ÇEVRE - 02 Şubat 2025 Pazar 14:11

Gümüşhane’de Dünya Sulak Alanlar Günü yürüyüşü yapıldı

A
A
A
Gümüşhane’de Dünya Sulak Alanlar Günü yürüyüşü yapıldı

Gümüşhane’de 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü kapsamında ArzularKabaköy beldesinde bulunan Hama Göleti’ne doğa yürüyüşü düzenlendi. Etkinlikte, yaban hayvanları için yem bırakılırken doğanın korunmasının önemi vurgulandı.


Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Gümüşhane Şube Müdürlüğü ile Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları, Gençlik ve Spor Kulübü Derneği (GÜDAK) iş birliğinde ArzularKabaköy beldesinde gerçekleştirilen etkinliğe Gümüşhane Valisi Aydın Baruş, İl Emniyet Müdürü İsmail Karasakal, DKMP Şube Müdürü İlbeyi Aydın, kurum personelleri ve GÜDAK sporcuları olmak üzere toplam 37 kişi katıldı.


Sabah erken saatlerde Osman Gazi Mahallesi’nden başlayan yürüyüşte katılımcılar, çoğunluğu kar ve buzla kaplı olan parkur boyunca doğanın tadını çıkardı. Hama Göleti’ne ulaşan ekip, burada ArzularKabaköy Belediyesi tarafından ikram edilen yiyecekleri yedikten sonra dağ zirvelerinden Esentepe Mahallesi’ne inerek etkinliği tamamladı.


Etkinlik kapsamında, kış aylarında yiyecek bulmakta zorlanan yaban hayvanları da unutulmadı. Katılımcılar, DKMP tarafından getirilen buğdayları doğaya bırakarak, özellikle kuşlar ve diğer yabani hayvanların beslenmesine katkı sağladı.



"Doğaya yem bıraktık"


Programda bir açıklama yapan Vali Aydın Baruş, "Bugün 2 Şubat, Dünya Sulak Alanlar Günü. Bu münasebetle Milli Parklar Müdürlüğümüzün düzenlemiş olduğu yürüyüş etkinliğine katıldık. Konuya dikkat çekmek için hem de yaban hayatına verdiğimiz öneme işaret etmek için. Yaban hayatında hayvanların yaşamının kesintiye uğramaması, beslenebilmeleri için de doğaya yem bıraktık. Özellikle bu bölgede yaşayan kuşlar, keklik ve diğer kuşlar buralardan beslenebilsin diye. Çünkü karla kaplı arazinin yüksek kesimleri. Kuşların beslenebilmesi için şu anda yeterli besin kaynağı yok. Açık alanlarda bu kuşlar beslenebiliyor. Bu münasebetle buğday bırakarak onların en azından bu zorlu günleri atlatması için bir katkıda bulunmak istedik" dedi.



"Yaban hayatı doğanın sürdürülebilirliği açısından son derece önemli"


Yaban hayatının çok önemli olduğunun altını çizen Vali Baruş, "İnsan doğanın bir parçası. Doğaya dikkat etmesi lazım, çevreyi kirletmemesi lazım, yaban hayatını koruması lazım. Yaban hayatı doğanın sürdürülebilirliği açısından son derece önemli. Doğadaki çeşitlilik aslında yaşamın zenginliğine işaret ediyor ki Gümüşhane ilimiz bu anlamda ormanları, düzlük alanları, yaylaları, çayırlarıyla tam bir doğa harikası. Bu doğa harikası içerisinde de çok çeşitli yaban hayvanları yaşıyor. Bunları korumamız lazım. Çünkü bu zenginliği muhafaza edersek ileride bunlar çok daha değerli hale gelecek, hazine değerinde olacak bu yaban hayatının çeşitliliği. Çünkü insanoğlu her tarafı betonlaştırmaya başladı. Artık hayat tek düze olmaya başladı. Yaşamın tadını ancak dışarıya çıktığınız zaman, şehirlerden dışarıya çıktığınız zaman, doğanın içerisinde olduğunuz zaman alabiliyorsunuz. Bunu gelecek nesillere taşımamız için de bu koruma anlayışını devam ettirmemiz lazım. Bu yürüyüşe katılan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Güzel bir etkinlik oluyor" diye konuştu.



