GÜNDEM - 08 Mayıs 2025 Perşembe 13:36

Giresun Ziraat Odası Başkanı Karan, FİSKOBİRLİK’e yönelik eleştirilerini sürdürdü

A
A
A
Giresun Ziraat Odası Başkanı Karan, FİSKOBİRLİK’e yönelik eleştirilerini sürdürdü

Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, FİSKOBİRLİK’in arazi satışı yapacağına yönelik tartışmalarla ilgili FİSKOBİRLİK’in sistematik olarak tasfiye edildiğini ve bu satışın Giresun Üniversitesi’nin gelişimini engellediğini öne sürdü.

Giresun Ziraat Odası Başkanı Karan, FİSKOBİRLİK’in 7,5 milyon dolarlık arazi satışına ilişkin kamuoyunda yükselen tepkilerin ardından FİSKOBİRLİK yönetiminin "Arazi bizim, istediğimize satarız" şeklinde bir basın açıklaması yaptığını belirtti. Ancak bu açıklamanın altında ne FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar’ın ne de genel müdürün imzasının bulunmadığını vurgulayan Karan, "Açıklamada resmen tabiri caizse şu ifadelerinin altı çizildi: "Arazi bizim, yetki bizde istediğimize satırız, istemediğimiz satmayız. Siz ne karışıyorsunuz." İşte FİSKOBİRLİK’ten bu yönde yapılan açıklamadan sonra Giresun kamuoyu suspus oldu. Biri de çıkıp da ’Sen kim oluyorsun kardeşim, kimin malını kime satıyorsun? Babanın malını mı satıyorsun? Babanın malıyla mı Giresunlulara meydan okuyorsun?’ sorularını yöneltemedi. Ama biz yaptığı basın açıklamasının altına dahi imzasını atma cesaretini gösteremeyen o zatı muhtereme Giresun’un ve FİSKOBİRLİK’in sahip olmadığını hatırlatırız" dedi.

"FİSKOBİRLİK, bir çivi dahi çakmadı"

Karan, geçmişte FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu üyesi olduğunu hatırlatarak FİSKOBİRLİK’e Giresun’un Bulancak ilçesindeki 2. Organize Sanayi Bölgesinde 17 dönümlük arsa tahsis edildiğini hatırlattı.

Karan, "FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptığım dönemde Giresun Ziraat Odası Başkanı da olarak Giresun 2. Organize Sanayi Bölgesi’nden FİSKOBİRLİK’e arsa tahsisi için dönemin bakanı Nurettin Canikli’den ricacı olduk ve arsa tahsisi gerçekleştirdik. Hem de o dönem OSB’den fındık sektörüne arsa tahsisi yapılmamasına rağmen 17 dönümlük bu arsa tahsisi neden yapıldı? FİSKOBİRLİK yeni EFİT tesisini kursun, üniversite gelişim alanında bulunan EFİT arazisini de karşılıklı anlaşmayla Giresun Üniversitesine devretsin diye. Gelinen noktada FİSKOBİRLİK 2. OSB’deki arsaya bir çivi dahi çaktı mı? çakmadı. EFİT yerleşkesindeki araziyi ise imara açarak satmaya kalkıştı" diye konuştu.

Ayrıca, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) Bakanlar Kurulu kararıyla FİSKOBİRLİK’e 10 bin ton fındık aktardığını ve bu fındığın işlenmesiyle yaklaşık 8 milyon dolar gelir elde edildiğini kaydeden Karan, "Ayrıca yine o dönem bakanımızın desteğiyle FİSKOBİRLİK’e Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından bakanlar kurulu kararıyla 10 bin ton fındık aktarıldı. FİSKOBİRLİK aktarılan bu fındığı işledi yaklaşık 8 milyon dolar gelir elde etti. Bu destekte kurum yeni EFİT tesisini inşa etsin, mali yapısını düzeltsin diye verildi. Peki elde ne var? Batak ve tasfiyesi başlamış bir kurum var. FİSKOBİRLİK, mevcut yönetimle bu saatten sonra bugüne kadar yaptıkları gibi sat sat bankalara olan dönem faizlerini öde kafa yapısıyla ancak kurumun kapısına kilit vurur, ceketlerini alır giderler. Daha önceki yaptığım açıklamada da ifade ettiğim gibi bu zatı muhterem Giresunlulara verecek bir hesabı yok. Ama Giresun’da siyaset kurumunun ve sivil toplum kuruluşlarının verecek bir hesapları var" ifadelerini kullandı.

