YEREL HABERLER - 04 Kasım 2012 Pazar 13:56

GİRESUN`DA DİYALİZ HASTA VE YAKINLARINA UMUT VERİLDİ

A
A
A
GİRESUN`DA DİYALİZ HASTA VE YAKINLARINA UMUT VERİLDİ

Giresun Özel Filiz Diyaliz Merkezi`nin diyaliz hastaları ve yakınları için düzenlediği dayanışma programına katılan tek delikten böbrek nakli yapan Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alihan Gürkan ve Doç. Dr. Ülkem Çakır böbrek nakli ile ilgili bilgi verdi.
Giresun ve ilçelerinden diyaliz hasta ve yakınlarının katıldığı programda konuşan Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alihan Gürkan; diyaliz, hastalarının yaşam kalitesini de oldukça etkileyen bir durum ve çok pahalı bir tedavi olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Gürkan; ``Diyaliz hastalarına ülkemiz yılda 3 milyar TL harcıyor. Beş yıl sonra bu rakam üç katına çıkarak yaklaşık 10 milyar TL olacak. Türkiye şu an sağlığa harcadığı toplam paranın yarısını beş yıl içinde neredeyse sadece diyalize harcar konuma gelecek. Bir yanda yaşam kalitesini artıran, yaşamı uzatan ve daha ucuz bir tedavi olan böbrek nakli var, diğer yanda ise daha pahalı, insanların ömrünü kısaltan ve yaşamı kalitesiz hale getiren, haftanın 3 günü, günde 3-4 saat bir makineye bağlı olmayı gerektiren bir tedavi var. Bu yüzden bütün batılı ülkeler böbrek hastalığı gelişen kişileri mutlaka böbrek nakline yönlendiriyor.`` şeklinde konuştu.
Beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin, başka hayatlar için umut olabilmesini istediklerini belirten Prof. Dr. Gürkan; `` Ülkemizde kadavra bağışı ile ilgili çok faktörlü bir olumsuzluk var. Bunları hep beraber yenmemiz gerekiyor. Kan bağışı, organ bağışı, bunların hepsinde bu geçerli. Bir bağış yapacaksınız ki sıra size geldiği zaman ondan siz de yararlanacaksınız. Bu konuda Türk halkında büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. Aslında bağış yapmayı çok seven bir toplumuz. Halkımızda bu kıvılcımı ateşlememiz gerekiyor. Ülkemizdeki mevzuat gereğince organ nakli konusunda kişinin birinci derece yakınlarının onayının alınması gerekiyor. Bu durumda kişinin üzerinde taşıdığı kartın bir önemi yok. İnsanların yakınlarını bu konuda bilgilendirmeleri ve bağış konusunda istekli olduklarını çevrelerine anlatmaları gerekiyor. En önemlisi ise kronik böbrek yetmezliğine giden süreçteki hastaları korumak. Çünkü böbrek hastalığı önlenebilir. Böbrek hastalığı sinsi ilerleyen bir hastalık. Bu nedenle hipertansiyon ve diyabet hastaları mutlaka iş işten geçmeden her yıl böbreklerini kontrol ettirmeli.``dedi.
BÖBREK NAKLİ İÇİN DOKU UYUMU ŞART DEОİL
Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülkem Çakır, ``Ülkemizde şu anda böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren hasta sayısı 70 bin. Bunların hepsi bilinçli değil, bekleme listesinde olmaları gerektiğini bile bilmeyen hastalar var. Bekleme listelerine bakıldığında böbrek bekleyen hasta sayısının en çok 19-20 bine çıktığı görülüyor. Oysa böbrek yetmezliğinin en iyi tedavisinin böbrek nakli olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Biz hem çevremizdeki sağlıklı insanlara hem de hastalarımıza bu mesajı vermeye çalışıyoruz. Hastaların kronik böbrek yetmezliği hastası olduklarını öğrendikleri zaman, tek seçeneklerinin diyaliz olup olmadığını, böbrek nakli olma şansı olup olmadıklarını sorması gerekiyor. Bugün 70 bin hasta varken 5 yıl içinde 125 bin kişinin maalesef böbrek yetmezliği olacağı öngörülüyor. Ülkemizde yıllık yapılan böbrek nakli sayısı, son yıllarda artış gösterse de halen 3 bin civarında. Her yıl diyaliz havuzuna 6-7 bin yeni kişi katılıyor. 50 bin hasta ise böbrek nakli olabileceğinin farkında değil. Ülkemizde beyin ölümü olmuş kişilerden nakil yapılırken doku uyumu aranıyor, ancak canlıdan nakil yapılırken doku uyumu aranmıyor. Beyin ölümü olmuş kişilerden yapılan nakillerde doku uyumu aranmasının nedeni ise tıbbı gereklilikler değil. Doku uyumu elbette güzel bir şey ama mutlaka olması gereken bir şey değil. Yapılan çalışmalara göre canlıdan alınan böbrekle yaşayan hastaların 10 yıl sonra sağkalım oranı beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden alınan böbrekle yaşayan hastalara göre daha fazla. Asıl önemli olan alınan böbreğin durumu, canlılığı, cerrahi tetkik ve sonrası izlemler. Son yıllardaki gelişmelerle artık nakil sonrası uygun ilaç uygun dozda seçilebiliyor. Canlıdan yapılan nakillerde yalnızca kan grubu uyumu olması yeterli. Bu kişiler yakınlarından alabilecekleri böbreklerle 15-20 yıl sağlıklı bir şekilde yaşayabilirler. Bu kişileri beyin ölümü listesine ya da diyalize mahkum etmek doğru bir yaklaşım değil. Diyaliz bütün hastalar için iyi ki var ancak bir geçiş tedavisi olarak ya da nakil olma şansı olmayan hastalar için kullanılmalı.``dedi.
