ASAYİŞ - 17 Aralık 2018 Pazartesi 18:25

35 sanığın yargılandığı Deniz Hava Komutanlığındaki FETÖ davasında 1 tahliye

A
A
A
35 sanığın yargılandığı Deniz Hava Komutanlığındaki FETÖ davasında 1 tahliye

Kocaeli’de görülen Donanma Komutanlığındaki darbe girişimi davasında 23’ü ağır toplam 36 kişiye müebbet hapis cezası verildiği duruşmada dosyaları ayrılan 7’si tutuklu, 13’ü firari 35 sanığın yargılandığı davada tutuklu yargılanan sanıklardan 1’inin tahliyesine karar verildi.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016 yılındaki darbe girişiminde Donanma Komutanlığında eylemlere katılanlara yönelik açılan davada, firari sanıklar örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay ve tutuklu sanık eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma’nın da aralarında bulunduğu 35 sanığın dosyasının delil toplama süreci ve kamera kayıtları incelemesinin tamamlanamaması nedeniyle ayrılmasına karar verildi. 7’si tutuklu, 13’ü firari 35 sanığın yargılandığı dava sabah saatlerinde sanıkların Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde özel olarak yaptırılan 250 kişi kapasiteli salona getirilmesi ile başladı. Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde bulunan 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tutuklu yargılanan sanıklar Tezcan Kızılelma, Zabit Kişi, Ömer Faruk Gülbahçe, Halil İbrahim Temel, Ali İhsan Gürler, tutuksuz yargılanan sanıklar ve avukatlar hazır bulundu. Hacı Darıcı ve Hasan Tüncay ise tutuklu olarak yargılandıkları davaya Silivri Cezaevinden SEGBİS aracılığı ile bağlandı. Cumhurbaşkanlığı Avukatı Abdullah Yörük’ün de takip ettiği davada İbrahim Tosun, Sezgin K., Sait K., F. G. ve Y.U. tanık olarak dinlendi.

Farklı bir dosyadan 8 yıl 1 ay 15 gün cezası bulunan İbrahim Tosun, SEGBİS aracılığı ile tutuklu olduğu cezaevinden davada tutuksuz yargılanan İ.Ç. hakkında tanıklık yaptı. Tosun, duruşmada verdiği ifadesinde İ.Ç.’yi babalarının aynı kurumda çalışıyor olması vesilesi ile tanıdığını ve küçüklükten beri arkadaş olduklarını ifade etti. İ.Ç.’nin Kocaeli’ye taşındığını öğrendiğinde ziyaretine gittiğini iddia eden İbrahim Tosun, “Bu yapılanmayla herhangi bir bağlantım yok. İ.Ç. ile babalarımızın aynı kurumda çalışıyor olmasından dolayı tanışıklığımız var. Daha sonra ben Konya’ya gittiğimde İ.Ç. ile görüşmemiz oldu. Daha sonra ben İ.Ç.’nin Kocaeli’ye taşındığını öğrendiğim. Ben mahrem abi değilim. Kendisine bir ziyarette bulundum. Bu ziyaret kesinlikle örgütsel bir bağlantı değildir. Görüşmelerimiz iki arkadaşın masumane görüşmesiydi bu. Onun da FETÖ ile bağlantısının olmadığını düşünüyorum” dedi.

Tanıklar Gölcük Donanma Komutanlığında yaşananları anlattı 

Daha sonra 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi sırasında Gölcük Donanma Komutanlığında Üs Savunma Harekat Merkezi tarafından görevlendirildikleri sırada darbe girişimine katkı sağladıkları iddiası ile tutuksuz yargılanan İ.Ç. ve R.P. ile ilgili darbe girişimi sırasında yaşadıkları olayları anlatmak için SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılan tanıklar, Gölcük Donanma Komutanlığında yaşanan gelişmeleri anlattı. SEGBİS aracılığı ile duruşmaya bağlanan Sezgin K., sanıklardan İ.Ç. ve R.P.’nin darbe girişimini destekler harekette bulunmadığını ifade etti. Yine duruşmaya SEGBİS aracılığı ile katılan Sait K. ise görev aldığı Gölcük Donanma Komutanlığı kapısında Üs Savunma Harekat Merkezi tarafından görevlendirildiğini ve darbe girişimi sırasında davada yargılanan İ.Ç. ve R.P. ile herhangi bir bağlantısının olmadığını söyledi.

