EKONOMİ - 28 Nisan 2024 Pazar 17:18

Hedef döngüsel ekonomi

A
A
A
Hedef döngüsel ekonomi

SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde “21’inci Yüzyıl İçin Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler” başlıklı panele katıldı.


SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde “21’inci Yüzyıl İçin Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler” başlıklı panele katıldı. “Çevresel, sosyal ve ekonomik olarak büyük bir değişimin arifesindeyiz” diyen Konukoğlu, 1904’ten günümüze 120 yıllık bir sanayi şirketi olarak kritik bir rol oynadıklarını ve öncü çalışmalara imza attıklarını aktardı.



“Yaşamın içinde değişim var. hepimiz değişim ve dönüşüme uyum sağlamak zorundayız”


Geleneksek şirketlerde sürdürülebilirliği ve değişimi gerçekleştirmenin daha zor olduğunu söyleyen Konukoğlu, “Yeni şirket kurarken her şeyi günün şartlarına göre şekillendiriyorsunuz ama 30- 40 yıldır şirkette çalışanlar var; böyle bir durumda değişim yaparken zaman zaman zorlandığımız olabiliyor. Yaşamın içinde değişim var. Hepimiz değişim ve dönüşüme uyum sağlamak zorundayız” ifadelerini kullandı.



Değişen dünya ile birlikte genç kuşak ile iletişim kurmakta zorlandığını fark ettiğini, 18-22 ve 24 yaşındaki gençlerden terse mentorluk alarak yeni nesle nasıl yaklaşılması ve nasıl iletişim kurulması gerektiğini öğrendiğini aktaran Konukoğlu, “Yöneticilerimize de bunu zorunlu kıldım. Haziran ayı itibariyle bünyemizdeki tüm yöneticiler tersine mentorluk eğitimi alacak. Bu sayede, gelecek dünyaya nasıl bakacağımızı öğreneceğiz” dedi.



SANKO Holding’in 120 yıldır sürdürülebilir bir şirket olmak için mücadele verdiğini vurgulayan Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rahmetli babam Sani Bey, ‘kendini yenilemeyen işletme, sahibini yeniler. Eğer siz dönemin değişim sürecine uyum sağlayamıyorsanız mutlaka birileri gelir şirketinizi alır ve değişimi onlar gerçekleştirir’ derdi. Değişim sadece kendi şirketinizde olmuyor. Değişimi gerçekleştirirken çevrenizi de düşünmek zorundasınız. Tüm tedarik zincirinde sorumlu olan firmalarla iş birliği içinde çalışıyoruz. Ayrıca, faaliyet gösterdiğimiz tüm şehirlerde çalışanlarımızın dışında kalan arkadaşlarımızla da bir arada olmaya, onların sorunlarına eğilmeye çalışıyoruz. Birlikte hareket etme çabası içerisindeyiz.”



SANKO Holding sektörlerde değişim ve dönüşüme öncülük ediyor


Faaliyet gösterilen farklı sanayi alanlarında teknolojiyi iyi kullanarak sektörlere öncülük eden SANKO Holding, tekstilden enerjiye, inşaat ve ambalaja kadar bulunduğu pek çok sektörde teknoloji yatırımları gerçekleştiriyor, bünyesinde bulunan tüm şirketlerin süreçlerinde dijital dönüşümleri planlayarak global standartlarda teknolojik dönüşüm hedefliyor.



SANKO Holding’in faaliyet gösterdiği sektörlerde öncü çalışmalara imza attığını anlatan Konukoğlu, sektörlerde yapılan sürdürülebilirlik çalışmalarıyla ilgili şu bilgilerin altını çizdi: “Çimento sektöründe geri dönüşümlü ısıyı kazanabilmek için yatırımlarımızı gerçekleştirdik. Karbon ayak izini aşağıya çekmek için çalışmalarımız da sürüyor. AR-GE’ye 15 milyon dolar civarında bütçe ayırdık. Yenilikçi ve sürdürülebilir ürünler üretebilmeyi hedefliyoruz. Dünya tekstil sektöründe yaklaşık 100 milyon ton atık çıkıyor ve bunun yalnızca yüzde 1’lik bir bölümü geri dönüştürülebiliyor. Sektörde geri dönüşüm konusunda öncülük yapmaya çalışıyoruz.”



