ASAYİŞ - 04 Kasım 2022 Cuma 23:11

42 madencinin öldüğü maden faciasında dikkat çeken ifadeler

A
A
A
42 madencinin öldüğü maden faciasında dikkat çeken ifadeler

Bartın'da 42 madencinin öldüğü maden faciasına ilişkin tutuklanan şüphelilerin ifadeleri dikkat çekti. Müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca ifadesinde, "2020 Ağustos ayından sonra iş icabı ocağa girmem, bana bağlı birimlere emir vermem, bilgi almam hem şifaen hem de yazılı olarak yasaklanmıştır. Sadece oturdum. Maaşımı aldım. Üretim iltisak müdürü olarak boş kadro üzerimde duruyordu. Ancak bana bir şey yaptırılmıyordu" dedi.

Türkiye Taşkömürü Kurumu'na ait Amasra Maden Ocağı'nda geçen 14 Ekim günü meydana gelen maden faciasında 41 madenci hayatını kaybetti. Ağır yaralanan maden işçilerinden Taner Şen de kaldırıldığı Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde 21 günlük yaşam mücadelesini kaybetti. Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma doğrultusunda TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, işletme başmühendisi Mehmet Tural, 1. kartiye maden mühendisi İbrahim Hakan Mengeş ile 2. kartiye maden mühendisi Levent Aydın, müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca, İş Güvenliği Şube Müdür Vekili Volkan Soylu, emniyet mühendisi Şahan Kahraman ve işletme müdürü Selçuk Ekmekçi "birden çok kişinin taksirle ölümüne sebebiyet verme" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

"Sadece oturdum, maaşımı aldım"

Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, 2020 yılından bu yana görevlerinin kendisinden alındığını ve bu görevleri yapmadığını anlattı. Atmaca ifadesinde 2020 yılı Ağustos ayından sonra hiçbir iş yapmadığını, talimat almadığını, emir vermediğini ve hiçbir sorumluluk altında olmadığını söyleyerek, “Sadece oturdum. Maaşımı aldım. Üretim iltisak müdürü olarak boş kadro üzerimde duruyordu. Ancak bana bir şey yaptırılmıyordu. 2020 Ağustos ayından sonra iş icabı ocağa girmem, bana bağlı birimlere emir vermem, bilgi almam hem şifaen hem de yazılı olarak yasaklanmıştır. İş güvenliği uzmanlığım vardı, iş güvenliği uzmanlığım düşürüldü. Ocağa girdiğim tarih kazadan 1-1 ,5 sene öncedir. Bu tarihten sonra ocağa girmedim. Benim idari görevim yerine müessese müdür Cihat Özdemir bana bağlı olan birimleri kendisine bağlayarak bakmaya başladı" dedi.

"Gaz izleme personeli eksikti, 3 personeli gaz izlemeye görevlendirdim"

TTK’daki eksiklikler için gaz ölçüm havalandırma, madendeki gaz seviyesinin düşük seviyede seyretmesi için seri havalandırma, paralel havalandırma sorununun giderilmesi için 250 kuyu dibi dik damar projesine daha önce yapılmamış olan paralel yeni havalandırma için lağım başlattığını hatırlatan Atmaca şöyle devam etti:
“Bu işin 2018 yılında projesi biterek tamamlanmıştır. Böyle olacağı kayıtlara geçmiştir. Ancak hala iş başlamamıştır. Yani orada çalışan işçi yoktur. İşçilerin çalıştığı madende ise paralel havalandırma olacak şekilde iyileştirmeler yaptık. Ben göreve başladığımda madende tespit ettiğim eksiklik her vardiyada 2 tane en az maden teknikeri olacak, gaz izleme personeli eksikti, bunlar için gerekli yazışmaları ve gerekli görevlendirmeleri yaparak 3 personeli gaz izlemeye görevlendirdim. Aynı zamanda iş güvenliğine bağlı olması gereken emniyet ve işletmede istihdam edilen emniyet servisinin görevlilerini iş güvenliğine bağladım. Son 1-1,5 yıldır yani ben görevde değilken iş güvenliği işçi sağlığı ve eğitim şube müdürlüğü direkt müessese müdürüne bağlandı.”