“Haberleri izleyince olaylar kafamda şekillenmeye başladı” 

Duruşmada tanık olarak SEGBİS aracılığı dinlenen F.G. ise astsubay rütbesi ile Cengiz Topel Deniz Hava Üs Komutanlığında görev yaptığı sırada 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminde yaşanan olaylar hakkında tanıklık ederek, “22.30’da telefonlara aranarak güvenlik alarmının kırmızıya yükseltildiği ve bölüğe gelmemiz söylendi. Birlikte tüm askerlerin silahlandırıldığını gördüm. Bunun emniyet planı dahilinde olduğunu düşündüm. Bize daha önce tebliğ edilen kırmızı kod planına uygun olarak yapılmıştı. Terör nedeni ile alınan bir ihbar olduğunu düşündüm. Ancak daha sonra haberleri izleyince olaylar kafamda şekillenmeye başladı. Askerleri silahsızlandırarak koğuşlarına götürdük ve başlarına çavuş diktik. Ben o gün askerleri başlarına bir şey gelmemesi için silahsızlandırarak koğuşlarına götürdüm. Olaylara karışmasın, başlarına bir şey gelmesin diye bekledim. Benim yokluğumda nöbetçi subaylar askerleri içtima alanına çıkartmış. Ömer Faruk Gülbahçe’yi o akşam kapıdaki iş makinelerinin neden geldiğine bakmaya giderken gördüm. Kapıdaki asker anons geçerek seslerinden dolayı tanklar geldiğini telsizden anons etti. Daha sonra gelenlerin tank değil, iş makinesi olduğunu anons etti” dedi.

Tanık, Cengiz Topel Deniz Hava Üs Komutanlığında yaşadıklarını anlattı 

Davada tanıklık eden görevden açığa alınmış olan Y.U., Hatay’a tayin edildiği 15 Temmuz darbe girişimi günü taşınmak için evinde eşi ile birlikte eşyalarını toplarken gelen bir haber üzerine eski görev yeri olan Cengiz Topel Deniz Hava Üs Komutanlığına durumu öğrenmek için gittiğini söyleyerek, davada tutuklu yargılanan Binbaşı Mustafa Özdemir ile arasında yaşananları anlattı. Y.U., komutanlığa gittiğinde karşılaştığı eski İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Mustafa Özdemir’in kendisine sıkı yönetim yazısının olduğu bir mesajı gösterdiğini ve direktifin Tuğamiral Tezcan Kızılelma tarafından iletildiğini belirterek, kendisinin de verilen emre uyması gerektiğini söylediğini belirtti. Emire uymayacağını belirterek yanından ayrıldığını ifade eden Y.U., daha sonra komutanlık önünde bulunan polis memurları ile iletişim kurarak, içeride gerçekleşebilecek darbe girişimine karşı olduğunu söylediğini kaydetti.

Duruşmada 1 tutuklu sanık tahliye oldu 

Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, tutuklu yargılanan sanıklardan Hasan Tuncay’ın tahliye edilmesine, Halil İbrahim Temel’in mahkeme hakkındaki yetkisizlik temelinin reddedilmesine ve davanın 8 Ocak 2019 tarihine ertelenmesine karar verildi.

