GÜNDEM - 15 Kasım 2025 Cumartesi 12:56

Tekvandocu babanın vakit geçirsinler diye salona götürdüğü 3 kızı milli tekvandocu oldu

A
A
A

Gaziantep’te, 44 yıl önce tekvandoya başlayan, aralarında Türkiye ve Avrupa şampiyonluklarının bulunduğu dereceler elde eden Veysel Döşüçukur’un, "spor yapsınlar ve eğlensinler" diyerek spor salonuna götürdüğü 3 kızı babaları gibi tekvandocu ve milli sporcu oldu.

Gaziantep’te yaşayan 56 yaşındaki Veysel Döşüçukur, 44 yıllık aktif spor yaşantısında Türkiye’nin yanı sıra Avrupa şampiyonlukları elde ederek onlarca madalya kazandı. 11 yaşında iken tekvando sporuyla tanışan Döşüçukur, birçok başarıya imza attı. Sporculuktan antrenörlüğe kadar yükselen ve kendisi gibi birçok sporcu yetiştiren Döşüçukur, sporcu olduğu dönemde antrenmanlara giderken kızları Zehra Göçer, Elif ve Tülay Döşüçukur’u da kendisiyle birlikte sürekli spor salonuna götürdü.

Babalarının izinden giden kız kardeşler, önemli başarılara imza atıp milli sporcu oldu

Babaları gibi tekvando sporuna ilgi duymaya başlayan 3 kız kardeş, babalarıyla birlikte antrenmanlara katılmaya başladılar. Babalarının izinden giden kız kardeşler, babaları gibi önemli başarılara imza atıp milli sporcu oldu. Kendisi gibi tekvandocu olan milli sporcu 3 kızına spor hayatlarında her zaman büyük destekler veren Döşüçukur, kızlarına evde baba, salonda ise hoca olarak başarılı olmalarına katkı sağladı. Milli sporcu kız kardeşler, müsabakalarda da babalarının izinden giderek Türkiye ve Avrupa şampiyonlukları elde ederek babalarını gururlandırdı. Küçük yaşlardan itibaren kızlarına rol model olan ve kızlarının yeni başarıları için ter dökmeye devam eden Döşüçukur, kızlarının gelecekteki müsabakalarda derece elde etmeleri için de desteğini sürdürüyor.

Tekvandocu babanın vakit geçirsinler diye salona götürdüğü 3 kızı milli tekvandocu oldu

"Gaziantep’imizin tekvandosuna antrenör olarak katkı sunmaya çalışıyorum"

1980 yılında tekvandoyla tanıştığını ve o günden bu yana spor hayatını sürdürmeye çalıştığını belirten Veysel Döşüçukur, "1980’li yıllardan bu yana tekvando sporuyla uğraşmaktayım. Geçmişimde Türkiye şampiyonlukları ve Avrupa derecelerim oldu. 1990’lı yıllardan bu yana Türk tekvandosuna, Gaziantep’imizin tekvandosuna antrenör olarak katkı sunmaya çalışıyorum. Bu çalışmalar esnasında çeşitli zamanlarda güzel bir konjonktür yakaladık. Bu konjonktürde sporcular yetiştirdik. Nihayetinde çocuklarımızla, ülkemizi temsil etme noktasında çalışmalar yaptık. Bunu da başardığımıza inanıyorum" dedi.

"Salonda antrenör, evde baba oldum, kızlarımı tekvandoya teşvik ettim"

Kızlarına da tekvando sporunu öğrettiğini ve mili sporcu olduklarını söyleyen Döşüçukur, "Kızlarım küçükken bu spora fazla duyarlı değillerdi. Beraber çalıştık. Onları salona teşvik ettim. Çeşitli illere yanımda gezmelere götürdüm. Yarışmaları izlettim. Orada ablalarını, abilerini izlediler. Onlardan feyiz alarak Türkiye şampiyonluklarına hazırlık yapmak için tekvando sporuna başladılar. Baba-evlat olma hesabıyla bazı zorluklar olabiliyor. Salonda antrenörsünüz, evde babasınız. İlimiz ve ülkemiz sporuna katkı sağlayıp, uluslararası platformlarda ülkemizi başarıyla temsil ettiler. Türkiye şampiyonlukları, Avrupa şampiyonlukları yaşadık, gençlik olimpiyatlarında da ülkemizi temsil edip bayrağımızı göndere çektirdiler. Kızlarıma teşekkür ediyorum. Onlarla gurur duyuyorum. İnşallah kendileri gibi sporcular yetiştirip ülkemizin bayrağını uluslararası platformlarda dalgalandıracaklarına ve İstiklal Marşı’mızı okutacaklarına inanıyorum" dedi.