"Giresun Belediyesi kilit rol oynuyor"

Arazinin satışında kilit rolün Giresun Belediyesinde olduğunu vurgulayan Karan, belediye yönetiminin üniversite gelişim alanındaki araziyi çok katlı imara açması halinde "Giresun’a ihanet edeceğini" söyledi.

Karan, "EFİT yerleşkesindeki arazinin satışında kilit nokta Giresun Belediyesidir. Açık ve net bir ifadeyle belediye yönetimi, bu yanlış karara çanak tutup, üniversite gelişim alanındaki araziyi çok katlı imara açarsa Giresun’a ihanet eder ve bunun vebali altında ezilir. Belediye yönetimi de Giresun âli menfaatleri göz önünde bulundurmak zorundadır" açıklamasında bulundu.

"FİSKOBİRLİK de bizim, üniversite de bizim"

Karan, Giresun kamuoyunu, siyasileri ve sivil toplum kuruluşlarını FİSKOBİRLİK ve Giresun Üniversitesi’ne sahip çıkmaya çağırdı. Karan, "Biz sorumluluğumuzun bilicinde tekrar söylüyoruz; FİSKOBİRLİK sistematik olarak tasfiye ediliyor. Demedi demeyin gündemde olan arazi satışından sonra sıra EFİT arazisinin tamamına gelecek. FİSKOBİRLİK’te bizim Giresun Üniversitesi de bizim, bugün bu kurumlarımıza sahip çıkamazsak yarın çok ama çok geç olabilir" ifadelerine yer verdi.