2021 yılında hayata geçen tekstil geri dönüşüm tesisinde tekstil atıklarını değerlendirerek tekrar kumaş üretiminde kullandıklarını söyleyen Konukoğlu, “Bu konuya 150 milyon dolar civarında bir bütçe ayırdık” dedi.



Geri dönüşüm girişimleri RE&UP’ın devrimsel teknolojisiyle döngüsel ekonomiye katkıda bulunduğunu belirten Konukoğlu, “Yeni girişimimiz RE&UP, SANKO Ar-Ge’sinin ürünü olan teknolojisiyle yerel ve global pazarda sürdürülebilir moda ve döngüsel ekonomiye geçişte öncü bir rol oynayacak” şeklinde konuştu.



Temiz enerji yatırımları


Konukoğlu, yüzde 100 yenilenebilir enerji portföyüne sahip SANKO Enerji, 1000 MW’lık kurulu güce sahip. “Enerji sektöründe yatırımlarımızın tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarına yapıyoruz. Fosil yakıtlı yatırımımız asla yok, yapmayı da düşünmüyoruz. Ambalaj sektöründe de yenilikçi birçok çalışmamız var. Örneğin karasal ortamda yetiştirilen deniz yosunlarından geliştirilmiş filmler üzerinde çalışıyoruz. Dünyada Worldstar Ödül aldı. Ürünlerimizin sürdürülebilir olarak yenilenmesinin yanı sıra çevremize ve ekosistemimize sahip çıkabilmek adına var gücümüzle çalışıyoruz. SANKO olarak, elde ettiğimiz kârın büyük kısmını ekosistem için yürütülen çalışmalarımıza ayırıyoruz.” sözleriyle holdingin bu konuda duyarlılığını vurguladı.



“Kadınların iş hayatındaki varlığını önemsiyoruz”


SANKO Holding’in sürdürülebilirlik adımlarından söz eden Adil Sani Konukoğlu, Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların iş hayatına katılım oranının oldukça düşük olduğunu vurgulayarak, SANKO Holding’in kadın istihdamı hedeflerine de konuşmasında yer verdi. Konukoğlu, “Kadın çalışan oranımızı 2030 yılına kadar yüzde 40’a, 2035 yılına kadar ise yüzde 50’ye taşıyacağız. Bugün yapılan atamalarda yönetici pozisyon için erkek CV yanı sıra kadın CV alternatifi önüme gelmiyorsa onaylamıyorum” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.



Multinet Up CEO’su Ali Emre Sever’in moderatörlüğünde düzenlenen “21’inci Yüzyılda Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler” konulu panelde, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu yanı sıra, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Murat Bilgiç, Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Osman Arıoğlu ve Migros Grubu İcra Başkanı Dr. Ömer Özgür Tort konuşmacı olarak yer aldı.



Capital ve Ekonomist Dergileri tarafından bu yıl Sapanca’da düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi, "Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek" temasıyla gerçekleştirildi.



SANKO Holding’in yeni girişimi RE&UP hakkında


Yeni girişim RE&UP, devrim niteliğinde bir teknoloji sunuyor. RE&UP teknolojisi, SANKO Holding’in 120 senelik tekstil tecrübesi ile, şirketin kendi bünyesindeki 10 yılı aşkın AR-GE çalışmaları sonucunda geliştirilmiştir. RE&UP, tekstil atıklarını yüksek kaliteli, sürdürülebilir ve hemen kullanıma hazır halde geri dönüştürülmüş hammaddeye dönüştüren devrim niteliğinde bir yeni nesil teknoloji girişimidir. RE&UP, tekstil endüstrisinde geri dönüşümün global boyuttaki darboğazlarından birine çözüm sunarak tekstil atıklarının tekstil değer zincirine yeniden katılımını sağlayarak sektörde döngüsel ekonomi modeline geçişini hızlandırmaktadır. Gaziantep ve Bursa’daki geri dönüştürülmüş elyaf tesisleriyle hizmet veren RE&UP Geri Dönüşüm Teknolojilerinin, tekstilden tekstile geri dönüşümde devrimci bir nitelik taşıyor. Moda endüstrisinin döngüsel bir modele hızla geçişini destekliyor.



