ASAYİŞ - 28 Şubat 2024 Çarşamba 10:00

Gaziantep’te kuyumcu kardeşler 150 milyon TL’lik vurgun yaptı

A
A
A

Gaziantep’te kuyumculuk yapan iki kardeş, 30’dan fazla vatandaşı ve yakın arkadaşlarını yaklaşık 150 milyon TL dolandırarak kaçmak isterken yakalandı. Kardeşler tutuklanırken iş yeri önünde toplanan mağdurlar ise kayıp paralarının bulunmasını istedi.

Olay, geçtiğimiz ay Şehitkamil ilçesi Karşıyaka Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, mahallede 19 yıldır kuyumculuk yapan Mustafa Taner Ş. ve Halil İbrahim Ş. isimli iki kardeş, 2024 Ocak ayının başında iş yaptıkları 30 kişiyi arayarak ellerindeki altınları yatırım için getirmelerini ve bunun karşılığında da kısa sürede karla fazla altın vereceklerini söyledi. Vatandaşların altınları getirmesinin ardından kuyumcu kardeşler ortadan kayboldu.

Kaçmak üzereyken yakalandılar

Kardeşlere uzun süre ulaşamayan vatandaşlar dolandırıldıklarını fark ederek şikayetçi oldu. Olayla ilgili çalışma yapan polis ekipleri, dolandırıcılık olayıyla ilgili 2 kardeşi yurt dışına kaçmak üzereyken yakalayarak gözaltına aldı. Tamamlanan yasal işlemlerinin ardından adli mercilere sevk edilen 2 kardeş tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Mağdurlar kayıp para ve altınlarının bulunmasını istiyor

Kuyumculuk yapan iki kardeşe kendilerinden çok güvendiklerini söyleyen mağdur vatandaşlar ise dolandırıldıkları için üzgün ve şokta olduklarını ifade ederek paralarının geri almak için yardım istedi. Kuyumcu kardeşlerin iş yeri önünde toplanan mağdurlar, kayıp para ve altınlarının bulunmasını istiyor.

“Bu kuyumcular benim 15 yıldır arkadaşım”

30’dan fazla mağdurdan biri olduğunu söyleyen Mehmet Alkan, “Bu kuyumcular benim 15 yıldır arkadaşım. Devamlı alışveriş yaptığımız bir yer. Güvendiğimiz bir insandı. 1 yıldır onunla iş yapıyorum. Son olarak Ocak 2024’te benden para istedi. ’Nakit paranı getir bende sana daha fazla para kazandırayım’ dedi. Ben de getirip 50 tam altın parası verdim. 16 Ocak’ta benim paramı tekrar yatırdı. 2 gün sonra tekrar aradı ve dedi ki, ’para hala duruyorsa getir sana 26 Ocak’ta 3 tane fazla altın vereyim’. Ben de tekrar verdim. Yaklaşık 3 haftadır iş yeri kapalı. Aradığımızda bize babasının rahatsız olduğunu ve İstanbul’da olduğunu söyledi. Fakat öyle bir şey yokmuş bizi dolandırıp kaçmış. 30 kişiden fazla vatandaş toplam 150 milyon TL dolandırıldı. Benim kaybım 750 bin TL. Ben polise şikayette bulundum” dedi.

“Bana baba derlerdi, 2 kilograma yakın altınımı dolandırdılar”

20 yıldan fazladır tanıdığı kuyumcuları oğlu gibi sevdiğini belirten bir diğer mağdur Mehmet Kaplan ise "Ben 20 yıldır bu insanlarla tanışıyorum. 4 yıldır beraber iş yapıyoruz. Evladım gibilerdi. Her zaman verdikleri sözde dururlardı. Bana kredi çek dediler. Bende kredi kartlarımı verdim onları kullandılar. En son bir şeylerin ters gittiğini anladığımda onlara benim kredi borçlarımı ödeyin ben hükümetle uğraştırmayın dedim. Ama hiçbir şeyi ödemeden kaçıp gittiler. Benim 2 kilograma yakın altınımı dolandırdılar. Yetkililerden hakkımızın onlardan alınıp bize tekrar verilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bu para onun için harçlık olabilir ama fakirin serveti”

