EKONOMİ - 24 Ocak 2020 Cuma 16:13

24 Ocak Kararları’nın 40’ıncı yıldönümü

A
A
A
24 Ocak Kararları’nın 40’ıncı yıldönümü

43. Türkiye Hükümeti tarafından uygulamaya geçirilen, kapsamında; yapısal dönüşümleri barındıran 24 Ocak Kararları’ 40’ıncı yılında.

24 Ocak 1980 tarihinde ekonomik literatüre geçen ve yapısal dönüşümleri içeren bir program olan 24 Ocak ‘İstikrar Kararları’nın üzerinden 40 yıl geçti. Kararlar; ekonomik olarak yaşanan istikrarsızlığı gidermek amacıyla alınan bir takım önlemlerden oluşuyordu.

Kararlar kapsamında yüzde 32,7 oranında devalüasyon yapılarak günlük kur ilanı uygulamasına gidilmiş, 1 dolar 47 liradan 70 liraya yükseltilmişti. Kamu İktisadi Teşekküllerindeki (KİT) uygulamaya eş olarak tarım ürünleri destekleme alımları sınırlandırıldı. KİT’lerin ürettikleri ürünlerin fiyatları artırıldı, yıl sonu enflasyonu yüzde 107,2’ye oranında gerçekleşti.

Gübre, enerji ve ulaştırma dışında sağlanan destekler kaldırıldı, dış ticaret serbestleştirildi, yabancı sermaye yatırımları teşvik edilerek 'rekabet' edebilir ekonomik seviye amaçlandı. Bu dönemde yurtdışı müteahhitlik hizmetleri desteklendi. Liberalizasyon, ithalatta kademeli olarak sağlandı. Alınan sert kararlar, ülkeyi ihracata yönelik büyüme modeline geçirmesiyle anılıyor.

Türk lirası konvertibl bir para haline geldi

Açıklanan program, kamu maliyesindeki açıklardan doğan kriz ekonomisinin iyileştirilerek dengelenmesinde önemli rol oynadı. Alınan kararlar ve uygulanan politikalar sonucu 1980 sonrasında ihracatta kayda değer bir artış olduğunu gözlemlemekteyiz. 1980-89 dönemi, genel olarak ihracatın artan, buna karşılık dış ticaret açığının da azalan oranda gerçekleştiği yıllar olarak görülüyor. Bu kararlar sonucu Türk lirası konvertibl bir para haline geldi. TL’nin dünya piyasalarında işlem görmesi söz konusu kararların sonucu olarak elde edilmiş olumlu gelişmeler arasında yer alıyor.

Reel ihracat yüzde 20 gerilemiş, enflasyon 63,9’a ulaşmıştı

Kararların alınmasına yol açan nedenlerin başında azalan GSMH ve ihracattaki yüzde 20’lik düşüş geliyordu. Döviz gelirlerinin yetersiz olması nedeniyle reel ithalat 1978 ve 1979’da sırasıyla yüzde 35,2 ve yüzde 13,2 azalmıştı. Türkiye ekonomisinin ara ve yatırım malları açısından büyük ölçüde dışa bağımlı olmasıyla Gayri Sâfi Millî Hasıla, 1979’da reel olarak azalma göstermişti. İhracat reel olarak 1979’da yüzde 20 gerilemişti.

1979’da ödenmeyen dış borçlar ertelenmiş, ekonominin kredibilitesi artık son noktasına varmış ve dış borç servis yükü yüzde 45,6’ya yükselmişti. Üretimin aksaması atıl kapasite oranını artırmış; maliyetler yükselmiş; mal ve hizmet arzı azalmıştı. Üretim düşüp, maliyetler yükselirken toplam harcamalar azalmamış, böylece enflasyon hızı devam ederek, 1979’da yüzde 63,9’a ulaşmıştı. Diğer taraftan sanayi sektörünün GSMH içindeki payı, sabit fiyatlarla 1978’de yüzde 24,1 iken 1979’da yüzde 22,9’a düşmüştü. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 45’e gerilemişti.

