SAĞLIK - 21 Eylül 2020 Pazartesi 10:46

Daldan kavanoza kuşburnunun hikayesi

A
A
A
Daldan kavanoza kuşburnunun hikayesi

Doğada organik olarak yetiştiği için en saf meyvelerden birisi sayılan kuşburnu meyvesinin gen merkezlerinden birisi olan Gümüşhane’de vatandaşlar doğadan tek tek topladıkları kuşburnuları uzun ve yorucu işlemlerin ardından marmelata dönüştürüyor.

Doğada organik olarak yetiştiği için en saf meyvelerden birisi sayılan kuşburnu meyvesinin gen merkezlerinden birisi olan Gümüşhane’de vatandaşlar doğadan tek tek topladıkları kuşburnuları uzun ve yorucu işlemlerin ardından marmelata dönüştürüyor.


Türkiye’de yetişen 27 tür kuşburnu türünden 17’sine ev sahipliği yapan Gümüşhane’de son yılların en verimli dönemi yaşanırken, koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle vatandaşlar C vitamini deposu kuşburnu meyvesini toplamak için dağlara akın ediyor.


Hemen her köyde yetişen ve 100 gramında bir kasa portakala eşdeğer C vitamini bulunan Kuşburnu meyvesinin en çok tüketilen formatı olan marmelat yapımı ise zorlu aşamalardan sonra gerçekleşiyor.


Kadınlı erkekli, çocuklu yaşlı gruplar halinde dağlara giderek kuşburnuyu dikenli dallarından tek tek toplayan vatandaşlar birkaç gün içerisinde topladıkları kuşburnuları bu kez yine tek tek temizleyerek suyla birlikte kaynatıyor.


Haşlandıktan sonra ezilerek kevgirden geçirilen kuşburnular ocakta veya sobanın üzerinde bir miktar şeker katılarak bir süre daha pişirildikten sonra kavanozlara dolduruluyor.


Yıllık bin 500 ton üretimle Türkiye’nin en fazla kuşburnu üretimi yapan il konumunda olan Gümüşhane’de kış aylarında marmelat ve reçel olarak kahvaltı sofralarında yer almasının yanı sıra çay ve meyve suyu olarak da tüketilen kuşburnu soğuk algınlığı ve gribe karşı etkili olması nedeniyle özellikle son dönemdeki yeni tip koronavirüs hastalığı (Covid-19) salgını nedeniyle bu yıl daha fazla ilgi görüyor.


Merkeze bağlı Dörtkonak köyünün 2 bin metre rakımlı dağlarından dikenli olması nedeniyle elleri yaralanarak topladığı kuşburnuları imece usulüyle köyde marmelata çeviren Hafize Ergin, “Topladığım kuşburnuları marmelata çevirip çocuklarıma yollayacağım. Gerekirse satarım da. Dağlarda bu yıl çok kuşburnu var ve oldukça da iriler. Kuşburnu herşeye iyi geliyor. Özellikle koronavirüse karşı etkili olduğunu da düşünüyoruz” dedi.


Eşiyle birlikte kırsalda kuşburnu toplayan Ergin, kuşburnu toplamanın oldukça zor olduğunu ve incelikleri olduğunu belirterek, “İlmini bilmezseniz zor olur. Gelberi dediğimiz çubukla dalları kendimize çekip öyle topluyoruz. Yoksa dikenleri vücudunuzu yaralıyor. Ben Bayburt’luyum bilmezdim bu işleri. Buraya gelin gelince öğrendim” diye konuştu.


Topladıkları kuşburnuları yıkadıktan sonra uç kısımlarını bıçak ile kestiklerini daha sonra kazanlarda pişirdiklerini dile getiren Ergin, “Pişen kuşburnuların içindeki çekirdeklerinin çıkması için ezerek kevgirden geçiriyoruz. Daha sonra elekten geçirdiğimiz kuşburnuları kazanda kaynadıktan sonra kavanozlara koyuyoruz. İçerisine sadece bir miktar şeker katıyoruz. Harici hiçbirşey yok” ifadelerini kullandı.


Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Güzelliğimi kuşburnuna borçluyum” ifadelerini kullandığı kuşburnu doğada yabani olarak yetiştiği için üretiminde herhangi bir gübre, kimyasal madde kullanılmıyor. Organik bir meyve olmasının yanısıra içeriğindeki yüksek C vitamini sayesinde gribal enfeksiyonlara, öksürüğe, soğuk algınlığına iyi geldiği kanıtlanan kuşburnu meyvesinin antioksidan özelliğinden dolayı kansere de iyi geldiği, eklem kireçlenmesi ve romatizmal ağrıların gidermesinin yanında zengin demir içerdiği için kansızlığa karşı da faydalı olduğu ve cildin elastikiyetini korumasına yardımcı olarak yaşlanmayı önleyici özellik göstermesiyle biliniyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara İYİ Parti Genel Başkan Adayı Dervişoğlu: "Başarısızlığı henüz değerlendirmeden, özeleştirimizi yapamadan bu kongreyle karşı karşıya kaldık" İYİ Parti Genel Başkan Adayı Müsavat Dervişoğlu, "Yerel seçimlerde maalesef başarılı olamadık ve bu başarısızlığı henüz değerlendirmeden, özeleştirimizi yapamadan bu kongreyle karşı karşıya kaldık" dedi. 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nin ardından olağanüstü kurultay kararı alan İYİ Parti’de yeni genel başkan belli oluyor. 5. Olağanüstü Kurultay’da Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu, Tolga Akalın ve Günay Kodaz genel başkanlık için yarışıyor. Kura sonucu ilk konuşma hakkı kazanan İYİ Parti Genel Başkan Adayı Müsavat Dervişoğlu, "Çıktığımız yolculuk kolay değildi. Önümüzde ceberut bir iktidar ve ne olduğu belli olmayan ucube bir sistem vardı. İyi’lerin mücadelesi de zaten bu ceberut iktidarla ve ucube sistemle mücadeleydi. Sistemin dayatmaları vardı. O dayatmalardan bir tanesi de ittifakla siyasi arenada yer edinebilme imkanı aramaktı. Bunun müsebbibi ve sorumlusu İYİ Parti değil. Bunun sorumlusu esas itibarıyla Türkiye’ye dayatılan sistemdi" ifadelerini kullandı. "Yerel seçimlerde maalesef başarılı olamadık" 2018’de başlayarak, son yerel seçime kadar çeşitli ittifakların içinde bulunduklarını ifade eden Dervişoğlu, şöyle konuştu: "2019 yerel seçim ittifakının asıl amacı ve hedefi, hepinizin bildiği gibi, bu iktidarın seçim yoluyla yenilebileceği ve AKP iktidarına son verilebilme arzusuydu. 2019 yerel seçimlerinde biz bunu başardık. Muhalefetin de kazanabileceğini ve hatta bu iktidarın gidebileceğini büyük milletimize gösterdik. Biz, o seçimdeki ittifakı 2023 yılındaki genel seçim için yapmıştık. İktidarın yenilebileceğini gösterip, ondan sonra da 2023 seçimlerinde iş başında bulunan iktidarın artık siyasi ömrünün tamamlanmasını sağlamaya çalışacaktık. Ama süreç öyle akmadı. Hepinizin bildiği gibi, İYİ Parti’nin tüm çabalarına rağmen, maalesef birtakım stratejik hatalar yüzünden 2023 seçimleri kaybedildi ve Türkiye bu seçimin akabinde bir yerel seçime gitti. Bu seçime partimiz, özgün kimliğini muhafaza edebilmek ve 2028 genel seçimlerine layıkıyla hazırlanabilmek adına, tüm yetkili organlarını toplayarak, müstakilen girme kararı aldı. Bu kararın alınmasıyla birlikte yine İYİ Parti, çeşitli saldırıların muhatabı kılınmaya çalışıldı. Onun sonucudur ki, o sürecin akabinde, girmiş olduğumuz yerel seçimlerde maalesef başarılı olamadık ve bu başarısızlığı henüz değerlendirmeden, özeleştirimizi yapamadan bu kongreyle karşı karşıya kaldık."
