GÜNDEM - 12 Şubat 2017 Pazar 09:59

200'e ulaşan kanarya ve muhabbet kuşlarına gözü gibi bakıyor

A
A
A
200'e ulaşan kanarya ve muhabbet kuşlarına gözü gibi bakıyor

Trabzon'da yerel bir internet haber sitesinde çalışan Bekir Sami Emiroğlu, sayıları 200'e ulaşan kanarya ve muhabbet kuşlarına gözü gibi bakıyor. 200 kuş içerisinde gözleri görmeyen kanaryasının yeri ise onun için apayrı.

Trabzon Valiliği Basın Bürosu'nda uzun yıllar çalıştıktan sonra geçtiğimiz yıllarda emekli olan ve kendisine ait yerel internet haber sitesinde koordinatörlük görevi yapan ve aynı iş yerinde muhabbet kuşları ve kanaryaları ile vakit geçiren 53 yaşındaki Bekir Sami Emiroğlu'nun hobi olarak bakmaya başladığı kuşlarının sayısını 200'e ulaştı. 

İnternet sitesine ait canlı yayın stüdyosunu kuşlara ayırdığını belirten Emiroğlu, "3 yıl önce burada 3 çift kanarya bakmaya başladım. 1 sene öncede yine 3 çift ile beraber muhabbet kuşlarını bakmaya başladım. Kanarya besliyorum, muhabbet kuşu besliyorum. Bir nevi benim için bir sevda. Bu sevda beni bugün 200 kuşla başbaşa bıraktı" ifadelerini kullandı.

Sabah 09.00'dan gece saat 01.00'e kadar onların bakımıyla ilgileniyor

Sabah iş yerine geldiğinde çok önemli bir haber takibi yoksa soluğu kuşlarının yanında aldığını kaydeden Emiroğlu "Çok önemli haber yoksa ön taraftaki bölümde durmam ve arka tarafta kuşların olduğu bölüme geçerim ve 2 saat boyunca onların bakımıyla ve ihtiyaçlarıyla ilgilenirim. Benim sesimi duyduklarında hepsi tepki verir. İhtiyaçlarına karşıladıktan sonra ön taraftaki büroma geçerim ve haber takiplerini yaparım. Birde akşama çıkarken tekrar kontrollerini yaparım. Özellikle Pazar günleri haber sitemi arkadaşlara teslim ederim ve kuşların olduğu bölüme girerek sabah 09.00'dan gece saat 01.00'e kadar onların bakımıyla ve temizlik işleriyle ğraşırım" şeklinde konuştu.

Yanında hiç ayırmadığı doğuştan görme özürlü kanaryasının kuşları arasında ayrı bir yeri olduğunu belirten Emiroğlu, "Doğuştan görme özürlü olan kanaryamın yeri bende başka. Sevdam ve oğlum gibi, kendi kuşlarımdan yavrulattım. Tüy dönemine girdikten sonra diğer kuşların yer aldığı kafese koydum. Devamlı yerde duruyordu ve hareket etmiyordu. Yerden yiyor, suya ise zor gidiyordu. Onun için kafeste durması için bir bölüm yaptırdım ama oradan da yere düştüğünü fark ettim. Şüphelendik ten sonra veteriner arkadaşa götürdüm ve bana iki gözünün görmediğini söyledi. Onu diğer kafeslerden ayırdım ve kendi yanıma aldım. Ön taraftaki büroma aldım.

Gelenler de sormaya başladı. 'Diğerleri niye içeride de bunu yanına aldın?' diye. Bu herkese bir ders. Bir kuş bile kör olduğu halde yaşama tutunuyor. Özel kafesinde her şeyi ezberledi. Yemin ve içeçeği suyun yerini biliyor. Onu yaşatmak için mücadele ettim. Kendi ellerimle yedirdim ve toparladı. 2 yıldır birlikteyiz. Diğer kuşlarımı eve götürmem ama bu kuşumu yanıma alıp evime giderim. Diğer kuşlarım bir taraf bu kuşum benim için bir tarafa" ifadelerini kullandı. 

Gökmen Şahin-Ozan Köse
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.