Dönem kıyaslamaları

24 Ocak Kararları ile dünya piyasaları ile senkronizasyon sağlanmış ve yabancı para ile ilişkiler güçlendirilmişti. Bu açıdan Türkiye’ye dair 1980 ve günümüzü kapsayan dönem kıyaslamaları yapılıyor. 1980 döneminde 44 milyon 730 bin olan Türkiye nüfusu, son güncel rakamlara göre 82 milyon 3 bin olarak görülüyor. Türkiye’nin reel GSYH’si 1980’de 210 milyar dolarken, 2018'de ise üretim yöntemine göre cari fiyatlarla gayrisafi yurt içi hasıla 3 trilyon 724 milyar 388 milyon lira olmuştu.24 Ocak Kararları’nın alındığı 1980’de Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir bin 539 dolardı, 2019 yılının ikinci çeyreği itibarıyla bu rakam 8 bin 811 bin dolar olarak gerçekleşti.

24 Ocak kararlarıyla neler değişti?

Devletin ekonomideki payını küçülten önlemler alındı,

Döviz alım satımı serbest bırakıldı,

İthalat kademeli olarak serbestleştirildi,

Dış ticaret serbestleştirildi,

Yabancı sermaye yatırımları teşvik edildi,

Fiyat kontrol ve sınırlamaları kaldırılarak serbest piyasa uygulamasına geçildi,

Dövize çevrilebilir mevduat uygulamasına son verildi,

Döviz piyasası üzerindeki kontroller kaldırıldı, faiz oranları serbest bırakıldı ve reel faiz politikasına geçildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul TESFED Espor Şöleni gerçekleşti Türkiye Espor Federasyonu’nun ev sahipliğinde ‘TESFED Espor Şöleni’, 31 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında gerçekleşti. Espor tutkunlarının bir araya geldiği organizasyonda, TESFED ile Azerbaycan Espor Federasyonu arasında da iki ülkenin espor alanında yapacağı iş birlikleri adına bir protokol imzalandı. TESFED Espor Şöleni, Türkiye Espor Federasyonu’nun ev sahipliğinde 31 Mayıs - 1 Haziran tarihleri arasında Maslak ESA’da gerçekleşti. İki gün boyunca süren etkinliğin ilk gününde düzenlenen panelde, TESFED (Türkiye Espor Federasyonu) stratejileri, 2018 yılından bu yana yürütülen faaliyetler, hayata geçirilen projelerin yanı sıra; TESFED talimatları kapsamında kulüpler ve organizatörler, talimatlar hakkında bilgilendirildi. Panelde talimatların yanı sıra; hukuksal ve mali konular ile Espor Milli Takımı’nın faaliyet durumu da ele alındı. TESFED Espor Şöleni’nin ikinci gününde ise çeşitli etkinlik ve gösteri maçları ile espor tutkunları bir araya geldi. Papara SUP ile Fire Flux arasında oynanan Valorant maçının yanı sıra Eternal Fire oyuncularından oluşan Team Xantares ile Team Woxic arasında da CS2 gösteri maçı düzenlendi. Etkinlikte oluşturulan alanlarda espor tutkunları, gün boyu çeşitli aktivitelerle unutulmaz bir şölene tanıklık etti. Azerbaycan ile özel protokol imzalandı Öte yandan panelde; TESFED ile Azerbaycan Espor Federasyonu arasında bir protokol imzalandı. Yapılan protokol sonucunda, iki ülke arasında esporun yaygınlaşması adına yapılacak iş birlikleri ve destekleyici projeler, önümüzdeki dönem hayata geçirilecek. Alper Afşin Özdemir: “Federasyon olarak espora ilgi duyan nesli destekleyeceğiz.” Türkiye Espor Federasyonu Başkanı Alper Afşin Özdemir, “Türkiye’de esporun yaygınlaşması ve dünyada iyi bir konuma gelmesi adına, federasyon olarak üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Düzenlediğimiz etkinliğimizde, ilk gün federasyonumuzun paydaşları ile esporun geleceğini tartıştık. Önümüzdeki yıllarda hayata geçireceğimiz projelerin yanı sıra, kardeş ülke Azerbaycan Espor Federasyonu ile de bir protokole imza attık. İki ülkenin espor alanında yapacağı etkinlikler ve iş birlikleri adına da büyük bir heyecan duyuyoruz” dedi.
