GÜNDEM - 31 Ekim 2025 Cuma 13:37

Gaziantep’in tanıtımı için profesyonel iş birliği

A
A
A
Gaziantep’in tanıtımı için profesyonel iş birliği

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep Valiliği öncülüğünde Türk Havayolları’nın Gaziantep İli Tanıtımı Toplantısı kapsamında basın mensuplarıyla bir araya gelindi.


Köklü tarihi, 5 antik kente ev sahipliği, gastronomisi ve doğasıyla turizmde yükselen değerlerden olan Gaziantep’in ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtımı için Türk Hava Yolları (THY) ile yapılacak iş birlikleri ve tanıtım stratejileri kapsamında düzenlenen toplantı yoğun katılım gördü.


Kamu kurumlarının yetkilileri, üniversite rektörleri, STK temsilcileri ve THY yöneticilerinin katıldığı, Zeugma Mozaik Müzesi Konferans Salonu’nda yapılan toplantıda kentin turizm potansiyelinin artırılması, yurt içi ve yurt dışı destinasyonlarda Gaziantep markasının güçlendirilmesi, gastronomi turizminin desteklenmesi konularında fikir alışverişinde bulunuldu.


THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Ahmet Bolat tarafından yapılan kapsamlı sunumda Gaziantep merkezli 10 şehirde bulunan 17 kültürel varlığı kapsayan destinasyonda hedeflere ulaşılması için uluslararası tanıtım ve iş birlikleri, tematik tur paketlerinin geliştirilmesi, bölgesel farkındalık ve altyapı gelişimi, hedef pazarlar olan Asya, Uzak Doğu ve Amerika bölgelerinden gelecek turistlere yönelik tanıtım çalışmalar, influencer, basın ve acente iş birlikleri başta olmak üzere konular irdelendi.


THY İle Gaziantep dünyaya ihracat yapıyor


Ahmet Bolat sunumunda Gaziantep özelinde veriler verirken 2025 yılında yurt dışında 19 tanıtım turu yapıldığını aktardı, 2026 yılı için 23 tanıtım turunun yapılacağını belirtti. Gazi şehrin ihracatında lojistik rakamlarla THY’nin verilerini paylaşan Bolat, 2025 yılında ürünlerin 72 ülkeye hava kargo ile taşındığını aktardı. 323 ton dış hat kargosunun 200 tonunun Gaziantep üretimi olduğunu belirten Bolat, 110 ton gibi rekor bir talep ile Avustralya’ya ürünlerin taşındığını ifade etti.


Gazi şehrin sanayisi ile farklı iş ortaklıkları yürütülmesi hedefleniyor


THY’nin gelecek hedefleri içinde sadece turizm ve taşıma açısından değil Gazi şehrin sanayisiyle ortak çalışmalar yapılabileceğini aktaran Ahmet Bolat, üniversiteler ve Teknopark şirketleriyle projeler yürütülebileceğini söyledi, konu hakkında bilgi verdi. Bolat, konuşmasının devamında ise, "Türk Hava Yolları’nın (THY) geçmişine baktığımızda, bir dönem sadece 65 uçağı bulunuyordu. Bunların 11’i geniş gövdeli, geri kalanı dar gövdeliydi. Ancak Cumhurbaşkanımızın havacılığa yönelik vizyonu ve ülkemizde yapılan büyük yatırımlar sayesinde, Türk Hava Yolları bugün dünyanın en önemli hava yollarından biri haline geldi. Son 20 yılda Türk Hava Yolları yüzde 12 oranında büyüme sağladı. Bu oran, dünya ortalamasının yaklaşık 3,5 katı. Yani dünya ortalaması yüzde 3,5 iken, THY yüzde 12 büyüdü. 65 uçaktan bugün 515 uçağa ulaştık. Türk Hava Yolları’nın şu anda 515 uçağı bulunuyor. 2033 vizyonumuz doğrultusunda bu sayıyı 813 uçağa çıkarmayı hedefliyoruz. Bugün THY, haftada 8 bin dış hat, 4 bin 700 iç hat uçuşu gerçekleştiriyor. Dünyada 541 farklı noktaya uçuyoruz. Bu da Gaziantep gibi sanayi şehirleri için büyük bir avantaj. Çünkü Gaziantep’teki bir sanayici, THY’nin uçuş ağı sayesinde dünyanın 541 noktasına 24 saat içinde erişebiliyor. İstanbul Havalimanı üzerinden ortalama 2,5 saat içinde birçok noktaya bağlantı kurulabiliyor. İç hatlarda da pandemi öncesi dönem olan 2019’a göre yüzde 33 oranında büyüme sağladık" dedi.


