ASAYİŞ - 30 Mayıs 2025 Cuma 15:49

Bossan Hastanesi’ne iğne vurulan hastanın öldüğü iddiasıyla dava

A
A
A
Bossan Hastanesi’ne iğne vurulan hastanın öldüğü iddiasıyla dava

Gaziantep’te 3 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonrası Özel Bossan Hastanesi’nde tedavi altına alınan Abdurrezzak Baysal’ın, hemşirenin sakinleştirmek için vurduğu iğne sonrası hayatını kaybettiği iddia edildi. Olay sonrası hastane ve hemşire dava açıldı. Olayla ilgili duruşmanın yakın zamanda görüleceği öğrenildi.


Olay, Gaziantep’te bulunan Özel Bossan Hastanesi’nde yaşandı. İddiaya göre, 3 yıl önce trafik kazası nedeniyle hastaneye kaldırılan Abdurrezzak Baysal, bilinci açık şekilde tedavi altına alındı. Sadece dizinden yaralanan ve ayağına platin takılan Baysal’ın genel sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Yoğun bakım ünitesinde takip edilen hasta, yakınları tarafından düzenli olarak ziyaret ediliyordu. Ancak hasta, bir hemşireyle yaşadığı tartışmanın ardından kas gevşetici olduğu öne sürülen başka bir hastaya ait bir ilacın enjekte edilmesi sonucu hayatını kaybetti.



Hemşireyle hasta arasında kişisel bir tartışma facia ile son buldu


Olayın seyrini değiştiren gelişmeler, hastanın ölümünden sonra ortaya çıktı. İddialara göre, yoğun bakımda görevli bir hemşireyle, hasta Abdurrezzak Baysal arasında kişisel bir tartışma yaşandı. Bu tartışmanın ardından hemşire, yetkisini aşarak ve doktor talimatı olmaksızın, başka bir hastaya ait olduğu tespit edilen kas gevşetici bir ilacı Abdurrezzak Baysal’a enjekte etti. Yargılama sürecinde bir diğer hemşirenin tanık olarak verdiği ifadede, olay anında hasta ile tartışan hemşirenin Baysal’ın ağzına peçete tıkadığı da yer aldı. Olaydan kısa süre sonra Abdurrezzak Baysal hayatını kaybetti.



Gerçek adli tıp raporu ile ortaya çıktı


Aileye ilk etapta, ölümün "kalp krizi" sonucu gerçekleştiği bildirildi. Şüpheli ölüm üzerine aile tarafından yapılan başvurular sonucunda otopsi talep edildi. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporla, Baysal’ın ölümüne enjekte edilen ilacın neden olduğu net şekilde ortaya kondu. Bu olay üzerine olayla ilgili soruşturma başlatıldı ve ardından kamu davası açıldı.



"Abimin ağzına sargı bezi sıkıştırıldığını öğrendik"


Hastaneye dava açtıklarını söyleyen kız kardeş İpek Baysal, "Abim trafik kazası geçirmişti. Sadece dizinde kırık vardı, onun dışında sağlıklıydı. Daha önce ayağında platin vardı. 10 gün boyunca yoğun bakımda kaldı, daha sonra normal servise alındı. Sürekli yanına gidip geliyordum, konuşuyorduk, yemek veriyordum. Her şey yolundaydı. Kola, soda gibi içecekler içebiliyordu, iştahı yerindeydi. Vefat ettiği gün beni aradılar, ‘Abiniz acıktı’ dediler. Hemen yanına indim, ne yemek istediğini sordum. ‘Kebap, acılı olsun’ dedi. Yemeğini alıp yanında bir saate yakın kaldım. Yemeğini yedirdim, yüzünü temizledim, konuştuk. Ancak daha sonra hemşireler beni zorla dışarı çıkardı. ‘Zaten yeterince kaldın’ dediler ve güvenliği çağırıp beni dışarı çıkardılar. O gece eve dönerken, sabah saat 04.00’te hastaneden aradılar ve ‘Abiniz kalp krizi geçirdi, vefat etti’ dediler. Şok olduk, inanamadık. Hemen hastaneye gittik ama hastane adeta abluka altına alınmıştı. Ne doktor ne hemşire vardı, sadece bir güvenlik görevlisi vardı. Evrakları istediğimizde bize el yazısıyla verilmiş belgeler sundular. Buna inanmadık ve hemen avukatımızla birlikte süreci başlattık. Otopsi yapıldı. Raporlarda ihmaller açıkça ortaya çıktı. Abimin ağzına sargı bezi sıkıştırıldığını öğrendik. Tükürdüğü için böyle yapmışlar. Bunun video ve fotoğrafları bile var. Üç yıldır adalet arıyoruz. Mahkeme süreci hâlâ devam ediyor. Biz sadece kendi acımız için değil, başkaları yanmasın diye bu davanın peşindeyiz. Abim göz göre göre ihmal sonucu hayatını kaybetti. Sabah evine getirecektik, bize tabutunu verdiler. Adalet istiyoruz. Sorumlular en ağır cezayı alsın, bu hastane kapatılsın" dedi.