Rıdvan Öztürk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Sedef kakma sanatı kadın hüneriyle buluştu Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmet ve 2. Abdülhamid Han başta olmak üzere birçok padişahın ilgi gösterdiği köklü bir süsleme sanatı olan sedef kakma sanatına kadın eli değdi. Türkiye’de sayılı kişilerin icra ettiği ve padişah mesleği olarak bilinen sedef kakma sanatının gelecek kuşaklara aktarılması için Şahinbey Belediyesi tarafından açılan kursa kadınlar büyük ilgi gösteriyor. Osmanlı döneminde bazı padişahların uğraş vermesi nedeniyle "padişahların sanatı" olarak bilinen sedef kakma sanatı, Gaziantep’te Şahinbey Belediyesi tarafından ev kadınlarına öğretiliyor. Unutulmaya yüz tutmuş sedef kakma sanatını günümüze taşıyan Şahinbey Belediyesi’nin Hasan Celal Güzel Gençlik Merkezi’nde açtığı kursa katılan kadınlar, usta öğretici eşliğinde tarihin derinliklerinden gelen, gösterilen ilgi nedeniyle Selçuklu ve Osmanlı Devleti döneminde zirveye ulaşan sedef kakma sanatını öğreniyor. Sedefkarlık olarak nitelendirilen sedef kakma sanatı kapsamında kadın kursiyerler, kılıç, kama, sandık, ayna ve rahle gibi birçok ürüne sedef işliyor. Genelde erkeklerin yaptığı sedef kakma sanatı kursuna katılan kadınların ürettiği ürünler, göz kamaştırıyor. Kadınların ürettiği eşyalar, çeşitli hediyelik eşya galerilerinde satışa sunuluyor. Usta öğreticiler tarafından verilen eğitimlerde midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sert ve beyaz maddeyi işçilikle ortaya çıkaran kadınlar, daha sonra ceviz ağacından yaptıkları ürünlere işledikleri malzemeyle sedef kakma sanatını ortaya koyuyor. Eğitimlerle birer sedef kakma ustası ev kadınları hem geleneksel sanatın yaşamasına hem de aile bütçesine katkı sağlıyor. Bugüne kadar eğitimleri başarıyla tamamlayan 300 kadına ustalık belgesi verildi. Kursta hünerli elleriyle birbirinden güzel işlemeler yapan ev kadınlarına genç kızlarda destek veriyor. Türkiye’de yok olmaya yüz tutmuş el sanatları arasında yer alan ve kurslarda yetiştirilen kadın ustalar aracılığıyla sedef kakma sanatını ayakta tutmaya çalışan Şahinbey Belediyesi’ne desteklerinden dolayı kadınlar teşekkür ediyor. Zahmetli ve büyük emeklerle tamamlanan birbirinden güzel ürünleri kursiyerler, hem sevdiklerine ve çevrelerine hediye edebiliyor hem de sosyal medya üzerinden de satarak aile ekonomilerine katkı sunabiliyor. Sedef kakma ustası Mustafa Kaya, Şahinbey Belediyesi tarafından açılan sedef kakma kursunda verdikleri eğitimlerle kadınların hem meslek öğrendiğini hem de gelir elde ettiğini belirtti. Kaya, kadınlara yönelik sedef kakma kursuna katılan kursiyerlerin doğrama makinelerinde de ahşaba şekil verdiğini, daha sonra ahşap parçalarına çekiç, tel yardımıyla çeşitli figürler çizdiğini, ahşaplara küçük deniz kabuğu parçaları yerleştirerek çeyiz sandığı, el aynası ve hediye sandığı gibi farklı ürünler ortaya çıkardıklarını söyledi. Genelde erkeklerin yaptığı sedef kakma sanatı kursuna katılan kadınların sanatın inceliklerini kısa süre içinde öğrendiklerini belirten Kaya, "Sedef kakma kursu Gaziantep’te sadece Şahinbey Belediyemiz tarafından kadınlara öğretiliyor. Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu’na bu imkanı sağladığı için teşekkür ediyoruz. Çünkü bize gerekli bütün desteği sağlıyor. Kadın kursiyerlerimize elimizden geldiği kadar mesleğimizi öğretmeye çalışıyoruz. Çünkü bizim mesleğimiz Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan bizlere aktarılmış. Bütün çabamız sedef kakma sanatımız ölmesin istiyoruz. Sedef kakma UNESCO tarafından korumaya alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu konuda büyük bir destek veriyor. Mesleğimiz ölmesin diye gerek belediyemiz ve gerek bakanlığımız her türlü desteğini veriyor. Biz de bu konuda elimizden geleni ve üzerimize düşen görev neyse onu yapmaya çalışıyoruz. İnşallah öğrencilerimizle bu mesleği daha da ilerleye götüreceğiz" dedi. Sedef kakma mesleğini öğrendiği için çok mutlu olduğunu belirten kursiyer kadınlardan Elif Çap ise, "Yaklaşık 4-5 aydır bu kursa geliyorum. Zor bir el sanatı olmasına rağmen Mustafa hocamızın sayesinde bir şeyler yapmaya başladım. Sedef kakma sanatını severek yapıyorum. Böyle bir el sanatını öğrendiğim için de çok mutluyum. İleride kendimi biraz daha geliştirdiğim zaman kendi iş yerimi açıp, bayanlarla birlikte çalışmak istiyorum. Kendi çocuklarıma takı sandıkları, el aynaları ve saat yaptım. Bu ürünleri kendi evimde de kullanıyorum. Arkadaşlarıma hediyelik ürünler yaptım. Arkadaşlarım verdiğim hediyeleri çok beğenerek aldılar ve çok memnun oldular. Böyle bir el sanatıyla uğraştığım için beni tebrik ediyorlar. Çok güzel bir duygu. Üretmek, bir şeyler öğrenmek ve bunu da böyle bir tesiste yapmak çok güzel" şeklinde konuştu. 