GÜNDEM - 26 Kasım 2017 Pazar 12:21

1400 kilometrelik yoldan ilkokul öğretmenlerini görmek için geldiler

A
A
A
1400 kilometrelik yoldan ilkokul öğretmenlerini görmek için geldiler

Bitlis'in Hizan ilçesinden 24 saatlik yol sonrası Bilecik'e gelen 10 arkadaş, 31 yıl önce ilkokulu öğretmenlerini buldu. Öğrenciler öğretmenlerinin elini öperek 'helallik' isterlerken, duygu dolu anlar yaşandı.

Bitlis'in Hizan ilçesinde Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda 1986-1991 yılları arasından ilkokulu okuyarak Türkiye'nin değişik illerine dağılan öğrencilerden 10'u İstanbul'da buluşarak Bilecik'te görev yapan 31 yıl önceki ilkokulu öğretmenleri buldu, elini öperek 'helallik' istediler. Yaşanan bu olaylarda öğrenci ve öğretmenin gözleri dolarken, o yıllar yad edildi.

"Hepsi birer altın, pırlanta bunların"

Bilecik merkez Kozabirlik İlköğretim'de çalışan ve 1986-1991 yılları arasında Bitlis'in Hizan ilçesinde Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda öğretmenlik yapan Mahmut Güney, 31 yıl önce Bitlis'in Hizan ilçesinde okuttuğu öğrencilerini kendisine sürpriz yaparak Bilecik'e geldiklerini söyledi. Öğrencilerinin oğlu ile irtibata geçerek kendisini bulduğu anlatan Mahmut Güney, "1984’te Bitlis'e rotasyona gittik Burdur’dan. 2 yıl Koludere Okulu’nda çalıştıktan sonra Bitlis'in Hizan ilçesindeki Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'na atandık. 1’inci sınıfları aldık işte bu gördüğünüz çocuklar o zaman 7-8 yaşlarındaydı, bunlarla devam ettik 1990’a kadar. 5 yıl okuttum. Emek verdik, hizmet verdik. Hepsi birer altın, pırlanta bunlar. O zaman da öyleydi, yine öyle. Ne dediysem harfiyen uyguladılar hepsi unutmadık, unutturmadılar bize de. Bizde onları unutmadık haliyle. Bugün ziyaretime gelmişler Allah razı olsun. Hepsine ayrı, ayrı teşekkür ediyorum" dedi.

"Çamaşırlarını eve götürüp hanıma yıkatıyordum"

Yatılı kalan çocukların yaşlarının küçük olduğu için yıkanmakta zorluk çektiklerini anlatan Mahmut Güney, "Bunlar çocuk olduğu için yıkanamıyorlar. Sırtlarını yıkamak çamaşırlarını eve götürüp yıkamak, su az, ortam iyi değildi. Şartlar zor. Haliyle yemekhane aynı şekilde çocuklar yemek yiyemiyor. Onlara yedirmek, göstermek bunlar bizim anılarımız. Hiç unutamadığım. Farklı bir ortamdı yani. Çok şeyler var ama aklıma şuan gelmiyor. Hangisini birisini söyleyeyim ki. Hepsi bir anı bizim için" dedi.

"Bitlis'ten 1400 kilometre yol geldim, sırf hocamı görmek için"

Bitlis'ten kalkarak 24 saatlik yolculuk ardından ilkokul öğretmeni görmeye gelen Burhan Zorlu ise duygu dolu anlar yaşayarak, "Şuan inan ki konuşamıyorum. Kendisini gördüğümüz için çok mutluyum. Bitlis’ten geldiğim için çok sevinçliyim. İyi ki var. Kendisini çok seviyoruz. Allah razı olsun kendisinden. Ne diyeceğimi şuan bilmiyorum inan ki. Kendisi sağlam, dürüst bir babamız gibi. Kendisine çok, çok teşekkür ediyorum. Ben Bitlis'ten 1400 kilometre yol geldim, sırf hocam için her yere de gideriz. Kendisine çok, çok teşekkür ediyorum. Seviyoruz onu" dedi.