"Tüm vatandaşlarımızı Gümüşhane’nin bu güzel doğasından yararlanmaya çağırıyorum"


Etkinlikte doğanın temiz havasını teneffüs edip güzelliklerini izleyerek yürüdüklerini dile getiren Vali Baruş, "Tüm vatandaşlarımızı Gümüşhane’nin bu güzel doğasından yararlanmaya çağırıyorum. Şehirde oturup kalmasınlar. Lütfen doğa içerisinde yürüyüşler yapsınlar. Sadece yemek yemek amaçlı pikniklere gitmesinler. Piknik yaparken aynı zamanda doğa içerisinde dolaşsınlar. Belki yaban hayatını müşahede edebilirler. Çocuklarına doğanın ne kadar güzel olduğunu ve bu doğa içerisinde yaşamı sürdürmenin ne kadar değerli olduğunu öğretebilirler. Çocuklarımıza da bunu iyi anlatmamız lazım. Gümüşhane’nin değerini iyi bilebilmeleri için. Bu topraklar bizim için çok değerli. Suyu ile, gölü ile, göleti ile, dereleri ile, ormanları ile bu doğayı korumamız lazım. Bu bilinci de yeni nesillere aktarmamız lazım" ifadelerini kullandı.


Etkinlik sorumlusu GÜDAK yöneticisi Burak Soydaş ise "Dünya Sulak Alanlar Günü kapsamında Doğa Koruma ve Milli Parklarla ortaklaşa yaptığımız bir faaliyetti. Hama Göleti yürüyüşümüzde çevrede kuşlara ve yaban hayvanlarına yemleme etkinliğimiz oldu. ArzularKabaköy Belediyesi Başkanımızın bize kır pidesi ve ayran ikramı oldu. Ayrıca bu ilgiden dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz belediye başkanımıza ve yönetimine. Yürüyüşümüz Esentepe Mahallesi’nde sonlandırıldı. Yürüyüşümüzde Sayın Valimiz, Emniyet Müdürümüz, Kurum Müdürlerimiz de dahildi. Faaliyete katılan bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum" dedi.



"37 kişiyle programı gerçekleştirdik"


Parkurda yoğun olarak kar üstünde yürüdüklerini ifade eden Soydaş, "Sabah hava soğuk olduğu için toprak dondu. Herhangi bir çamurla karşılaşmadık. Öğleye doğru çamur biraz daha fazlalaştı ama bizim yürüdüğümüz parkur genel itibarıyla kar bölgesinden geçtiğimiz için çok problem yaşamadık. Bugün 37 sporcu ile başladık yürüyüşümüze. Bugün daha çok bir yoğunluk olurdu fakat diğer bir grubumuz Erzurum’da kayağa gittikleri için bölündük. Yoksa sayımız 60 civarı olurdu diye düşünüyorum. Yüksek kesimlerde bizim ulaşamadığımız yerlerde 50 santim kar var. Daha aşağılarındaki diğer yıllara bakıldığı zaman kar seviyesi bayağı düşük. Nasipse bu hafta yer yer bir metreyi bulacağı söylenen kar yağışı bekliyoruz. Dört gözle bekliyoruz bir metre kar yağmasını" diye konuştu.