“Bir şeyleri güzelleştirmeye çalıştığı için ayağı kaydırıldı”

Avukatı ise Salih Atmaca’yı savunarak 2020’de görevlerinin peyderpey kendisinden alındığını ifade ederek, “Görevinin alınma sebebi ise bir şeyleri güzelleştirmeye çalıştığı için ayağı kaydırılmıştır. İşçiler müvekkilimin gözaltına alınmasına şaşırmaktadır. Müvekkilime mobbing uygulanmıştır. İş güvenliği uzmanlığı sözleşmesi iptal edilmiştir. Bilirkişi raporunda Ocak 2022 tarihinden itibaren gaz seviyeleri ölçülmüştür ancak müvekkilim 2 yıldır emekliliğini beklemektedir. Aktif iş yapmamaktadır. Bilirkişiler kurum içi yazışmaları dikkate almamışlardır. Müvekkilim gaz izleme odasına ikinci adamı aldığı için bu durum yönetimi rahatsız ettiğinden görevden el çektirilmiştir” ifadelerine yer verdi.

İhaleyi alan firma, ek sürede bile havalandırma modernizasyonunu yapamamış

2020 yılından bugüne kadar kompresör ve aspiratör servisinde sorumlu mühendis olarak çalıştığını anlatan Hüseyin Ogan, havalandırma modernizasyonu yapacak olan firmanın normal sürede tedarik edemediği ekipmanı ek süre verilmesine rağmen tamamlayamadığını anlatarak, “Olayın meydana geldiği gün gündüz vardiyasındaydım. Çalışma yaptığım sırada bana ve yanımdaki çalışanlara sormuş olduğunuz vantilatör arızası ile ilgili bir bilgi gelmedi. Havalandırma sisteminin modernizasyonu ile ilgili benim bildiklerim, tesisin modernizasyon ihalesi Makine ve İkmal Daire Başkanlığınca 2021 yılı içerisinde yapılmış ve ihaleyi ALFER isimli bir firma almıştır. Şirket kendisine verilen süre içerisinde mevcut tesisin modernizasyonu için gerekli ekipmanları temin edememiştir. Bu konuda 2022 yılı içerisinde kurumumuza yazılı bildirimde bulunmuş ve ek süre almıştır. Firmaya verilen ek süre içinde de ekipmanları tedarik edemediğinden havalandırma modernizasyonu yapılamamıştır" dedi.

Kazadan bir hafta önce gaz seviyesi yine yükselmiş

Tutuklananlardan Şahan Kahraman, 6 aydır emniyet mühendisi olarak görev yaptığı maden ocağında kazadan bir hafta önce yine gaz seviyelerinin yükseldiğini hatırlatarak ifadesinde şöyle dedi:
"Kaza günü gündüz vardiyasında olduğunu anlatan Kahraman, “Ben çıkarken herhangi bir sıkıntı yoktu. Gaz seviyesi ile ilgili bana herhangi bir ihbar gelmemişti. Kazadan bir hafta önce ölçüm yapıldığında gaz seviyesi yüzde 3,5 - 4 seviyelerindeydi. Bu değer -310 kotundaydı, ben bu seviyeyi öğrendiğimde maden işçilerini tahliye ettim. Bana bu seviyeyi gaz izleme servisindeki çalışanlar söyledi. Bir gün sonra da gaz seviyesi normal değerlere dönüştü. -350 kotundan -320 kotuna hava basan 4 pervaneden bir tanesi arızalı durumdaydı. Bu durumu şefim olan Ferhan Güneş’e iletilmiş o da arızayı gidermeye çalışmış. Ancak yukarıdan gelesi gereken kelepçe gelmediği için ve vardiyası da bittiği için müteakip vardiyaya tamir için hazırlanan parçayı teslim ettik. Bir sonraki vardiya bu parçayı takacaktı. Bu havalandırma arızası gaz seviyesinde bir sıkıntıya yol açmamıştı."