4 yıldır annesiyle birlikte sedef kakma kursuna katıldığını belirten İrem Çap da, "Sedef kakma kursuna uzun zamandır katıldım. Mustafa hocamız sayesinde bu mesleği öğrendik. Kursta kendimize ürün çıkartıyoruz, yeri geldiğinde satış yapıyoruz. İleride aldığımız belgelerle iş yeri açıp anne-kız güzel bir iş yeri açıp orada da satış yapmayı düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Sedef kakmanın ismini ilk duyduğunda merak ettiğini ve kursa geldikten sonra büyük bir keyif aldığını söyleyen Ceren Tosun ise, "Yaklaşık 2-3 aydır bu kursa geliyorum. Mustafa hocam sayesinde çok yol kat ettim, çok şey öğrendim. Önce bu kursa başlamaya niyetim yoktu ama el sanatları ilgimi çekti. Ben de o yüzden kursa yazılmaya karar verdim ve çok güzel şeyler öğrendim. Hayalim güzel şeyler yapıp bu işi çok güzel bir şekilde kendi iş yerimi açmayı ve çok güzel ürünler yapmayı düşünüyorum. Çünkü bu sanat tarihi bir sanat olduğu için kimse emek vermiyor, kimse kolay kolay yapmıyor. O yüzden ben de bu kursa kayıt oldum" diye konuştu.
Ankara Türkiye’de düşen İHA’lar alarm veriyor: Güvenlik Uzmanından vatandaşlara kritik uyarılar Güvenlik Uzmanı Mehmet Akif Ceylan, art arda yaşanan son dönemde Türkiye’nin farklı bölgelerine düşen İHA’lara karşı vatandaşların bilinçli hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Güvenlik Uzmanı Mehmet Akif Ceylan, son dönemde sivil ve askeri alanda kullanımı artan İHA’ların kullanımına ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Gelişen teknolojiyle birlikte İHA’ların teknik arıza, sinyal kaybı veya dış müdahale gibi nedenlerle kontrolsüz şekilde düşebildiğini belirten Ceylan, bu araçların masum bir hobi ekipmanı olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizdi. Ceylan, düşen bir İHA’nın patlayıcı madde, kimyasal bileşen veya istihbarat amaçlı donanım taşıyabileceğine dikkat çekerek, vatandaşların yerde düşmüş bir İHA gördüklerinde kesinlikle dokunmamaları gerektiğini, parçalarını kurcalamamalarını ve olay yerinden uzak durmaları gerektiğini belirtti. Bu tür İHA’ların ya da tehlikeli maddeler içerebileceğini ifade eden Ceylan, özellikle sosyal medya için görüntü alma refleksinin ciddi tehlikelere yol açabileceğini dile getirdi. Yapılması gerekenin derhal güvenlik güçlerine haber vermek olduğunu söyleyen Ceylan, bölgenin mümkünse emniyet şeridiyle kapatılması ve kalabalığın uzaklaştırılması gerektiğini ifade etti. "Vatandaşlarımızın yapması gereken şey İHA’ya mümkün olduğu kadar yaklaşmamak" İHA’nın düştüğünü fark eden vatandaşların düştüğü alana mümkün olduğu müddetçe yaklaşmamaları konusunda uyaran Ceylan, "Son zamanlarda açık kaynaklara yansıyan bilgilerde ülkemizin farklı yerlerinde İHA enkazlarına ulaşılmış, kimisi etkisiz hale gelmiş, kimi kontrolünü kaybederek düşmüştür. Bu tarz durumlarda İHA’ları fark eden vatandaşlarımızın yapması gereken şey İHA enkazlarına mümkün olduğu kadar yaklaşmamak. Hızlı şekilde kolluk kuvvetlerine bilgi verilmesi önem arz etmektedir. Toplumsal olarak İHA’lara karşı teknolojinin getirdiği yeniliklerin vatandaşlar tarafından tanınması gerekiyor. Bunun için İHA’larla ilgili farkındalık projelerinin yapılmasında fayda var. İHA’lar kontrolsüz bir şekilde ülkemizde tespit edilmiştir. Bunun için ilgili makamlar tarafından farkındalığın artılması gerekiyor. İHA’ların bilinmesi gerekiyor" diye konuştu. "Sosyal medyada paylaşma, yetkililerle paylaş diyoruz" Türkiye’de düşen İHA’lara kontrolsüz bir biçimde yaklaşıldığını ve bu durumun vatandaşların can güvenliği açısından kritik derecede olumsuz olduğunu yineleyen Ceylan, "İHA fark edildiğinde hızlı şekilde kolluk kuvvetlerine haber vermemiz gerekiyor. Onunla beraber hiçbir şekilde dokunulmaması gerekiyor. Güvenli mesafe dediğimiz en az 100 metre uzak mesafede beklememiz gerekiyor. Kimseyi yaklaştırmamamız gerekiyor. Ankara’da yaşanan uçak kazası olayı doğrultusunda birçok vatandaşın uçak enkazına hızlı şekilde ulaştığını hep beraber gördük. Herkesin telefonları kayıt altında. Parçalara nasıl tekme attıklarını, bilinçsiz şekilde nasıl müdahale ettiklerini hep beraber gördük. Uçaktaki vatandaşlara müdahale edilmesi gerekiyor ama onunla beraber de uçak parçalarına dokunulmaması gerekiyor. Bizim bir sloganımız var. Sosyal medyada paylaşma, yetkililerle paylaş diyoruz" açıklamasında bulundu.