Samsun Uzun süre geçmeyen baş ağrılarına dikkat Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Ahmet Karkucak, “Uzun süreli geçmeyen baş ağrısı, bulantı, kusma, kol ve bacakta güçsüzlük gibi belirtilerle görülen beyin tümörleri, ciddi sağlık sorunlarıdır ve erken teşhis hayati önem taşır” dedi. Beynin içinde veya çevresinde gelişen anormal hücre büyümeleri ’beyin tümörleri’ olarak adlandırılır. Beyin tümörleri yenidoğandan ileri yaşlara kadar tüm yaş gruplarında görülebiliyor. Yapılan araştırmalarda bu tümörlerin toplumda görülme sıklığı 100 binde 3-5 arasında. “Geçmeyen ve uzun süren baş ağrıları varsa muhakkak bir hekime başvurulı” Büyük Anadolu Hastaneleri Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Ahmet Karkucak, beyin tümörleri hakkında bilgilendirerek uyarılarda bulundu. Beyin tümörlerinin en sık belirtilerinin, baş ağrısı, bulantı kusma, kol ve bacakta güçsüzlük şeklinde görülebildiğini ifade eden Opr. Dr. Karkucak, “Geçmeyen ve uzun süren baş ağrıları varsa muhakkak bir hekime başvurulması gerekir. Beraberinde ilerleyen evrelerde şuurda bulanıklık, kişilik değişiklikleri, kol ve bakacakta güçsüzlükle beraber tek başına hareket edememe tablosu olabilir” diye konuştu. “Erken teşhis hayati önem taşır” Erken teşhisin hayati önem taşıdığına değinen Opr. Dr. Karkucak, “Yine konuşma bozukluğu, duymada problem yaşanabilir. Beyin tümörlerinde görüntüleme yapıldıktan sonra altın standart ilaçlı, kontrastlı beyin emarı (MR) görüntüleme yapıldıktan sonra cerrahi karar verilirse cerrahi uygulama yapılır. Cerrahi tedaviden sonraki süreçte kişinin eğer güç kaybı, defisiti yoksa her hangi bir fizik tedavi ihtiyacı olmayabilir. Devamında çıkan patolojik sonuca göre ek bir tedavi olarak radyoterapi, kemoterapi ihtiyacı olabilir. Yeni tıbbi teknolojiler sayesinde tanı ve tedavide önemli gelişmeler sağlanmıştır. Unutmayalım ki erken teşhis hayati önem taşır” ifadelerine yer verdi.
Edirne Edirne’de sıcak hava bunalttı, kimisi süs havuzlarına, kimisi çeşmelere koştu Edirne Merkezde hava sıcaklığının 36 dereceye kadar çıkması ile birlikte dışarıya çıkmak zorunda olan vatandaşlar zor anlar yaşadı. Kimisi ağaçların altına, kimisi tarihi çarşılar ve kapalı alanlara sığınarak, bazıları ise çeşmelerde elini yüzünü yıkayarak serinlemeye çalıştı. Edirne yeni haftaya kavurucu sıcakla girdi. Termometrelerin 36 dereceyi göstermesiyle birlikte cadde ve sokaklar neredeyse boş kaldı. İşlerini halletmek ve alışveriş yapmak için dışarıya çıkanlar ise kavurucu sıcak karşısında zor anlar yaşadı. Sıcaktan bunalanlar, serinlemek için gölgelik alanlara koştu. Bazı vatandaşlar