GÜNDEM - 04 Temmuz 2020 Cumartesi 10:10

15 Temmuz’da bir kolunu kaybeden Gazi Üzeyir Civan: 'Benim bir kolum gitti ama vatanım selamete erdi'

A
A
A
15 Temmuz’da bir kolunu kaybeden Gazi Üzeyir Civan: 'Benim bir kolum gitti ama vatanım selamete erdi'

15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Tuzla Orhanlı gişelerinde darbeci askerlerin açtığı ateş sonucu bir kolunu kaybeden Gazi Üzeyir Civan, darbe girişiminde neler yaşadığını 4 yıl sonra aynı yerde gözleri dolarak anlattı. “Gerekirse seve seve diğer kolumu da feda ederim“ diyen Civan, “Benim bir kolum gitti ama vatanım selamete erdi” şeklinde konuştu.

15 Temmuz hain darbe girişimi esnasında ailece Tuzla Orhanlı gişelerinde darbeci askerlere direnen Üzeyir Civan, açılan ateş sonucunda sol kolunu kaybetti ve sağ elinden yaralandı. 15 Temmuz gazisi Civan, 4 yıl sonra yine Orhanlı gişelerine giderek burada 4 yıl önce verdikleri mücadeleyi anlattı.

“Dört yıl önceki aynı duygular yüreğimizde yaşamaya devam ediyor”

15 Temmuz gecesinde hissettiği duygularla ilgili konuşan Üzeyir Civan, “Dört kocaman yıl geçti. Dört yıl önceki aynı duygular yüreğimizde yaşamaya devam ediyor. Vatanımız milletimiz bayrağımıza sahip çıkmak, ezanlarımızın susmaması idi o gün biz sokaklara çıkaran duygu. Bu vatan hepimizin. Bizi bu topraklardan ancak kanlarımızı toprağa dökerek uzaklaştırabilirler. Bu toprakları hiçbir şekilde bırakmadık, bırakmaya da hiçbir zaman niyetimiz yok. Bu topraklar üzerine emel besleyenlere her zaman diyoruz ki bu topraklar üzerinde beslenenler beslemeyiniz. o emellerinizi 15 Temmuz'daki gibi yine kursaklarınızda bırakmaya, Allah'ın yardımı inayetiyle her zaman muktedir olacağız. Yeter ki Allah bizimle olsun ki biz de her zaman ona yaslanmışız” dedi.

“Benim bir kolum gitti ama vatanım selamete erdi”

Konuşmasının devamında Civan, “Allah bizlerin kalbinden korkuyu silip atmıştı. Biz buraya geldiğimiz zaman vurulacakmışız ölecekmişiz diye bir dert bir tasa taşımıyorduk. Tek derdimiz tek tasamız bu vatanın üzerinde oynanan oyunları bozmaktı. Benim bir kolum gitti ama vatanım selamete erdi. Benim için önemli olan oydu. Keşke bin kolum bin canım da olsa bu vatan için seve seve feda etsem, edebilsem” diye konuştu.

“'Burada kardeş kanı akmasına engel olalım’ diye konuşuyorduk”

15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlatan Üzeyir Civan, “Darbeyi ilk haber aldığımız esnada ‘bu zamanda darbe mi olur’ diyorduk. Sonrasında köprülerdeki tankları hareketliliği gördüğümüz esnada yerimizde duramıyorduk ama, en sonunda darbe bildirgesini TRT’deki o spiker bacımızla okutturdukları esnada bizler de yerimizde duramıyorduk. Gişelerin olduğu kısımdan silah sesleri duyuyorduk. Bir yandan da ellerinde bayraklarla 25 - 30 kardeşimizin tekbirler getirdiğini duyuyorduk. 50 metre geride ben kararımı vermiştim, seyirci kalamazdım. Yanımdaki gençlerle konuşuyorduk, ‘ya bunlar bizim askerimiz, polisimiz. Bunlar bize ateş açmazlar araya girelim de kardeş kardeşi vurmasın. Burada kardeş kanı akmasına engel olalım’ diye konuşuyorduk o kardeşlerimle. Araya girmek niyetiyle oraya canla başla beraber onları uyarmak için üzerlerine iki elimi kaldırdım, üzerlerine doğru koşarak gidiyorum. ‘Durun yapmayın silahlarınızı bırakın hepimiz kardeşiz’ diye bağırarak üzerlerine koştum. Hayatımda duymadığım yoğunlukta kulaklarımda çınlama sesi duyuyordum. Sanki sol kolumu da elektrik çarpmıştı o esnada. Bir hafiften duraksadım eğildim ve sonrasında da ne olur ne olmaz belki vurulurum diye kendimi emniyete almak için yere uzanmıştım” dedi.
Daha sonra sol kolunda da ağrı hisseden Civan, "Yaralı olan sağ elimle sol kolumu tutarak gelmiş olduğum yere koşarak geldim” dedi. Daha sonra kıyafetini yarasına bastırarak kan akışını durdurmaya çalıştığını belirten Civan, “Şu şekilde dua ediyordum, ‘Allah'ım benim ruhumu Müslüman kardeşimin kurşunuyla teslim alma. Fitne kurşunuyla benim ruhumu teslim alma’ Çünkü karşımdaki insanın o esnada muhtemelen aldatılmış belki de hiçbir şeyden haberdar olmayan benim Mehmetçiğimin askerciğimin kullanılmış olabileceğini düşündüğümden ötürü o duayı ettim. 500 metre ileride bir motosikletli kardeşimiz aldı beni, arkasına bindirdi. Hastaneye götürmek istedi. Ama kopmak üzere olan bir kolla yaralı bir elle nasıl o şekilde hastaneye gidebilirdik ki” şeklinde konuştu.