"Gaziantep gibi şehirler için özel yatırımlar yapıyor"


Bolat, "THY’nin üç farklı markası bulunuyor. Bunlardan biri, yüzde 50 ortağı olduğumuz SunExpress. Uzun yıllardır Türkiye içindeki önemini bildiğimiz Gaziantep gibi şehirler için özel yatırımlar yapıyor, bu şehirleri stratejik şekilde konumlandırıyoruz. Uluslararası yolcu kapasitesinde dünyada üçüncü sıradayız. 2024 ile 2025 yılları karşılaştırıldığında yüzde 4 oranında büyüme bekliyoruz. Bu yılki gelirimiz, Allah nasip ederse, 22 milyar dolar civarında olacak. Esas faaliyet karımız da geçen yıla benzer bir seviyede gerçekleşecek. Kredi yükümüz ise sadece 300 milyon dolar civarında. Peki, tüm bunların ülkemize katkısı ne? Bir uçak, tipine göre büyük bir ekonomik büyüklüğü temsil ediyor. Dar gövdeli uçakların her biri 55-60 milyon dolar, geniş gövdeli uçaklar ise 150-180 milyon dolar arasında. Elbette bu alımlar Airbus ve Boeing gibi firmalara kazanç sağlıyor, ancak aynı zamanda Türkiye ekonomisine de önemli katkılar sağlıyor. Türk Hava Yolları, son 16 yılın en büyük ihracatçısı konumunda. Geçtiğimiz yıl 18 milyar dolar döviz girdisi sağladı. Bunun 9 milyar doları doğrudan Türkiye’de kaldı. Yani THY, Türkiye’ye 9 milyar dolarlık cari fazla kazandırıyor. Türk Hava Yolları’nın ülke ekonomisine toplam katkısı 60 milyar dolar seviyesinde. Türkiye’nin 1,1 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılası içinde THY’nin payı yaklaşık yüzde 6’dır. THY’nin 20 iştiraki ve 95 bin çalışanı bulunuyor. Şirketin bu yıl 44 milyar dolar döviz geliri elde etmesi, bunun da 20 milyar dolarının Türkiye’de kalması tahmin ediliyor. Ülkemize getirilen yüksek gelir grubundaki turistler ve iş insanları sayesinde" ifadelerini kullandı.


"Bu yıl Amerika’dan 1,7 milyon turist geldi"


THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Bolat, "Amacımız, kültüre, tarihe, gastronomiye ve Türkiye’nin ürettiği değerlere ilgi duyan turistleri ülkemize çekmek. Bu kapsamda 11 hedef ülke belirledik. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bu ülkelerden gelen turistler, kişi başı 2 ila 3 bin dolar arasında harcama yapıyor. Bu yıl Amerika’dan 1,7 milyon turist geldi. Hedefimiz, bu sayıyı 5 milyona çıkarmak. Aynı dönemde Dubai’ye giden Amerikalı sayısı sadece 300 bin civarında. Bu da Türkiye’nin turizm potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Bu topraklar insanlığın ve medeniyetin doğduğu yerler. Özellikle Şanlıurfa’daki Taş Tepeler projesiyle başlayan yeni hikayemiz, medeniyet tarihini yeniden yazıyor. 12 bin yıl öncesine uzanan bu topraklarda, o dönemde bile 10 bin kişilik yerleşimler bulunduğunu görüyoruz. Bu da bölgenin tarihi önemini ortaya koyuyor. Türk Hava Yolları’nın 19 iştiraki arasında TGS, THY Teknik ve Turkish Cargo gibi önemli firmalar var. Bunlardan biri de BayiDek. Bu şirketimiz, kapıdan kapıya teslimat yapan bir lojistik firması. Örneğin, Gaziantep’teki bir esnaf, internet üzerinden tanıttığı bir ürününü Frankfurt’taki bir müşteriye göndermek isterse, BayiDek devreye giriyor. Ürünü esnafın dükkanından alıp ertesi sabah Frankfurt’taki adrese teslim ediyor. Türk Hava Yolları, geçmişte olduğu gibi bugün de sadece bir hava yolu şirketi değil, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik, kültürel ve turistik kalkınmasına yön veren stratejik bir markadır" ifadelerine yer verdi.