"Panikle telefonu açıp 'bütün değerler gitti, ekran kıpkırmızı' dedi"

Tutuklanan şüphelilerden Mehmet Tural, TTK Amasra Müessesinde 2012 yılında maden teknikeri olarak gaz izleme biriminde görev yapmaya başladığını; olay günü ise patlamadan önce son yaşananları anlattı. Eğitimini tamamlayarak 2022 yılı Mart ayından bu yana üretim başmühendisi olarak çalışmaya devam ettiğini anlatan Mehmet Tural, işletme müdürü Selçuk Ekmekçi’nin verdiği bilgisi olmadan değiştirdiğini söyleyerek, “Sorumlu olduğum mühendislere karşı otoritemi kaybederek işleyiş ve düzende aksamalar meydana geldi. Zaman zaman Selçuk Ekmekçi benim verdiğim tertipleri değiştiriyor. Bilgim olmadan sorumluluğumdaki mühendisleri ve onların bağlı oldukları şefler ve hatta nezaretçileri arayarak bana bilgi vermeden tertip verebiliyor. Bu durum benim iş takibimi zorlaştırıyor. Olay günü 17.27 sıralarında nöbetçi mühendis beni aradı. -300 kot 2. Rekupta yükleyicide elektrik arızası olduğunu, 1. Kartiye -350 kotunda mekanize ayakta, üç numaralı ünitede ise zincirli konveyör üzerinde elektrik aç-kapama arızası olduğunu bu konuda bilgim olup olmadığını sordu. Bende bu arızalarla ilgili bilgim olmadığını, elektrikçiye bilginin verilip verilmediğini arızaya müdahale edip-etmediğini sordu. O da elektrikçi Rıdvan Acet’in yükleyiciye müdahale ettiğini, daha sonra -350 kotundaki arızaya geçeceğini söyledi. 18.09 sıralarında emniyet mühendisi Şahan Kahraman beri aradı. Ocakta sıkıntı olduğunu ve ocağa geçtiğini söyledi. Gaz izlemeden sordum. Sensörlerin ölçüm yapmadığını söylediler. Bunun üzerine hemen gaz izleme birimini aradım. Telefonu Mehmet Özdemir panik halinde açtı. Ne olduğunu sorduğumda ‘Anlayamadım. Bütün değerler birden gitti. Ekran kıpkırmızı’ dedi. Ocaktan bilgi alıp almadıklarını sordum. Hemen ocağı tahliye etmelerini söyledim” dedi.

“Eleman eksikliği talebine genel müdürlük bu zamana kadar dönüş yapmadı”

Patlama olayının meydana geldiği gün merkez gaz izleme servisinde tek kişinin çalıştığını söyleyen Tural, “Mevzuata göre her vardiyada en az iki kişinin olması gerektiği konusunda bilgim vardı. Bu konuda personel eksikliği mevcuttur. Benim sorumlu olduğum servislerde eleman eksikliği çoğunlukla olur. Norm kadronun altında işçiler çalıştırılmaktadır. Ben bu eksikliği Selçuk Ekmekçi’ye bildirdim. Bir keresinde devam eden bir iş için nakliyat servisinden bir işçiyi vardiyaya bırakmıştım. Selçuk Ekmekçi de ‘Benim bilgim olmadan işçiyi vardiyaya bırakamazsın’ diyerek işin yapılmasına engel oldu. Bir sonraki vardiyada bu işi yerine getiren eleman yoktu. Kalifiye eleman eksikliği çoğunlukla hissedilmektedir. Eleman eksikliği konusunda genel müdürlüğe yazılı işçi taleplerimiz bulunmaktadır. Ancak bu zamana kadar bir dönüş olmamıştır” diyerek personel eksikliği konusuna dikkat çekti.

