitiren ve okulda başarısı düşük olan çocuklar çıraklığa bırakılırdı. Yani biz bu işi seçerek değil, şartlar gereği başladık. Mesleğimiz güzel ama artık son dönemlerini yaşıyor diyebilirim. Çünkü bu işi yapacak genç nesil kalmadı. Arkadan yetişen kimse yok. Ne olacağını biz de bilmiyoruz. Sabah gelip önce atölyemizi kontrol ederiz. Bu gördüğünüz ürünler de benim keyif için yaptığım işler. Boş zaman buldukça bakır işlerim. Fakat bakır şu anda pahalı bir ürün. Bir de eleman bulmak çok zorlaştı" dedi.



"Bu meslek çocuk yaşta öğrenilir"


Bakırcılık mesleğinin çocuk yaşlarda öğrenileceğini ifade eden usta Üzümcü, "Aslında yönelmiyorlar değil, çırak olacak yaşta kimse gelmiyor. 17-18 yaşındaki bir genç çırak olamaz. Bu meslek çocuk yaşta öğrenilir. 10-12 yaşında elimize geçmesi gerekiyor ki yetiştirebilelim. Şimdi o düzen tamamen ortadan kalktı. Bakır işçiliğinde çalışan en genç kişi bile 50 yaşında. Doğrusu üzülüyoruz. Çünkü bu oyma ve nakış işi dünyada sadece Antep’te var. Türkiye’de bile başka yerde yok. Say desen 20-30 kişiyi geçmez. Yazık gerçekten" ifadelerini kullandı.



"Teknoloji girerse bakırcılığın bir anlamı kalmaz"


Bakırın sadece el emeğiyle yapılacağını söyleyen usta Üzümcü, "Ham maddeyi levha olarak alıyoruz. Önce şekillendiriyoruz, ardından nakışını işliyoruz. Kalaylama, çekiçleme ve parlama gibi aşamaları var. Bazı ürün bir ayda, bazıları üç ayda bitiyor. Günde 50 tane biten ürün de var ama tamamen modeline göre değişir. Bu işe teknoloji girmesin. Eğer bu meslek bitecekse de el emeğiyle bitsin. Teknoloji girerse bakırcılığın bir anlamı kalmaz. Zaten bu nakış işini yapabilecek bir makine şimdiye kadar icat edilmedi, olacağını da sanmıyorum" diye konuştu.