"Babamın önderliğinde üç kız kardeş tekvando yaptık"

Kız kardeşleriyle birlikte bugüne kadar Türkiye ve Avrupa dereceleri elde ettiklerini ve babasının izini sürdürdüklerini ifade eden 28 yaşındaki Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni Zehra Göçer, "Yaklaşık 15 yıl profesyonel olarak tekvando sporuyla uğraştım. Bu süreçte birçok başarılar elde ettik. 10 Türkiye şampiyonluğum, uluslararası yarışmalarda birincilik, ikincilik ve üçüncülüklerim, ümitler Avrupa üçüncülüğüm, kulüpler Avrupa şampiyonluğum var. Başarı tek başına gelmiyor. Babam tekvando antrenörü ve babamın önderliğinde üç kız kardeş tekvando yaptık. Hepimiz birbirimize destek sağladık. Bu nedenle de güzel başarılar elde ettik. Üstelik böyle bir babaya sahip olmak gurur verici. Çünkü bu bizim için büyük bir şans. Ülkemizde birçok kız çocuğu bu şansa sahip olamıyor. Ama bizim önümüzde büyük bir örnek vardı. Babam her zaman bizi destekleyen bir örnekti. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum" şeklinde konuştu.

Tekvandocu babanın vakit geçirsinler diye salona götürdüğü 3 kızı milli tekvandocu oldu

"Bu serüven babamın bizi maçlara götürmesiyle başladı"

Babasıyla her zaman gurur duyduğunu belirten 26 yaşındaki Elif Döşüçukur, "8 yaşında başladığım bu serüven babamın bizi maçlara götürmesiyle başladı. Rize’ye ilk maça gittiğimizde arkadaşlarımın, abilerimin, ablalarımın maça girip orada derece almaları beni açıkçası bu spora daha çok yönlendirdi. Bu süreçte babamın desteğini çok gördük. Avrupa ve Türkiye şampiyonlukları derecelerimizle beraber babamızı gururlandırdığımızı düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

"Ablamın ve babamın öncülüğü sayesinde tekvandoya başladım"

Türkiye şampiyonluğunun yanı sıra çok sayıda derecesinin olduğunu ve Avrupa şampiyonluğunun da bulunduğunu anlatan 23 yaşındaki Tülay Döşüçukur, "10 yaşında iken tekvandoya başladım. Ailemin, ablamın ve babamın öncülüğü sayesinde tekvandoya başladım. Onların azmiyle çalışarak çok güçlü bir şekilde müsabakalara hazırlandık. Güzel başarılar elde ettik. Bu şekilde yolumuza devam etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

Tekvandocu babanın vakit geçirsinler diye salona götürdüğü 3 kızı milli tekvandocu oldu