Dolandırıcı kuyumcunun ailesine seslenen mağdur Gülseren Kaplıca, “Oğlumun sadece 35 tane altını vardı. Kardeşimin de 14 altını vardı. Bu kuyumcu dedi ki, ’o altınları bana verin, biz size daha fazla para kazandıralım, 1 ay içerisinde size tüm paranızı veririm’ diye söyledi. Ama paralarımızı aldı ve kayıplara karıştı. Çevreden duyduğumuza göre bu sadece bizi değil 30’dan fazla kişiyi dolandırmış. Bu para onun için harçlık olabilir ama fakirin serveti. Bunu ailesi duysun ve vicdanlarının sesini dinleyip parayı geri getirsin” şeklinde konuştu.

“Kendimden şüphe ederdim o insandan şüphe etmezdim”

Kendinden şüphe edeceğini fakat dolandırıcı kuyumculardan şüphe etmeyeceğini söyleyen mağdur Vakkas Aksoy, “Bu kuyumcu kardeşimizi ben 15 yıldır tanıyorum. Uzun zamandır alışveriş yaptığım bir yer. Neden buraya getirip mallarımızı verdik. Piyasadan daha uygun sayıyordu. Buranın en az 19 yıllık esnafı. Kardeşiyle beraber yapıyorlar bu işi. Biz de inandık güvendik. Çok efendi, çok dürüst bir tavırları vardı. Kendimden şüphe ederdim o insandan şüphe etmezdim. Çıksın ve bizim mağduriyetimizi karşılasın. Onun içeride tutuklu kalması bizim hiçbir işimize yaramaz. Biz sadece kayıplarımızı geri istiyoruz. Benim mağduriyetim toplam 670 gram altın” diye konuştu.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: “Tüm sektörler sermayenin elinde” Enflasyonla mücadelenin en önemli ayağı olan esnaf ve sanatkarların haksız rekabet karşısında dayanacak gücü kalmadığını hatırlatan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkede haksız rekabet çok ciddi boyuta ulaştı. Tüm sektörler sermayenin elinde. Maalesef perakende yasası bir türlü çıkmıyor. Çıkmayınca da haksız rekabetle birlikte fiyatları regüle edecek mahalle esnafı neredeyse yok noktasına geldi. Artan nüfusa karşı esnaf sayısında büyük bir artış yok. Sokakta kasap, manav kalmadı. Karşılıklı fiyatların ucuzlamasını sağlayacak bir sistem gerekiyor. Öncelikle zincirlerin haftada 1 gün tatil ve açma kapama saati belli olmalı. Bunun içinde perakende yasası şart. Yasanın olmaması, Hakkari’de, İstanbul’da, Ankara’da veya Bursa’da da aynı fiyatları dayatmaya yol açıyor. Oysa esnaf ve sanatkarlarımız enflasyonla mücadelenin en önemli ayağıdır. Anayasanın 173. maddesinde olduğu gibi esnaf ve sanatkar korunmalı. Meclis tatile girmek üzere bundan sonraki süreçte açılır açılmaz perakende yasası tartışılacak ilk madde olmalı” dedi. “Esnafı tezgahtar, çiftçiyi işçi konumuna getirdiler” Haksız rekabet yüzünden esnafın tezgahtar çiftçinin ise işçi konumuna geçtiğini söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Türkiye’de, gelişmiş ülkelerden örneği alınanla hiç uyuşmayan bir haksız rekabet var. Tüm sektörler sermayenin elinde. Tüm sektörlerdeki ürünleri sattıkları yetmiyormuş gibi ülkenin her yerindeki ürünlerin fiyatını tek tuşla belirleyebiliyorlar. Esnafı bitirdiler, tezgahtar yaptılar. Çiftçiyi de kendilerine işçi yaptılar. Fideyi