"Emeğini unutmuş değiliz. Zaten bu gezimiz unutmadığımızın sebebidir"

Diğer bir öğrencisi Rahim Görken ise, Kırklareli'nin Babaeski ilçesinden geldiğini söyleyerek, "Kendisinin bize verdiği emekleri göz önünde bulundurarak, unutmayarak arkadaşlarla bu teknoloji vesilesiyle bulduk birbirimizi. Anladık ki hocamızı da bulalım. Bu önemli günde kendisini ziyarette bulunalım. Ziyarette bulunmamızın tek nedeni tabi ki 6 yaşından, 7 yaşından 12 yaşına kadar hocamızın bize verdiği emekleri unutmayarak bu geziyi gerçekleştirdik. Şuanda buradayız. Cümleler bitmiş, tablo gösteriyor her şeyi. Mutlu olduğumuzu gösteriyor. Kendisini seviyoruz. Bundan sonra inşallah yine aynı devam edeceğiz. Türkiye'nin farklı bölgelerinden kimimiz Babaeski’den, kimimiz Aydın’dan, Mersin, kimimiz Hizan’dan buraya hocamızı görmek için toplandık, geldik, mutluyuz. Kendisi de keza çok mutlu. İnşallah bu birliktelik devam eder böyle. Diğer arkadaşlarımız da geleceklerdi tabi ki. Biz ilk etapta gidelim, görelim ortamı o neticeyle tekrar inşallah bu gezimiz devam edecek. Ben kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum. Emeğini unutmuş değiliz. Zaten bu gezimiz unutmadığımızın sebebidir" dedi.

"Asıl Mahmut hocamız burada"

Diğer bir öğrencisi Vezih Derincev, hocasıyla tatlı bir anısını anlatarak, "Başımızdan geçen bir olayı asla unutamayacağımız. Gece nöbetçi olurdu bütün öğretmenler sırayla. Hocam gelirdi yatakhaneye sınıfındaki öğrencilerini tek, tek gece bir iki defa gezerdi çok iyi hatırlıyorum üstünü açan oldu ise bu battaniyeyle kapatır uyarırdı 'olum üzerini ört de üşümeyin' diye. Hani tük filmlerinde defalarca izlediğimiz Mahmut hoca dediğimiz tarihe yazılan asıl Mahmut hocamız burada. Kendisine teşekkür ediyor" diyerek elini öptü ve tüm öğrenciler adına 'helallik' istedi. Bu sırada Mahmut Güney'in gözleri doldu.

Duygu dolu anlar yaşandı

Son olarak eski resimlere bakan Mahmut Güney ve eski öğrencileri o günleri yad ederek, duydu dolu anlar yaşadılar. Yaşları 41'e ulaşan 10 öğrenci Bilecik Belediyesi Yaşayan Şehir Müzesi'ni gezerek Arkeolog Ertuğrul Gündüz'den bilgi aldılar. Bilecik'in yöresel ürünlerinden olan Kızıldamlar köyünde yetişen kabaktan yapılan tatlıyı ikramını yiyen öğrenciler toplanma yeri İstanbul'a hareket ettiler.  

Cem Kaan Toka - İbrahim Sünetçi

IHAAW191640-GEN/26-11-2017


- Bitlis'ten Bilecik'e 31 yıl önceki ilkokul öğretmenlerini görmek için geldiler 
- 10 arkadaş, 24 saatlik otobüs yolculuğu ardından Bitlis'ten Bilecik'e ulaşarak ilkokul öğretmeninin elini öptü 
- Öğretmen Mahmut Güney: 
- "Çamaşırlarını eve götürüp hanıma yıkatıyordum" 

(Fotoğraflı) 

Cem Kaan Toka - İbrahim Sünetçi
BİLECİK (İHA) - Bitlis'in Hizan ilçesinden 24 saatlik yol sonrası Bilecik'e gelen 10 arkadaş, 31 yıl önce ilkokulu öğretmenlerini buldu. Öğrenciler öğretmenlerinin elini öperek 'helallik' isterlerken, duygu dolu anlar yaşandı. 
Bitlis'in Hizan ilçesinde Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda 1986-1991 yılları arasından ilkokulu okuyarak Türkiye'nin değişik illerine dağılan öğrencilerden 10'u İstanbul'da buluşarak Bilecik'te görev yapan 31 yıl önceki ilkokulu öğretmenleri buldu, elini öperek 'helallik' istediler. Yaşanan bu olaylarda öğrenci ve öğretmenin gözleri dolarken, o yıllar yad edildi.