"Hastaya, başka bir hastaya ait olduğu tespit edilen ilaç enjekte edilmiş"


Konuyla ilgili açıklama yapan Avukat Ferhat Kurt, "Tanık beyanlarına ve mahkeme kayıtlarına göre, bu tartışmanın ardından söz konusu hemşire, yetkisini aşarak ve hiçbir tıbbi gerekçe olmaksızın, müvekkile kas gevşetici olarak bilinen ve başka bir hastaya ait olduğu tespit edilen bir ilacı enjekte etmiştir. Bu ilacın müvekkilin dosyasında reçetelenmiş ya da onaylanmış bir uygulama olmadığı açıktır. Ayrıca, dosyada sanık olarak yargılanan diğer bir hemşirenin duruşma esnasındaki beyanlarında da, tartışma sırasında müvekkilin ağzının bir peçete ile kapatıldığı ve bunun doğrudan gözlemlendiği yer almaktadır. Bu da olayın ciddiyetini ve ihmalin ötesinde, açık bir kötü muamele şüphesini kuvvetlendirmektedir. Ne yazık ki, bu müdahaleden kısa bir süre sonra müvekkilimiz hayatını kaybetmiştir. Ailesine, ilk etapta hastane tarafından ölüm nedeni olarak ‘kalp krizi’ bilgisi verilmiştir. Ancak aile tarafından tarafımıza başvurulmasıyla birlikte, olayın aydınlatılması ve gerçek ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla otopsi yapılması talep edilmiştir. Otopsi sonucu ve Adli Tıp Kurumu’ndan gelen rapor neticesinde, müvekkilin hayatını kaybetmesine neden olanın, enjekte edilen ilaç olduğu açıkça tespit edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine gerekli izinler alınmış, soruşturma başlatılmış ve neticesinde kamu davası açılarak yargılama süreci başlatılmıştır" şeklinde konuştu.



"Bugün itibarıyla yargılama, ağır ceza mahkemesinde devam etmektedir"


Mahkeme sürecinin başladığını söyleyen Avukat Kurt, "Bugün itibarıyla yargılama, ağır ceza mahkemesinde devam etmektedir. Tanıklar dinlenmiş, sanık ifadeleri alınmıştır. Sanıkların beyanlarında, olay öncesinde maktulle aralarında yaşanan gerilimli diyaloglar kısmen ikrar edilmiş, bu bilgiler de dosyada yer almıştır. Müvekkile enjekte edilen ilacın başka bir hastaya ait olduğu ve sadece ‘sakinleştirmek’ amacıyla kullanıldığı, duruşmada açıkça ifade edilmiştir. Şu aşamada sanıklar tutuklu yargılanmamaktadır. Ancak dosyada mevcut deliller, özellikle Adli Tıp Kurumu raporları, müvekkilin söz konusu ilaç nedeniyle yaşamını yitirdiğini net şekilde ortaya koymaktadır. Biz, bu vahim olayın peşini asla bırakmayacağız. Ailenin ve kamuoyunun adalete olan güvenini zedeleyecek herhangi bir ihmal ya da örtbas çabasına asla müsaade etmeyeceğiz. Adli sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız" diye konuştu.


Acılı anne Rabia Baysal ise oğlunun ölümünün bilinçli yapıldığını ifade ederek yasal işlemleri başlattıklarını söyledi.