“Yer altı işçisini yanına çaycı olarak aldığını söyledi”

Metan gazının renksiz ve kokusuz olduğunu söyleyen Tural, “İşçilerin havalandırma bacalarının tamir edileceği ve bu yüzden uzun süreli izin kullanacakları dedikodularını duymuştum. Adam kayırmacılık yapıldığını düşünüyorum Müessese müdür yardımcısı Süleyman Sırrı Bayraktar beni bir gün aradı ve yeraltı işçisi Erdoğan G.’yi yanına çaycı olarak aldığını söyledi. Bu konuda müessese müdürü Cihat bey ve Selçuk Ekmekçi’nin bilgisi olduğunu deyip telefonu kapatmıştı. Bu personel yeraltı işçisidir. Yeraltı yevmiyesi almaktadır. Muhtemelen lambasını yeraltına indirip orada görünmektedir. Müessese müdürü bu durumdan haberdardır. Bu durumu Selçuk Ekmekçi’ye söyleyerek şikayetimi dile getirdiğimde ‘Bu durum biraz devam etsin daha sonra çözerim’ demişti. Müessesemiz kamu kurumu olduğu için hiçbir şekilde fazla kömür üretimi için baskı yapılmaz” dedi.

Bülent Bostancı - Onur Altındağ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de ilk defa yazılan ’Bir Destandır Kut’ül Amare’ tiyatrosu sahnelendi Fatih’te İstanbul Valiliği ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklığında Kut’ül Amare Zaferi’nin 108. yıl dönümü dolayısıyla, ’Kut’ül Amare Zaferi ve Şehitleri Anma’ programı düzenlendi. Programda, 22. Dönem AK Parti Bursa Milletvekili Faruk Anbarcıoğlu tarafından Türkiye’de ilk defa yazılan ’Bir Destandır Kut’ül Amare’ tiyatrosunun da ilk gösterimi yapıldı. Öte yandan, öğrencilerin bir dizi etkinlik gerçekleştirdiği anma programına katılımcılar yoğun ilgi gösterdi. Fatih’te İstanbul Valiliği ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklığında Kut’ül Amare Zaferi’nin 108. yıl dönümü nedeniyle ’Kut’ül Amare Zaferi ve Şehitleri Anma” programı düzenlendi. Ali Emiri Kültür Merkezi’nde düzenlenen program, 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programda, Kocamustafapaşa Anadolu İmamhatip Lisesi öğrencisi Faik Eren Kurtuluş’un gerçekleştirdiği Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürü Muhammet Fatih Çepni ve Davutpaşa Anadolu Lisesi Müdürü Ceyda Çakıroğlu açılış konuşması yaptı. Konuşmalardan sonra Halil Kut Paşa’nın, Irak Cephesi’ne gelişini ve Kut’ül Amare Zaferi’ni anlatan kısa bir belgesel izletildi. Sahneye çıkan Davutpaşa Anadolu Lisesi öğrencileri şiirlerini okudu ardından bir bir oratoryo sergiledi. Öte yandan, programda Türkiye’de ilk defa 22. Dönem AK Parti Bursa Milletvekili Faruk Anbarcıoğlu tarafından yazılan ’Bir Destandır Kut’ül Amare’ tiyatrosunu da ilk kez Kocamustafapaşa Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri oynadı. İlk defa yazılan ve oynanan tiyatroya katılımcılar yoğun ilgi gösterdi. "Türkiye’de bu tiyatro ilk bana nasip oldu ve bugün de ilk defa sahnelenecek" ’Bir Destandır Kut’ül Amare’ tiyatrosunu yazarı, 22. Dönem AK Parti Bursa Milletvekili ve Türk Parlamenterler Birliği Bursa Şube Başkanı Faruk Anbarcıoğlu, "2016 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın gündeme taşımasıyla halkımız konuya biraz daha ilgi duydu. 