"Hepsi birer altın, pırlanta bunların"
Bilecik merkez Kozabirlik İlköğretim'de çalışan ve 1986-1991 yılları arasında Bitlis'in Hizan ilçesinde Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda öğretmenlik yapan Mahmut Güney, 31 yıl önce Bitlis'in Hizan ilçesinde okuttuğu öğrencilerini kendisine sürpriz yaparak Bilecik'e geldiklerini söyledi. Öğrencilerinin oğlu ile irtibata geçerek kendisini bulduğu anlatan Mahmut Güney, "1984’te Bitlis'e rotasyona gittik Burdur’dan. 2 yıl Koludere Okulu’nda çalıştıktan sonra Bitlis'in Hizan ilçesindeki Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'na atandık. 1’inci sınıfları aldık işte bu gördüğünüz çocuklar o zaman 7-8 yaşlarındaydı, bunlarla devam ettik 1990’a kadar. 5 yıl okuttum. Emek verdik, hizmet verdik. Hepsi birer altın, pırlanta bunlar. O zaman da öyleydi, yine öyle. Ne dediysem harfiyen uyguladılar hepsi unutmadık, unutturmadılar bize de. Bizde onları unutmadık haliyle. Bugün ziyaretime gelmişler Allah razı olsun. Hepsine ayrı, ayrı teşekkür ediyorum" dedi.

"Çamaşırlarını eve götürüp hanıma yıkatıyordum"
Yatılı kalan çocukların yaşlarının küçük olduğu için yıkanmakta zorluk çektiklerini anlatan Mahmut Güney, "Bunlar çocuk olduğu için yıkanamıyorlar. Sırtlarını yıkamak çamaşırlarını eve götürüp yıkamak, su az, ortam iyi değildi. Şartlar zor. Haliyle yemekhane aynı şekilde çocuklar yemek yiyemiyor. Onlara yedirmek, göstermek bunlar bizim anılarımız. Hiç unutamadığım. Farklı bir ortamdı yani. Çok şeyler var ama aklıma şuan gelmiyor. Hangisini birisini söyleyeyim ki. Hepsi bir anı bizim için" dedi.

"Bitlis'ten 1400 kilometre yol geldim, sırf hocamı görmek için"
Bitlis'ten kalkarak 24 saatlik yolculuk ardından ilkokul öğretmeni görmeye gelen Burhan Zorlu ise duygu dolu anlar yaşayarak, "Şuan inan ki konuşamıyorum. Kendisini gördüğümüz için çok mutluyum. Bitlis’ten geldiğim için çok sevinçliyim. İyi ki var. Kendisini çok seviyoruz. Allah razı olsun kendisinden. Ne diyeceğimi şuan bilmiyorum inan ki. Kendisi sağlam, dürüst bir babamız gibi. Kendisine çok, çok teşekkür ediyorum. Ben Bitlis'ten 1400 kilometre yol geldim, sırf hocam için her yere de gideriz. Kendisine çok, çok teşekkür ediyorum. Seviyoruz onu" dedi.

"Emeğini unutmuş değiliz. Zaten bu gezimiz unutmadığımızın sebebidir"
Diğer bir öğrencisi Rahim Görken ise, Kırklareli'nin Babaeski ilçesinden geldiğini söyleyerek, "Kendisinin bize verdiği emekleri göz önünde bulundurarak, unutmayarak arkadaşlarla bu teknoloji vesilesiyle bulduk birbirimizi. Anladık ki hocamızı da bulalım. Bu önemli günde kendisini ziyarette bulunalım. Ziyarette bulunmamızın tek nedeni tabi ki 6 yaşından, 7 yaşından 12 yaşına kadar hocamızın bize verdiği emekleri unutmayarak bu geziyi gerçekleştirdik. Şuanda buradayız. Cümleler bitmiş, tablo gösteriyor her şeyi. Mutlu olduğumuzu gösteriyor. Kendisini seviyoruz. Bundan sonra inşallah yine aynı devam edeceğiz. Türkiye'nin farklı bölgelerinden kimimiz Babaeski’den, kimimiz Aydın’dan, Mersin, kimimiz Hizan’dan buraya hocamızı görmek için toplandık, geldik, mutluyuz. Kendisi de keza çok mutlu. İnşallah bu birliktelik devam eder böyle. Diğer arkadaşlarımız da geleceklerdi tabi ki. Biz ilk etapta gidelim, görelim ortamı o neticeyle tekrar inşallah bu gezimiz devam edecek. Ben kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum. Emeğini unutmuş değiliz. Zaten bu gezimiz unutmadığımızın sebebidir" dedi.