Yapılan konuşmaların ardından canlı Özel Filiz Diyaliz personeli, diyaliz hasta ve yakınları canlı müzik eşliğinde eğlendiler.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Dağlar delinecek, ilçeler birbirine tünelle bağlanacak Trabzon’un şehir içi ve transit trafiğini düzenlemek amacıyla projelendirilen ve 1 Mayıs 2023 tarihinde temeli atılan Güney Çevre Yolu’nda çalışmalar sürüyor. Toplam 43,8 kilometre uzunluğu ile kentin mega projelerinden biri olan Güney Çevre Yolu üç kısım halinde hayata geçirilecek. İlk 4 kilometresinde kazı ve tünel çalışmaları süren projenin 35,8 kilometresinin 15 adet tünel ile 2,1 kilometresinin ise 14 adet viyadük ile geçilmesi planlanıyor. Trabzon’un Akçaabat ilçesindeki Mersin mahallesinde 1 Mayıs 2023 tarihinde temeli atılan Güney Çevre Yolu’nda çalışmalar sürüyor. Kentin mega projelerinden biri olan ve toplam 43,8 kilometre uzunluğu ile özellikle Karadeniz Sahil Yolu’ndaki transit trafiğini düzenlemek amacıyla projelendirilen Güney Çevre Yolu üç kısım halinde hayata geçirilecek. Çevre Yolu’nun Karadeniz Sahil Yolu’ndan ayrıldığı proje başında T-1 tünelinin ilk 4 kilometresinde kazı ve tünel çalışmaları süren projenin 16,5 kilometre uzunluğundaki birinci kısmında 31 metre genişliğindeki 3 gidiş 3 geliş şeritli yolda 7 tünel ve 7 viyadük yer alacak. 35,8 kilometresinin 15 adet tünel ile 2,1 kilometresinin ise 14 adet viyadük ile geçilmesi hedeflenen proje Arsin ilçesinde tamamlanacak. Ahmet Metin Genç: “Ciddi bir kamu yatırımı” Güney Çevre Yolu’nda devam eden çalışmalar ile ilgili bilgiler veren Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, projenin ilk 4 kilometresinde kazı ve tünel çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Başkan Genç, “Güney Çevre Yolumuz epeydir şehrimizde konuşulan bir proje. Hem bir taraftan sahil yoluna alternatif bir transit geçiş güzergahı ama diğer yandan da bizi daha çok yönüyle ilgilendirdiği şekliyle arz etmek isterim şehircilik açısından da Trabzon’umuzun biliyorsunuz şehir sahil bandına sıkışmış bir şekilde şehrimizin güneye taşınabilmesi, güneye doğru açılabilmesi, şehirleşmesi, yeni yaşam alanlarının, kamu alanlarını, sosyal yaşam alanlarını, diğer ünitelerimizin oluşabileceği bir alan olması hasebiyle de çok önemli. Cumhurbaşkanımızın iradesi, kararı, kararlılığı bu bölgeye olan hassasiyeti bütün bunlardan dolayı kendilerine müteşekkiriz. Bölgemizin çok önemli kazanımları oldu. Ama bu yolun startını vermiş olması başlı başına bizim için önemli bir hadise. Şu an itibariyle ilk 4 kilometresinde kazı ve tünel çalışmaları başladı. Biz de süratle takip ediyoruz. Birinci etabımız yani giriş Akçakale’yle Akyazı arasında düşünülen etap Ortahisar’ımızın Karşıyakası ile birleşti. Dolayısıyla 16 kilometrelik ilk etabın birinci dilimini şu anda çalışıyoruz. Bizde yakın takip ediyoruz. Tabii bu ciddi bir kamu yatırımı. Ama hükümetimizin hal ve şart ne olursa olsun bunu Trabzon’umuza kazandırma konusundaki desteklerine tekrar Cumhurbaşkanımız nezdinde bütün bakanlarımıza, milletvekillerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Şehir bağlantıları noktasındaki çalışmalarda biz de elimizden geldiği kadar katkılarımızı yapıp imar konusundaki düzenlemelerimizi yapıp bu büyük yatırımı şehrimize bir an önce kazandırmanın gayreti içerisinde olacağız” ifadelerini kullandı. Kamulaştırma sürüyor 1 Mayıs 2023 tarihinde temeli atılan Güney Çevre Yolu’nun Akçaabat Geçişi projesi kapsamında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırma çalışmaları da sürüyor. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı ise geçtiğimiz aylarda Resmi Gazete’de yayımlandı. Karar ile Trabzon Güney Çevre Yolu Akçaabat girişi (Darıca-Yıldızlı) arası yolu projesi kapsamında, Özmersin, Akçakale, Salacık, Yeniköy, Darıca, Kavaklı, Çolaklı, Nefsipulathane, Ortamahalle, Yenimahalle, Demirci, Dürbinar, Kaleönü, Sarıtaş, Kayalar, Yaylacık, Osmanbaba, Söğütlü ve Yıldızlı mahalleleri sınırları içerisinde bulunan bazı taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılması yapıldı.
Hatay Ağır hasarlı binanın altında bulunan ve tarihi olduğu düşünülen devasa sütun merak uyandırdı Depremin vurduğu Hatay’da 2 katlı ağır hasarlı binanın altında bulunan ve tarihi olduğu düşünülen 2 buçuk metre uzunluğundaki sütun vatandaşlarda merak uyandırdı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasar alan Hatay’ın yüzlerce yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı biliniyor. Depremle birlikte binaların altında gizlenen tarihi eserler ve yapılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Antakya ilçesi Sofular Mahallesi’nde 2 katlı ağır hasarlı binanın altında bulunan 2 buçuk metre uzunluğunda, 70 santimetre çapındaki devasa sütun vatandaşların dikkatini çekti. Vatandaşlar tarafından yapılan araştırmalarda 2 bin yıllık bir yapı olduğu düşünülen sütun için resmi kurumlara gerekli başvurular yapıldı. Merak uyandıran sütunun geçmişinin ortaya çıkmasını isteyen bölge halkı, devasa yapının koruma altına alınmasını talep ediyor. “Depremden sonra mahallemizde dikkatimizi çeken tarihi bir sütun oldu” Ağır hasarlı bina altında bulunan sütunun araştırılmasını istediklerini dile getiren Yahya Kırkıcı, “Depremden sonra mahallemizde dikkatimizi çeken tarihi bir sütun oldu. Bu sütunu biz çocukluğumuzdan beri biliyoruz. Hatta; babalarımız ve dedelerimiz de biliyor. Bina da ağır hasarlı olduğu için bu sütunun araştırılmasını istiyoruz. Gerekirse koruma altına alınmasını talep ettik yetkililerden. Hatay Müze Müdürlüğü’ne de bildirdik. Boyutu; 2 buçuk metrelik bir taş, çapı da tahminimce 70 santimetre gelir. Gayet büyük duruyor” dedi. “Biz çocukluğumuzdan beri bu taşın üzerinde oyun oynuyorduk” Çocukluğundan beridir taşın üzerinde oyun oynadıklarını dile getiren Kırkıcı, “Biz çocukluğumuzdan beri bu taşın üzerinde oyun oynuyorduk. Şimdi bina da ağır hasarlı olduğundan sütun koruma altına alınsın dedik. Birkaç arkeolog arkadaşa da gösterdik. Baktıklarında mazisinin bayağı eski olduğunu söylediler. Tahminimce 2 bin yıllık varmış, ben çok anlamıyorum. Umarım yetkililer araştırırlar ve önlem alırlar. Bu taşın bulunduğu yapının altında kuyu da var. Mahallemizde tarihi eserler var, bu eserlerin üzerine binalar yapıldı derken hepsi kayboldu” ifadelerini kullandı.