veriyor, ürettiriyor. Ondan sonra ürünü toplayıp kendi mağazalarına gönderiyor. Fiyatı da kendisi belirliyor. Bir tarafta işsizler ordusu varken diğer tarafta da iştigal edecek, kendi kendine iş yeri müteşebbis olacak insan yok. Artık her şey sermayenin elinde. Ben yaparım, ithal ederim diyor. Bireysel işletme kalmadığı müddetçe etin fiyatının düşmesini kimse beklemesin” şeklinde konuştu. “Haksız rekabetin önüne geçilmeli” Her şeyi bol olan ülkemizde fiyatları düşürememe sıkıntısı olduğunu dile getiren Palandöken, “Küçük esnafımız enflasyonla mücadelenin olmazsa olmaz ayağıdır. Her şeyi bol olan bir ülkede fiyatları düşürememenin sıkıntısı var. Sorunun çözümü belli. Perakende Yasası acilen esnafın ihtiyaçları doğrultusunda güncellenmeli. Devletimizin enflasyonla mücadele ederken aldığı tedbirlerin işe yarayabilmesi için önce esnaf ve sanatkarların korunması şart. Küçük işletmeler ayakta kalmalı ki vatandaş fiyatları mukayese edip gerçek indirimin farkına varsın” diye konuştu.
Bursa Özgür Ozel: “Küfeyi benim sırtıma ver. Ben taşırım” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’nın Mudanya ilçesinde vatandaşlara hitap etti. Sırtına küfe alan Özel, “Tayyip Bey, bırak küfeyi benim sırtıma ver. Ben emekliyi aslan gibi taşırım” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’nın Mudanya ilçesinde vatandaşlara otobüs üzerinden seslendi. İki gencin protesto amaçlı küfe getirdiğini gören Özel, gençleri yanına çağırdı. Burada eleştirilerini sürdüren Özel, “Geçen gün Tayyip Bey’i dinliyorum. Ben demişim ‘emekliye 12 bin 500 yetmez, 17 bin 500 ver.’ ‘Asgari ücrete zam yok’ demiş, asgari ücreti zam yapalım demişim. 17 bin lira çay parası çay parası olmaz, 25 bin taban fiyat olsun dedim. 9 bin 200’e buğday satılmaz, 15 bin olsun dedim. Tarlalarda 2 liraya domates kaldı, kavunun karpuzun bostanda kalması olmaz demişim, diyor ki ‘Özgür Bey’in sırtında küfe yok, emekliye zam istiyor.’ ‘2 bin 500 lira zam 33 milyar tuttu’ diyor. ‘Benim sırtımda küfe var’ diyor. Gençler bunu duymuş, küfeyi getirmişler. Tayyip Bey’e dedim ki, ‘Doğru, senin sırtında küfe var. Bu milletten oy istedin, onlar da aldı küfeyi sırtına koydu. Tayyip Bey diyor ki, ‘Emekliler bana ağır geliyor, taşıyamam. Asgari ücretli ağır gelir taşıyamam. Rizeli hemşerime çay parası veremem ağır geliyor’ diyor. Ama bir bakıyorsunuz yandaş müteahhitte sıra gelince dikeliveriyor. 660 milyar lirayı buluyor. Ben diyorum ki, ‘Tayyip Bey, bırak küfeyi ver benim sırtıma. Ben emekliyi aslan gibi taşırım. Asgari ücretliyi taşırız. Biz bu milleti taşırız. Eğer taşıyamıyorsan, bırak küfeyi. Sen bu milletin sırtına yüksün. Emekliler değil, asgari ücretliler değil, esnaf, çiftçi değil. Bu küfeye ne yük koyarsan koy, biz taşırız. Taşıyamayanlar bırakacak, taşıyanlar gelecek. Getir sandığı küfeyi biz taşıyalım. Emeklileri biz ayağa kaldıracağız” dedi. Özel, seçimlerin galibiyetle sonuçlanması durumunda kutlamalarda bu iki gencin de olacağının sözünü verdi.