1915 yılında İngilizler, Basra Körfezi’ne geliyorlar. O dönemde Irak, Suriye ve İran’ın bir bölümü Osmanlı Cihan Devleti hakimiyetindeydi. Yani bundan 109 yıl önce İngilizlerin orada ne işi var diye insanların sorması gerekiyor. İngilizler egemenliklerini sürdürebilmek ve sömürgelerini devam ettirebilmek için bilhassa İngilizlerin hakimiyetindeki Hindistan’da bulunan Müslüman askerleri ülkemize savaşmaya getiriyorlar. Ülkemize derken geniş bir coğrafyadayız. Yaklaşık 22 milyon kilometrekarede 624 yıl hüküm sürmüş, dünyanın 3 kıtasında büyük bir devleti çökertmek için İngilizler uğraşıyorlar. Bunun için ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar. Mesela, Arapça’yı ve Kuran-ı Kerim’i çok mükemmel bilen ve fıkıh alanında bile mükemmel yetiştirdikleri casuslarıyla Osmanlı-Arap kışkırtmacılığı yapıyorlar. Yüzyıllarca kardeşçe yaşamış bu toplumları, birbirine düşürmek için çabalıyorlar. Savaşın içinde bile biz insanlara, insanlık dersi veren bir milletin insanlarıyız. Kut’ül Amare’de yaklaşık 5 generali, 980 üst düzey subayı ve 13 bin 300 İngiliz askerini esir aldık. Ama onlara insanca muamele yaptık. Bizim orada yaklaşık 10 binin üzerinde şehidimiz var. Orada Dicle’nin azgın sularında, eksi 10 derece soğukta bir yandan düşmanla bir yanda da sel baskınlarının içerisinde bu savaşı yaptılar. Böyle bir asil milletin zaferi. Bu zafer yıllarca bizim askeri birliklerimizde kutlandı. Türkiye’de bu tiyatro ilk bana nasip oldu ve bugün de Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde ilk defa sahnelendi. Onun da ilk tanığı sizler olacaksınız" dedi. Kut’ül Amare Zaferi’nin tarihi 1. Kut Muhaberesi İngiliz kuvvetleri ve müttefikleriyle, Osmanlı Cihan Devleti askerleri arasında 7 Aralık 1915 - 29 Nisan 1916 tarihlerinde gerçekleşti. İngiltere, 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Hint denizinin güvenliğini sağlamak, Mezopotamya’ya ve Osmanlı Cihan Devleti’ne ait petrol yataklarına hakim olmak için Irak seferine çıktı. Bağdat’ı ele geçirmek üzere çıktığı bu seferin başlangıcında hızla ilerleyen İngiliz birlikleri, Selman-ı Pak’ta Türk birliklerine yenilerek geri çekildi ve Kut’ül Amare’de savunmaya geçti. Halil Paşa komutasındaki Osmanlı Cihan Devleti birlikleri Kut’ül Amare’yi kuşatarak İngilizlere yaklaşık 5 ay süresince yardım gitmesini engelledi. Dicle Nehri kıyısında Kut’ül Amare şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayan muharebe, kasabanın Osmanlı Cihan Devleti ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla zaferle sonuçlandı. 1. Dünya Savaşı içerisinde İngilizler, Çanakkale’den sonra Kut’ül Amare’de Osmanlı Cihan Devleti tarafından mağlup edildi. 29 Nisan 1916’da General Sir Charles V. F. Townshend komutasındaki 5 general, 481 subay ve 13 bin 300 askerden oluşan İngiliz birliği 4 ay 23 gün süren Kut kuşatmasından sonra Osmanlı Cihan Devleti’ne teslim oldu.
Antalya Turizm sektöründe yapay zekâ devriminin öncüsü, Türkiye’yi merkez üs seçti Dünya genelinde 8 bini aşkın otele tedarik teknolojisi hizmetleri sunan Movenpick Holding iştiraklerinden dijital satın alma platformu FutureLog, Yunanistan, Mısır ve Türk Cumhuriyetleri operasyonlarında Türkiye’yi merkez üs seçti. Konaklama endüstrisinin tedarikten ödemeye yazılımın lider sağlayıcısı FutureLog, Türkiye ülke merkezini geçen yıl Antalya’da konumlandırırken Ankara’da veri işleme merkezi, İstanbul’da ise destek merkezi kurarak yakın gelecekte üç kıtada hizmet ağını genişletmeye hazırlanıyor. “Turizmde Yapay Zekâ” temalı basın toplantısıyla Türkiye lansmanını gerçekleştirdi