"Tanıtım deyince bizim en önemli tanıtım ayağımız, tanıtım mekanizmamızdan bir tanesi Türk Hava Yolları"


Toplantıda konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, kentin OECD Şampiyon Şehir, EBRD Yeşil Şehir ve Avrupa Ödülü sahibi olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli markası olan Türk Hava Yolları’nı bugün üst düzey yöneticilerini şehrimizde ağırlıyoruz. Misafirlerimiz bizi markalaştıran, Türk Hava Yolları’nı dünya markası haline getiren çok özel misafirler. Bunun en önemli sermayesi beşeri sermaye, yetişmiş insan gücü. Bugün vizyonlarıyla, ufuklarıyla, stratejileriyle bu önemli çalışmada ülkemizin en önemli marka değerini yöneten sizler bizim için en kıymetli hazinesiniz. Kültürel mirasımız da diğer önemli hazinemiz. Bugün iki hazineyi bir araya getirdik ve birleştirdik. Bir taraftan ortak geçmişimiz var. Geleceğe emin adımlar ilerliyoruz. Geçmişimizde büyük medeniyet var. Cumhuriyet Dönemi’nin en güzel eserleri burada ve bunların tanıtılma ihtiyacı var. Tanıtım deyince bizim en önemli tanıtım ayağımız, tanıtım mekanizmamızdan bir tanesi elbette ki Türk Hava Yolları" dedi.


"Dünyada da TÜRK Hava Yolları bizim bu şekilde sesimiz olacak"


