EKONOMİ - 29 Haziran 2022 Çarşamba 09:40

Unutulmaya yüz tutmuş ‘Kelek’ sanatı onun ellerinde canlanıyor

A
A
A
Unutulmaya yüz tutmuş ‘Kelek’ sanatı onun ellerinde canlanıyor

Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde hayvanların boynuna asılan ve tamamen el emeğiyle yapılan ‘Kelek’ üretimi yıllardır sürdürülüyor.

Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde hayvanların boynuna asılan ve tamamen el emeğiyle yapılan ‘Kelek’ üretimi yıllardır sürdürülüyor. İlçede üretilen kelekler Türkiye’nin dört bir yanına gönderiliyor.


Kürtün ilçesinde yaşayan 59 yaşındaki İrfan Şen ise ilçedeki son ‘kelek’ ustalarından birisi.


Daha çok küçükbaş hayvanların boyunlarına ses çıkarması için takılan ve tamamen el emeğiyle üretilen ‘Kelek’ sanatının son temsilcilerinden Şen, bitme noktasına gelen el sanatını sürdürmek ve sonraki nesillere de aktarmak için zor ekonomik şartlarda var güçleriyle mücadele ettiklerini söyledi.


İlçede kendisine atölyesinde babasından öğrendiği ‘Kelek’ yapımı sanatını icra eden ve mesleğin son ustalarından birisi olan İrfan Şen, tamamen el emeği ve bilek gücüyle ürettiği ürünleri satarak ailesinin geçimini sağlıyor.


İlçeye bağlı Camiyanı mahallesinde kızgın alevlerin karşısında şekil verdiği ‘Kelekler’in üretimine devam eden Şen, “Kelek yapımı babamızın mesleği, biz de devam ettiriyoruz. Bu el sanatı, atadan dededen beri yapıyoruz ve bu sadece bu köyde var. El makasıyla birlikte kesiyoruz, demirle eğiyoruz daha sonra ocağımızda kaynatıyoruz ve ayarını yapıyoruz. Son olarak zilini takıyoruz. Bizim yaptığımız Kelek 81 ile gidiyor. Burada çok alan yok ama genel Ordu, Giresun, Samsun, Tokat ve doğu bölgelerine çok fazla gidiyor. Bu köyde kalanlar bu işle uğraşıyorlar. El gücüyle yapılıyor tamamen maliyeti yüksek ama yapacak bir şey yok. Bizim Kelek yaparken kullandığımız özel saclar Giresun’dan geliyor. Eskisi gibi para kazanamıyoruz ama kendimizi idare ediyoruz, hayat zor. Yaz sezonlarında işlerimiz biraz yavaşlıyor, hava sıcaklığı nedeniyle. Bu iş serini sever. Çünkü ocağın başında oluyorsun sürekli, kışın daha iyi oluyor fakat biz ürünümüzü yaz kış satabiliyoruz. Benim rahmetli babam bu işi yapıyordu, ben de babamın mesleğini yapayım dedim. Başka bir imkanımız yok, çoluğumuzu çocuğumuzu geçindiriyorum. Bundan bir yıl önce daha iyi kazanıyorduk ama şimdi çok zor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.