ise süs havuzlarında ve çeşmelerde ellerini yıkayarak ferahladı. Kentin en işlek noktalarından birisi olan Saraçlar Caddesi sıcak havadan nasibini aldı. Sabahın erken saatlerinden itibaren etkili olan kavurucu sıcak, vatandaşlara zor anlar yaşattı. Mevsim normallerinde seyreden hava sıcaklığının birden artışa geçmesi yaşlılar, kronik rahatsızlığı bulunanlar, hamileler ve çocuklar için riskli durumları da beraberinde getiriyor. Meteoroloji verilerine göre hava sıcaklığının 35-37 derece aralığında olacağı tahmin ediliyor. Edirne’de hava sıcaklığının Salı güneşli 37, Çarşamba parçalı bulutlu 33, Perşembe parçalı bulutlu 31 ve Cuma 32 derece olması bekliyor. "El pervanesi ile serinlemeye çalışıyorum" Bebeği ile birlikte pazara çıkan Büşra Ülgey Kayıcı, "Çok sıcak gölgeden gitmeye ve el pervanesi ile serinlemeye çalışıyorum. Çocuğu okula bıraktıktan sonra o boşlukta alışverişe çıktık ama sıcaktan bunalınca dinlenelim dedik" ifadelerine yer verdi. Havanın çok sıcak olduğunu ve termometrelerin 37 dereceyi gösterdiğini belirten Samet Atakul Bulut, "İşimiz olduğu için dışarıya çıktık. Bulduğumuz gölgelerde serinlemeye çalışıyoruz. Çeşmelerimiz var. Ancak bu tarz şeylerle serinleyebiliyoruz" dedi. Vatandaşlardan Hatice Aktop, evde pervane dışarıda da yelpaze ile sıcaktan korunmaya çalıştıklarını söyledi. Sıcaktan şemsiye ile ve gölgelerde durarak korunmaya çalıştıklarını söyleyen seyyar satıcı Ali Taluy, sıcak havanın çok etkilediğini gölgelerin bile fayda etmediğini belirtti. İşlerini halletmek için dışarıya çıkan vatandaşlardan Ersin Kendigelmiş, sıcaktan havlu ve su ile korunmaya çalıştığını söyledi. Vatandaşlardan Habibe Güneş ise sıcak havadan gölgelerde korunduğunu ve su içmek için çeşmeye geldiğini söyledi.
Bartın Şüpheliyi yaşatmaya çalıştılar 21 yıl ceza yediler Çocuk istismar suçu iddiasıyla gözaltına alınan bir kişinin sevki sırasında hayatını kaybetmesi üzerine tutuklanan ve 21 yıl hapis cezasına çarptırılan polis memurlarından Mehmet Yılmaz’ın eşi Şermin Yılmaz, polislerin sadece görevlerini yaptığını, ölen şüphelinin ise aynı araçta bulunan diğer zanlı ile aralarında çıkan tartışma sonrasında başlayan olayların ardından vefat ettiğini kaydetti. Yılmaz, bekçi ve polislerin zanlıları yaşatmak için elinden geleni yaptığını ve bu anların da güvenlik kamera kayıtları ile tespit edildiğini söyledi. Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde 19 Mayıs 2023 tarihinde Furkan Sevinç’in (25) cinsel istismarda bulunduğu Nisanur Ö. (2) isimli bebeğin hayatını kaybetmesi ile ilgili soruşturmada, ablası R.Ö.’nün (8) de başkalarının cinsel istismarına maruz kaldığı tespit edildi. Yapılan araştırmada kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan şüphelilerin Metin Sucu ve A.G. (50) olduğu belirlendi. 