Gaziantep Valisi Kemal Çeber ise önemli bir heyeti misafir ettiklerini vurgulayarak, "Biz Gaziantep ile ilgili belki bundan sonra ‘Türk Hava Yolları’ndan önce Türk Hava Yolları’ndan sonra’ diye konuşabiliriz. Gaziantep’in muhteşem bir potansiyeli var. Bunu Türk Hava Yolları’nın profesyonelliğiyle birleştirmek istiyoruz. Dünyada da Türk Hava Yolları bizim bu şekilde sesimiz olacak. ‘Buraya bir ek sefer daha koymaktansa burayı dünyada çok daha iyi tanıtmak bize çok daha fayda sağlar denildi’. Bu gerçekten güzel bir vizyodur, ekiptir. Ben şahsım ve şehrim adına teşekkür ediyorum. Böyle güzel bir kadroyla, geniş bir kadroyla buraya geldiği için ve şimdiden hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’den İspanya’ya uzanan ‘eğitim’ köprüsü İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ), uluslararası alandaki iş birliklerine bir yenisini daha ekleyerek İspanya merkezli Cervantes Enstitüsü ile protokol imzaladı. Öğrencilere yeni eğitim fırsatlarının sunulması, iki ülkenin kültürünü yansıtacak ortak sanatsal ve akademik etkinliklerin düzenlenmesi hedefiyle yapılan anlaşmaya, İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu ve İstanbul Cervantes Enstitüsü Müdürü Fernando Martinez Vara de Rey imza attı. Protokol kapsamında, akademisyenlerin ve öğrencilerin kişisel gelişimlerini hızlandırmak amacıyla stratejik çalışmalar yapılarak yol haritası belirlenecek. İspanya’daki üniversitelerle iş birliği ve diyaloğun artırılması için girişimlerde bulunulacak. İspanyolca dil sınavlarında (DELE) alınacak sertifikaları artırmaya yönelik ortak çalışmalar gerçekleştirilecek. Bilimin yanı sıra kültürel anlamda da karşılıklı olarak sergi, panel ve söyleşi gibi etkinlikler düzenlenerek Türk ve İspanyol kültürünün daha geniş kesimlere ulaşması hedeflenecek. İmza törenine geniş katılım İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen protokol imza törenine; İspanya Ankara Büyükelçisi Cristina Latorre Sancho, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İEÜ Mütevelli Heyet Üyesi Emre Kızılgüneşler, İspanya Ankara Büyükelçiliği Eğitim Programları Direktörü D. Gilberto Terente Fernndez, İspanya İzmir Fahri Konsolosu Muharrem Hilmi Kayhan, İEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Efe Biresselioğlu, Uluslararası İlişkiler Ofisi Müdürü Hülya İncekara, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdür Yardımcı Özge Coşkun Aysal, Uluslararası İlişkiler Temsilcisi Mehmet Şenbağcı, İspanyol Dili Koordinatörü Dilek Amet ve İspanyolca öğretim görevlileri de katıldı. "Akademik üretim artacak" Törende konuşan İEÜ Rektörü Prof. Dr. Abacıoğlu, üniversite olarak öğrencileri ve akademisyenleri küresel dünyanın dinamiklerine en iyi şekilde hazırlamak için çalıştıklarını söyleyerek, "Dünyaca saygın kültür ve dil kurumlarından biri olan Cervantes Enstitüsü ile imzaladığımız iş birliği protokolü, üniversitemizin uluslararasılaşma vizyonu açısından son derece değerli ve stratejik bir adım. Bu protokol sayesinde öğrencilerimize sadece yeni bir yabancı dil öğrenme fırsatı sunmakla kalmıyor; aynı zamanda farklı kültürleri tanıma, uluslararası akademik ve kültürel ağlara dahil olma imkânı da sağlıyoruz. Akademisyenlerimiz açısından da bu iş birliği, İspanya’daki üniversiteler ve akademik çevrelerle daha güçlü ilişkiler kurma, ortak projeler geliştirme açısından önemli fırsatlar sunacak" diye konuştu. "Çok kültürlü bakış açısı kazanacaklar" Prof. Dr. Abacıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üniversiteler, aynı zamanda kültürler arasında köprü kuran kurumlardır. Cervantes Enstitüsü ile birlikte hayata geçireceğimiz sergi, panel ve söyleşi gibi kültürel etkinlikler sayesinde öğrencilerimizin çok kültürlü bir bakış açısı kazanmasına katkıda bulunacağız. Öğrencilerimizi dünyaya açan, onları uluslararası düzeyde rekabetçi ve donanımlı bireyler haline getiren iş birliklerini artırarak sürdüreceğiz. Cervantes Enstitüsü ile başlattığımız bu değerli ortaklığın, üniversitemiz için uzun vadeli ve kalıcı kazanımlar sağlayacağına yürekten inanıyorum." "İzmir, özel bir yere sahip" İstanbul Cervantes Enstitüsü Müdürü Fernando Martinez Vara de Rey, İEÜ ile imzalanan protokolden büyük mutluluk duyduklarını ifade ederek, bu güçlü