Hedef döngüsel ekonomi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Bilecik’in Fethi’nin 725. yıldönümü kutlandı Bilecik’te, Osmanlı Devleti’nin kurucuları Şeyh Edebali ve Osman Gazi’yi anma ile şehrin fethinin 725’inci yılı etkinlikleri gerçekleştirildi. Cumhuriyet Meydanı’ndan Bursa Büyükşehir Belediyes Tarihi Mehteran Takımı kortejde Eskişehir Odunpazarı Mehteran Takımı ve Bursa Kılıçkalkan Ekibi eşliğinde başlayan ’Fetih yürüyüşü, Şeyh Edebali Türbesi Yerleşkesi’nde tamamlandı. Yürüyüşe Bilecik Valisi Şefik Aygöl, Milletvekili Halil Eldemir, AK Parti Bilecik İl Başkanı Serkan Yıldırım, Bilecik Cumhuriyet Başsavcısı Burak Olgun, İl Jandarma Komutanı Albay Ferdi Erbakıcı, kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı. Şeyh Edebali Türbesi yerleşkesindeki fethi kutlamaları saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Kura’an-ı Kerin okunmasının ardında, Doç. Dr. Refik Arıkan ’Bilecik’in Fethi’ konulu konferans verdi. Mehteran ve kılıç kalkan gösterilerin ardından, Kayı Alpleri tarafından Söğütten Şeyh Edebali Türbesine getirilen Türk Bayrağı ve toprak Bilecik Valisi Şefik Aygöl’e teslim edildi. "Bilecik Osmanlıdır, Bilecik Osman Gazidir" Doç. Dr. Refik Arıkan ’Bilecik’in Fethi’ konulu konferansında, "Bilecik toprakları tarihte kurduğumuz en büyük devletin hayat bulduğu bereketli bir coğrafyadır. Bilecik Osmanlıdır, Bilecik Osman Gazidir. Bu havari Sevrin yırtıldığı, Yunan’ın durdurulduğu bir umut coğrafyasıdır. Bilecik Cumhuriyettir. Bu bağlamda Bilecik kuruluşun ve kurtuluşun şehridir ve bunu en fazla hak eden şehirdir. Bir devlet yıkılırken yenisini hemen tesis eden eşsiz bir millettir. İşte bu hasretleri 727 yıl önce bugün yeniden doğuşu müjdeleyip, bir imparatorluğa kapı araladı" dedi. Bilecik Valisi Şefik Aygöl ise "Bizler de bugün Bilecik’imizin Türk toprağı olması İslam beldesi olmasının 725’inci fethinin yıldönümünü sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu ifade ederim. Biz bu şehri anlatırken bu şehrin başta dirilişin, kuruluşun ve kurtuluşun şehri diye ifade ediyoruz. Gençlerimiz şunu bilemeli ki biz kuruluş derken neyi ifade ediyoruz. Biz kuruluş derken Söğüt’te 400 çadırdan oluşan bir beyliğin sonra dünyanın 3’te birine hükmeden ama bugünkü dünyanın hüküm anlayışın tam zıttına adaleti götüren, hizmet götüren, anlayışı götüren bir ecdadın kurulduğu toprakları ifade ediyoruz. Bilecik böyle topraklar, kuruluşun torakları, huzurun dünyaya yayıldığı topraklar. Ayrı yeten gençlere şunu da ifade etmek isterim ki kurtuluşun şehri diyoruz. Niye kurtuluşun şehri diyoruz1918’de özellikle kurtuluş mücadelesinde, istiklal harbinde malumunuz bütün Bilecik ve köylerinde ev, ev üstüne bırakmadan, taş, taş üstüne bırakmadan hepsini yıktı. Nüfusumuzun 18 binden 4 bine kadar düştüğü, nüfusumuzun 4’te 3’ünün katledildiği bir mücadelen sonra, gençlerimize şunu da ifade etmek istiyorum arkamızdaki camiyi yıkmamışlardı. İnönü muharebeleri, Metris tepe, İskân tepe oralarda ciddi mücadeleler yapıldı. Bu şehir aynı anda istiklal harbinin sonrada kuruluşun vesilesi olan şehirlerden biri. Onun için bu memleketle, bu vatandaşlarımızla, bu milletle, Bileciklilerle gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum" dedi. Konuşmaların ardından Fetih duası ve Fetih selası okunmasıyla program son buldu.