Ankara Belçika’da yaşanan şiddet olaylarının detayları Belçika’da, aralarında Suriyelilerin de olduğu bir grup Nevruz kutlamalarından dönerken, provokasyon amaçlı geçtikleri Türk mahallesinde terör örgütü PKK’yı simgeleyen bez parçaları ve elebaşı Abdullah Öcalan’ın posterlerini açtı. Konvoya tepki gösteren Türk asıllı bir kişiye terör örgütü PKK/KCK sempatizanları saldırıda bulundu. Belçika’nın Hasselt kentine bağlı Heusden-Zolder ilçesinde 24 Mart 2024 Pazar günü Nevruz kutlamaları sonrasında Türk ve Kürt gruplar arasında dünya basınında da yer bulan bir arbede yaşandı. Saldırıya mahallede yaşayan diğer Türklerin karşılık vermesi ile olay büyüdü ve başka mahallelere yayıldı. Belçika polisi olaylara TOMA’larla müdahale etti. Diğer mahallelere yayılan gruplar polis helikopterleri ile takip edildi. Örgüt sosyal medya üzerinden manipülatif haberler yayarak olayların daha da büyümesine neden oldu. Üstelik olayların Belçika sınırlarını aşmasını da sağladılar. Başta Fransa, Almanya, Hollanda ve Avusturya olmak üzere civar ülkelerden örgüte müzahir kişiler Belçika’ya akın etti. Terör örgütü PKK/KCK üyelerinin Avrupa ülkelerinde bu kadar hızlı bir araya gelmesi, mobilize olma potansiyellerini de ortaya koydu. Belçika’daki olayların başlamasında PKK/KCK izi Belçika’da meydana gelen bu olayları başlatan kişinin Suriye kökenli PKK/KCK müzahiri Mohammed Alkhalil olduğu ortaya çıktı. Suriyeli Alkhalil, Belçika Tessenderlo’da yaşadığı ve Belçika’daki fitili ilk ateşleyen PKK/KCK’lı olduğu öğrenildi. Eylemlerin bir mahalleden çıkıp daha geniş bir alana yayılmasında etkili olan kişinin ise PKK/KCK Belçika sözde sorumlusu Şahan Kod Osman Pınar olduğu tespit edildi. Pınar’ın, eylemlere Almanya’dan gençlik mensuplarının takviye getirilmesinde de emri veren kişi olduğu öğrenildi. Olaylarda yönlendirici konumda olan diğer isimlerin ise; Belçika/Anvers PKK/KCK sözde sorumlusu Azat Kod Veysi Akbaş, Devrimci Gençlik Hareketi (TCŞ) Anvers sözde sorumlusu Şirvan Rojhilat Kod Mahdı Sadeghi, Liege sözde Sorumlusu ve Belçika/Verviers Demokratik Kürt Toplum Merkezi (DKTM) yöneticisi Yado Geveri kod Şefket Öztunç olduğu öğrenildi.
Ankara Ankara milletvekillerinden Başkent’in global markası Beypazarı Doğal Maden Suyu’na ziyaret Başkent’in yerli ve milli markası Beypazarı Doğal Maden Suyu tesislerini Ankara milletvekillerinden Leyla Şahin Usta, Ömer İleri ve Zehranur Aydemir ziyaret etti. Beypazarı Doğal Maden Suyu tesislerini Ankara milletvekilleri Leyla Şahin Usta, Ömer İleri ve Zehranur Aydemir ziyaret etti. Milletvekillerine önceki dönem vekillerden Hacı Turan, AK Parti Ankara İl Başkan Yardımcısı Serkan Korkut Ata ve Beypazarı Belediyesi önceki dönem Başkanı Tuncer Kaplan da eşlik etti. Ankara milletvekilleri geçtiğimiz günlerde spekülasyon içerikli yapılan haberler üzerine markaya destek vermek amaçlı ziyarette bulunduklarını belirtti. Tesisleri gezen vekiller, Beypazarı Maden Suyu Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Ercan’dan maden suyu hakkında bilgiler aldı. "Saatte 300 bin şişe maden suyu şişelemekteyiz" Ercan, yaptığı açıklamada, "70 bin metrekare kapalı alana sahip tesisimizde saatte 300 bin şişe maden suyu şişelemekteyiz. Dünyadaki en ileri teknolojiye sahip maden suyu şişeleme makine parkına sahibiz. Maden suyumuz zengin mineral yapısıyla yer altında doğal olarak oluşmakta ve tam otomasyona sahip makinalarımızda el değmeden şişelenmektedir" dedi. Beypazarı Doğal Maden Suyu’nun Türkiye için önemini işaret eden Ercan, “Ülkemiz, sahip olduğu yer altı doğal maden suyu kaynakları açısından Avrupa’daki emsallerine göre çok daha zengin mineral içeriğiyle farklılaşmaktadır. Türkiye’nin mineral içeriği yüksek maden suları coğrafyamızda ve tüm dünyada gönül rahatlığıyla beğenilerek tüketilmektedir” diye konuştu. Ankara Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta ise yaptığı açıklamada, yerli üretici ve markaların ülke ekonomisi için çok önemli olduğunu vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi: “Doğal kaynağından çıkan maden suyunun halkımıza en hijyenik şartlarda sunulmasından memnuniyet duyduk. Her hafta Sağlık Bakanlığı’mız tarafından denetlenen tertemiz, insan eli değmeden tamamen steril şartlarda, kapalı ortamlarda şişelenen ve güvenle içilebilecek maden suyunu ve sağlık açısından her türlü şartları sağlayan bu tesisi görmekten büyük bir mutluluk duyduk.”