"Asıl Mahmut hocamız burada"
Diğer bir öğrencisi Vezih Derincev, hocasıyla tatlı bir anısını anlatarak, "Başımızdan geçen bir olayı asla unutamayacağımız. Gece nöbetçi olurdu bütün öğretmenler sırayla. Hocam gelirdi yatakhaneye sınıfındaki öğrencilerini tek, tek gece bir iki defa gezerdi çok iyi hatırlıyorum üstünü açan oldu ise bu battaniyeyle kapatır uyarırdı 'olum üzerini ört de üşümeyin' diye. Hani tük filmlerinde defalarca izlediğimiz Mahmut hoca dediğimiz tarihe yazılan asıl Mahmut hocamız burada. Kendisine teşekkür ediyor" diyerek elini öptü ve tüm öğrenciler adına 'helallik' istedi. Bu sırada Mahmut Güney'in gözleri doldu.

Duygu dolu anlar yaşandı
Son olarak eski resimlere bakan Mahmut Güney ve eski öğrencileri o günleri yad ederek, duydu dolu anlar yaşadılar. Yaşları 41'e ulaşan 10 öğrenci Bilecik Belediyesi Yaşayan Şehir Müzesi'ni gezerek Arkeolog Ertuğrul Gündüz'den bilgi aldılar. Bilecik'in yöresel ürünlerinden olan Kızıldamlar köyünde yetişen kabaktan yapılan tatlıyı ikramını yiyen öğrenciler toplanma yeri İstanbul'a hareket ettiler. 
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.
Erzurum Rektör Çomaklı, araştırma üniversiteleri destek programına katıldı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Yerleşkesi Kültür Merkezinde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katılımıyla düzenlenen Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) değerlendirme toplantısına katıldı. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 2021’de belirlediği Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programının 23 üniversiteyle başarıyla yürütüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Özvar, program kapsamındaki üniversitelerin performanslarının kurul bünyesinde oluşturulan İzleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından yıllık olarak takip edildiğini hatırlatarak sıralamaların her yıl kasım itibarıyla kamuoyu ile paylaşıldığını dile getirdi. Araştırma üniversiteleri arasında yaşanan tatlı rekabetin uluslararası üniversite derecelendirme kuruluşları tarafından her yıl yayınlanan dünya üniversite sıralamalarına, özellikle son 2 yılda olumlu biçimde yansıdığını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Özvar, bunun için emeği geçenlere teşekkür etti. 12. Kalkınma Planında yer alan yükseköğretimle ilgili hedeflerden birisinin de Dünya Akademik Başarı Sıralamalarında ilk 500’de yer alan üniversite sayısını 2028’de 10’a çıkarmak olduğunu söyleyen Özvar: "Ben inanıyorum ki araştırma üniversitelerimizin tamamı, fiziksel altyapıları ve sahip oldukları akademik insan kaynağı ile önümüzdeki 5 yılda ilk 500 içerisinde yer alma potansiyeline sahiptirler. Son yıllarda artan uluslararası öğrenci hareketliliğinde bu tür değerlendirmelerin fevkalade önemli olduğunu görüyoruz" dedi. Başkan Özvar: "Destek Programı Uygulamasına Israrla Devam Edeceğiz" ADEP kapsamında üniversitelere 2024’te 400 milyon lira ödenek tahsis edildiğini belirten Özvar, üniversitelerin kendi kaynaklarından aktaracakları rakamlarla 327 projeye, 503,9 milyon lira bütçe aktarımı yapılacağını belirtti. Yükseköğretim Kurulu olarak kalite odaklı anlayışı temel misyon edindiklerini ve bu amaçla araştırma üniversitelerine yönelik destek programlarının uygulanmasına ısrarla devam edeceklerinin vurgulayan Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm üniversitelerimizin araştırma kapasite ve kalitesinin artırılmaya ihtiyacı var. Son 5 yıllık veriler, daha nitelikli yayın sayısında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak dünyadaki büyük bilim çevreleriyle mukayese edildiğinde hala bilhassa Q1, Q2 yayınları konusunda ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor. Yıllık 45-46 bin düzeyinde olan bilimsel doküman sayısını yayın kalitesinden ödün vermeden biraz daha artırılmasına ihtiyaç vardır. Bunu yapacak kurumların başında araştırma üniversitelerimiz gelmektedir” ifadelerini kullandı. Şenel: "Üniversitelerimizin Ar-Ge Faaliyetlerini Genişletmesini İstiyoruz" ADEP ile araştırma üniversitelerine, yıllık performanslarını dikkate alarak bilimsel araştırma projeleri için kaynak tahsisi yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ise bu çerçevede, araştırma üniversitelerine 2022’de 100 milyon lira olarak tahsis ettikleri ödenek tutarını 2023’te 250 milyon liraya yükselttiklerini belirterek şöyle devam etti: "Bu yıl için bu rakam 400 milyon lira olarak Bütçe Kanunu ile belirlenmiş oldu. Cumhurbaşkanımızın olurlarıyla üniversitelerimizin performansları ve uygulama sonuçlarını dikkate alarak ödenek tahsislerini yakın zamanda gerçekleştirmeyi ve ödeneği üniversitelerimize aktarmayı planlıyoruz. Ödenek artışlarıyla araştırma üniversitelerimizin Ar-Ge faaliyetleri ve nitelikli insan gücü yetiştirmesine yönelik imkanlarını genişletmesini, milli politika ve hedeflerimize hizmet edecek çalışmalarını artırarak sürdürmesini bekliyoruz." Rektör Çomaklı: “Araştırma Üniversitesi Ünvanı ile Çalışmalarımıza Kararlılıkla Devam Ediyoruz” Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise: “Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP), ülkemizin araştırma ve geliştirme potansiyelini artırmayı, bilimsel üretkenliği desteklemeyi ve ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçiliği artırmayı hedefleyen önemli bir girişimdir. Bu kapsamda düzenlenen değerlendirme toplantısı, katılımcı üniversitelerin araştırma alanındaki çalışmalarını değerlendirme ve gelecek stratejilerini belirleme fırsatı sunmaktadır. Atatürk Üniversitesi, bilim ve araştırma alanında ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir kurum olarak, ADEP’in temel amaçlarına uygun şekilde hareket etmekte ve ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz, geniş kapsamlı araştırma projeleri, uluslararası iş birlikleri ve yenilikçi çalışmalarıyla bilim dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir” şeklinde konuştu. Atatürk Üniversitesinin araştırma alanındaki başarılarını vurgulayan Çomaklı: “Üniversitemizin bilimsel üretkenliğini artırmak ve ulusal düzeydeki rekabetçiliğini güçlendirmek için tüm mensuplarımız ile çalışmalarımıza kararlılıkla devam etmekteyiz. Araştırma Üniversitesi statüsünün gerek finansal açıdan gerekse akademik alanda tanımış olduğu haklar bizim daha da geniş bir yelpazede çalışma yapmamıza vesile oluyor. Bu açıdan ADEP Değerlendirme Toplantısında alınan kararlar ve belirlenen stratejiler doğrultusunda, Atatürk Üniversitesi, araştırma alanındaki başarısını daha da ileriye taşıyacak ve ülkemizin bilimsel ve teknolojik kalkınmasına önemli katkılar sunmaya devam edecektir” dedi. Toplantı; katılımcıların, araştırma politikaları ve stratejileri hakkında bilgi paylaşımında bulunmalarıyla sona erdi.