Türkiye’de International Hospitality Company’in (IHC) firması çatısı altında hizmet veren FutureLog’un “Turizmde Yapay Zeka” konulu basın buluşması geçtiğimiz gün Antalya Aquarium’da gerçekleştirildi. FutureLog CEO’su Frank Dierberger ve FutureLog Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yiğit’in de katıldığı toplantıda FutureLog Türkiye Üst Yöneticisi M. Selçuk Ceylan, FutureLog’un yenilikleri ve turizm sektörüne sağladığı faydaları anlattı. FutureLog, dünya pazarında 45 ülkeyle hizmetler yürütüyor M. Selçuk Ceylan toplantıda, temelleri 1999 yılında İsviçre’de atılan ve günümüzde dünya genelinde 45 ülke ve 5 kıtada hizmet yürüten dijital satın alma 2023 yılı itibarıyla konaklama tedarik teknolojisi inovasyonunda yeni bir dönem başlattığını söyledi. M. Selçuk Ceylan, dünya çapındaki otelciler için çözüm ortaklığını sürekli geliştiren güvenli sürdürülebilir dijital satın alma platformu FutureLog’un müşteri odaklı yeniliklerle kullanıcı deneyiminde önemli iyileştirmeler sağladığını, web, yerel mobil uygulamalarında dönüştürücü geliştirmeler uygulayarak sorunsuz, kullanıcı dostu ve sezgisel tedarikten ödemeye etkileşimler gerçekleştirdiğini belirtti. Selçuk Ceylan “Yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi en son teknolojilerden yararlanarak yetenekleri sürekli geliştiren yazılım, otellere sunduğu benzersiz içgörüler, analizler ve otomasyon seçenekleriyle satın alma verimliliğini artırıp, maliyet tasarrufu, zaman yönetimi, rekabet avantajı ve izleme kolaylığı sunuyor” dedi. “10 saati bulan satın alma süreci 5 dakikaya düşürüyor” Ceylan, FutureLog’un Almanya, Fransa, Dubai, Singapur, Endonezya, Tayland ve Avustralya’da yönetim merkezleri bulunduğunu, 2023 yılı içinde Türkiye’de etkin şekilde yapılanmasını tamamladığını aktardı. Selçuk Ceylan, “FutureLog, uluslararası standartlardaki veri güvence sertifikasına ISAE 3402’e sahip olan dünyadaki ilk ve tek dijital satın alma şirketidir. Otellerin satın alma süreçlerini, tesis içindeki stok yönetimini, reçetelendirme ve fatura takiplerini dijitalleştirerek disipline eden sistemimiz, konaklama tesislerinin tedarikçilerle yaptığı sözleşmeleri sisteme aktarıp ürün ve fiyat kataloglarını kolay ulaşılabilir hale getiriyor ve hızlıca sipariş verilebilecek noktaya taşıyor. Dijital, güncel ve 7/24 yaşan bir mekanizma olan FutureLog, analog sistemde 10 saati bulan satın alma sürecini 5 dakikada tamamlıyor” dedi. “Finansal boyutta yüzde 3 ile yüzde 5 arasında tasarruf sağlıyor” Dünyanın en büyük otel zincirlerinden Accor Grubu’nun işlettiği 5 bin 800 otelde FutureLog yazılımının kullanıldığını belirten Ceylan, “2018 yılından bu yana Futurelog’dan yararlanan Accor Grubu’na bağlı oteller finansal boyutta yüzde 3 ile yüzde 5 arasında tasarruf sağlanmış durumdadır. Bu otel zincirinin yıllık 3 milyar avro satın alma bütçesi olduğu düşünüldüğünde kayda değer büyük rakamlar ortaya çıkıyor” diye konuştu. “Günde 25 bin adet fatura tek mail adresi üzerinden sistemi giriyor ve işleniyor” FutureLog’un otele tedarik teknolojisi hizmetlerinde global bir pazar yeri olma yolunda dev adımlar attığını ve ocak ayından bu yana yapay zekâyı kullanmaya başladığını vurgulayan Ceylan, “Yapay zekâ, fatura sisteminde büyük fayda sağladı. Küresel çapta günlük yaklaşık 25 bin adet faturanın