Nevşehir Modifiyeli araç tutkunları buluştu Nevşehir’de düzenlenen etkinlikte, modifiyeli araç sahipleri ve tutkunları bir araya geldi. Farklı renk ve modellerde araçların sergilendiği etkinlikte birbirinden ilginç araçlar, özellikleriyle görücüye çıktı. Nevşehir’in Gülşehir ilçesinde düzenlenen ’1.Modifiye Fest’; modifiyeli araçlar festivali yaklaşık 750 araç ve sahipleri ile meraklılarını bir araya getirdi. Gülşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğe, farklı kentlerden gelen sürücüler, birbirinden ilginç modifiyeli araçlarıyla katıldı. Oyuncaklarla süslenenlerin yanı sıra, ses sistemlerinin, görücüye çıktığı etkinliğe, gençler oynayarak renk kattı. Nevfest Dernek Başkanı Ekrem Varol yaptığı açıklamada, “Nevşehir’de güzel bir organizasyon yapmak için burada toplanıyoruz. Türkiye’nin birçok ilinden yaklaşık 700-800 aracımız geldi. Burada ayrıca 2 bin kişiye yakın yaya topluluğumuz var. Nevşehir’i ve Kapadokya’yı en güzel şekilde temsil etmeye çalışıyoruz” dedi. Amasya’dan festival için Nevşehir’e geldiklerini söyleyen Amasya Tunik Başkanı Talip Yeniçeri de; “Nevşehir’de düzenlenen bu festivale Türkiye’nin birçok ilinden gelerek destek veriyoruz. Amacımız modifiyeyi iyi bir şekilde tanıtmak” şeklinde konuştu. Yıllardır bu tür organizasyonlara katıldığını söyleyen Alparslan Uysal da Konya’dan ekip olarak geldiklerini söyledi. Festivalde yapılan desibel yarışlarında da Türkiye rekoru kırıldı. Festivale Mersin’den katılan Samet Topal’ın kullandığı araç 169.9 desibel ile yeni bir rekora imza atmış oldu. Festivalde ayrıca güzellik ve basıklık yarışmaları da düzenleniyor.
Ankara Bakan Uraloğlu: “Otoyol ile Ortadoğu’daki ticaret yolları Türkiye üzerinden bütün Avrupa’ya bağlanacak” Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, ‘Üç Deniz Girişimi’ kapsamında değerlendirmelerde bulunarak, “Via Carpatia Otoyolu ile Ortadoğu’daki ticaret yolları Türkiye Üzerinden bütün Avrupa’ya bağlanacak. Türkiye olarak Via Carpatia projesinin bir parçası olmaya ve her türlü işbirliğine hazırız” dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Orta ve Doğu Avrupa’da enerji, ulaştırma ve dijitalleşme alanlarındaki altyapı eksikliklerinin giderilmesini hedefiyle Baltık, Adriyatik ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin başlattığı ‘Üç Deniz Girişimi’ ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bakan Uraloğlu, ‘Üç Deniz Girişimi’nin; enerji, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerindeki altyapıyı birbirine bağlayarak Kuzey-Güney eksenindeki ülkeleri daha iyi entegre etmek amacıyla AB Üye Ülkeleri tarafından kurulduğunu söyledi. Bulgaristan’dan Türkiye’ye bağlanacak Üç Deniz Girişimi kapsamında inşa edilmesi planlanan ve Orta Koridor’a direk bağlantısı olması sebebiyle Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren ‘Via Carpathia’ Otoyol Projesi’nin, Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayarak; Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan’dan sonra Selanik Limanı’na ve buradan da İstanbul’a uzanacağını ifade eden Uraloğlu, bu projenin ayrıca Türk firmalarının küresel pazardaki rekabet gücü ve üretim kalitesi düşünüldüğünde, ülkemiz için önemli bir