POLİTİKA - 01 Kasım 2015 Pazar 20:57

2002'den 2015'e AK Parti'nin seçim zaferleri

A
A
A
2002'den 2015'e AK Parti'nin seçim zaferleri

İşte AK Parti'nin iktidara geldiği ilk yıl olan 2002'ten bu yana genel seçimlerde aldığı oy oranları...

AK Parti, 3 Kasım 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ilk olarak katıldığı genel seçimlerde yüzde 34,28 oy oranıyla tek başına iktidara gelmişti.

Bu seçimde beş yıl sonra 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan 23. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri'nde yüzde 46,58 oy oranıyla ikinci kez tek başına iktidara gelmişti.

12 Haziran 2011'de halk bu kez 24. Dönem Milletvekilleri Genel Seçimleri için sandık başına gitti. Bu seçim ayrıca 34 yıldan sonra Türkiye'nin "erken" yapılmayan ilk genel seçimi olarak kayıtlara geçti. AK Parti bu seçimde de yüzde 49,83 oy oranıyla yine tek başına iktidara gelmiş oldu.

7 Haziran 2015 tarihinde AK Parti Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine 25. Dönem Milletvekilleri Genel Seçimlerine Ahmet Davutoğlu başkanlığına girdi. AK Parti bu seçimde 40,87 oy oranına sahip olmasına rağmen TBMM'de 258 sandalye sayısına ulaştı ancak bu oran AK Parti'nin bu kez tek başına iktidar olmasına yetmedi. Yapılan tüm koalisyon görüşmeleri sonuçsuz olup yeni bir hükümet kurulamayınca ülke erken seçime gitmek zorunda kaldı.

Bu kararın ardından bugün halk tekrar sandığa gitti. Resmi olmayan sonuçlara göre ise AK Parti yüzde 49,26 oy oranıyla TBMM'de 315 sandalye sayısına ulaşarak yeniden tek başına iktidara gelmiş oldu. 