Gümüşhane’de Dünya Sulak Alanlar Günü yürüyüşü yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı Muhabirler Derneği üyesi 42 gazeteci tarafından yazılan ’Son Dakika-Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı Ankara’da tanıtıldı. Ankara merkezli olarak 29 Ağustos tarihinde faaliyete geçen Muhabirler Derneği (MUHABİR-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Berrin Yücesan önderliğinde bir araya gelen 42 gazeteci kendi hikayelerini kaleme aldı. Gazetecilerin haberde yaşadığı hikayeleri anlattığı ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı. Programa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Etimesgut Kaymakamı Özden Bozkurt, Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Hasan Yücesan, MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, MUHABİR-DER Başkan Yardımcıları Demet Keser Soyuçok, Beyazıt Cebeci, Oya Armutçu, Emrah Alparslan Konukman, Erden Karaoğlu, İsmail Umut Arabacı, Hülya Keklik, MUHABİR-DER Genel Sekreteri Hilal Türkmenoğlu, MUHABİR-DER Saymanı Yeliz Uslu Aslan, MUHABİR-DER Yönetim Kurulu Üyeleri Sevim Taşdelen, Teoman Korkmaz, Selçuk Böke, MUHABİR-DER üyeleri ve davetliler katıldı. Ankara Valisi Vasip Şahin ise etkinliğe, kitabı ve MUHABİR-DER’i tebrik eden yazılı mesaj ile katıldı. "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir" Yalnızca bir kitabı tanıtmadıklarını, bu mesleğe adanmış hayatları, sahadaki acıları, umutları ve gerçeğin peşinde verilen mücadeleyi geleceğe taşıdıklarını ifade eden MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir. Yağmurun, karın altında, enkazın başında, savaş alanlarında, kimi zaman hayatı pahasına gerçeğin izini süren meslektaşlarımızın kaleminden dökülen hakikatin sesidir. Çünkü sahada attığımız her adım yalnızca bir haber değil, aynı zamanda bir insanlık görebilir bu geceyi özellikle Filistin’de gerçeği dünyaya duyurmaya çalışırken şehit olan, yaralanan tüm gazeteci meslektaşlarımıza adıyoruz. Onların cesareti bize bu mesleğin kutsallığını ve ağırlığını bir kez daha hatırlatıyor" diye konuştu. "Kitabı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız" Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ise muhabirliğin çok zor bir meslek olduğuna değinerek, "Muhabirler, bizi haberle buluşturmak için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Savaş alanlarında, Gazze’de yapılan soykırımı haberleştirirken Allah onların yardımcısı olsun. Görevi başında şehit olanlara Cenab-ı Hak rahmet etsin. Bu görevi en zor şartlarda yürüten bütün arkadaşlarımıza Allah yardımcı olsun. Biliyorsunuz biz yazıyı bulan ilk milletlerden biriyiz. Yani bugün dünyanın sahibi olduğunu iddia edenler, daha dünya tarihinde yerleri yokken biz devletimizin manifestosunu taşlara yazı olarak yazmışız. 40 küsur arkadaşın meydana getirdiği bu eser okuyucularla buluştukları zaman muhabirliği gerçekten ne kadar çetin ama bir o kadar şerefli bir görev olduğunu görmüş olacaklar. Bu kitap geleceğe de onların yaşadıklarını kendi meslektaşlarına da aktarmış olacak, topluma da aktarmış olacak. ’Söz unutulur, yazı kalır’ sözünden hareketle böyle bir eseri meydana getiren arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. İnşallah kitabın bir tanesini alacağım. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız. Bir tanesini de beyefendiye arz edeceğiz" ifadelerini kullandı. "STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazırız" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu ise muhabirliği doktorluk gibi gördüğünü dile getirdi. Mumcu, şöyle konuştu: "Bugün buraya gelme sebebimiz birbirinden kıymetli üstatlarımızın yaşadığı olayları ve gördüğü gerçeklikleri kaleme alması. ’Söz uçar yazı kalır’ bu anlamda çok kıymetli bir konu olduğunu da hepinizin huzurunda bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu tarz STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazır olduğumuzu bakanımızın da selamlarını ileterek sizlere söylemek istiyorum." "Muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zeka karşılayamaz" İnsanları haberden bihaber yapmayan muhabirlerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu aktaran İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ise şu şekilde konuştu: "Gerçeğin peşinde koşan, dertleşen, büyük mesai harcayan özel bir mesleğin mensuplarıyla bir aradayız. Eski dönemlerde gezginler vardı. Köy köy, şehir şehir gezer. Gördüğünü yazar, kitap hazırlardı. Fakat sadece kitap yazmak, anı yazmak değil. Gittiği yere geldiği yerin de haberini götürüp bir anlamda habercilik yapan seyyahlar vardı. O günlerden bugünlere gelindi. Şimdi de daha ötesi acaba ’o gezginlerin görevi bitti, muhabirlerin de bitecek. Yapay zeka bu görevi alacak’ tarzı söylemler başladı. Fakat kim ne derse desin tabii ki yapay zekaya veri yükleyeceğiz. Sonuç alacağız, metin alacağız ama muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zekanın karşılamasının imkanı olmadığını iddia ediyoruz. Çünkü yapay zeka ne yazarsa yazsın, bir muhabirimizin savaş alanındaki heyecanını, bir yangın ortamındaki terini, bir toplantının saatlerce sürüp heyecanla anlatılmasını yapay zekanın yapma ihtimali yok. Yani zekanın adı ne olursa olsun muhabirlik yok olmayacak." Etkinlikte, hatıralarını kitaba yazan 42 gazeteciye plaket verildi.