Murat Kanber - Kübra Topçuoğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Naci Görür’den deprem molozları için uyarı: “Belediyeler şimdiden düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç” Yer Bilimci ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, “Deprem molozları ya geri kazanılmalı. Veyahut da uluslararası yöntemlerle bertaraf edilmeli. Havayla, suyla ilişkileri kesilmeli. Bunu belediyeler şimdiden düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç” dedi. Birinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunan Amasya’nın Merzifon ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldiği programda deprem molozlarının içerisinde asbest, demir, çimento, kağıt, kimyevi madde, parlayıcı madde, toksik maddelerin bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Naci Görür, “Eğer herkesin yaptığı gibi. İstanbul’da onu yaptılar. Arabalara doldurup götürüp denize, etrafa dökerseniz kendinizi yok edersiniz. Uzun dönemde depremin öldüremediği insanları da siz çevreyi kirleterek ölümüne neden olursunuz” diye konuştu. Belediyelerin sorumluluk alanlarında yapıları depreme karşı dayanıklı olmaya hazırlarken muhtemel bir depremde yıkılan binaların molozlarının bertaraf edilip geri kazanımının sağlanmasını da planlaması gerektiğinin altını çizen Naci Görür, “Bunu belediye şimdide düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç. O kargaşa, gürültüde ne yapacaklarını şaşırabilirler” şeklinde konuştu. Programa evsahipliği yapan Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı da, depreme karşı dirençli Merzifon’u inşa etme çabası içerisinde olduklarını vurguladı.
Bursa Eski Bulgaristan Başbakanı Denkov: “Vatandaşlık başvurularının bir an önce değerlendirilmesi hususunda çalışmaya hazırız” Eski Bulgaristan başbakanları Nikolay Denkov ve Kiril Petkov, Bursa’daki Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’ni (BAL-GÖÇ) ziyaret etti. İki ülke arasındaki ilişkilerin ele alındığı toplantıda vatandaşlık başvuru süreci ve geçmişte yaşanan asimilasyon politikaları sorunu konuşuldu. Eski Bulgaristan başbakanları Nikolay Denkov ve Kiril Petkov, bir dizi ziyaret için Bursa’ya geldi. Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği yönetimini ziyaret eden Denkov ve Petkov, yapılan görüşmede iki ülke arasındaki ilişkileri ele aldı. BAL-GÖÇ Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, Bulgaristan göçmeni Türklerin sıkıntılarını dile getirirken en çok şikayetlerden birinin Bulgaristan vatandaşlığı başvurusunda yaşanılan zorlu süreç olduğunu söyledi. Bu konu hakkında çalışma yapılmasını dilediklerini belirten Balkan, geçmişte Türklere asimilasyon uygulayanların yıllardır ceza almadığını da ifade etti. "Başvuru sürecinin zorluğu dijitalleşmemekten kaynaklanıyor" Bulgaristan vatandaşlığındaki başvuru sürecinin sadece Türklere yönelik bir sorun olmadığını, tüm dünyadan benzer şikayetler aldıklarını aktaran eski Bulgaristan Başbakanı Nikolay Denkov, “İnsanların yapmış olduğu vatandaşlık başvurularının bir an önce değerlendirilmesi hususunda çalışmaya hazırız. Fakat bunun sadece Türkiye’ye yönelik bir durum olduğunu düşünmeyin. Biz aslında Bulgaristan’ın bütün dünyadaki konsolosluklarında benzer şikâyetleri alıyoruz. Bütün dünyadaki Bulgar vatandaşları, özellikle vatandaşlık şikayetlerini bizlere iletmekteler. Bu problemin dijitalleşme sıkıntısından kaynaklı olduğunu düşünüyoruz ve bu hizmetleri gerçekleştirme sürecinin gereksiz bazı konularla uzatıldığı gibi bir inanış oluşuyor. Bu konuda çalışıp bir an evvel dijitalleşme ve süreçlerle ilgili belirli bir süre içerisine alınarak halledilmesi gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu. “Benim ailem de bu sıkıntıları yaşadı” 80’lerde Türklerin yaşadığı sıkıntıları kendi ailesinin de yaşadığını belirten Kiril Petkov ise, “Yaşanan olaylardan sonra neden hala ceza alan yok diye sordunuz. Bu insanlar benim aileme de bu sıkıntıları yaşattığı için beni de kişisel olarak incitmekte ve hala ben de bunu sorguluyorum. Bu süreçte aslında yapmak istediğimiz şey insanların belirli bir siyasi oluşum tarafından kullanılmasını engellemek. Çünkü onlar siyasi faaliyetlerini insanlara yardım için kullanmaktan ziyade kendi çıkarları için kullanıyorlar. Biz buradaki kurumlarla beraber, siyasi oluşumlarla beraber yolsuzluk zincirinin sona erdirilmesi için mücadele ediyoruz. Bunun değiştirilmesini istiyoruz. Bu şekilde kapsamlı bir demokratikleşme süreci sağlayabiliriz. Bunlar geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilebilecek bir şey değil. Biz bunları yenilikçi bir yolla yapmak istiyoruz” dedi.