“Eşim haberi aldığında ‘mücadelemize devam edelim’ diye düşünüyordu”

Ailesi ve akrabalarıyla beraber 15 Temmuz gecesinde darbecilere karşı mücadele verdiklerini belirten Üzeyir Civan, “Beraber gelmiş olduğumuz akrabalarımızdan bir tanesi beni görüp feryat ediyordu Üzeyir diye. Gençlerden bir tanesi ‘bir şey yok sadece kolunda sıyrık var’ diyerek onu teselli etme yoluna gitti. Benim yaralanmış olduğum haberi biraz ötede mücadele eden eşime ulaşıyordu. Eşim ilk haber aldığı esnada beni düşünmüyordu, şu şekilde düşünüyordu. Ya ona bir şey olmaz biz kalalım da biz burada mücadelemize devam edelim diye düşünüyordu. Neticede yaralandıysa hastaneye götürürler, orada müdahale edilir diye düşünüyordu” dedi.

Ayrıca Civan, “Burada Göçbeyli köyü vardır. Oradan traktörlere atlayıp gelen insanlar var. O insanlardan bir tanesinin burada çekmiş olduğu video vardı ki o videoda ben arka planda gözükürken insanların beni kurtarmak için orada bulunan Türkmen gençlerinin, Iraklı Türkmen gençlerinin o seslerini o videoda izlediğim zaman adeta dehşete kapıldım” dedi.

“Gerekirse seve seve diğer kolumu da feda ederim”

Ameliyat olduğu hastanede darbe girişiminin durdurulduğu haberini alan Civan, “Ameliyata girdim, uyandığım esnada başımda yeğenim duruyor. Soruyorum ne oldu bitti mi diye. Diyordum ya vatan selamete erdi mi? Yeğenim bitti dayı bitti deyince ben de Elhamdülillah diyordum. Elhamdülillah ki ben kolumu kaybetmiştim ama vatanımı kaybetmemiştim, Elhamdülillah diyorum. Ben 15 Temmuz gecesinde buraya gelmiş olduğum duyguları şu anda aynı şekilde yüreğinde taşıyorum. Yine benzer şekilde bir olay olsa inanın hiç zerre kadar tereddüt etmem. Bu zamana kadar da zaten pişman olmuş değilim. Aynı duygu ve düşüncelerle aynı şekilde burada kardeş kanı akmaması için vatanıma milletime bir şey olmaması için bu bayrağın inmemesi için ezan seslerinin susmaması için yine aynı şekilde mücadele ederim. Gerekirse seve seve diğer kolumu da feda ederim. Gerekirse şehadet şerbeti vererek bu canı Allah'a teslim ederim” diye konuştu.