işlendiği bir yapıda tek mail adresi üzerinden sisteme giriş yapıyor. Yapay zekâ, faturaları otelin koduna göre hangi bölüme girmesi gerekirse eşleştiriyor. Uyumlu ise eşleştirip onay kodu indiriyor. Yeşil ifadeyle gelen kod, satın alma bölümündeki görevli personel tarafından doğrulanıyor ve fatura muhasebe ekranına aktarılıyor. Böylelikle oto kontrol sağlanmış oluyor” dedi. “Otel tedarikçisi Türk firmalar, FutureLog üzerinden e-ihracat yapabilecek” FutureLog’un sistemine dâhil olan tedarikçi firmaların dünya pazarlarına açılması için çalışmaları yoğunlaştırdıklarını ifade eden Ceylan, 2025 yılı itibarıyla küçük ve orta ölçekli Türk firmaları da ihracatçı konumuna getirmeye yönelik gayret gösterdiklerini bildirdi. Ceylan, “FutureLog, hem hâlihazırda işletilen otellerin hem de otel yatırımlarına yönelik tedarik sağlayabilecek kabiliyetlerdeki firmalar için çok geniş bir yelpazede fırsatlar sunuyor. Örneğin, Accor Grubu’nun önümüzdeki 5 yıl içinde 1.500 otel yatırımı olacağını dikkate aldığımızda, bir otelde ihtiyaç duyulan ne varsa Türk firmaları ihracat yapabilecek. İnşaat tamamlandıktan sonra yenilemesi yapılacak malzemelerin veya ürünlerin Türkiye’den karşılanma ihtimalini de göz önünde bulundurduğumuzda dev bir pazarlama ekosistemini ortaya çıkarmış olacağız” diye konuştu. “Çevre dostu bir anlayışla yeşil enerji tüketiyoruz” FutureLog’un işletim sistemleri, yazılımlar, donanımlar ve bulut bilişim hizmetleri sunucuları arasında dünya devi Microsoft’un Hollanda’daki ana merkezindeki serverlarına premium üye olduğunu ve tüm verilerin bu sistemde depolanarak korunduğunu belirten Ceylan, söz konusu işlemlerde yüzde 100 yeşil enerji tüketildiğini dile getirdi. Ceylan, “Bilişim sektörü, veri merkezleri, sunucular, bilgisayarlar ve diğer cihazlar gibi çok sayıda enerji kullanan ekipmanlardan oluşuyor. Bu ekipmanların çalışması için kullanılan elektrik, büyük miktarlarda sera gazı salımına neden. Bilişim sektöründe yeşil enerji kullanını, çevresel etkiyi azaltmak ve sürdürülebilirliği sağlamak açısından büyük önem taşıyor. Çevre dostu bir anlayışı benimseyen FutureLog, bu kapsamda yeşil enerji tüketimine önem veren partnerlerle çalışmalar yürütmeye büyük özen gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Kocaeli Yargıdan İzmit Körfezi’nin temizliğine devam kararı Kocaeli’de İzmit Körfezi’nin temizlenmesi ve biyoçeşitliliğin korunması amacıyla başlatılan projenin iptali için açılan davada karar verildi. Mahkeme heyeti, projenin Marmara Denizi ve İzmit Körfezi’nin yararına olacağına hükmederek, projenin iptali yönündeki talebi kabul etmedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ortaklığında hayata geçirilen "İzmit Körfezi Doğu Baseni Dip Çamurunun Temizlenmesi, Susuzlaştırılması ve Bertaraf Hizmeti Projesi" kapsamında, 2023’ün mayıs ayında İzmit Körfezi’nin doğu yakasından dip çamuru temizliğine başlanmıştı. Proje devam ederken, izlenecek yol ve yöntemin kamu zararına sebep olacağı, Körfez’de Roma dönemine ait tarihi kalıntıların olabileceği, tarihi dokunun tahrip edilmemesi için projenin iptali talebiyle dava açılmıştı. Büyükşehir: "Mahkeme, mevzuata aykırılık bulunmadığına karar verdi" Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından sürece ilişkin yapılan açıklamada, projenin iptali için açılan