GÜNDEM - 19 Aralık 2025 Cuma 10:30

Mıcırık Aşı’nın 6’ncı en kötü yemek seçilmesine Gaziantepliler tepki gösterdi

A
A
A
Mıcırık Aşı’nın 6’ncı en kötü yemek seçilmesine Gaziantepliler tepki gösterdi

Gastronominin başkenti olarak anılan Gaziantep’e özgü bir yemek olan Mıcırık Aşı’nın, Taste Atlas’ın kullanıcı puanlarına dayanarak hazırladığı "Türkiye’nin en kötü yemekleri" listesinde 6’ncı sırada yer almasına, Gaziantepli vatandaşlar tepki gösterdi.


Gastronomi platformu Taste Atlas, kullanıcı puanlarıyla oluşturduğu "Türkiye’nin en kötü yemekleri" listesini yayımladı. Listenin ilk sırasında Kapuska 1’inci sırada yer alırken Gaziantep mutfağının geleneksel lezzetlerinden Antep usulü Mıcırık Aşı, 6’ncı sırada yer aldı. Ancak bu sıralama, Gaziantepliler tarafından tepkiyle karşılandı. Şahinbey Belediyesi’ne bağlı Şiveydiz Restoran’ında usta olarak çalışan Şengül Şimşek, kuru patlıcan, kuru biber, soğan, sarımsak, biber salçası ve pirinçle yapılan bu yemeğin Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana sofralarda yer aldığını, özellikle kış aylarında sağlıklı ve sevilen bir ev yemeği olduğunu vurgulayarak tadının kötü olmadığını söyledi.


"Bu yemeğe "kötü" denmesi mümkün değildir"


Şahinbey Belediyesi bünyesinde çalışan usta Şengül Şimşek, Antep’e özgü hiçbir yemeğin kötü olmadığını söyledi. usta Şimşek, "Mıcırık Aşı’nın, Türkiye’nin en kötü yemeği sıralamasında 6. sırada yer alması bizleri gerçekten çok üzdü. Çünkü Gaziantep’imizin önemli yöresel yemeklerinden biri olan Mıcırık, şehrimizde özellikle Şiveydiz Restoranı’nda özenle pişirilmektedir. Herkesi gelip bu yemeği yerinde tatmaya davet ediyoruz. Mıcırık yemeğinin 6. sıraya gerilemesini kabul etmiyoruz. Bu yemeğe "kötü" denmesi mümkün değildir. Aksine, hem tarihi hem de kültürel değeri çok yüksek bir yemektir. Gaziantep’te Mıcırık, savaş yıllarında yokluk içinde annelerimizin patlıcanı israf etmeden değerlendirmek için yaptığı bir yemektir. Patlıcanın uç kısmıyla ayrı, baş kısmıyla ayrı yemekler hazırlanarak mutfak kültürümüz zenginleştirilmiştir. Bu yönüyle Mıcırık, üretkenliğin ve mutfak zekâsının bir ürünüdür" dedi.


"Mıcırık tamamen doğal bir sebze yemeğidir"


Mıcırık Aşı’nın tamamen yöresel ürünlerden yapıldığını anlatan usta Şimşek, "Mıcırık tamamen doğal bir sebze yemeğidir. İçerisinde gün kurusunda kurutulmuş patlıcan başı, soğan, sarımsak, kurutulmuş biber, salça ve çeşitli baharatlar yer alır. Gün kurusunda kurutulduğu için şifalıdır. Özellikle kış aylarında sıkça tercih edilir. Yemeği tadan herkes Mıcırık’ı çok beğenmektedir. Şehir dışından ve yurt dışından gelen misafirlerimiz özellikle kış mevsiminde bu yemeği tatmak istediklerini belirtmekte ve memnuniyetle ayrılmaktadır. Usta aşçılarımızın emeğiyle yapılan bu yemeğe kötü denmemesini halkımızdan rica ediyoruz. Mıcırık, pahalı ya da ulaşılması zor bir yemek değildir. Her evde bulunan malzemelerle yapılır ve yaklaşık 10 gün süren bir hazırlık sürecinin ardından sofralara gelir. Bu yemeği çocuklarımıza sevdirmeli, kültürümüzü gelecek nesillere aktarmalıyız. Çünkü Mıcırık hem faydalı hem de şifalıdır. İçerisindeki soğan ve sarımsak sayesinde doğal bir antibiyotik gibidir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Annelerimizin bizlere sunduğu doğal ve şifalı yemeklerin en güzel örneklerinden biri olan Mıcırık için yapılan olumsuz değerlendirmeleri kabul etmiyoruz. Bu yemeği eleştirenleri Gaziantep’e gelip yerinde tatmaya ve yeniden değerlendirme yapmaya davet ediyoruz. "Mıcırık" adının verilme sebebi; patlıcanın hem iç kısmının hem de baş kısmının birlikte kullanılarak yapılmasıdır. Aynı yemeğe bazı yörelerde "mıcırık aşı" da denilmektedir. İsimler farklı olsa da yemek aynıdır ve Gaziantep mutfağının kıymetli bir parçasıdır" diye konuştu.


Gaziantepli vatandaşlardan Ayşe Kürek, Mıcırık Aşı’nın "kötü" olarak nitelendirilmesini haksız ve yüzeysel bir değerlendirme olarak gördüğünü belirtti. Kürek, listede oy kullanan vatandaşları usta ellerden çıkan Mıcırık Aşı’nı tatmaya davet etti.