akademik ve kültürel bağın kendileri için çok kıymetli olduğunu söyledi. Vara de Rey, "İzmir; zengin tarihi, kültürel çeşitliliği ve dinamik genç nüfusuyla her zaman özel bir yere sahip. İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin vizyonu ve uluslararasılaşmaya verdiği önem, bu iş birliğini daha da anlamlı hale getiriyor. Bu anlaşma sayesinde Türk ve İspanyol kültürlerini, gençler aracılığıyla birbirine daha da yakınlaştıracağımıza inanıyorum. Öğrencilerin dil öğrenimi, kültürel etkileşimi ve uluslararası deneyim kazanmaları için etkili adımlar atacağız. Bu protokolün uzun soluklu ve verimli olmasını; her iki ülke için de güzel sonuçlar doğurmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.
Kocaeli 7 kişinin can verdiği olayda kan donduran kaçış planı Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Ali Osman A.’nın firma sahiplerini saklayan kişiye, "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet" dediği iddia edildi. Olay, 8 Kasım’da Dilovası Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Ravive Kozmetik isimli iş yerinde meydana geldi. Patlamanın ardından çıkan yangında Hanım Gülek (65), Esma Dikan (65), Şengül Yılmaz (55), Tuncay Yıldız (48), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17) ve Cansu Esatoğlu (16) yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, "Olası kastla öldürme" suçlamasıyla, Ali Osman A. ve Onay Y., "Suçluyu kayırma" suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden H.E., G.B., Ö.A. ve Güven Demirbaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde tutuklanan firma sahibi Kurtuluş Oransal ise cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ihmali olduğu değerlendirilen SGK ve İŞKUR yetkilileri açığa alındı. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 91 sayfalık iddianamede, İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında "Olası kastla öldürme" suçundan 7’şer kez müebbet, "Nitelikli mala zarar verme" suçundan ise 3’er kez 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. 8 sanığın "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar, 4 sanığın "Suçluyu kayırma" suçundan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, ayrıca Ümit Ç., Ünal A., Muhammet D., Seyfullah Ç., Güven D., Caner Özgür Y., Özcan Y., Özkan Y. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma", Ali Osman A., Onay Y., Ömer A. ve Abdurrahman B’ın ise "Suçluyu kayırma" yönünden haklarında dava açılması istendi. "Sigortası olmayanları denetimde eve gönderdiler" İddianamede ifadesi yer alan işçilerden Keriman Miskin, 4 yıldır çalıştığı iş yerinde hiçbir eğitim almadığını ve koruyucu kıyafet verilmediğini belirterek, "İşletmede resmi bir sorumlu yoktu. Sigorta denetimine sadece bir kez gelindi. Bu denetimde de iş yeri sahibi Kurtuluş Oransal, yalnızca sigortası olanların kalmasını söyleyerek, benim gibi sigortası olmayan tüm çalışanları evine gönderdi. Maaşlarımız elden veriliyordu" dedi. Yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, patlama anında ölen Nisa Taşdemir ve Esma Dikan’ın krem dolumu yaptıklarını söyledi. Aras, "Bize koruyucu elbise verilmedi, evden geldiğimiz kıyafetlerle çalışıyorduk. Kurtuluş Oransal 4 yıldır sigorta vaadinde bulundu ama yapmadı. Günlük 800 TL yevmiye ile çalışıyorduk" ifadelerini kullandı. Olay günü tesiste bulunan 16 yaşındaki Z.H. ise "Olay günü ikinci katta, iş yerinin ortasında bulunan tankerde parfüm karışımı yapılıyordu. Kimyevi maddeleri karıştıran bir alet vardı. Biz parfüm kutusu kapatırken bir anda patlama yaşandı" diye konuştu. Acılı aileler: "Cenazeleri DNA testiyle teşhis edebildik" Yangında çocuklarını ve eşlerini kaybeden ailelerin ifadeleri ise yürekleri dağladı. 