davanın yargıdan döndüğü ifade edilerek, "Kocaeli 2. İdare Mahkemesi belirtilen alanda ’dip çamurunun temizlenmesi, temizlenen çamurun pompa ile susuzlaştırma alanına taşınması, taşınan çamurun geoteksil tüplerle susuzlaştırılması, susuzlaştırılan çamurun uygun alanlara nakliyesi ve değerlendirilmesi/berteraf işinin ortak projesi için alınan dava konusu meclis kararında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı’na karar verdi. Mahkeme heyeti tarafından projenin durdurulması yönündeki talep reddedildi" denildi. Açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından bütçesi onaylanan; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ortaklığında yürütülen projeyle Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesinde yer alan İzmit Körfezi’nin sahip olduğu çevre değerlerinin korunması ve çevre sorunlarının giderilmesi için İzmit Körfezi’nin doğu baseninde bulunan dip çamurunun temizlenmesinin hedeflendiği aktarıldı. "Dip çamurunun su sirkülasyonu azalttığı tespit edildi" Projenin detaylarının anlatıldığı açıklamada, "İzmit Körfezi’nin doğu baseninde geçmiş yıllardan günümüze gerek akıntılar, gerek yüzeysel sular ve gerekse insan faaliyetleri vasıtasıyla biriken dip çamuru ile ilgili olarak Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından TÜBİTAK MAM ve İstanbul Üniversitesine yaptırılan çalışmalarda; dip çamurunun su sirkülasyonu azaltarak, özellikle lodos vb. meteorolojik olaylarda koku ve bulanıklığa sebep olmakta ve ayrıca hem biyolojik olayları tetiklemekte (alg patlamaları) hem de çözünmüş oksijeni tüketerek deniz ekosistemi için olumsuz çevresel şartları oluşturduğu, bununla birlikte Marmara Denizi’nde yaşanan ve tüm ekosistemi olumsuz olarak etkileyen müsilajın oluşumunu tetiklediği ortaya konulmuştu. Bunun üzerine İzmit Körfezi ve Marmara Denizinin geleceğini kurtaracak olan proje ’Marmara Yeniden-Dipten Diriliş’ töreniyle başladı ve kısa sürede sonuçları alınmaya başlandı" ifadeleri kullanıldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, proje hayata geçirilmeden önce yetkili tüm kamu, kurum ve kuruluşlardan uygunluk görüşlerinin alındığı bilgisine de yer verildi. "Mahkeme, projenin Marmara Denizi ve İzmit Körfezi’nin yararına olacağına hükmetti" Asılsız iddialar ile projenin iptali için dava açıldığının belirtildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Bu süreçte bazı kişiler tarafından, ’çevreyi korumak adına hareket ettikleri, kamu adına dava açtıkları, izlenecek yol ve yöntemin kamu zararına neden olacağı, ileride kurulması düşünülen liman için altyapı oluşturulmaya çalışıldığı, bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, İzmit Körfezi’nin bu yöntemle temizlenemeyeceği, yapılacak işlem gereksiz ve faydasız olduğu, o alanda eski yapıların olduğu, antik gemi batığı ve arkeolojik kalıntılara sahip olduğu, işlemin bu yerlere zararlar verebileceği’ gibi asılsız iddialarla projenin iptali için Kocaeli 2. İdare Mahkemesi’nde dava açıldı. Ancak yapılan incelemenin ardından mahkeme heyetinden çevre projeleri konusunda emsal teşkil edecek bir karar alındı. Mahkeme heyeti, projenin çevreye hiçbir konuda zarar vermediğini, aksine projenin Marmara Denizi ve İzmit Körfezi’nin yararına olacağına hükmederek, projenin iptali yönündeki talebi kabul etmedi"