İbrahim Koçyiğit

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenler Belediyesi’nin düzenlediği ’6. Esenler Film Festivali’ ödülleri sahiplerini buldu Esenler Belediyesi tarafından bu yıl 6.’sı düzenlenen ’Esenler Film Festivali’nde "Kısa Film Yarışması" ve "Kısa Film Yapım Desteği" ödülleri sahiplerini buldu. Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen 6. Esenler Film Festivali, kapanış ve ödül törenine ev sahipliği yaptı. "Dijital Hayat" temasıyla sinemaseverlere unutulmaz bir deneyim yaşatan festivalde, "Kısa Film Yarışması" ve ‘Kısa Film Yapım Desteği’ ödülleri sahiplerine verildi. Beyoğlu’ndaki bir sinemada gerçekleşen festivale, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, Yönetmen Senarist ve Yapımcı Reis Çelik, Görüntü Yönetmeni Cevahir Şahin, Yazar Cihan Aktaş, Oyuncu Hakan Karsak, Oyuncu Nursel Köse ve sanatseverler katıldı. Açılış konuşmalarının ardından kürsüye salondakilere seslenen Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, "İnsanı diğer canlardan ayıran temel özellik adalet anlayışı, doğruyla yanlışı birbirinden ayırt etme yeteneğidir. İşte insan yanlışla doğruyu birbirinden ayırt etme yeteneğine sahip olduğu için akım sahiptir. Akıl sahibi olduğu için de nefes aldığı günden itibar yaşadığı her bir hayatın hikâyesinde sorumluluklar taşır. Bu sorumlulukları taşırken bazınız duygularımızla hareket ederiz. Bazılarımız akıllarımızla hareket ederiz. Bazılarımız inançlarımızla, değerlerimizle hareket ederiz. Ama hepimizin dayandığı ve baktığı bir yer vardır. Hepimiz bir şehir arayışındayız. İyiyi aramak isteriz. Güzele ulaşmak isteriz. Doğruya ulaşmak isteriz. Hakikate ulaşmak isteriz. Hepimiz hep iyi ve güzelin yanında yer alarak kendimizi orada bir yer biçeriz. Bunu bazen iş ortamında ararız. Bazen beyaz perdede ararız. Bazen okulda ararız, bazen makalede ararız, bazen resim yaparken ararız. Ama kendimizi resim yaparken de en iyinin güzeli yanında isteriz. Makale yazarken de kendimizi iyi bir güzelin yanında yazarız. Beyaz perdede sinemayı izlerken de kendimizi iyi ve güzel olanın yanında buluruz" dedi. Göksu’nun konuşmalarının ardından festivale katılan yarışmacıların ödülleri takdim edildi.
Ankara HAK-İŞ: "Mevcut asgari ücret tespit komisyonundan sağlıklı bir ücret çıkmaz" HAK-İŞ Konfederasyonu Yönetim Kurulundan, asgari ücretin açıklanmasının ardından yapılan açıklamada, "Mevcut asgari ücret tespit komisyonundan sağlıklı bir ücret çıkmaz" dedi. HAK-İŞ Konfederasyonu Yönetim Kurulundan yapılan açıklamada, "HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun mevcut yapısından çalışanları memnun edecek ve toplumu rahatlatacak sağlıklı bir asgari ücret çıkarılmayacağını her platformda dile getirdik. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun mevcut yapısı, 1970’li yılların koşullarına göre şekillenmiş, çağın gerisinde kalmış ve çoğulcu temsilden uzak bir yapıdır. Milyonlarca emekçiyi ilgilendiren ve bu yönüyle Türkiye’nin en büyük toplu iş sözleşmesi olarak değerlendirilebilecek asgari ücretin, çok daha güçlü, kapsayıcı ve temsil kabiliyeti yüksek bir komisyon yapısı içerisinde belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Komisyonun; konfederasyonların temsil gücünü yansıtan, sosyal diyalogu esas alan ve toplumsal uzlaşıyı önceleyen bir yapıya kavuşturulması, sürecin sağlıklı işlemesi açısından zorunludur" ifadelerine yer verildi. Asgari ücretin Türkiye’de çalışanların yaklaşık yarısının geçim ücreti olduğuna değinilerek, "Asgari ücret, ülkemizde artık yalnızca ‘asgari’ bir ücret değil; çalışanların yaklaşık yarısının geçim ücreti haline gelmiştir. HAK-İŞ olarak asgari ücretin; bir kişiyi değil, dört kişilik bir ailenin insanca yaşam koşullarını esas alması gerektiğini savunuyoruz. Gıda, kira, ulaşım, enerji ve eğitim gibi zorunlu harcamaların merkeze alındığı, gerçekçi ve kapsayıcı kriterlere dayanan bir yaklaşım ile daha güçlü, daha gerçekçi ve daha adil kriterlere ihtiyaç olduğu açıktır. Öte yandan, asgari ücrete endeksli olarak kamuda yer alan çok sayıda düzenleme, ücret artışlarını baskılayan bir mekanizma haline gelmiştir. Mevcut bağlantılar ortadan kaldırılmadan, asgari ücretin özgür, gerçekçi ve çalışanların ihtiyaçlarını karşılayacak bir düzeyde belirlenmesi mümkün değildir. Asgari ücret, emeğin yaşam standardını koruyan temel bir güvence olarak ele alınmalıdır" denildi. Komisyonun yapısının yeniden ele alınması beklentisine dikkat çekilen açıklamada, "HAK-İŞ Konfederasyonu olarak beklentimiz; Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısının demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla yeniden ele alınmasıdır. Asgari ücreti belirleme yetkisinin, dünyadaki örneklerde olduğu gibi işçi ve işveren temsilcilerinde olduğu, objektif ve güvenilir verilerle çalışan bağımsız bir mekanizmanın oluşturulması talebimizi yineliyoruz. Ancak bu şekilde hem çalışanların beklentilerini karşılayan hem de toplumsal huzuru güçlendiren bir asgari ücret politikasının hayata geçirilmesi mümkün olacaktır. 2026 yılı için belirlenen asgari ücretin emek camiamıza, çalışma hayatımıza ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.