17 yaşındaki kızı Nisa’yı kaybeden baba Vedat Taşdemir, "Kızım paketleme personeli olarak girdi ancak imalat işinde de çalıştırıldığını öğrendim. İmalat yapıldığını bilseydim kızımı asla göndermezdim. Kızımın vefat ettiğini, oğlumdan alınan DNA örnekleri sonucu öğrenebildik" dedi. Eşini kaybeden Aytekin Gikan, yangın söndürüldükten sonra içeride cesetler olduğunu öğrendiğini, hastaneleri aradığını ancak eşini bulamadığını, vefat ettiğini sonradan anladığını belirtti. Hanım Gülek’in eşi Metin Gülek ve Cansu Esatoğlu’nun babası İbrahim Esatoğlu da yakınlarının cansız bedenlerini ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA eşleşmeleri neticesinde teşhis edebildiklerini ifade etti. "İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk" Tanık İ.A., mahalleli olarak iş yerinden yayılan kimyasal koku nedeniyle şikayetçi olduklarını belirterek, "Yaşı küçük çocukları, paraya ihtiyacı olan kadınları sigortasız çalıştırıyorlardı. İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk. Gerekli kurumlara şikayet edilmesine rağmen nasıl üretim yaptıklarını anlamadık" şeklinde ifade verdi. "Kurtuluş Oransal bana, ’Yangından haberim var, yoldayım’ dedi" İş yeri çalışanı H.E. ise ifadesinde, olayın ardından Kurtuluş Oransal’ı arayıp yangını bildirdiğini, kendisinin nerede olduğunu sorduğunu ve acilen gelmesi gerektiğini söylediğini ifade etti. Bunun üzerine Oransal’ın "haberim var" dediğini, yolda olduğunu söylediğini, konuşma bittikten 5-10 dakika kadar sonra Kurtuluş Oransal’ın kendisini arayarak içeride kimsenin kalıp kalmadığını sorduğunu, tam sayıyı bilmediğini ancak içeride kalan en az üç kişi olduğunu söylediğini kaydetti. "2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" Mali müşavir M.Ç. de, firmanın kuruluş ve işleyiş sürecine dair bilgiler verdi. M.Ç., Ravive Kozmetik’in resmi sahiplerinin İsmail ve Altan Ali Oransal olduğunu, baba Kurtuluş Oransal’ın ise kağıt üzerinde yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurtuluş Oransal’ı 2010 yılında Düzce’de çalıştığı fabrikadan "usta makinacı" olarak tanıdığını belirten M.Ç., Dilovası’ndaki tesiste çalışan işçilerin sigorta işlemlerinin gayriresmi yöntemlerle iletildiğini anlattı. Tanık M.Ç., "İşçilerin kimlik numaralarını İsmail Oransal WhatsApp veya mail yoluyla gönderiyordu. Sigorta girişlerini bu bilgilere göre yapıyordum. 2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" dedi. Fabrikanın Dilovası’nda faaliyete geçtiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadığını belirten M.Ç., "Normal şartlarda işverenin anlaştığı İSG firmasına düzenli ödeme yapması gerekir ancak bana bu firmadan herhangi bir hizmet faturası gelmedi. Fabrikanın açıldığı ve üretime başladığı tarihten itibaren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir bildiri veya fatura tarafıma ulaşmadı" ifadelerini kullandı. "Çocuklarım, babalarını kendilerini uzak tutmak için bu iş yerini açtı" Kurtuluş Oransal’ın eski eşi A.A. ise şirketin kuruluş amacına dair iddialarda bulundu. Kurtuluş Oransal’ın borçlu ve sorumsuz bir yapısı olduğunu öne süren A.A., çocuklarının babalarını kendilerinden uzak tutmak ve "sokakta kalmaması" için bu iş yerini açtıklarını anlattı. Çocukları İsmail ve Altay’ın bu şirketin işleri ile hiç uğraşmadıklarını ve takip etmediklerini aktardı. A.A., patlamanın meydana geldiği iş yerine alınacak personeli Kurtuluş Oransal’ın kendisinin seçtiğini, iş yerinde üretilen ürünler ile yine Kurtuluş Oransal’ın ilgilendiğini, Kurtuluş Oransal’ın daha önce kozmetik sektöründe çalıştığı için burada bir çevre edindiğini ve kendisine pazar oluşturduğunu, iş yerinin tamamen Kurtuluş Oransal’ın kontrolü altında iş yapıldığını beyan etti. "Laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim" İddianamede ifadesine yer verilen LYKKE Kozmetik ortaklarından şüpheli Gökberk Güngör de olay günü yaşananları ve İsmail Oransal’ın bilgisayarını aldırmasını anlattı. Aleyna Oransal’ın şirkette yüzde 50 ortaklığı bulunduğunu belirten Güngör, olay günü Aleyna’nın kendisini aradığını belirterek, gayet sakin bir ses tonuyla ’Fabrikada yangın çıkmış’ diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi. Bu görüşmeden yaklaşık yarım saat sonra İsmail Oransal’ın kendisini arayarak, "İş yerimdeki laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim. Sen benim odada, masanın üstünde bulunan laptobu alıp evime getir" dediğini aktardı. Güngör, bu talep üzerine laptobu alarak Oransal’a teslim ettiğini kaydetti. "Suçu babaları üstlenecek, onları yurt dışına kaçıracağız" İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden birini ise şüphelilerin kaçış planına dair detaylar oluşturdu. Şüpheli Onay Y. ifadesinde, Ali Osman A’nın kendisini arayarak, "Olanları duydun mu? Benim yeğenler bir olaya