43 yıllık bakır ustası mesleğin sona ermesinden korkuyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya İsmil GES projesi tamamlandı Konya’nın merkez Karatay İlçe Belediyesi’nin yenilenebilir enerji alanındaki önemli yatırımlarından biri olan İsmil Güneş Enerjisi Santrali (GES) projesinde yapım çalışmaları tamamlanarak tesis devreye alındı. Karatay’ın 5’inci Güneş Enerjisi Santrali olma özelliğini taşıyan proje, enerji üretimine başladı. İsmil Mahallesi’nde 105 bin metrekarelik alan üzerine kurulan ve devreye alınan projede, 6 MW kurulu güce sahip santral enerji üretimine başladı. 13 bini aşkın güneş paneliyle faaliyet gösteren proje, Karatay Belediyesi’nin enerji ihtiyacının 1,5 katını karşılayacak kapasiteye sahip. Milyonlarca liralık katma değer sağlanacak Projenin devreye alınmasıyla birlikte enerji üretimi başladı ve milyonlarca liralık ekonomik değer oluşturulması hedefleniyor. Bu sayede Karatay Belediyesi önemli ölçüde mali tasarruf sağlarken, fazla üretilen enerjiyle şehir ekonomisine katkı sunulacak. İsmil GES, karbon salınımını azaltarak çevre dostu enerji üretimine örnek teşkil edecek. Kılca: "Karatay’ın enerjisini güneşle inşa ediyoruz" İsmil GES’in hayırlı olmasını dileyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Karatay Belediyesi’nin enerji alanında kendi kendine yeten bir yapıya kavuşma yolunda emin adımlarla ilerlediğini ifade etti. Başkan Hasan Kılca, "Karatay Belediyesi olarak sürdürülebilir projelerle ilçemizin bugünü kadar geleceğini de planlıyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımlarımızı, çevreye duyarlı şehircilik anlayışımızın temel unsurlarından biri olarak görüyoruz. Bugüne kadar hayata geçirdiğimiz dört güneş enerjisi santralimizle önemli bir tecrübe kazandık. İsmil Mahallemizde hayata geçirdiğimiz 5. Güneş Enerjisi Santralimiz ise bu alandaki en büyük yatırımımız olma özelliğini taşıyor. Yeni santralimiz ile tükettiğimiz enerji ihtiyacımızın 1,5 katını güneş enerjisinden karşılayacak bir kapasiteye ulaşmış olacağız" dedi. "Çevre dostu bir kaynak" Yenilenebilir enerji yatırımlarının Karatay’a sağladığı ekonomik ve çevresel katkılara da dikkat çeken Başkan Kılca, güneş enerjisinin belediyeler için stratejik bir kaynak olduğunun altını çizdi. Kılca, "Güneş enerjisi; hem yenilenebilir hem ekonomik hem de çevre dostu bir kaynak. Bu yatırımlarla sadece bugünün enerji ihtiyacını karşılamıyoruz; aynı zamanda belediye bütçemize uzun vadeli katkı sağlayacak, kaynaklarımızı daha verimli kullanacağımız bir altyapı oluşturduk. Enerji maliyetlerini azaltan, karbon salınımını düşüren ve çevreyi koruyan bu yatırımlarımızla Karatay’ı temiz enerji alanında örnek bir ilçe haline getirmeyi hedefliyoruz. GES projelerimiz, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir Karatay bırakma kararlılığımızın somut bir göstergesidir" diye konuştu.
Bursa Annesinin hayali 3 kişiye umut oldu Balıkesir’de 69 yaşında hayatını kaybeden Embiye Yener, hayattayken oğluna, vefat ettikten sonra ise organ bekleyen hastalara umut oldu. Oğlu Tahsin Yener, "Annemin hep bir hayali vardı. Benden kaynaklı olsa gerek, ‘Benim organlarımı bağışlayın’ derdi" diye bağışın önemine dikkat çekti. Bursa’da gerçekleşen organ nakli, herkese örnek oldu. Balıkesir’de ikamet eden Embiye Yener, 69 yaşında vefat etti. Vefat ettikten sonra organları böbrek ve karaciğer bekleyen hastalara umut olan Yener’in, 2022 yılında ise bir böbreğini oğluna verdiği ortaya çıktı. Annesinin böbreği ile hayata tutunan oğlu Tahsin Yener, "Böbrek sıkıntısı sebebiyle hastaneye başvurduğumda illaki nakil ya da diyaliz dediler. Annemin dokuları bana birebir yüksek oranda uyduğu için Bursa’da başarılı bir nakil süreciyle sağlığıma kavuştum. Aradan 3 sene geçti. Annem hayatını kaybetti. Annemin hep bir hayali vardı. Benden kaynaklı olsa gerek, ‘Benim organlarımı bağışlayın’ derdi. Bizde onun isteğini yerine getirerek, organ bağışında bulunduk. Veri tabanı girildiği gibi, 2 yetişkin ve 1 çocuk hastaya uyduğu söylendi. Onlara şifa oldu. Annem öldükten sonra da yine birilerinin hayatına devam etmesine vesile oldu" dedi. "Başına gelmeyen bilmez" Yaşadığı günleri duygu dolu gözlerle anlatan Tahsin Yener, "O günleri biz çok iyi biliyoruz. Organ naklinin ne kadar önemli olduğunu, gücümün yettiğince, tanıdığım tanımadığım herkese anlatmaya çalışıyorum. Bütün akrabalarımı, arkadaşlarımı ve tanıştığım herkese, organ bağışında bulunması konusunda bilgilendiriyorum. Çünkü başına gelmeyen bilmiyor. Gerçekten bunu yaşayan biliyor" diye konuştu. "Organ naklini gerçekleştiren doktor da duygulandı" Organları bağışladıktan sonra öğrendiği bir olayı anlatan Tahsin Yener, "Nakli yapacak olan doktor, bizim naklimizi yapan doktordu. 3 sene evvel annemin böbreğini alıp bana nakil ettiğini isminden hatırlamış, hatta biraz da duygulanmış. Hocam, sağ olsun, ameliyata başlamadan geri çıkarak, kendine gelmek istemiş. Oradaki doktorlara, ‘Nasıl bir kadındır ki, öldükten sonra da yine şifa oluyor’ diye söylemiş. Bunlar önemli detaylar; küçük ama çok önem arz eden detaylar. Zaten ben de ilk fırsatta hocamızı gidip görmeyi düşünüyorum" dedi. "Oğluna ve 3 nakil bekleyen hastana umut oldu" İlk önce oğluna, daha sonra organ nakil bekleyen 3 kişiye umut olan Embiye Yener’in ameliyatlarını gerçekleştiren Acıbadem Bursa Hastanesi Organ Nakli Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay ise, "Canlı verici olarak oğluna böbrek vermişti. Kendisi gayet sağlıklıydı. Oğlu da nakil böbreğiyle sağlığına kavuşmuştu. Elim bir kaza sonucu Embiye hanım hayatını kaybediyor. Daha önce aile arasında bu konu bilindiği için tereddüt etmeden ailesi de organ bağışında bulundu. Çoklu organ bağışı yaptılar. Tabi tek böbreğini zaten yaşıyorken vermişti, vefat ettikten sonra da ikinci böbreğini ve karaciğerini nakil bekleyen hastalara verdi" şeklinde konuştu. "Aile içerisinde organ bağışının konuşulması önemli" Bu nakilde en dikkat çeken konun aile içerisinde konuşulması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bülent Oktay, "Aile arasında bu konu daha önce konuşulmuş ve kişilerin bu konuda fikir ya da beyanı biliniyorsa, öldükten sonra organ bağışlamada hiç problem yaşanmıyor. Çünkü ülkemiz, canlı vericide dünyada en yüksek bağışı yapan ülke, ama ölüye gelince son derece düşük rakamlar var. Bunun temel sebebi de kültürel ya da inançlar değil, bunlar olsa canlıyken veremeyiz. Buradaki temel sebep, vefat eden kişinin yakınlarının vicdan olarak karar verememesidir. "Acaba sağlığında merhum veya merhume organ bağışına meyilliydi, yapar mıydı?" diye. Eğer bu daha evvel konuşulmuş olsa, bu örneğimizde olduğu gibi, kişi daha evvel böbreğini vermiş; tereddüt bile etmediler, hemen verdiler" dedi.