Bossan Hastanesi’ne iğne vurulan hastanın öldüğü iddiasıyla dava

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Bartın’da 30 köy yolu ulaşıma kapandı Bartın’da 3 gündür devam eden kar yağışı nedeniyle 30 köy yolu ulaşıma kapandı. Hasankadı Beldesi’nde evinde kar nedeniyle mahsur kalan bir hastanın ise yardımına sağlık ekipleri yetişti. Bartın’da aralıklarla yağan kar, kırsal kesimlerde hayatı durma noktasına getirdi. Kar nedeniyle il merkezine bağlı 1 köy, Ulus ilçesine bağlı 29 köy olmak üzere toplam 30 köy yolu kar ve tipi nedeniyle ulaşıma kapandı. İl Özel İdaresine ait iş makineleri ile gece gündüz yürütülen çalışmalarla yolların yeniden ulaşıma açılabilmesi için çalışma yürütülüyor. Çalışmalar hakkında bilgi veren İl Genel Meclisi Başkanı Turhan Kalaycı, "İlimizin yüksek kesimlerinde ciddi bir kar yağışı oldu. Halen devam eden kar yağışı öncesinde gerekli hazırlıklarımızı tamamlamıştık. Sabah saatlerine kapanan yol sayısı 80’e çıktı ama yürütülen çalışmalarla bu sayıyı 30’a düşürdük. Devam eden yağışla açılan yollar yeniden kapanabiliyor. Ulaşımın sağlanabilmesi için gece gündüz karla mücadelemizi sürdürüyoruz" dedi. Evinde mahsur kalan hastanın yardımına yetiştiler Bartın’ın merkez Hasankadı Beldesi Doğancılar Mahallesi’nde nefes darlığı ve kronik akciğer rahatsızlığı bulunan 66 yaşındaki hastanın yardımına ise Acil Sağlık Hizmetleri ekipleri yetişti. Evinde mahsur kalan hastayı kurtarmak için harekete geçen sağlık ekipler, yola devrilen ağaç ve tipi gibi engelleri aşarak hastaya ulaştı. Ekipler, hastayı branda sedye ile güvenli şekilde ambulansa kadar taşıyarak, oksijen desteği sağladı. İlk tıbbi müdahalenin ardından hasta, Bartın Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne getirilerek tedavi altına alındı. Zamanında hastaneye yetiştirilen hastanın sağlık durumunun iyiye gittiği öğrenildi.
Rize Rize Valisi Baydaş 1 yıllık asayiş bilançosunu açıkladı Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, yıl boyunca yürütülen asayiş ve diğer kurumlara ait çalışmalara ilişkin ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu. Rize Valisi İhsan Selim Baydaş 2025 yılı boyunca Rize’de yürütülen güvenlik, asayiş, uyuşturucuyla mücadele, trafik, düzensiz göç, sahil güvenlik, 112 çağrıları ve kamu hizmetleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Asayiş olaylarında 2024 yılına nazaran düşüş olduğuna dikkat çeken Vali Baydaş "2024 Ocak-Aralık ve 2025 Ocak-Aralık dönemlerini karşılaştırdığımızda, kişilere karşı işlenen suçta bir azalma görüyoruz. 2024’te 2 bin 368 olay meydana gelmişken, 2025’te olay sayısı 265 azalarak 2 bin 103’e düşmüştür. Bu yaklaşık yüzde 11’lik bir azalmaya tekabül ediyor ve bu tabloyu memnuniyetle müşahede ediyoruz" dedi. Mal varlığına karşı işlenen suçlara da değinen Vali Baydaş, "Mal varlığına karşı işlenen suçta da azalma devam etmektedir. 2024’te 549 olay meydana gelmişken, 2025’te bu sayı 173 azalarak 376’ya düşmüştür. Hem kişilere karşı işlenen suçlarda hem de mal varlığına karşı işlenen suçlardaki bu düşüş, kolluk birimlerimizin, emniyetimizin ve jandarmamızın dikkatli takibi ve önleyici çalışmalarıyla mümkün olmuştur" ifadelerini kullandı. Rize’de terörle mücadele kapsamında 2025 yılı içerisinde 31 operasyon gerçekleştiğini kaydeden Baydaş "Terörle mücadele kapsamında 2025 yılı Ocak-Aralık döneminde, 25’i kırsal alanda jandarma sorumluluk bölgesinde, 6’sı şehir merkezinde olmak üzere toplam 31 operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu operasyonların 4’ü FETÖ, 3’ü DEAŞ, 2’si PKK, 1’i DHKP-C, MLKP ve diğer terör örgütleri kapsamındadır. Bu 31 operasyonla ilgili faaliyetler 2025 yılında da aralıksız şekilde sürdürülmüştür" şeklinde konuştu. Olayların yüzde 100’e yakını aydınlatılıyor Rize’de suç olaylarının tamamına yakının aydınlatıldığının altını çizen Baydaş "Evet, olaylar yaşanıyor ama burada aydınlatma oranı çok önemli. Kişilere karşı işlenen suçlarda aydınlatma oranımız yüzde 99,67. Mal varlığına karşı işlenen suçlarda ise bu oran yüzde 97,72. Bu küsuratlı kısım devam eden soruşturmalardan ve delil toplama süreçlerinden kaynaklanıyor. Bu işlemler tamamlandığında oranlarımızın yüzde 100’lere ulaşmasını hedefliyoruz. Bu alanda arkadaşlarımızın üstün gayretine özellikle teşekkür etmek istiyorum" diye konuştu. "360 bin 112 acil çağrısının 141 bini asılsız" 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan çağrıları da değerlendiren Vali Baydaş, bu çağrılarından asılsız olanların büyüklüğüne dikkat çekerek "112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan çağrıların toplamı 360 bin 904’tür. Maalesef bu çağrıların 141 bin 250’si asılsız çağrı" ifadelerini kullandı.