SERHAT URAL

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Akdeniz Üniversitesi’nden bakım hizmetlerinde dijital ve yeşil dönüşüm hamlesi Akdeniz Üniversitesi, bakım hizmetlerinde dijitalleşme ve sürdürülebilirliği aynı çatı altında buluşturan "CADI" projesiyle, bakım ekosistemini yeni beceriler ve yeni iş birlikleri üzerinden yeniden kurguluyor. Akdeniz Üniversitesi’nde bakım hizmetlerinde dijitalleşme ve sürdürülebilirliği birlikte ele alan "Dijital ve Yeşil Becerilerle Güçlendirilmiş Bakım Ekosistemi (CADI)" Projesi’nin açılış programı gerçekleştirildi. Proje, sağlık, teknoloji, kamu ve sivil toplum paydaşlarını bir araya getirerek bakım alanında yenilikçi ve kalıcı bir model oluşturmayı hedefliyor. Avrupa Birliği Erasmus+ Programı kapsamında desteklenen ve Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi, Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKVAM) Müdürü Doç. Dr. Mustafa Çoban’ın yürütücülüğünü yaptığı CADI Projesi’nin açılış programı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yavuz Tekelioğlu Konferans Salonu’nda yapıldı. Programa üniversite yöneticileri, akademisyenler, kamu kurumları temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve proje paydaşları katıldı. "Projeler Gençlere ilham versin" Programın açılış konuşmasını Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Toker yaptı. CADI Projesi’nin üniversite adına önemli bir kazanım olduğunu belirten Toker, bu tür projelerin genç akademisyenler ve öğrenciler için yol gösterici olduğuna dikkat çekerek katkı sunan tüm paydaşlara teşekkür etti. Alman Ulusal Ajansı’ndan 94 puan aldı Projenin yürütücüsü AKVAM Müdürü Doç. Dr. Mustafa Çoban, CADI Projesi’nin temel hedefinin bakım hizmetlerinde dijital ve yeşil becerilerle güçlendirilmiş bir ekosistem oluşturmak olduğunu vurguladı. Çoban, projenin tasarlanma sürecinde Akdeniz Üniversitesi’nin güçlü altyapısından ve çok yönlü imkanlarından yararlanıldığını ifade etti. "Akdeniz Üniversitesi bizi farklı kılıyor" Akdeniz Üniversitesi’nin sahip olduğu özgün avantajlara dikkat çeken Çoban, üniversite hastanesi, teknokent, öğrenci yurtları, kampüs içi yaşam alanları ve büyük insan sirkülasyonuna sahip yapının proje üretimi açısından önemli bir ekosistem sunduğunu belirtti. Bu bütüncül yapının CADI Projesi’nin temelini oluşturduğunu dile getiren Çoban, üniversitenin araştırma gücü, öğrenci potansiyeli, tarım altyapısı, teknokent firmaları ve kampüs içi sosyal yaşam alanlarının projelere önemli katkı sunduğunu ifade etti. Çoban, Akdeniz Üniversitesi’nin "yaşayan kampüs" modeliyle Avrupa’daki birçok üniversiteden ayrıştığını söyledi. "Avrupa’nın dikkatini çeken bir proje" Proje sahibi kuruluş adına Almanya’dan katılan BedCon Yöneticisi Zeki Çağlar da konuşmasında, projeye verilen yüksek puanın önemine dikkat çekti. Çağlar, "94 puan, Alman Ulusal Ajansı için oldukça yüksek bir değerlendirme. Proje kapsamı ve hazırlanış kalitesi, ajans tarafından da takdir edildi." dedi. "Paydaşlardan destek ve değerlendirmeler" Proje ortağı Sağlık ve Çevre Politikaları Derneği Başkanı Öğr. Gör. Mustafa Çelik, böyle kapsamlı bir projede yer almaktan duydukları memnuniyeti dile getirirdi. Antalya Valiliği adına konuşan Dr. Gülşen Elmas, projenin Antalya’nın dijitalleşme ve sürdürülebilirlik vizyonuna katkı sağlayacağını ifade etti. Antalya İl Sivil Toplum İlişkiler Müdürü Hüseyin Kurtay ise slayt sunumu eşliğinde sivil toplum alanındaki çalışmalarını anlattı. Program, Dr. Nilgün Akbulut Çoban’ın CADI Projesi sunumu ile devam etti. "Kişisel verilerin korunması" Programın son bölümünde Akdeniz Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı ve AKVAM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ahmet Alptekin Duru, "Avrupa Birliği Projelerinde Kişisel Verilerin Korunması" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Duru, kişisel verinin tanımı ve korunmasına ilişkin kapsamlı bilgiler aktardı. "Doğru iletişimin önemi" Programın kapanışında Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü Talat Öztuzsuz, CADI Projesi kapsamında kurumsal kimlik, görünürlük ve doğru iletişimin önemi üzerine bir sunum yaptı. Öztuzsuz, doğru iletişimin projelerin sürdürülebilirliğini ve toplumsal