GÜNDEM - 10 Ağustos 2024 Cumartesi 09:21

3 bin 333 metrede Yusuf Dikeç pozu verdiler

A
A
A
3 bin 333 metrede Yusuf Dikeç pozu verdiler

Gümüşhane’de GÜDAK kulübü üyesi 17 sporcu kentin en yüksek noktası olan 3 bin 333 metre rakımdaki Abdalmusa zirvesine zorlu bir tırmanış gerçekleştirdi. Sporcular zirvede olimpiyat ikincisi Yusuf Dikeç’in dünyaya yayılan pozunu verdi.


Torul ilçesine bağlı Gümüştuğ köyünün 2 bin 178 metre rakımlı Dulağa Yaylası’ndan yürüyüşe başlayan Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) üyesi 17 sporcu 6 saat sonra 3 bin 333 metre rakımlı Abdalmusa zirvesine ulaştı.


Yürüyüşün başladığı noktadan Abdalmusa zirvesine kadar olan kısımda derin bir vadiyi aşıp şelalelerin yanından oldukça dik ve kayalık alanı tırmanan ve bin 200 metreden fazla irtifa kazanan sporcular 6 saat sonra ulaştıkları zirvede olimpiyat ikincisi milli atıcımız Yusuf Dikeç’in dünyaca ünlü pozunu vererek unutulmaz anlar yaşadı.


Zirvenin devamında bu kez rotalarını Beş Göller bölgesine çeviren sporcular ortalama 3 bin metre rakımlı tepeleri aşarak Beş Göller mevkiine ulaştı. Sporcular aynı gün içerisinde oldukça zor iniş ve çıkışlarla dolu 18 kilometrelik parkuru 11 saatte tamamladı.



“Buradan Gümüşhane, Trabzon ve Giresun’u her açıdan görüyoruz”


Etkinliğe katılan sporculardan Dr. Merve Gençosmanoğlu, “Gümüşhane’nin en yüksek zirvesi olan Abdalmusa zirvesindeyiz. Burası Gümüşhane’yi gördüğü gibi ayrıca Trabzon’un Giresun’u her açıdan gören çok güzel bir zirve. Buraya profesyonel yürüyüş ekibimizle geldik. Güvenle geldik. Yaklaşık 9 kilometre bir rota yürüyerek geldik. Tabii çok güzel manzaraların dere kenarları, çiçeklerin doğanın eşiğinde geldik. Sonrasında zor bir yürüyüş parkurumuz oldu kayalıklı ama manzara her şeye değerdi. Ayrıca zirvede ismimizi yazdırabileceğimiz çok güzel bir zirve defterimiz var gelmek isteyenler profesyonel yürüyüş ekipleri ile buraya gelmesini tavsiye ederiz. Gerçekten manzara buna değiyor. Sevenler kesinlikle gelsin” dedi.



“Bu manzara, bu tabiat bütün bu çileye, bütün bu zorluğa değiyor”


Dr. Öğretim Üyesi Fatma Cebeci de, “Dulağa Yaylası’ndan yaklaşık 9 kilometrelik zorlu ama o kadar da keyifli bir parkurla zirveye çıktık. Yaklaşık bin 200 metre kadar bir rakım sarf etmiş olduk. Güzel bir rotaydı, keyifli bir rotaydı. Tabii ki biraz zorlu ama buraya çıktığınız zaman gördüğünüz tüm bu manzara, Artabel Gölleri, bu tabiat, bütün bu çileye, bütün bu zorluğa değiyor. Bütün dağcıları buraya gelip bu manzarayı görmeye davet ediyoruz” diye konuştu.



“Hayatımda çıktığım en yüksek nokta oldu. Şimdiki hedefim Ağrı Dağı”


Sporculardan Hava Demir ise “Abdalmusa zirvesindeyiz, rakım 3 bin 333. Çok büyük bir zoru başardık. Şu anda zirvedeyiz. Bunun sevincini yaşıyoruz. Herkese tavsiye ederim. Harika bir tabiat, harika bir görüntü. Doğa severleri bekliyoruz. İlk zirvem ve bunu başardığım için de kendimle gurur duyuyorum ayrıca. Zor bir parkurdan geçtik. Çok büyük taşlar, kayalar, doğa, su, tabii ki tabiatın bütün doğallığını burada yaşamış bulunduk. Çok zordu ama nihayet istediğim gibi oldu. Harika oldu. Tavsiye ederim. Bundan sonraki hedefim kısmet olursa Ağrı Dağı” ifadelerini kullandı.



“İlk defa zirve yapan arkadaşlarımız oldu”


GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulu da, “Şu an 3 bin 333 metre Abdalmusa Tepesi’ndeyiz. Defalarca çıktık Abdalmusa Tepesi’ne ama son çıkışta buranın Abdalmusa diye çıktığımız zirvenin 3 bin 331 metre rakımlı Acembol zirvesi olduğunu öğrendik. İki taraf da keyifli. Acembol zirvesine Yılanlı Yaylası’ndan sürekli çıkıyorduk. Daha az bir parkur, daha erken bir saatte. Buraya Abdalnusa zirvesine, 3 bin 333’e Dulağa Yaylası’ndan çıktık. 9 kilometrelik bir parkur katettik. Güzel akarsularımız, göllerimiz, taş ve çağrak gerçekten bizi yordu. Yaklaşık 6 saat tırmandık, 6 saat sonunda zirve yaptık. Ekibimizin içinde ilk defa çıkan arkadaşlar var. Çok güzel, onlarla mutlu olduk. Güzel ve zevkli bir çıkış insana mutluluk veriyor. Bundan sonra yan geçiş yaparak Beş Göller diye tabir ettiğimiz bölgeyi gezeceğiz. Beş Göllerin hepsini görüp ondan sonra Dulağa Yaylasına dönüş yapacağız. 17 kişilik bir grupla zirveyi yapmış olduk bugün” dedi.



3 bin 333 metrede Yusuf Dikeç pozu verdiler

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."