2 şüpheli, geçen yıl 22 Mayıs’ta İstanbul’da yakalandı. Çaycuma İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı 2 polis ve 1 bekçi tarafından İstanbul’dan alınan 2 şüpheli, ekip otosuyla Çaycuma’ya götürüldüğü sırada iddiaya göre, kelepçelerinin gevşetilmesini istedi. Polisler, Anadolu Otoyolu’nun Kocaeli’nin Derince ilçesi geçişinde bulunan bir dinlenme tesisinin önüne ekip otosunu park edip, kelepçeleri gevşetmeye çalıştığı sırada şüpheliler, kaçmaya başladı. Polis ekipleri tarafından yakalanan şüpheliler, tekrar ekip otosuna bindirildi. Metin Sucu ve A.G., daha sonra araçta fenalaştı. Hastaneye götürülen şüphelilerden Metin Sucu, 2 saat sonra hayatını kayberken, A.G. ise bir süre müşahede altından tutulduktan sonra taburcu edildi. Olayla ilgili, şüphelileri darp ettiği iddia edilen polis memurları Mehmet Yılmaz ve Muhammet Emin Cergibozan ile bekçi Uğur Oruç, tutuklandı. 21’er yıl hapis cezası verildi Kocaeli 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen 22 Mayıs’ta görülen mahkemede, polis memurları Mehmet Yılmaz ve Muhammet Emin Cergibozan ile bekçi Uğur Oruç, Metin Sucu’ya yönelik ‘Vücutta kemik kırılmasına yol açacak şekilde yaralama sonucu öldürme’ suçundan 18’er yıl, A.G.’ye yönelik ise ‘Kasten yaralama’ suçundan 3’er yıl olmak üzere toplam 21 yıl hapis cezasına çarptırdı. 21 yıl hapis cezasına çarptırılan polis memurlarından Mehmet Yılmaz’ın eşi Şermin Yılmaz, kocasının ve yanında bulunan meslektaşlarının suçsuz olduğunu söyleyerek, mahkeme kararının ağır olduğunu söyledi. Olay günü yaşananlarla ilgili de konuşan Yılmaz, ‘19 Mayıs 2023günü eşim ve arkadaşları bir operasyonda görev yapıyorlar. Çocuk istismar dosyası açılıyor. Anneleri de çocuklarını pazarladıkları iddiasıyla tutuklanıyor. 2 kişi İstanbul’da gözaltına alınıyor. Eşim ve arkadaşları 2 zanlıyı almaya gidiyor’’ dedi. ’’Şüpheliler tartıştı’’ iddiası Şermin Yılmaz, aynı polis otosunda bulunan 2 şüphelinin birbirleri ile tartıştığını da vurgulayarak, ‘’Dönüş yolunda ise 2 şüphelinin aynı araçta bulunmasından kaynaklı olduğu düşünülen zanlılar arasında tartışma çıkıyor. Sonra kaçmaya çalışıyorlar, tekrar yakalanarak polis aracına alınıyor. Sonra da şüphelilerden biri fenalaşıyor’’ şeklinde konuştu. ’’Su ve çikolata verdi’’ Kocası Mehmet Yılmaz’ın, fenalaşan şahsı kendine getirmek için benzin istasyonundan su ve çikolata alıp, zanlı Metin Sucu’ya verdiğini ve bu anlara ait görüntülerin de tesisin güvenlik kameralarına yansıdığını kaydetti. Şermin Yılmaz, ‘’Bu şahıs için eşim benzinliğe gidiyor, su ve çikolata alıyor. Kendine gelsin diye elinden geleni yapıyor’’ ifadelerine yer verdi. Elinde sedye ile 20 dakika doktor aradı Kocasının 20 dakika boyunca hastanede doktor aradığını kaydeden Yılmaz, ’’Hemen en yakın hastaneye intikal ettiriyorlar. Hastanede sedye elinde 20 dakika boyunca doktor arıyor. Koşturuyor. En sonunda ise ‘Yardımcı olun’ bize diye bağırarak yardım istiyor. Ve maalesef 2 saat sonra şüpheli vefat ediyor. Yanındaki arkadaşı ise 15 dakika müşahede altında tutuluyor. Hiçbir şeyi bulunmadığı anlaşılarak, tutuklanıp, cezaevine sevk ediliyor’’ ifadelerini kullandı. Bir saat içerisinde hayatları karardı Kocasının 19 yıllık başarılarla dolu bir meslek hayatı bulunduğunu, başta ailesi olmak üzere meslektaşları tarafından da çok sevildiğini anlatan Yılmaz, ’’Bir saat içerisinde bütün