ekonomik faaliyet ve fırsat alanı olabileceğini vurguladı. Toplam uzunluğu 712 kilometre Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile Türkiye’ye gelecek olan ya da Türkiye’de üretilen ürünlerin Baltık, Adriyatik, Ege ve Karadeniz’e komşu olan ülkelere doğrudan iletilmesini sağlayacak olan ‘Via Carpatia’ Otoyol Projesi’nin uluslararası taşımacılık faaliyetlerine büyük katkı sağlayacağını da kaydeden Bakan Uraloğlu, “Via Carpatia, Baltık, Ege, Karadeniz ve Adriyatik Denizleri arasında Kuzey-Güney ekseninde uzanan bir proje. Projenin Polonya’daki kısmı 2027’de tamamlanacak. Toplam uzunluğu ana güzergahın 712 km’sini oluşturuyor. Bugün itibariyle projenin 259,6 km’si tamamlandı. 280,8 km’si ise inşaat halinde, 171,6 km’si ise ihale ve hazırlık aşamasında” dedi. “Avrupa Birliği ile bağlantısallığımızın artırılmasını ve taşımacılık faaliyetlerimizin gelişmesine olumlu katkı sağlayacak” Bakan Uraloğlu, Via Carpatia Projesi’ne Belarus, Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Macaristan, Litvanya, Polonya, Romanya, Slovakya, Ukrayna’nın ardından 2016 yılında II. Lancut Deklarasyonu ile Türkiye’nin de dahil olduğunu belirterek, “Baltık, Ege, Karadeniz ve Adriyatik Denizleri arasında Kuzey-Güney ekseninde uzanan Via Carpatia Otoyol projesinin ülkemizi de kapsayacak şekilde genişletilmesi Avrupa Birliği ile bağlantısallığımızın artırılmasının yanı sıra söz konusu rota üzerinde yer alan ülkeler ile taşımacılık faaliyetlerimizin gelişmesine olumlu katkı sağlayacak. Ayrıca müteahhitlik sektörümüzün de söz konusu proje üzerinde yer alan ülkelerin karayolu altyapısı inşa sürecine dahil edilmesi de ülkemiz için çok değerli” diye konuştu. “Proje Türkiye’nin uluslararası yeni ticaret koridorlarında yer almasını ve yakın coğrafyadaki ülkelerle işbirliği yapmasını sağlayacak” Türkiye’nin, bu ticaret koridorunun ve Avrupa’nın önemli bir parçası olacağını vurgulayan Uraloğlu, “Proje Türkiye’nin uluslararası yeni ticaret koridorlarında yer almasını ve yakın coğrafyadaki ülkelerle işbirliği yapmasını sağlayacak. Dünya’da geçmişteki İpek Yolu bugün de Modern İpek Yolu Doğu’dan Batı yönündeydi. Artık geldiğimiz noktada herkes bu pastadan pay almak istiyor. Bu proje doğu batı yönündeki koridorlardan ziyade kuzey güney yönlü bir proje. Via Carpatia Otoyolu ile Ortadoğu’daki ticaret yolları Türkiye üzerinden bütün Avrupa’ya bağlanmış olacak" dedi. “Proje, Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayan ve Bulgaristan’da Orta Koridor’a bağlanıyor” Baltık Denizi, Adriyatik Denizi ve Karadeniz’e komşu olan ülkelerin başlattığı projenin çok doğru bir proje olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Proje, Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile kesişen ve bu koridorları doğrudan güçlendirecek bir proje. Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayan ve Bulgaristan’da Orta Koridor’a bağlanan Via Carpatia Projesi girişim üyesi olmamamıza rağmen desteklediğimiz bir proje. Biz bu projenin bir parçası olmaya ve her türlü işbirliğine hazırız. Orta koridor bağlantısı ile her şartta bizim de olmamız gereken bir proje. Konumumuz itibarı ile bu coğrafyada bir koridor olacaksa eğer bu Türkiye’siz olmaz. Türkiye her açıdan istikrarlı ve güvenli bir liman.”