Cem Güney Kılıç - Halit Arslan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Türk balıkçı tekneleri okyanusları mesken tuttu Türkiye’de bin 600 kadar endüstriyel balıkçı teknesi bulunurken bu tekneler yurt içi ve yurt dışı sularda avcılık yapıyor. Ülkemizde denizlerde 15 Nisan’da başlayan av yasağının ardından bazı balıkçı tekneleri ağırlıklı olarak Atlas ve Hint Okyanusu’na yönelerek avcılık yapıyor. Türkiye, Afrika ülkeleri başta olmak üzere 12 ülkeyle balıkçılık konusunda antlaşması yaparken, 15 ülke ile de antlaşma yapmak üzere müzakereler sürüyor. Türkiye’den yapılan uluslararası anlaşmalar kapsamında Türk balıkçı gemileri ağırlıklı olarak Atlas Okyanusu’nun Batı Afrika sahilleri olmak üzere Fas, Moritanya, Fildişi Sahili, Somali gibi ülkelerin sularında tıpkı Karadeniz, Ege, Marmara ve Akdeniz’de olduğu gibi farklı balık çeşitlerini avlıyor. Uluslararası sularda avlanan gemilerin çoğunluğunu Doğu Karadeniz’den giden balıkçı gemileri oluştururken, Türkiye şu ana kadar Afrika ülkeleri başta olmak üzere 12 ülkeyle balıkçılık konusunda antlaşması yaptı. 15 ülke ile anlaşma yapmak üzere müzakereler devam ediyor. Türkiye karasuları dışında onlarca balıkçı teknesi, 2 binin üzerindeki tayfası ile avlanma yaparken, son yıllarda ülkemizde gerek iklimsel değişiklik gerekse çevresel faktörlerden dolayı su ürünleri avcılığı üretiminde yaşanan dalgalanmalar endüstriyel balıkçılık yapan balıkçı teknelerinin zor duruma düşmesine neden oluyor. Hem balıkçıların avlanma miktarını nispi olarak artırmak hem yeni ürün alanları bulmak için son yıllarda Türkiye su ürünleri üretiminin olduğu ülkelerle beraber ikili balıkçılık antlaşmaları yaparak bu doğrultuda Atlas ve Hint Okyanusu’nun yolunu tuttu.
Kayseri ERÜ, THE 2024 Asya Üniversiteleri sıralamasında ilk 500’de Dünyanın en itibarlı üniversite derecelendirme organizasyonlarından birisi olan Times Higher Education (THE) 2024 Asya Üniversiteleri Sıralaması açıklandı. Açıklanan sıralamaya göre Erciyes Üniversitesi (ERÜ) en iyi 401-500 üniversite aralığında sıralanarak önemli bir başarı elde etti. THE 2024 Asya Üniversiteleri Sıralaması açıklandı. 2023 yılına ait kurumsal veriler dikkate alınarak gerçekleştirilen THE Asya 2024 sıralamasında Türkiye’den 75 üniversite sıralamaya girdi. Açıklanan sonuçlara göre, ERÜ en iyi 401-500 üniversite aralığında sıralanarak önemli bir başarı göstererek, devlet üniversiteleri arasında ise 13. sırada yer aldı. THE Sıralama Sistemi Asya üniversitelerini, dünya üniversiteleri sıralamasında kullandığı Öğretim, Araştırma Ortamı, Araştırma Kalitesi, Endüstri ve Uluslararası Görünürlük olmak üzere 5 ana başlıkta 18 göstergeye göre derecelendirmekte olup, toplam puan belirlenirken Araştırma Kalitesi yüzde 30, Araştırma Ortamı yüzde 28, Öğretim yüzde 24.5, Endüstri yüzde 10 ve Uluslararası Görünürlük ise yüzde 7.5 oranında ağırlığa sahip bulunmaktadır. Erciyes Üniversitesi’nin kuruluşundan itibaren her zaman kendinden söz ettiren ve her zaman üst derecelerde yer alan bir Üniversite olduğuna dikkat çeken ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, bu önemli başarıya katkı sağlayan tüm ERÜ mensuplarına teşekkür etti.
Amasya Türkiye şampiyonu güreşçi Kaan Buğra Yüksel ve arkadaşları şehir turu attı Okullar Arası Küçükler Serbest Güreş Türkiye Şampiyonası’nda Türkiye şampiyonu olan güreşçi 13 yaşındaki Kaan Buğra Yüksel ve madalyalar kazanan arkadaşları Berat Öztürk ile Emirhan Kadir Şehri, döndükleri memleketleri Amasya’nın Taşova ilçesinde araçlarla şehir turu attı. Taşova Belediyesi Spor Kulübü ve Atatürk Ortaokulu güreşçileri Türkiye şampiyonu Kaan Buğra Yüksel, Türkiye üçüncüsü Berat Öztürk ve Türkiye beşincisi Emirhan Kadir Şehri, Edirne’deki şampiyona sonrası döndükleri memleketlerinde okul arkadaşlarının alkışları eşliğinde belediye başkanının makam aracına binerek konvoyla şehit turu atıp başarılarını kutladılar. Pikapla halkı selamlayarak belediye binasına geçen güreşçilere altın hediye eden Taşova Belediye Başkanı Ömer Özalp, “Sporcularımızı bu başarılarından dolayı kendileri başta olmak üzere hocalarımı, ailelerini kutluyorum. Evlatlarımızdan inşallah dünya birinciliği bekliyoruz. Sonuna kadar yanlarında olacağız” dedi. 6. sınıf öğrencisi Türkiye şampiyonu Kaan Buğra Yüksel, “Birinci olmak çok güzel bir duygu. İnşallah daha da çalışıp, daha büyük dereceler yapmayı düşünüyorum” diye konuştu. Berat Öztürk ve Emirhan Kadir Şehri de daha çok çalışacaklarının sözünü verdiler. Antrenör Abdulkadir Duyum, “Sporcularımın böyle bir başarı elde etmesi bizleri çok mutlu etti. İnşallah daha iyi başarılarla, daha iyi yerlerde bu çocuklarımızı göreceğiz. Bundan sonraki hedefimiz büyük yaş gruplarında sporcularımızı şampiyon olup milli takıma katmak. Sonrasında Avrupa, dünya şampiyonalarına kadar başarı elde etmek ve madalya kazanmak” şeklinde konuştu. Beden Eğitimi Öğretmeni Okan Aydın ile Taşova Gençlik Merkezi Müdürü Sercan Şenel ise sporcularıyla gurur duyduklarını söyledi.