karışmışlar" dediğini ve onları misafir edip edemeyeceğini sorduğunu belirtti. Bu görüşme üzerine Ömer A. isimli kişiyi arayarak 1 haftalık ev ayarlamasını istediğini anlatan Y., daha sonra Tekirdağ’da İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ve Abdurrahman Bayat ile buluştuğunu söyledi. Eve girdikten sonra televizyonda "Kocaeli’de patlama" başlıklı haberleri gördüğünü ifade eden Y., bunun üzerine Ali Osman A’yı görüntülü aradığını kaydetti. Y., Ali Osman A’nın görüşme sırasında kendisine şunları söylediğini iddia etti: "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam bir şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle biz avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet."
İstanbul 51Talk, gençleri Birleşmiş Milletler’in iklim sahnesine taşıyacağını duyurdu Çevrimiçi İngilizce öğrenme platformu 51Talk, Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Çocuklar için çevrimiçi bire bir İngilizce öğrenme platformu olan 51Talk, uluslararası topluluğundan genç öğrencilerin 15-21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) sırasında BM’ye bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; 2023 yılında başlatılan ve üçüncü yılına giren girişim, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Tayland ve Vietnam’dan çocukların iklim ve çevrenin korunmasına ilişkin bakış açılarını İngilizce olarak paylaşmaları için fırsatlar oluşturuyor. Katılımcılar, BM düzeyinde uluslararası bir sahnede yapılan konuşmalarla yerel gözlemlerini küresel bir sohbete taşıyarak iklim sorunlarının dünyanın dört bir yanındaki genç nesiller tarafından nasıl deneyimlendiğini ve ele alındığını vurguladı. 51Talk CEO’su Jack Huang, "Her çocuğun dünyayla konuşma fırsatını hak ettiğine inanıyoruz. Çocuklara doğru araçlar ve rehberlik sağlandığında, düşünceli fikirler ifade edebilir ve küresel meselelerle anlamlı bir şekilde ilgilenebilirler. Öğrencilerimizi Birleşmiş Milletler iklim sahnesinde konuşurken görmek, eğitimin neleri ortaya çıkarabileceğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır" dedi. Türkiye’den, aile desteğiyle küçük yaşta İngilizce öğrenmeye başlayan on iki yaşındaki Osman Batu, COP30’a hazırlanırken özgüven ve akıcılık konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Üç dakikalık bir video göndererek ve konuşma becerilerinin, dilbilgisinin, telaffuzunun ve özgüveninin değerlendirildiği İstanbul’daki ulusal bir yarışmada yarışarak çok aşamalı bir seçim sürecinden geçerek birinciliği ve Birleşmiş Milletler’de Türkiye’yi temsil etme fırsatını kazandı. Osman, COP30’da Türkiye’deki orman yangınlarından büyükannesinin bahçesindeki kelebeklerin yok olmasına kadar tanık olduğu iklim değişikliğinin etkilerinden bahsetti.
Gaziantep Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Güneri, "Obstrüktif Uyku Apnesi hayatı sessizce tehdit ediyor" Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Gün içinde aşırı uyku hali, dikkat dağınıklığı ve baş ağrılarının da sık görülen şikâyetler arasında yer aldığını ifade etti. Uzm. Dr. Güneri, obstrüktif uyku apnesinin tedavi edilmediği takdirde hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme, diyabet ve trafik kazaları riskini artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle obezite, boyun çevresinin kalın olması, sigara ve alkol kullanımı ile genetik faktörlerin hastalık riskini yükselttiğini vurguladı. Tanının uyku testi (polisomnografi) ile konulduğunu belirten Güneri, tedavinin hastalığın şiddetine göre planlandığını söyledi. Hafif vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri önerilirken, orta ve ileri dereceli olgularda CPAP cihazı, ağız içi aparatlar veya cerrahi yöntemlerin gündeme gelebileceğini ifade etti. Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, "Sürekli horlama, gece nefes durması veya gün içinde aşırı uyku hali yaşayan kişilerin mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Erken tanı ve doğru tedavi, hem yaşam kalitesini artırır hem de ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer" diyerek vatandaşları uyardı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, uyku bozukluklarının tanı ve tedavisinde multidisipliner yaklaşımıyla hastalarına hizmet vermeye devam ediyor.