etkisini güçlendirdiğine dikkat çekti. Program, toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Samsun Nöroloji uzmanı uyardı: "Ciddi kafa travmaları epilepsiye neden olabilir" Halk arasında ‘sara hastalığı’ olarak da bilinen epilepsinin beyin fonksiyonlarının kısa süreli bozukluğu olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Abdurrahman Akbaş, "Beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılımı sonucunda ortaya çıkan epilepsi hastalığı, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’ini etkilemektedir. İnme (felç), beyin enfeksiyonları (menenjit, ensefalit vb.), ciddi kafa travmaları, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması vb. gibi sebepler sonucunda epilepsi nöbetleri ortaya çıkabilmektedir" dedi. Liv Hospital Samsun Nöroloji Uzmanı Dr. Abdurrahman Akbaş, epilepsi hakkında açıklamalarda bulundu. Halk arasında ‘sara hastalığı’ olarak da bilinen epilepsinin beyin fonksiyonlarının kısa süreli bozukluğu olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Abdurrahman Akbaş, "Beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılımı sonucunda ortaya çıkan epilepsi hastalığı, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’ini etkilemektedir. Hastalık, erkek ve kadınlarda ırk ayrımı olmaksızın eşit olarak görülmektedir. Hemen her yaşta görülebilen epilepsi, uzun süreli tedavi ve izlem gerektiren bir hastalıktır. Sıklıkla gençleri ve yaşlıları etkiler. Epilepsi hastalarının beyinlerindeki anormal elektriksel aktivite sonucu epileptik nöbet geçirmeye yatkınlıkları vardır. Farklı epileptik nöbet tipleri vardır. Bazı epilepsi nöbet tipleri belli bir süre devam edip, tedaviyle tamamen düzelirken, bazıları ise hayat boyu devam etmektedir" diye konuştu. "Epilepsi kalıtsal olabilir" Epilepsinin nedenlerini anlatan Uzm. Dr. Akbaş, "Beyin hücreleri, elektriksel aktivitesiyle tüm vücuda mesaj gönderir. Beyinde elektriksel aktivite her daim devam etmektedir. Beynin aktivitesindeki bozukluğa bazı durumlar yol açabilir. İnme (felç), beyin enfeksiyonları (menenjit, ensefalit vb.), ciddi kafa travmaları, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması vb. gibi sebepler sonucunda epilepsi nöbetleri ortaya çıkabilmektedir. Fakat çoğu vakada epilepsinin altta yatan sebebi kesin olarak ortaya konulamamaktadır. Diğer yandan bazı epilepsi hastalarının ailesinde de bu hastalığın bulunması, epilepsinin kalıtsal bir yanının da olduğunu göstermektedir" şeklinde konuştu. "İlaç tedavisi uygulanır" Epilepsinin temel tedavisinin ‘antiepileptikler’ adı verilen ilaçlarla yapıldığının altını çizen Uzm. Dr. Akbaş, "Bu ilaçlar epilepsi nöbetlerinin ortaya çıkmasını önlemeye yöneliktir. Tedavinin başarılı olabilmesi amacıyla bu ilaçların doktor kontrolünde düzenli kullanılması gerekmektedir. Nöbet sayısında artış olursa, ilaç tedavisine başlandıktan sonra başka şikâyetler ortaya çıkarsa, başka bir hastalık tanısı konulduysa ve tedavisine başlanıldıysa, gebelik durumu varsa veya gebe kalınması planlanıyorsa uzmana başvurulmalıdır. Diğer bir tedavi seçeneği ise cerrahi tedavidir. Cerrahi tedaviye karar vermeden önce hastanın nöbetlerinin ilaç tedavisine dirençli olduğunun gösterilmesi gerekir" ifadelerini kullandı. "Hastanın başında nöbeti tamamen geçene kadar beklenilmelidir" Uzm. Dr. Akbaş, epilepsi nöbeti geçiren bir kişiyle karşılaşıldığında neler yapılması gerektiğiyle ilgili, "112 Acil servis hattı aranmalı ve yardım istenmelidir. Hastanın çevresinde önlem alınmalı, zarar verebilecek şeylerden korunmalıdır, sıkı giysileri varsa giysileri gevşetilmeli (kravat, kemer gibi), gözlüğü varsa çıkartılmalıdır, başı yumuşak bir şekilde desteklenmelidir. Sabit ve rahat olacak şekilde kişiyi kasılmalarının olmadığı tarafına doğru yatırıp, tükürüğün dışarı akması sağlanmalıdır. Hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğunu gösteren ve neler yapılması gerektiğini açıklayan bir hastalık kartı olup olmadığı kontrol edilmelidir. Nöbetinin ne kadar devam ettiği takip edilmeli ve acil servis ekibine bildirilmelidir. Hastanın başında nöbeti tamamen geçene kadar beklenilmelidir. Epilepsi nöbeti geçiren bir kişiyse solunum veya kalp masajı yapılmasına gerek yoktur" açıklamasında bulundu. "Epilepsi sırasında bunları yapmayın" Epilepsi nöbeti geçiren kişiye yapılmaması gerekenlerden bahseden Uzm. Dr. Akbaş şunları söyledi: "Hastanın nöbete bağlı hareketleri kısıtlanmamalıdır. Ağzına bir şeyler koyulmamalıdır. Hasta tehlikede değilse, yeri değiştirilmeye çalışılmamalıdır. Nöbet tamamen sonlanmadan su veya yiyecek verilmemelidir. Nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapılmamalıdır. Soğan, kolonya ve benzeri şeyler koklatılmamalıdır".