Diğer vatandaş Tahir Bakır ise Mıcırık Aşı’nı severek tükettiğini ifade ederek, hazırlanan listenin hatalı olduğunu dile getirdi.


(FA-LO-Y)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da emniyet bünyesine alınan yeni araçlar törenle teslim edildi Van İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde hizmet verecek araçlar için anahtar teslim töreni düzenlendi. İl Emniyet Müdürlüğü yerleşkesi içerisinde bulunan helikopter pistinde gerçekleştirilen törende, Emniyet Müdürlüğü bünyesinde kullanılacak araçların anahtarları personele teslim edilirken, araçların kent genelinde güvenlik ve asayiş hizmetlerinin daha etkin yürütülmesine katkı sağlaması hedefleniyor. Programda bir konuşma yapan Van Valisi Ozan Balcı, kentin emniyet ve güvenliğinin temin edilmesine sundukları katkılardan dolayı Emniyet Teşkilatına teşekkür etti. Vali Balcı, "Bu vesileyle, söz konusu araçların ilimize kazandırılmasında emeği ve desteği bulunan İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığımızın kıymetli mensuplarına, Emniyet Genel Müdürlüğümüze ve Jandarma Genel Komutanlığımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sadece son 3 yıl içerisinde yaklaşık 600 araç Van’ımıza kazandırılmıştır. Bu yıl ise 200’e yakın aracın daha temin edilmesi sağlanmıştır. Söz konusu araçlar, Van’ın emniyet ve asayiş hizmetlerinde kullanılacaktır" dedi. Emniyet teşkilatının görevini etkin, hızlı ve kesintisiz bir şekilde yerine getirebilmesi; sahip olduğu teknik altyapı, lojistik imkânlar ve özellikle araç filosunun güncel ve güçlü olmasına doğrudan bağlı olduğunu dile getiren İl Emniyet Müdürü Murat Mutlu ise "Bu bilinçle son iki yıl içerisinde emniyet hizmetlerinin niteliğini artırmaya yönelik önemli bir yenileme ve güçlendirme sürecine girilmiştir. Yapılan çalışmalar sayesinde bakım, onarım ve yakıt giderlerinde de önemli ölçüde tasarruf sağlanmıştır. Gerçekleştirilen iyileştirmelerle ekiplerin olaylara intikal süresi düşmüş, sahadaki görünürlükleri artmış ve vatandaşlara sunulan hizmetin kalitesi daha da yukarıya çıkarılmıştır" diye konuştu. Program, hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Törene; Van Valisi Ozan Balcı, Cumhuriyet Başsavcısı Osman Kara, Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Mücahit Avkıran, İl Emniyet Müdürü Murat Mutlu, Vali yardımcıları, kaymakamlar, kurum amirleri ile STK temsilcileri katıldı.
Diyarbakır DİSİDER Başkanı Akbaş’tan 2026 yılı asgari ücret değerlendirmesi Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu başkanı Şeyhmus Akbaş, 2026 yılı asgari ücretine ilişkin sosyal ve ekonomik değerlendirmelerde bulundu. DİSİDER Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, işveren ve işçi sendikalarına, 2026 yılı asgari ücretinin belirlenme sürecinin yalnızca bir ücret tespiti olmadığını, aynı zamanda sosyal dengeyi, çalışma barışını ve üretimin sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen hayati bir konu olduğunu aktardı. Akbaş, "Çalışanlarımızın artan yaşam maliyetleri karşısında alım gücünün korunması, sosyal adaletin temel gereklerinden biridir. Asgari ücret, bir çalışanın ailesiyle birlikte insanca yaşayabileceği bir düzeyi hedeflemelidir. Bu yaklaşım, toplumsal huzurun ve çalışma barışının vazgeçilmez unsurudur. Öte yandan iş dünyası yüksek maliyetler, finansmana erişimde yaşanan zorluklar, enerji ve hammadde fiyatlarındaki artışlar nedeniyle ciddi bir baskı altındadır. Asgari ücret artışlarının işveren üzerinde tek başına ağır bir yük haline gelmesi, işletmelerin ayakta kalmasını zorlaştırmakta; istihdam kaybına ve kayıt dışılığa zemin hazırlayabilmektedir" dedi. Akbaş, asgari ücret belirlenirken çalışanların temel ihtiyaçları ve yaşam standartları, işletmelerin ödeme gücü ve rekabet şartları, enflasyon ve ekonomik büyüme verileri birlikte ve bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: ’’Hükümetimizin bu sürece kayıtsız kalmayacağına olan inancımızla; özellikle asgari ücret üzerindeki vergi ve sigorta primi yüklerinin azaltılması, devletin sürece daha güçlü destek vermesi büyük önem taşımaktadır. Ücret artışlarının yalnızca işverene yüklenmeden, kamu desteğiyle paylaşılması; hem çalışanı koruyan hem de istihdamı sürdüren kalıcı bir çözüm sunacaktır. Sosyal devlet anlayışı ile güçlü bir üretim ekonomisi arasında kurulacak sağlıklı denge; emeğin karşılığını aldığı, işletmelerin ise büyüyerek istihdam oluşturmaya devam ettiği bir yapıyı mümkün kılacaktır. Bu çerçevede, asgari ücretin sosyal adalet ile ekonomik gerçeklerin buluştuğu ortak akıl zemininde belirlenmesi çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca, sürece verdikleri emek ve gösterdikleri yoğun çaba için başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan olmak üzere katkı sunan tüm paydaşlara teşekkür ederiz.’’