hayatımız değişti. Çok güzel giden rutin bir hayatımız vardı. Eşim çevresi ve meslek hayatında sevilen bir kişiydi. Çok zor durumda kaldık. Perişan olduk. Beklemediğimiz bir durumdu. Suçlamalar kabul edilebilir suçlamalar değildir. Başımıza gelen bu olayı daha 1 hafta önce duyulmaya başlandı. Arkadaşları sürekli bizi arıyor, teselli ediyor. Böyle bir şey yaptıklarına asla inanmadıklarını söylüyorlar. Eşimin ekip arkadaşları bile kocamın herkese mütevazi, candan yaklaştığını söylüyor’’ dedi. ’’Linçten kurtardılar’’ iddiası Görevi boyunca kocasının tüm suçluların hak ve hukukunu koruduğunu da ifade eden Yılmaz, çocuk istismar soruşturmasında gözaltına alınan ilk şüphelilerin linç edilmek istendiğini, kocası ve arkadaşlarının vatandaşlar önüne set olarak şüphelilerin zarar görmesini engellediğini de ifade etti. Acılı eş, ’’Hemen hemen her hafta bölgede çocuk istismar ve taciz suçları önlerine gelirdi. Benim eşim, sürekli bunların sevkiyatını yapar, almaya gider. Hiç birinde böyle bir şey olmadı. Eşimin tutuklanmasına neden olan çocuk istismar suçu duyulunca, eşim ve mesai arkadaşları ilk şüphelilerin önünde set olmuş, halkın linç girişimini önlemişti. Karakola gelen olaylarda, eşim mağdur ailelere elinden geleni yapardı. Bir çocuk ilk kez eşimin sayesinde bot giymiştir. Bir başka ailenin de faturalarını ödemiş, kömürüne kadar tüm ihtiyaçlarını eşim ve arkadaşları, temin etmiş ve gidermiştir. Başka bir gün de eşim, bir ailenin çocuklarına çorap alamadığını öğrenmiş ve hemen eve gelmişti. Kendi çocuklarımın çorap ve kıyafetlerini alıp, o aileye vermiştir. Uyuşturucu kullanan gençlerle konuşup, ikna eder, bağımlılıktan kurtulmasını sağlardı. Buna benzer bir çok olaya şahit olduk. 20 yıllık bir polis memurudur. Maalesef 20 yıllık polis memuru, emekliliğine 1 ay kala, bu suçlama nedeniyle emeklilik hakkından da mahrum bırakıldı’’ şeklinde konuştu ’’Babaları için şeker aldılar ama veremdiler’’ Yılmaz, kendisinin ve çocuklarının kocasının suçlu olmadığına inandığını da vurguladı. Kocasının beraat edeceğine inanmalarına rağmen 21 yıl hapis cezasına çarptırıldığını da anlatan Şermin Yılmaz, ’’Çocuklarım geçen yıl bayramda, babalarının çok sevdiği damla sakızlı şeker aldı. Babaları gelecek diye bekledi. Genelde babaları çocuklarına alır ama benim çocuklarım aldı. Ve bir yıldır gelecek diye babalarını bekliyor. Her gece babaları ile olan videolarını izleyerek, uyuyor. Hatta uyuyamıyor, çoğu gece. Benim psikolojim mahvoldu. Eşimin kendi ailesi ayrı. Annesi hastanelerden çıkamıyor. Sürekli baygınlık geçiriyor. Hayatımızı mahvettiler’’ diye konuştu. Yılmaz, 21 yıl hapis cezasına çarptırılan meslektaşı Muhammet Emin Cergibozan ile bekçi Uğur Oruç’un yakınları ile birlikte Bartın’da basın açıklaması da düzenleyerek, tepki gösterdi. Yılmaz buradaki açıklamasında, bir çok yargılamada çok basit gerekçelerle birlikte iyi hal gözetildiğini hatırlatarak, görevini yapmaktan başka suçu bulunmayan kocası ve mesai arkadaşlarının beraat etmesi gerektiğini ifade etti. Şermin Yılmaz, kararı temyize götüreceklerini de ifade etti.