ÇEVRE - 01 Ağustos 2021 Pazar 09:15

Dipsiz Göl “Dipsiz Çöl” oldu

A
A
A
Dipsiz Göl “Dipsiz Çöl” oldu

Gümüşhane’nin merkeze bağlı Dörtkonak köyü sınırlarında bulunan ve etrafındaki irili ufaklı 10 adet gölle birlikte özellikle bahar aylarında çiçek bahçesini andıran Dipsiz Göl ilk kez tamamen kurudu.

Gümüşhane’nin merkeze bağlı Dörtkonak köyü sınırlarında bulunan ve etrafındaki irili ufaklı 10 adet gölle birlikte özellikle bahar aylarında çiçek bahçesini andıran Dipsiz Göl ilk kez tamamen kurudu.


Kent merkezine 18 kilometre uzaklıkta bulunan ve Artabel Gölleri Tabiat Parkından sonra çok sayıda doğal göl bulunması nedeniyle ikinci göller bölgesi olarak adlandırılan Dörtkonak köyü sınırlarındaki Dipsiz Göl kuraklığın etkisiyle ilk kez tamamen kurudu.


Denizden 2 bin 200 metrede bulunan ve yıllardır bahar aylarından sonbahar aylarına kadar buraya göç ederek yavrularını büyüyen angut kuşlarına ev sahipliği yapan Dipsiz Gölde su olmaması nedeniyle bu yıl o manzara da yaşanmadı.


Milyonlarca yıllık ağaç fosillerinin bulunduğu göl havzası gelinen son durumda adeta çölü andırırken gölün son halini görenler "Dipsiz Göl, dipsiz çöle döndü" ve "Dipsiz Gölün dibi göründü" yorumlarını yaptı.


Geçtiğimiz yıllarda define kazısı yapılan Dumanlı köyü sınırlarındaki İstavroma yaylasında bulunan Dipsiz Gölle sık sık karıştırılan Dörtkonak köyündeki Dipsiz Göl, kar, yağmur ve kaynak suları ile beslenirken bu yıl ülkenin hemen her yerinde yaşanan kuraklıktan nasibini aldı.


Bahar aylarında etrafını kelepçe gibi saran çok sayıda çiçeğin açtığı ve kalp şeklinde olması nedeniyle “Yaylanın kalbi” de denilen Dipsiz Gölde incelemelerde bulunan TEMA Vakfı Gümüşhane Temsilcisi Yusuf Oral, geçtiğimiz yıllarda suyla kaplı gölün ortasına kadar yürüyerek yaptığı açıklamada küresel ısınma, iklim değişikliği ve sondajlara dikkat çekti.



“Kurumasının sebeplerinden birisinin bölgede aşırı şekilde yapılan maden arama sondajları olduğunu değerlendiriyoruz”


Son günlerde örnekleri sıkça görülen küresel ısınma ve iklim değişikliğine bağlı olarak su kaynaklarının azalması olmasının yanında Dipsiz Gölün etrafında yapılan maden sondajlarının da gölün kurumasını tetiklediğini kaydeden Oral, “Son birkaç yıldır gölde aşırı derecede su çekilmesi oluyordu. Bu yıl ise daha Ağustos ayına yeni girdiğimiz bugünlerde tam kuruma noktasına geldi. Bunun sebeplerinden birisinin bölgede aşırı şekilde yapılan maden arama sondajları olduğunu değerlendiriyoruz. Yer altı su sistemi şehir şebekeleri gibi bir sistemdir. Biz yaptığımız her sondajda bu sisteme zarar veriyor, o yer altındaki doğal boru sistemlerini deliyoruz” şeklinde konuştu.



“Sondajlar yeraltı su kaynaklarının yönlerinin değişmesi anlamını taşıyor”


Yeraltı kaynaklarına ihtiyaç olduğunu fakat insanların artık tüketim alışkanlıklarını da değiştirmesi gerektiğini vurgulayan Oral, “Biz sürekli yeni bir araç binmek istediğimizde, yeni bir telefon kullanmak istediğimizde bu madenler çıkarılmak zorunda. Bizim şehrimiz bu anlamda bir zenginlik yaşıyor. O nedenle de arama çalışmaları oluyor. Özellikle son 5-10 yıldır yapılan fazla sondajlar yeraltı su kaynaklarının yönlerinin değişmesi anlamını taşıyor” diye konuştu.



“Buraya su taşınarak Dipsiz Gölün de buradaki ekolojik sistemin de yaşatılması lazım”


Dipsiz Gölün bulunduğu alanda milyonlarca yıllık ağaç fosillerinin olduğunun belirlendiğini kaydeden Oral, “Burada bir ekosistem var. Burada göl olduğunu bilen göçmen kuşlar var. Bu ekosistemin çökmemesi gerek. Bunun için burada suyun bulundurulması lazım. Mutlaka buraya su taşınarak Dipsiz Gölün de buradaki ekolojik sistemin de yaşatılması lazım” dedi.



“Bu duruma çok üzüldüm, buraya bir çare bulunsun”


Yıllardır hem bahar hem de yaz aylarında zevkle giderek doğal güzellikleri gözlemleme fırsatı bulduğu Dipsiz Gölün dibini gördüklerini kaydeden Ahmet Sefa Ergin ise “Yıllardır gelip gidiyorum ben buraya. O zamanki durumu çok güzeldi. Rengarenk çiçeklerle bezeli bir yerdi ve su doluydu. Şu anki durumunda ben bu röportajı gölün içerisinden yapıyorum. Suyun ilk defa bu kadar çekildiğini gördüm ve bu duruma çok üzüldüm. Çölleşmiş durumda şu an göl. Buradan yetkililere sesleniyorum buraya bir çare bulunsun” ifadelerini kullandı.


Dipsiz gölün etrafında bulunan irili ufaklı 10 gölün yanı sıra aynı eksendeki Kuru Göl ve Aygır Göl de tamamen kurudu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.