Mersin Otobüste darbedilen yaşlı çift davasında, sanığın 2 yıl hapis cezası yaşı küçük olduğu için düşürüldü Mersin’de otobüste darbedilen yaşlı çiftle ilgili davada yargılanan çocuk sanığa verilen hapis ve para cezaları, yaş küçüklüğü nedeniyle indirilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla sonuçlandı. Olay, 15 Aralık 2023 tarihinde merkez Toroslar ilçesinde, Mersin Şehir Hastanesi’ne giden bir şehir içi otobüste meydana geldi. O dönem Tarsus’ta bir lisenin müdürü olduğu öğrenilen İsmet T. ile oğlu A.O.T.’nin, kalp pili bulunan, felçli ve böbrek yetmezliği hastası Ramazan Polat (77) ile eşi Hamdiye Polat’ı (71) darp ettiği anlar güvenlik kameralarına yansıdı. Gencin yargılandığı davada karar Mersin 2. Çocuk Mahkemesi’nde görülen davanın son duruşmasında, sanık A.O.T.’ye 2 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, sanığın yaşının küçük olması nedeniyle cezayı 1 yıl 4 ay hapse düşürdü. Ardından sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verildi. A.O.T.’nin, olay sırasında Hamdiye Polat’ı darbetmesi nedeniyle ayrıca 2 bin 660 TL adli para cezası verildiği, bu cezanın da yine yaş küçüklüğü gerekçesiyle HAGB kapsamına alındığı bildirildi. Baba daha önce ceza almıştı Davada yargılanan baba İsmet T., daha önce görülen duruşmada 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmış, tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak tahliye edilmişti. Olayın ardından idarecilikten el çektirilen İsmet T.’nin, Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü emrine ve ardından Nizip ilçesine atandığı, daha sonra ise emeklilik dilekçesi verdiği öğrenilmişti. Ramazan Polat hayatını kaybetmişti Otobüste darbedilen Ramazan Polat, olaydan yaklaşık 5 ay sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmış, 2 haftalık tedavi sürecinin ardından 20 Mayıs 2024’te hayatını kaybetmişti. Dava sürecinde, ölümle olay arasındaki illiyet bağına ilişkin araştırma da yapılmıştı. Mahkemenin verdiği son kararla birlikte, çocuk sanık yönünden dava süreci HAGB kapsamında sonuçlanmış oldu. "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildi" Polat çiftinin avukatı Oğuzhan Tekin, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, sanığın cezalandırıldığını ancak indirim uygulanarak HAGB kararı verildiğini söyledi. Tekin, "Sanığa 2 yıl hapis cezası verildi, ardından yaş küçüklüğü nedeniyle ceza 2 yılın altına düşürüldü ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildi. Bu şekilde dosya kapanmış oldu. Suç, SSC (suçu silahla işleme) kapsamında değerlendirilmiş olsa da yasal indirimler uygulandı" dedi. "İtiraz yolumuz açıktır, itirazımızı yapacağız" Tekin, ölümle olay arasındaki illiyet bağına ilişkin savcılığa yaptıkları başvurunun da sonuçlandığını belirterek, "Cumhuriyet Başsavcılığı, ölümle olay arasında illiyet bağı olmadığına karar vererek KYOK (kovuşturmaya yer olmadığı) kararı verdi. Mahkeme de bu doğrultuda kararını açıkladı. Ancak itiraz yolumuz açıktır, itirazımızı yapacağız" ifadelerini kullandı. Hamdiye Polat’a yönelik darp nedeniyle sanığa 2 bin 660 TL para cezası verildiğini de aktaran Tekin, bu ceza dışında başka bir hapis ya da ek yaptırım uygulanmadığını sözlerine ekledi. "Babam 5 ay boyunca acı içinde can verdi" Adliye önünde açıklama yapan Polat çiftinin kızı Bedriye Polat ise karara tepki gösterdi. Babasının yaşadığı süreci anlatan Polat, "Gerçekten çok sinirliyim. Babam 5 ay boyunca yataklarda acı çekerek hayatını kaybetti. İlk günden itibaren konuşma becerisini kaybetti, yürüyemez hale geldi ve tamamen yatağa bağımlı oldu. Kemikleri kırık bir vaziyette, 5 ay boyunca acı içinde can verdi. Sırf otopsi yapılmadığı gerekçesiyle olayla ölüm arasında bağ kurulmadı. Oysa babamın durumu ortadaydı" diye konuştu.