GÜNDEM - 23 Eylül 2019 Pazartesi 09:51

40 yıllık mağara hayatı bitti

A
A
A
40 yıllık mağara hayatı bitti

Balıkesir’in Bigadiç ilçesine bağlı Akyar kırsal mahallesinde 40 yıldır mağarada yaşayan İskender Gündüz, kendisi için yapılan barakaya taşındı. Bigadiç Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından yapılan kulübeye yerleşen Gündüz, kendisine yardım etmek isteyen köylülerin banyo ve berber taleplerini geri çevirdi.

Havaların soğumaya başladığını öne sürerek banyo ve berber taleplerini geri çeviren İskender Gündüz, üşüyüp hasta olmaktan korktuğunu ifade etti. İskender Gündüz’ün her türlü ihtiyacını karşılayan Mecidiye köyü sakini Halil Burunsuzoğlu’nun tüm ısrarlarına 'evet' demeyen Gündüz, yeni kıyafetleri ise kabul ederek onları giydi. Hayatının 40 yılını mağara ve kendi yaptığı kovukta geçiren İskender Gündüz’ün yeni barakasında su tesisatı, çek-yat, ocak bulunuyor. Kendisine her konuda yardımcı olan Halil Burunsuzoğlu’nun getirdiği radyo ile gününü şarkı ve türkü dinleyerek geçiren Gündüz, yeni barınağının eskisinden daha iyi olduğunu söyledi.

İskender Gündüz: “Havalar soğudu ayazda hasta olurum”

Mecidiye kırsal mahallesi sakini Halil Burunsuzoğlu ve İHA ekibinin banyo ve berber taleplerini geri çeviren İskender Gündüz, yeni barınma yeri olan kulübenin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını belirtti. Gündüz, “Ben ılıcaya gitmem, neden biliyor musun ben yattığımda sabah kalktığımda ayazlı. Hava şimdi sıcak ama sabah ayaz var, ben ayaza güvenmem. Eylül ayında ben gitmem. Geçen sene değil, evvelki sene eylülde kar yağdı buraya. Ilıca demek terlemek demek. Orada terledim mi sabah ayaz aldım mı iyi olmaz. Senin için savaşa geleyim ama ılıca deme bana. Öbür tarafta 10 yıl kaldık, kötü demeyelim yani. 10 sene kaldığımız yer de iyiydi. Ondan önce de ileride maden ocağında 30 yılı geçkin bir süre kaldım. Ben dağ adamıyım. Bugün günlerden ne bilmiyorum takvim yok bende. Sizde var mı? Ama eylül ayındayız. Sizin takvim nerede? 2019. Burada radyom da var. Radyo konuşsun değil mi? O konuşsa daha iyi. Radyo aslında çekiyor ama sizin ışıklar var. Elektrik elektrikle karşılaşıyor ondan çekmiyor. Sizin elektrik onunla karşılaşıyor ve çekmiyor” diye konuştu.

Halil Burunsuzoğlu: “10 yıldır banyo yapmıyor”

İskender Gündüz’ün gıda, su ve giysi ihtiyaçlarını karşılayan komşu köy Mecidiye’de yaşayan Halil Burunsuzoğlu, 10 yıldır banyo yapmadığını söylediği İskender Gündüz’ü termal kaplıcaya götürmek istediğini ancak kabul etmediğini kaydetti. Burunsuzoğlu, “İskender ağabeye bu kulübeyi yapalı 5-6 ay oldu. Kendisine en son ne zaman banyo yaptığını sorduğumuzda hatırlamıyor; 10 yıl falan oldu diyordu. O da buralarda dağda köy çeşmesinde. Biz de ona yazın dedik ki kaplıcaya götürelim dedik. Tamam, olur dedi. 80 derece su iyi gelir benim kemiklerime dedi. Her şeyi ayarladı. Otele, termale götürmek için geldik, şimdi ise gitmeyeceğim diyor. Eylül ayına girdik, hasta olurum diyor. O da haklı kendi bakımından. Kendi vücut sağlığını düşünüyor. Biz de onu düşündük ama yeni kıyafetler alırız dedik. Aldık ve getirdik, üzerine giydi. Kendisini tıraş da yaptıracaktık. Berberi de ayarladık, her şeyi ayarladık ama istemedi. Olmadı, nasip değilmiş. Artık seneye yaza” ifadelerini kullandı.

Hasan Otağ Fırıncıoğulları - Ömer Kantarlıoğlu

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.